KIYAMET, AHİRET, CENNET, CEHENNEM BUHARİ




KIYAMET

Kıyamet zamanı Müslümanların durumu:
Kendileri hayâtta bulunup da kıya­metin koptuğu zamana erişen kimseler, insanların şerlilerindendir. Buhari,fitne:5
Not: Müslim'in Abdullah ibn Mes'ûd'dan rivayetinde, Rasûlullah (S): "Kıyamet an­cak insanların şerrlileri üzerine kopacaktır" buyurmuştur. Ebû Hureyre'den bir rivayette: "Lâ ilahe ille 'ilah diyen hiçbir kimse üzerine kıyamet kopmayacakttr" buyuruhnuştur. Bu rivayetlerin delâletlerine göre, kıyamet ancak kâfirler, mü­nafıklar, şerirler üzerine kopacaktır. Salih mü'minler tamâmiyle ölmüş buluna­caktır. Ebû Hureyre'den bir rivayette: "Kıyametin yaklaşması zamanında Allah latîf bir rüzgâr gönderecek ve gönlünde zerre kadar îmânı olan hiçbir kimseyi bırakmayıp ruhunu alacak.


Kıyamet ansızın kopacak:
Muhakkak ki kıyamet şübhesiz kopacaktır. Hem de (alım-satım için) satıcı ile alıcı aralarında elbise açacaklar da satış-alış tamam ol­madan ansızın kıyamet kopacak da, o elbisenin dürülmesi mümkin olmayacaktır. Yine muhakkak kıyamet kopacaktır. Hem de sağmal devesinin sütünü sağıp gelen kişiye sütü içmek nasîb olmayacak, hem de kişi havuzunu sıvayıp ta'mîr edecek, fakat kıyamet ansızın kopa­cak da havuzun suyunu kullanmak nasîb olmayacak. Kıyamet mu­hakkak kopacak, hem de yemek yemekte olan kişi lokmasını ağzına götürecek, kıyamet ansızın kopacak da o lokmayı yemek nasîb olmayacak.Buhari,fitne:26


Kıyametin şekli:
Allah kıyamet günü bütün yer tabakalarım kudret kabzasıyle tutar, gökleri de sağ eli içine dürer, büker de sonra (mahşer halkına):
— İşte (kâinatta hakîkî) Melik benim! Hani yeryüzünün melik­leri nerede? diye hitâb eder"Buhari, Tevhid:6

Kıyamette toplanılacak yer:
Kıyamet günü insanlar, beyaz, du­ru beyaz ve kepekten arınmış undan yapılan çörek gibi bir saha üzerinde toplanırlar.Buhari,Rikak:44




Kıyamet alametleri:


Güneşin batıdan doğması:
Güneş batı tarafından doğup insanlar bu (âdete aykırı) hâdiseyi görünce top­tan îmân edecekler. Fakat 'Bu îmân, evvelce îmân etmemiş olan yâhud îmânında hayır ve fazilet kazanmayan kimselerin îmânları ken­dilerine fayda vermeyeceği bir zamandır'Buhari,Fitne:26

İsa'nın inmesi, haçı kırması , domuzu öldürmesi:
"Nefsim elinde olan Allah'ayemîn ederim ki, muhakkak Meryem'in oğlu îsâ'nın sizin içinize âdil bir hakem olarak inmesi, Hrıstiyanlar'in o haçını kırması, domuzu öldürmesi, cizye vergisini indirmesi, malın hiçbir kişinin kabul etmiyeceği kadar çoğalıp taş­ması vâki' olacaktır"Buhari,Alım-Satım:102

Meryem oğlu Isâ sizin içi­nize adaletli bir hakem olarak incektir. O zaman o, salibi kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal okadar çoğala­cak ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek. Nihayet bir tek secde dün­yâ ve dünyâdaki her şey den daha hayırlı olacaktır. Buhari,Enbiya:51no:3264,3/1272 , muslim , iman :71 no:155/,1/135, tirmizi ,fiten :54 , no: 2233,4/506 ,ibni mace, fiten :33 , no:4078,2/1363 ,Ahmed ibni hanbel ,müsned no: 7683,3/101 ]







Yahudilerle müslümanların savaşı:
Ebû Hureyre(R)'den haber ver­di ki, Rasûlullah (S): "Sizler Yahûdîler'le umûmî bir harb etmedikçe kıyamet kopmaz. Hattâ arkasında bir Yahudi bulunan taş, Yâ Müs­lüman! Şu arkamdaki Yahudi'dir, onu oldur! Der.Buhari,cihad:93


Türklerle Arabların savaşı:
Ebû Hureyre (R) şöyle dedi: Rasûlulİah (S) şöyle bu­yurdu: "Siz müslümânlar gözleri küçük, yüzleri kırmızı, basık bu­runlu, yüzleri üst üste deri kaplanmış kalkanlar gibi kalın etli olan Türk ile harb edinceye kadar kıyamet kopmaz. Ve yine sizler ayakka­bıları kıl olan bir kavimle harb etmedikçe kıyamet kopmaz"Buhari,cihad:94

İki büyük ordunun savaşı:
İki büyük ordu birbiriyle harb etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Bu iki camianın ikisi de bir iddiada oldukları hâlde, araların­da büyük bir harb olacaktır.Buhari,fitne:26

Da'vâları bir olduğu hâlde iki topluluk birbirleriyle kıtal yapmadıkça kı­yamet kopmaz.Buhari,İstitabe:7


Arap- Kirman (İran da bir yer) savaşı:
Bit (Arablar) ya­bancı milletler Hûz ve Kirman halkı ile muharebe etmedikçe kıyamet kopmaz. Onların yüzleri kırmızı, burunları basık, gözleri küçüktür; sanki yüzleri deri üstüne deri kaplanmış kalkanlar gibi (kalın et\i)dir, ayakkabıları da yündür (yânî keçeden yapılmış çarıktır).Buhari,Menkıbeler:25


Büyük ateş:
Kıyamet alâ­metlerinin birincisi bir ateştir ki, o insanları doğu tarafından batı ta­rafına sürecektir. Buhari,enbiya:2,Ensarın.menkb.:50

Hicaz Arzı'nda bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Öyle bir ateş ki, Busrâ'daki develerin boyunlarını ziyâlandıracaktır.Buhari,fitne:22
Not: Busrâ, Suriye'deki Harran kasabasıdır. Sarihlerin ve tarihçilerin bir kısmı, hicrî 654 yılında bir volkan patlamasıyle birlikte meydana gelen büyük ateşin, Peygamberin bu hadîsinde haber ver­diği ateş olduğu görüşünü ileri sürmüşlerdir. Buna göre, Peygamber'in yedi asır önce haber verdiği bu tabiat hâdisesi, haber verildiği gibi tahakkuk etmiştir ki, şübhesiz bu peygamberliğinin doğruluğunun en canlı şâhidlerinden birisidir. Bâ­zıları da bunun, kıyamete yakın büyük alâmetlerden olup, o zaman meydana gelecektir diye anlamak istemişlerdir.

Yecüc ve Mecüc : (Aşağıdaki hadise bak)
Ahlaksızlığın artması:
Peygamber (S) bir kerresinde telâşla Zeyneb'in(Karısı) yanına girmiş ve:
— "Lâ ilahe illellah; vukû'u yaklaşan bir şerden, büyük bir fit­neden dolayı vay Arab'ın hâline! Bu gün Ye'cûc ve Me'cûc'ün sed­dinden şunun gibi bir delik açıldı" buyurup, başparmağı ile onu takîb eden şehâdet parmağını halka yapmıştır.
Bunun üzerine Cahş kızı Zeyneb:
— Yâ Rasûlallah, içimizde bu kadar sâlih kimseler varken biz helak olur muyuz? diye sordu.
Rasûlullah:
— "Evet, ahlâksızlık ve ma'siyet (Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren işler) çoğaldığı zaman (helak olur­sunuz)" buyurdu.Buhari,enbiya:10,fitne:29


Zinanın artması:
... zinanın yayıl­ması, ... kıyamet alâmetlerindendir.Buhari,içecekler:giriş

Cehaletin artması:
Kıya­metin kopmasının önünde öyle bir takım günler vardır ki, onlarda Yeryüzüne cahillik inip yayılır, ilim kaldırılır ve öldürmekten ibaret olan hercümerc çoğalır.Buhari,Fitne:5

İçkinin yayılması:
...şarâbın içilmesi,... kıyamet alâmetlerindendir.Buhari,içecekler:giriş


Çalgı eğlencenin artması:
Yemîn olsun, üm­metimden muhakkak birtakım kavimler meydana gelecektir. Bun­lar ferci (yânı zina etmeyi), ipek elbiseler giymeyi, şarâb içmeyi, çal­gı âletleri çalıp eğlenmeyi halâl ve mübâh sayacaklar.Buhari,içecekler:5


Hayat gayesinin değişmesi ve hayırsız nesiller: 
Sizin hayırlı olanlarınız, benim asrımda yaşayanlarınızda. Sonra onların ardından gelenlerdir. Sonra onların ardından gelenler­dir.
İmrân: Ben Peygamber'in, kendi asrından sonra hayırlı nesiller olarak iki nesil mi, yâhud üç nesil mi zikrettiğini bilmiyorum, demiş­tir. Peygamber devamla şöyle buyurdu:
— "Onlardan sonra öyle bir kavim olur ki, onlar kendilerinden şahidlik yapmaları islenilmeden şâhidlik yaparlar, hıyanet ederler, bun­lara güvenilmez. Bunlar nezr ederler, fakat nezrlerini ifâ etmezler. Bun­lar arasında (çok yemek yemek) semizlik, şişmanlık meydana çıkar (hayâtın gayesi bu olur). Buhari,Rikak:7


Deccal:
Peygamber (S) şu kelimelerle duâ etmeyi emrederdi:...Dünyâ fitnesinden yânî Deccâl fitnesinden de Sana sığınırım...Buhari,dua:37

Peygamber (S) şu kelimelerle duâ ederdi:....Mesîh Deccâl'in fit­nesinden de Sana sığınırım. Buhari,dua:39 

Ben sizi kat'î surette Deccâl'in şerrinden korkuturum. Peygamberlerden hiçbir peygamber hâriç olmamak üzere, muhakkak kendi kavmini (her yalancı) deccâlden korkutup uyarmıştır. Yeminle söylerim ki, Nûh Peygamber de kavmini ondan korkutup uyarmıştır. Lâkin şimdi ben sizlere, onun, hiçbir peygamberin bilsinler diye kav­mine söylemediği (toplu ve ayırıcı) bir vasfını söylüyorum: Deccâl şa­şıdır (kötü kılavuzdur). Allah ise şaşı değildir (insanları doğru yola irşâd buyurur)Buhari,enbiya:5

Onun (Deccal'in) bir gözü kördür: Şu da muhakkak ki, cennetin ve cehenne­min yalancı misâlleri de onunla beraber gelecektir. Fakat onun cen­net diyeceği şey cehennemin, cehennem diyeceği de cennetin tâ kendi misâlidir.Buhari,enbiya:5

Şübhesiz Allah şaşı değildir. Dikkat edin ki, Deccâl Mesih 'in sağ gözü şaşıdır. Onun gözü sanki salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış, iri bir üzüm tânesi gibidir. Buhari,enbiya:50


İbn Abbâs'a Deccâl'i zik­redip: Onun iki gözünün arasında "Kâfir" yâhud "KFR" yazılmıştır, dediler. İbn Abbâs: Ben bunu Rasûlullah'tan işitmedim.Buhari,enbiya:11


Deccâl çık­tığı zaman beraberinde bir su, bir de ateş bulunacaktır. Amma in­sanların ateş olarak gördükleri şeye gelince, o, soğuk bir sudur. Amma insanların soğuk bir su olduğunu görecekleri şey ise, işte o, yakıcı bir ateştir. Sizlerden her kim Deccâl'in çıkması zamanına erişirse, ateş suretinde göreceği şeyin tarafında bulunsun. Çünkü o, tatlı soğuk bir sudur.Buhari,enbiya:52
Not:Deccâl, cennet ve cehennemi temsîl eden birtakım hârikalar gösterecektir demek oluyor ki, bu da Yüce Allah'ın kullarını imtihan ettiği fitnelerden birisidir.

Otuza yakın yalancı mel'ûn Deccâller türemedikçe kıyamet kopmayacaktır. Bu Deccâl'lerin hepsi: 'Ben Al­lah'ın Rasûlü'yüm! iddiasında bulunacaktır.Buhari,Fitne:26



Mugîre ibn Şu'be (R) bana şöyle dedi: Hiçbir kimse benim sorduğum kadar Peygamber(S)'e Deccâl'den sormamıştır. Peygamber (S) bana:
— "Deccâl sana zarar vermiyecektir" buyurdu. Ben:
— (Yâ Rasûlallah, ondan korku vardır.) Çünkü insanlar onun beraberinde ekmek dağı ve su nehri vardır diye söylüyorlar! dedim.
Rasûlullah:
— "Mü'minlerin sapıtmasına sebeb olacak bu nevi'den birşey yapmak Allah üzerine pek kolaydır" buyurdu.Buhari,Fitne:27
Not: Allah'ın ona o şeyleri yaptırması, ancak îmânlılann îmân­larının artması, kâfir, münafık ve benzerlerinin aleyhine de hüccet sabit olması içindir...


Deccâl gelecek, nihayet Medine'nin bir tarafına inecek. Sonra Medine üç kerre sallanacak da orada bulunan her kâfir ve münafık ona doğru çıkıp gidecek.Buhari,Fitne:27

Medi­ne'ye Mesih Deccâl'in (değil kendisi) korkusu (bile) giremiyecektir. O fitne günlerinde Medine'nin yedi kapısı olacak, herbir kapıda (mu­hafız) iki melek bulunacaktır''Buhari,Fitne:27



Ben bir defasında uyumuştum. (Ru'yâm-da) Ka'be'yi tavaf ediyordum. O sırada esmer, salıverilmiş düz saçlı bir kişi gördüm. Başı su döküyordu yâhud su akıtıyordu. Ben oradakilere:
— Bu kimdir? diye sordum. Onlar:
— Meryem'in oğlu'dur, dediler.
Sonra ben ona yönelmek üzere ilerledim. Bu sırada bir de kırmı­zı yüzlü, uzun boylu, başı kıvırcık saçlı, sağ gözü sakat, börtlek, sanki salkımındaki emsalinden dışan çıkmış iri bir üzüm tanesi gibi bir adam gördüm. (Onun kim olduğunu sordum.)
— Bu Deccâl'dir, dediler.Buhari,Fitne:27



Peygamber şöyle dua  ederdi:Yâ Allah! Ben, kabir azabından, ateş azabınız­dan, hayât ve ölüm imtihan ve  şiddetlerinden ve Deccâl ,Mesîh fitnesinden sana sığınırım.Buhari,Cenazeler:87


Deccâl (Medîne'ye de) gele­cektir. Fakat Medine kapılarından içeriye girmek ona haram kılınmış­tır. Yalnız Medine etrafındaki bâzı çorak ve çakıllı arazîye inecektir. O gün Medine halkının en hayırlı birstmâsı, yâhud insanların hayır­lılarından birisi, Deccâl'e karşı çıkar ve:
— Ben şehâdet ederim ki, muhakkak sen, Rasûlullah'ın bize ha­ber verdiği Deccâl'sin! der.
Bunun üzerine Deccâl, başındaki şekaavet ehline:
— Şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem, benim (ulûhiyet) iddiası işinde şübhe eder misiniz? diye sorar.Onlar da:
— Hayır şübhe etmeyiz, derler.
Deccâl hemen o adamı öldürür, sonra da diriltir. Ve diriltir di­riltmez o adam:
— Vallahi benim, senin Deccâl olduğun hakkındaki şimdiki ka­nâatim, bundan evvelki îmânımdan daha kuvvetlidir, der.
Bu defa Deccâl bu adamı tekrar öldürmek ister, fakat bir daha ona musallat edilmez (yânî onu öldürmeye muktedir olamaz)"Buhari,Fitne:28
Not: Bahsedilen adamın Hızır aleyhisselam olduğu rivayet edilir.



İslami ilimlerin gerilemesi:
(hakîkî âlimlerin vefâtıyle) İslâmî ilimler inkıraza( batma, dağılma, yok olma, çöküş, son bulma. ) uğramadıkça kıyamet kopmaz.Buhari,Fitne:26

Cehlin yayılması, ilmin azalması,... kıyamet alâmetlerindendir.Buhari,içecekler:giriş

(Veda haccında) Rasûlullah(S)'tan işittim, şöyle buyuruyordu:
"Allah, ilmi kullarından çekip çıkarmak (yânî silmek) suretiyle değil, âlimleri kabz etmek suretiyle kabz edecektir. Nihayet hiç bir âlim kalmayınca, halk bir takım câhil kimseleri ken­dilerine başkanlar edinirler. Bunlara bir takım suâller sorulur, onlar da ilimleri olmadığı hâlde fetva verirler de hem kendileri dalâlete dü­şerler, hem halkı dalâlete düşürürler.Buhari,ilim:35

İlim kabz olunmadıkça...Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:26


Zelzelelerin artması:
Zelzeleler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz.Buhari,Fitne:26

Yüksek binalar :
Halk yük­sek binalar yapmak yarışına çıkmadıkça kıyamet kopmaz.Buhari,Fitne:26

.... deve çobanları yüksek bina kurmakta biri-biriyle yarışa çıkarsa kıyametin alâmetleri görülmüş olur.Buhari,iman:37

Zamanın kısalması:
Peygamber (S):
— "(Kıyametin yaklaşması alâmetleri şunlardır:) Zaman birim­leri birbirine yakın olur (yıllar ay, aylar gün, günler de saat gibi hızla geçer). Allah 'a kulluk ve hayır amelleri eksilir, kalblere şiddetli cim­rilik atılıp yerleştirilir, birçok fitneler meydana gelir ve hercümerc( öldürmeler) çoğalır" buyurdu.
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! O here nedir? diye sordular. Rasûlullah da iki kerre:
— "Öldürme, öldürme!" buyurdu.Buhari,Fitne:5
Not: Zaman birimleri birbirine yak­laşıp da sene ay; ay hafta; hafta gün; gün saat; saat de hurma yaprağının yan­ması gibi olmadıkça kıyamet kopmaz.Tırmızi


Zaman yaklaşmadıkça...Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:26

Açık saçıklığın artması:
Peygamber'in zevcesi Ümmü Seleme (R) şöyle demiş­tir: Bir gece Rasûlullah (S) dehşetle uyandı da şöyle buyuruyordu: "Subhânallah! Allah bu gece ne hazîneler indirdi! Ve ne fitneler in­dirildi! Hücrelerin sahibeleri olan kadınları (yânî zevcelerini) namaz kılmaları için kim uyandırır? Dünyâda nice giyinik kadınlar vardır ki, âhirette çıplaktırlar.Buhari,Fitne:6,İbn-i Mace II, 1326

Fitnelerin çıkması:
Rasûlullah (S) gün doğusu tarafına yönelmiş olduğu hâlde:
— "Dikkat edin! İyi biliniz ki, fitne işte bu taraftadır; şeytânın boynuzu doğduğu yerdedir.Buhari ,fitne:16
Not : Zelzeleler ve fitneler işte oradadır.(Kasdedilen yer Necd bölgesidir)Buhari ,fitne:16


Anarşi ve kargaşa:
Öldürmek ve ancak öldürmekten ibaret olan here (kargaşa ,öldürme)  çoğalmadıkça kıyamet kopmaz.Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:26



Ölülere imrenme:
Hayâttaki bir kişi, kabirdeki bir adamın yanından geçerken: 'Keski şu ölünün ye­rinde ben olaydım' diye ölüm temenni etmedikçe kıyamet kopmaz.Buhari,fitne:23


Eskiye dönüş:
Devs ka­bilesi kadınlarının kıçları (tekrar) Zu'l-Halasa put hânesinin etrafında (tavaf ederek) çalkalanmadıkça, kıyamet kopmaz.Buhari,fitne:24
Not: Devs, Yemen'dedir.ebu Hureyrenin memleketidir. Bu hadîs ve benzerlerinden murâd, dînin bütün yer­yüzünde tamamen kesilip hiçbir eseri kalmayacak demek değildir. Çünkü İslâm Dîni'nin kıyamete kadar bakî kalacağı sabittir. Ancak dîn zayıflayıp başladığı gibi garîbliğe dönecektir.


Fırat'ın suyunun çekilmesi:
Fırat (nehrinin suyu çekilerek) kıymetli altın hazînesini açık­laması zamanı yaklaşıyor. Her kim o zaman orada hazır bulunursa, ondan birşey almasın!Buhari,fitne:25



Zenginliğin artması:
Sadakalarınızı veriniz. Zîrâ insanlar üzerine ileride öyle bir zaman gelecek ki, o sırada kişi, sadakasıyle dolaşır da onu kabul edecek bir kimse bulamaz.Buhari,fitne:26


...Ve yine birtakım (merhametsiz) zümreler de bir dağın yanına (dağ mesirelerine) konak­layacaklar, onlara âid koyun sürüsü ile çoban sabahları yanlarına ge­lecek (akşamlan gidecek). Bunlara fakır kişi bir hacet için gelecek de bu duygusuz insanlar fakire: Haydi (bugün git), bize yarın gel! diye­cekler. Bunun üzerine Allah (eğlendikleri) dağı geceleyin üzerlerine indirip bir kısmını helak edecek, (sağ kalan) öbürlerini de kıyamet gününe kadar maymunlar ve domuzlar suretine tebdil edecektir.Buhari,içecekler:5

Sizlerde mal pek çoğalıp sel gibi akıp taşmadıkça kıyamet kopmaz.Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:26


Şişmanlığın artması:
...Sonra bir kavim gelir ki, onlar nezrederler (yemin) ve nezrlerini ye­rine getirmezler; hıyanet ederler ve kendilerine i'timâd edilmez; bun­lar şâhidlik yapmaları istenmediği hâlde şâhidlik ederler. Bunlar arasında (bol bol yemek içmek hayâtın gayesi olduğundan) şişman­lık ve semizlik meydana çıkacaktır.Buhari, Yeminler:27


Kadınların sayısının artması:
....erkeklerin mikdârı azalıp da kadınların çoğal­ması, o derecede ki elli kadının yalnız bir tek kayyımları, yânî bakanı olması kıyamet alâmetlerindendir.Buhari,içecekler:giriş

Ve o sırada sen erkeklerin azlığından ve kadınların çokluğundan dolayı (koruyucusuz) kırk kadının bir tek erkeğin ardından yürüyüp ona sığındıklarını görürsün.Buhari,Nikah:111

Not: Yeryüzünde birtakım fitne­lerin ve şiddetli harblerin meydana gelmesi sırasında erkek zayiatının çok ola­cağı, pek çok kadının himayesiz, korumasız kalıp bir tek erkeğin bu kadar çok sayıda kadının işlerini üzerine alacağı şeklinde îzâh edilmiştir.

Emanet zayii:
Bedevî:
- Kıyamet ne zaman kopacak, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah:
- Emânet zayi' edildiği vakit kıyameti bekle, buyurdu. Yine bedevî:
- Emâneti zayi' etmek nasıl olur? diye tekrar sorunca, Rasû­lullah:
- İş, ehli olmayana yöneltilip dayandırıldığı zaman kıyameti bek­le, buyurdu.Buhari,ilim:2


Cariyenin efendisini doğurması:
Ne zaman satılmış câriye sahibini (yânî efendisini) doğu­rur kıyametin alâmetleri görülmüş olur.Buhari,iman:37
Not: Cariyenin kendi sahibini doğurması, kendisinden doğan efendizâdesinin babası yerine geçip ona sâhib olması i'tibâriyledir. Bu emare câriye ve halayık­ların kıyametten evvel çoğalacağından kinayedir.
Bir ihtimâle göre de, çocuk anası olan câriye satılacak ve elden ele geçip tedavül ede ede, nihayet maazallah kendi çocuklarının mülkiyetine bilinmeden geçip istifrâş olunacak derecede insanların ahlâkı bozulacak demektir.


Müslümanaların  yozlaşması:
Bu ümmetin içinde ("Bu ümmetten" demedi) bir kavim çıkar ki, sizler, onların namazlarının yanında kendi namazlarınızı hor görürsünüz- Onlar Kur'ân okurlar, fakat Kur'ân onların boğazlarından yâhud hançerelerinden öteye geç­mez. Onlar, okun avdan delip çıkışı gibi dînden çıkarlar.Buhari,İstitabe:5
Not: İlk dönemki müslümanalrın çatışmaları için delil olarak kullanılan bir hadistir!???"Bu ümmetin içinde" kelimesinin özellikle vurgulanması o an yaşayanları kasdettiği anlamına geliyor.



Zamanın âhi­rinde yaşları küçük, akılları zayıf bir kavim meydana çıkacaktır. Onlar mahlûkaatın hayırlısı olan Peygamber sözünden söyleyecekler. Fa­kat bunların îmânları boğazlarından öteye geçmiyecektir. Onlar (şid­detle atılan) okun avdan öteye çıkışı gibi dînden çıkacaklardır. Siz onlara nerede rastgelirseniz, onları öldürünüz. Çünkü (bunlar boz­guncudur), bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyamet gününde ecir ve sevâb vardır.Buhari,İstitabe:5
Not : Hz.Ali dönemi ve sonrasında meydana gelen iç çatışmalarda delil olarak kullanılan bir hadistir.Uydurma olabilir.Çeliştiği hadisler için bknz : çelişkili hadisler
Not   2:  Buna benzer hadisler Buhari ve Müslim'de Haricilerin din dışı olduğuna delil olarak kullanılmıştır.



Peygamber (S):
— "Benim ümmetim kendisinden evvelki ümmetlerin yolunu ka­rış karış, arşın arşın alıp ta'kîb etmedikçe kıyamet kopmaz" buyurdu.
Sahâbîler tarafından:
— Yâ Rasûlullah (yollarına gidilen) Fars ve Rûm gibi milletlermidir?( Bu ümmetler Yahûdîler'Ie Hnstîyanlar mı? diye sorduk.) diye soruldu. Rasûlullah da:
— "Onlardan başka insanlardan kim var?" diye cevâb verdi.Buhari,İltisam:14



Kabe'nin hac edilemez hale gelmesi:
Beyt (Kabe) hacc edilmez oluncaya kadar kıyamet kopmaz.Buhari,Hac:47
(Zamanın sonunda) bir ordu Ka'be'yi yıkmak için harb eder de hepsi yere batırılır.Buhari,Hac:49


Medine'nin terkedilmesi:
(Bir zaman gelecek ki, o zamanki) nesiller Medine'yi şu üzerinde bulunduğu hayr ve bereketlerine rağmen terkedecekler de, Medine'de rızkını arayan âfiyetli hayvanlardan, yânı ca­navarların ve kuşların âfiyetlilerinden başka kimse bulunmayacaktır. Medine'ye en son gelen ve koyunlarına sayha ederek giren, Muzeyne kabilesinden iki çoban olacaktır. Bunlar da Medine'yi bomboş, vahşetli bir belde bulacaklar ve nihayet Seniyyetu'l-Vedâ mevkiine vardıkları zaman bunlar da yüzleri üstüne düşeceklerdir (yânı öleceklerdir)" Buhari,Medine’nin fazileti:5


Kahtan oğullarından yönetici:
Kahtân oğulları'ndan bir kişi çıkıp insanları asâsıyle sevk ve idare etmedikçe kı­yamet kopmayacaktır. Buhari,Menkıbeler:10
Not: (Kahtan)Yemen tarafındaki kabileler


AHİRET

Peygamber (S):
— "Cennet ahâlîsi cennette kendilerinden yüksekteki gurfeler ehli denilen birtakım köşklerin sahihlerini (aralarındaki uzaklık farkın­dan dolayı) güçlükle görebilirler. Nitekim gündüz doğu veya batı uf­kunda ışıklı kalan parlak yıldızı, aradaki mesafe uzaklığından dolayı dikkatle bakanlar seçebilir" buyurdu.
Sahâbîler:

— Yâ Rasûlallah, o yüksek köşkler peygamberlerin menzilleri midir? Başkaları oralara erişemez mi? diye sordular. Rasûlullah (S):

— "Evet o köşkler peygamberlerin köşkleridir. Fakat (Allah baş­kalarına da ihsan edebilir) nefsim elinde olan Allah'ayemîn ederim, (o başkaları) öyle erlerdir ki, onlar Allah'a îmân ve rasûlleri (hak-kıyle) tasdik etmişlerdir" buyurdu.Buhari,Bedul Hak:8

Allah 'a yemîn ederim ki, ben de bu ölü için hayr ve saadet ummaktayım. Yine Allah 'a yemin ederim ki, ben Allah 'in Rasûlü iken bana (ve size, yarın) Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem"Buhari,Cenazeler:3
Not: De ki: Ben peygamberlerden ilk defa (gelmiş biri) deği­lim. Bana ve size ne yapılacağım bilmem. Ben, bana vahyolunmakta bulunan­dan başkasına uymuyorum.,. "(el-Ahkaaf:9)


KABİR
Kabir hayatı:
Peygamber (S) şöyle buyurmuştur:
"Kul kabrine konulduğu ve sahipleri geri dönüp gittikleri zaman -ki ölü bunlar yürürken ayakkabılarının sesini muhakkak işitir- ona iki melek gelir. Bunlar ölüyü oturturlar ve ona:
— Şu Muhammed denilen kimse hakkında ne dersin? diye so­rarlar.
O mü'min kul:
— O'nun Allah'ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehâdet ederim, der. Bunun üzerine melekler tarafından:
— Ey mü'min, cehennemdeki yerine bak. Allah bu azâb yerini senin için cennetten bir makaama tebdil eyledi, denilir''.
Peygamber (S): "O mü'min, cehennem ve cennettekki makamını birden görür" buyurmuştur.
"Fakat kâfir veyâhud münafık olan ölü (meleklerin suâline):
— Muhammed hakkında bir şey bilmiyorum. İnsanların O'na diyegeldikleri bir sözü (işitir), ben de onlara uyup söylerdim, diye cevâb verir.
Bu iki melek tarafından o kâfir veya munâfıka:
— Hay sen anlamaz ve uymaz olaydın! denilir.
Sonra bu kâfir veya munâfıkın iki kulağı arasına de­mirden bir topuzla vurulur. O topuzu yiyince kâfir veya münafık şid­detli birferyâd ile bağırır ki, bu feryadı ins ve cinnden başka, bu ölüye yakın olan her şey işitir".Buhari,Cenazeler:67,Cuma:28

"Siz­den biriniz öldüğü zaman, ona varıp oturacağı yeri sabah akşam gös­terilir. O kimse cennet ehlinden ise cennetten; cehennem ehlinden ise cehennemden olan yeri gösterilir. Ve ona: işte senin oturacağın yer burasıdır, nihayet kıyamet günü Allah seni buraya gönderecek, denilir"Buhari,Cenazeler:67,bedul hak:8



Kabirde sorulacaklar:

"Cennet ve cehenneme kadar evvelce bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki bu makaamımda görmüş olmayayım . Bana vahy olundu ki, sizler kabirlerinizde Mesîh Deccâl'ın imtihanlarınaa yakın bir imtihan geçireceksi­niz. (Kabre girmiş kimseye:) Bu adam (yânî Muhammed) hakkında­ki ilmin nedir? diye sorulacak. Mü'min kimse : O zât Muhammed'dir. O Allah 'in Rasûlü'dür. Bize beyyineler ile hidâ­yet getirdi. Biz de da'vetine icabet ettik ve O'na uyduk. O zât Muham­med'dir diyecek. Bu söz üç kerre tekrarlanacak. Ondan sonra o kimseye: Yat da rahatça uyu, o zâtın peygamberliğine kesin surette inanmakta olduğunu bildik, denilecek. Münafığa gelince, o (suâle karşı): Ben bilmiyorum, işittim,
insan­lar birşeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim, cevâbını verecek"Buhari,ilim:25

Kabir azabı ve azabı hafifletmek:
Pey­gamber (S) azâb edilmekte olan iki kabre uğradı da: "Bunlar mu­hakkak azâb ediliyorlar. Hem de bunlar büyük bir işten dolayı azâb edilmiyorlar. Bunlardan biri sidikten sakınmaz idi. Diğeri de koğu-culuk ederdi" buyurdu. Sonra Peygamber yapraklan koparılmış ta­ze bir hurma dalı aldı ve bunu ikiye böldü. Sonra her bir kabre bun­lardan birini dikti. Sahâbîler: Yâ Rasûlallah! Bunu niçin yaptınız? diye sordular. Rasûlullah (S): "Bu dallar kurumayıp taze kaldığı müd­detçe, bu iki kabir sahibinden azabın hafiflemesini ümîd ederim" buyurdu.Buhari,Cenazeler:81

Âişe, Rasûlullah'a kabir azabım sormuş. Rasûlullah (S) da: "Evet, kabir azabı (hakktır, vardır)" buyurmuştur.Âişe: Ben bundan sonra Rasûlullah'ın hiçbir namaz kılıp da kabir azabından Allah'a sığınmayı terkettiğini görmedim, demiştir.Buhari,Cenazeler:86


Bize Mûsâ ibn Ukbe tahdîs edip şöyle dedi: Ben Hâlid kızrümmü HâIid(R)'den işittim.
Mûsâ dedi ki: Ümmü Hâlid'den başka Peygamber'den bunu işit­miş olan bir kişiyi de işitmedim. Ümmü Hâlid (R):
— Ben Peygamber(S)'den, kabir azabından Allah'a sığınırken işittim, dedi.Buhari,dua:36

Peygamber (S) şu kelimelerle duâ etmeyi emrederdi:...Kabir azabından da Sana sığınırım. Buhari,dua:37:38


Âişe (R) şöyle demiştir: Benim yanıma Medine Yahûdîleri'nden iki yaşlı kadın girdiler de konuşma arasında bana:
— Şübhesiz, kabirler ahâlîsi kendi kabirleri içinde azâb olunur­lar! dediler.
Ben o kadınların bu sözünü kabul etmedim, onları tasdik etmem bana güzel gelmedi. Sonra çıkıp gittiler. Bu sırada Peygamber (S) de benim yanıma girdi. Ben kendisine:
— Yâ Rasûlallah! İki koca-karı benim yanıma geldiler de kabirdekiler kabirlerinde azâb olunurlar dediler, diye zikrettim.Rasûlullah:
— "Onlar doğru söylediler. Kabir ehli, öyle bir azâbla azâb edi­lirler ki, onların azâblarını hayvanların hepsi işitir" buyurdu.
Bundan sonra Rasülullah'ı, kıldığı her namazda muhakkak ka­bir azabından Allah'a sığınırken görmüşümdür.Buhari,dua:37

Ayetler:
Biz onları iki kerre azaba uğratacağız. Sonra da daha büyük bir azaba döndürüleceklerdir.Tevbe:101
Not:Bu ayette birinci azab dünyadaki rezil rüsvalık, ikincisi kabir azabı ,en sonuncusu da cehennem azabı şeklinde yorumlanmaktadır.

Ölümün şiddetleri içinde, meleklerin de pençelerini uzatarak kendilerine: 'Canlarınızı kurtarın... Bu gün hakaaret azâbıyle cezalandırılacaksınız' dedikleri zaman, sen o zâlimleri bir görmelisin" Enâm: 93

Firavnuın kavmini ise kötü azâb kuşatıverdi: (Azâbdan biri de) o ateştir ki, onlar sabah akşam ona arzolunacaklar, kıyametin kopacağı gün de Fir'avn hanedanını azabın en çetinine sokun (denilecek)"Mü'min:45-46)


...Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.Yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?(Tekasur 6,7,8)
Not:Tirmizî'de Alî (R): Biz kabir azabı hakkında şübhe edip duruyorduk. Nihayet "el-Hâkûmu't-tekâsür hattâ zurtumu'l-makaabir"Sûresi ininceye kadar bu şübhemiz gitmedi, demiştir.Ayette önce cehennemi azabdan ,sonra hesaba çekilmekten bahsedilmektedir.

Ve kim Benim zikrimden yüz çevirirse, o taktirde mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim (hayat) vardır. Ve kıyâmet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.(Taha:124)
Not: Ibn Hibbân(Ö.H:354), Müsrüfin'de ,Tâhâ: 124. âyetindeki "Maişeten danken", kabir azabı ile tefsîr edilmiştir.


MAHŞER
Mahşer günü herkes çıplak ve sünnetsiz:
Sizler yalın ayak, vücûdunuz çıplak, erlik yerle­riniz sünnetsiz olarak haşr olunacaksınız. Buhari,enbiya:11:50



Sizler yahnay aklılar, çıplaklar, sünnetsizler olarak toplanacaksınız" buyurdu.
Âişe dedi ki: Ben de:
— Yâ Rasûlallah! Erkekler ve kadınlar birbirlerine (avret yerle­rine) bakarlar?! dedim.
Rasûlullah:
— "Haşr işi, onların bunu düşünmelerinden bile çok şiddetli ve çetindir" buyurdu.Buhari,Rikak:45


Mahşer günü  Peygamberin şefeati var :

Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Biz bir yemek davetinde Peygamber'in beraberinde idik. Peygamber'e bir kol ayrılıp önüne konuldu. Çün­kü Peygamber etin bu kısmını severdi. Peygamber ondan ön dişle­riyle bir lokma kopardı. Ve şöyle buyurdu: "Ben kıyamet gününde bütün insanların seyyidiyim (yânı efendisiyim). Bu neden, bilir misi­niz? (diyerek şöyle devam etti:) Allah kıyamet gününde dünyâda ön­ce ve sonra gelip geçmiş bütün insanları düz ve geniş bir sahada toplayacaktır. Öyle düz ve geniş bir saha ki, orada bakan kişi onla­rın hepsini görecek ve çağına seslenince, sesini bütün mahşer halkı­na işittirecek. Bir de güneş insanlara yaklaşacak. Bu sırada insanların bâzısı:
— İçinde bulunduğunuz, size ulaşan şu gamlı hâli görüyorsunuz! Size Rabb'inize delâlet edecek bir şefaatçi (bulmak çâresine) baksa­nız ya! diyecek.
Bunun üzerine mahşer halkının bâzısı da:
— Babanız Âdem'dir, ona gidin, der. Akabinde ona gelirler ve:
— Yâ Âdem! Sen beşerin babasısın. Allah seni eliyle yarattı ve sana kendi tarafından olan bir ruhtan hayât üfürdü. Meleklere em­retti de onlar da sana secde ettiler. Allah seni cennette yerleştirdi. Sen bizlere Rabb 'in katında şefaat etsen ya! İçinde bulunduğumuz ve bi­ze ulaşan şu acıklı hâli görüyorsun işte! derler.
Âdem de:
— Rabb'im (bu gün) öyle öfkeli oldu ki, bundan önce bunun gibi öfkelenmemiş, bundan sonra da bunun benzeri öfkelenmez. Bu­nunla beraber Rabb'im beni o ağaçtan nehyetmiş iken ben O'na âsî olmuştum. (Şimdi ben kendimi düşünüyorum.) Vay nefsim, nefsim! Siz benden başka bir şefaatçiye gidiniz; Nuh'a gidiniz! der.
Onlar da Nuh'a varırlar ve:
— Yâ Nûh! Sen yeryüzü ahâlîsine gönderilen rasûllerin birincisisin. Allah sana Kur'ân'da "Çok şükreden kul" (ei-Isrâ: 3) adını ver­di. Bizim içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumu görüyorsun, bize eri­şen musibeti görmektesin, bizlere Rabb'in katında şefaat etsen ya! derler.
Nûh Peygamber de:
— Rabb'im bu gün öyle öfkelidir ki, ne bundan önce böyle öf­kelenmiş, ne de bundan sonra bunun benzeri öfkelenir. (Ben de nefsimi düşünüyorum.) Vay nefsim, nefsim!... Siz o şanlı Peygamber Muhammed'e gidiniz, der.
Bunun üzerine insanlar bana gelirler. Ben de hemen Arş'ın al­tında secdeye kapanırım. Sonra bana Allah tarafından:
— Yâ Muhammed, başım kaldır, şefaat et; şefaatin kabul olu­nacak; iste, dileğin sana verilecektir! buyurulur.Buhari,enbiya:5:12





Kıyamet günü ilk çağ­rılacak kimse Âdem Peygamber'dir. Zürriyeti ona arz olunup görürler. Onlara:
— Bu, babanız Âdem 'dir! denilir. Âdem:
— Lebbeyke ve sa'deyke (yâ Rabb)/ der. Allah ona:
— Zürriyetinden cehennem kaafilesini çıkar (gönder)/ buyurur.
Âdem:
— Yâ Rabb! Ne kadar çıkarayım? der. Allah:
— Her yüz kişiden doksandokuzu çıkar! buyurur".
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlajlah! Bizlerin herbir yüz kişisinden doksandokuz kişi alındığı zaman, bizden ne kadarı geri kalacak? dediler.
Peygamber:
— "Benim ümmetim, diğer ümmetler içinde siyah öküzdeki be­yaz kıl gibidir!" buyurdu.Buhari,Rikak:45



Kıyamet günü ilk elbise giydirilecek kişi îbrâhîm dir. Yine kıyamet günü sahâbîlerimden birtakım insanlar sağ taraflarından ve sol ta­raflarından yakalanırlar da ben: Onlar benim sahâbîlerimdir, derim. Bana: Sen onlardan ayrıldığından beri onlar ökçeleri üzerinde geri dönmekte devam etmiş mürtedlerdir, denilir. Ben de: Allah'ın sâlih kulu Meryem oğlu isa'nın dediği gibi derim: "Ben içlerinde bulun­duğum müddetçe üzerlerinde bir kontrolcu idim. Fakat sen beni vefat ettirdiğin vakit üzerlerinde kontrolcu yalnız Sen oldun. Zâten Sen her şeye hakkıyle şâhidsin. Eğer kendilerine azâb edersen, şübhe yok ki onlar Sen 'in kullarındır. Eğer onlara mağfiret edersen mutlak gâlib, yegâne hüküm ve hikmet sahibi olan da hakikaten sensin sen."Buhari,enbiya:50
Not:Tırnak içinde gösterilen kısım maide süresi 117:118 ayetleridir.


Abbâs ibnu Abdilmuttalib (R) Peygamber'e:
— Seni amcan(Ebû Tâlib hakkında şefaat etmek)dan ne alıkoy­du? Allah'a yemîn ederim ki, o seni her zaman saldırılardan korur­du ve senin için düşmanlarına karşı öfkelenirdi, dedi. Peygamber (S) Abbâs'a:
— "Ebû Tâlib şimdi topuklarına kadar -dibi yakın- ateşten bir çukur içindedir. Eğer benim şefaatim olmasaydı muhakkak o cehen­nemin en derin çukurunda bulunurdu" buyurdu. Buhari, ensarın menkıbeleri:39



Ebû Tâlib'e ölüm alâmetleri geldiği zaman, Peygamber (S) onun yanına girdi. Ebû Tâlib'in yanında Ebû Cehl (ve Abdullah ibn Ebî Umeyye) bulunuyordu. Peygamber:
— "Ey amca! Lâ ilahe ille 'ilah kelimesini söyle ki, ben Allah 'm yanında bununla senin lehine hüccet getirip şefaat edeyim" dedi.
Ebû Cehl ile Abdullah ibnu Ebî Umeyye:
— Yâ Ebâ Tâlib! Abdulmuttalib milletinden yüz mü çeviriyor­sun? dediler.
(Peygamber tevhîd kelimesini arza devam ettikçe) onlar da o söz­lerini söylemekte devam ediyorlardı. Nihayet Ebû Talîb'in bunlara söylediği son söz:
— Ben, Abdulmuttalib milleti üzereyim, demek oldu. Bunun üzerine Peygamber:
— "Ben Allah tarafından nehy olunmadığım müddetçe senin için muhakkak mağfiret isteyeceğim " dedi.
Bunun üzerine de şu âyetler inmiştir:
"Müşriklerin o çılgın ateşin yârânı (cehennemlik) oldukları mu­hakkak meydana çıktıktan sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne Peygamber'in, ne de mü'min olanların istiğfar etmeleri doğru değildir" (et-Tevbe: 113)
"Hakikat sen, her sevdiğini hidâyete erdiremezsin. Fakat Allahtır ki, kimi diterse ona hidâyet verir ve O, hidâyete erecekleri daha iyi bilendir" (el-Kasas: 56).Buhari, ensarın menkıbeleri:39

Umarım ki benim şefaatim, kıyamet gününde am­cama fayda verecektir. Şefaatimle amcam topuklarına çıkabilen ateşten bir çukura konulacak, oradan beyni kaynayacaktır.Buhari, ensarın menkıbeleri:39
Not: Buradan, şefaatin olduğu ve Ebu Talib'in müslüman olmadığı için şefaatin az bir kısmından yararlanacağı , azabının bir nebze olsun hafifleyeceği  sonucu çıkmaktadır.


Ümmü'1-A'lâ, Peygamber'e bey'at etmiş Ensâr kadınlarından bir kadındır. O şöyle haber verdi: (Hicret'te) Muhâcirler'in oturacakları yerleri ta'yîn için Ensâr kur'a çektikleri za­man, kur'ada Usmân ibn Maz'ûn'un ismi Ümmü'l-A'lâ'nın ailesine çıkmış.
Ümmü'1-A'lâ dedi ki: (Biz Usmân ibn Maz'ûn'u evimizde konukladık.) Fakat Usmân bizim yanımızda hastalandı. Ben Osman'ın hastalığında ona hastabakıcılık yaptım. Nihayet vefat etti. Biz onu yıkayıp kendi elbisesi içine koyup kefenledik. Sonra yanımıza Pey­gamber girdi. Ben (cenazeyi tezkiye ederek):
— Yâ Ebâ Sâib, Allah'ın rahmeti üzerine olsun! Allah sana mu­hakkak ikram etmiştir! dedim.
Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Allah'ın bu ölüye ikram ettiğini sana bildiren nedir?" diye
sordu.
Ümmü'1-A'lâ dedi ki: Ben de:
— Yâ Rasûlallah! Babam anam Sana feda olsun, ben bilmiyo­rum. Fakat (bunca îmân ve itaati ile o ikram edilenlerden olmazsa) Allah kime ikram eder ki? dedim.
Rasûlullah:
— "Usmân ibn Maz'ûn'a yemîn olsun ki  ölüm gel­miştir. Ve Allah'a yemîn ederim ki, ben de bu ölü için hayır ve saa­det umarım. Yine Allah'a yemîn ederim ki, ben Allah'ın Rasûlü olduğum hâlde bana (ve size yarın) Allah tarafından ne muamele ya­pılacağını bilemem" buyurdu.Buhari, ensarın menkıbeleri:45



Peygamber hassaten kendi kavmine gönderilirken, ben bütün insanlığa gönde­rildim. Ve bana şefaat verildi.Buhari,Namaz:56


Ben Peygamber'den işittim, O "Şefaatle (bir kavim) ateşten çıkar dedi.Buhari,Rikak:51
Bir kavim, kendilerine cehennem ateşi dokunduktan sonra sı­maları kırmızımsı siyah bir renkte olarak cehennemden çıkacak ve cennete girecekler de cennet ehli bunlara 'Cehennemlikler" diye isim vereceklerdir.Buhari,Rikak:51

..Kıyamet gününde halk içinde şefaatime en ziyâde mazhar olacak kimse, kalbinden ve gönlünden hâlis ve samîmi ola­rak 'La ilahe illellâh' diyen kimsedir.Buhari,Rikak:51


Her peygamberin (kabul edilecek) bir duası vardır. Ben duamı inşâattan kıyamet günü ümmetime şefaat etmek için saklamak istiyorum.Buhari, Tevhid:32


(Şefaat için diğer peygamberleri dolaştıktan sonra)...Bunun üzerine insanlar bana gelirler. Ben de akabinde gider Rabb'imin huzuruna izin isterim. Bana huzura girmem için izin veri­lir. Ben Rabb'imi görünce hemen O'nun için secdeye kapanırım. Al­lah beni bu vaziyette bırakmak istediği kadar bırakır. Sonra Allah tarafından bana:
— Başını kaldır, Muhammedi Söyle, sözün dinlenir; iste, Sana verilir; şefaat et, şefaatin kabul olunur! denilir.
Ben, bana öğrettiği birçok hamdlerle Rabb'ime hamdederim. Sonra şefaat ederim. Benim için bir sınır (yânı belli bir kavim) ta'yîn edilir. Ben onları cennete girdiririm. Sonra tekrar dönerim. Rabb'i­mi görünce secdeye kapanırım. O beni bu vaziyette bırakmak istedi­ği kadar bırakır. Sonra Allah tarafından:
— Başını kaldır, Muhammedi Söyle; sözün işitilir; iste, sana ve­rilir; şefaat et, şefaatin kabul olunur! denilir.
Ben yine Rabb'imin bana öğretmiş olduğu birçok hamdlerle Rabb 'ime hamdederim. Sonra şefaat ederim. Bana yine bir sınır tayîn edilir. Ben onları da cennete koyarım. Bundan sonra yine döner, Rabb'imi görünce secdeye kapanırım. Rabb'im beni o vaziyette bı­rakmak istediği kadar bırakır. Sonra:
— Kalk yâ Muhammedi Söyle, sözün işitilir; iste, sana verilir; şefaat et, şefaatin kabul olunur! denilir.
Ben yine Rabb'imin bana öğretmiş olduğu birçok hamdlerle Rabb'ime hamdederim. Sonra şefaat ederim. Benim için yine bir sı­nır konulur. Ben o sınır içindekileri de alır, cennete korum. Sonra döner ve Rabb'ime:
— Yâ Rabbî! Ateşte Kur'ân'ın habsettiklerinden ve kendisine hulûd vâcib olanlardan başka kimse kalmadı, derim".
Enes ibn Mâlik dedi ki:Peygamber (S):
— "Lâ ilahe ille Ulah diyen ve kalbinde bir arpa ağırlığınca ha­yır (yânî îmân) bulunan kimseler ateşten çıkar. Bundan sonra Lâ ila­he ille İlah diyen ve kalbinde bir buğday tanesi ağırlığı kadar hayır bulunan kimseler ateşten çıkar. Daha sonra Lâ ilahe illeyilah diyen ve kalbinde bir tek zerre ağırlığı kadar hayır olan kimseler ateşten çıkar" buyurdu.Buhari, Tevhid:19



Kıyamet günü olduğunda (Allah tarafından) umûmî şefaate ben me'mûr edilirim.Ben:
— Yâ Rabbi, kalbinde hardal tanesi kadar îmânı olanları cen­nete koy! diye niyaz ederim.
Bunlar cennete girerler. Sonra ben:
— Yâ Rabbi, kalbinde hardal tanesinden daha az îmânı olanları da cennete koy! diye şefaat ederim".
Enes ibn Mâlik: {"Az bir şey" dediği sırada) ben Rasûlullah'ın parmaklarına bakar gibi idim (O, parmaklarım birbirine yumarak az­lığa işaret ediyordu), demiştir. Buhari, Tevhid:37


Sakın sizden hiçbiriniz kıya­met günü zekâtını vermediği davarını omuzunda bağırır hâlde taşı­yıp gelmesin ve (yardım isteyerek): Ya Muhammedi demesin. O zaman ben ona: Ben senin için hiçbirşey yapmaya mâlik değilim; ben (ilâhî emirleri) tebliğ etmişimdir, derim.Buhari, Zekat:3

Not: Kulların şefaati için bknz: Şefaat var , Lailahe illallah diyenlerin kurtulması ve Allah'ın affı



Şefaat yok:

Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Azîz ve Celîl olan Al­lah: "Sen en yakın aşiret ve kabile hısımlarını inzâr et" (eş-şuarâ: 214) âyetinı indirdiği zaman, Rasûlullah (S) kalktı da şöyle buyurdu:
"Ey Kureyş topluluğu! (Yâhud buna benzer bir kelime ile hitâb etti.) Can­larınızı, nefislerinizi satın alınız (yânı İslâm'a girmek suretiyle nefis­lerinizi Allah'ın azabından koruyunuz). Ben Allah'ın azabından hiç bir şeyi sizden def edemem. Ey Abde Menâf oğulları! Ben sizden de Allah'ın azabından hiç bir şeyi def' edemem. Ey Abbâsu'bne Abdilmuttalib! Senden de Allah'ın azabından hiçbir parçasını men'ede­mem. Ey Allah Elçisi'nin halası olan Safiyye! Senden de ben Allah 'in azabından bir kısmım olsun def edemem. Ey Muhammed'in kızı Fâtıma! Malımdan dilediğin şeyi iste (vereyim, fakat) Allah'ın azabın­dan hiçbir şeyi senden def edemem. Buhari,Vasiyyet:11




Mahşer yeri:

Kıyamet günü insanlar mahşer yerinde (sıkışmaktan, şiddetten, güneşin yaklaşmasından) terleyecektir. Öyle bir derecede ki, dökülen ter yetmiş zira' derinliğinde yere geçe­cek ve onların ağızlarına yükselip gemliyecek, hattâ kulaklarına ula­şacaktır.Buhari,Rikak:47


Mahşer günü Allah ile konuşacağız ve Allah'ı göreceğiz:


Şu Ay'ı görmekte nasıl birbirinize gösterebilmek için sıkı­şıp üstüste yığılmanıza hacet kalmaksızın hepiniz zahmetsizce görüyorsanız, Rabb'inizi de öylece göreceksiniz.Buhari, Tevhid:24



Bir defasında birtakım insanlar:
— Yâ Rasûlallah! Kıyamet gününde biz Rabb'imizi görecek mi­yiz? diye sordular.
Rasûlullah (S):
— "Önünde görmeye engel hiçbir bulut yokken güneşi görme­niz hususunda itişip kakışma suretiyle bir zarar ve sıkışıklığa düşer mi­siniz?" diye sordu.
Sahâbîler:
— Hayır yâ Rasûlallah, dediler. Rasûlullah tekrar:
— "Önünde engel hiçbir bulut yok iken ayın ondördüncü gecesi kameri görmek hususunda itişip kakışma suretiyle bir zarar ve sıkışık­lığa uğrar mısınız?" diye sordu.
Sahâbîler:
— Hayır yâ Rasûlallah (bunda da sıkışıklık yapılmaz), deyince Rasûlullah:
— "İşte şübhesiz sizler O'nu kıyamet gününde böyle apaçık, sıkışıksız olarak göreceksiniz. Allah bütün insanları bir araya toplaya­cak da: Her kim her neye tapıyor idiyse onun ardına düşsün! buyuracak (yâhud Allah'ın emriyle bu sözü diyen diyecek). Artık gü­neşe tapmakta olan güneşin ardına düşer; kamere tapmakta olan ka­merin ardına düşer; tâğûtlara tapmakta olanlar onların ardına takılıp gidecek. Yalnız bu ümmet, içlerinde münafıkları da olduğu hâlde ye­rinde durup kalacak. Allah onlara, evvelce tanıdıklarından başka su­rette gelip: Ben sizin Rabb'inizim! buyuracak. Onlar (Rabb'lerini o tecellî ile tanıyamadıkları için); Biz Sen 'den Allah 'a sığınırız, Rabbimiz bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır, (yerimizden ayrıl­mayız). Rabb'imiz bize geldikte, biz O'nu tanırız! diyecekler. Allah onlara bu defa da tanıdıkları surette gelip: Ben sizin Rabb'inizim! buyuracak. Onlar da: Sen bizim Rabb'imizsin! diyecekler. Ve (Onun daveti üzerine) O'na tâbi' olacaklar.Buhari,Rikak:52




Sizlerden herbir kişiye kıyamet gününde Allah mu­hakkak kelâm söyleyecektir. Öyle bir hâlde ki, kendisiyle Allah ara­sında hiçbir tercüman bulunmaz. Sonra o kimse bakar, fakat önünde hiçbirşey göremez. Sonra önüne bakar, kendisim ateş karşılar. Siz­lerden her kim bir tek hurma yarısıyle olsun ateşten korunmağa gü­cü yeterse bunu yapsın!"
el-A'meş dedi ki: Bana Amr ibn Murre, Hayseme'den tahdîs et­ti ki, Adiyy ibn Hatim şöyle demiştir: Peygamber (S) ateşi zikretti de:
— "Ateşten kendinizi koruyunuz!" buyurdu. Sonra yüzünü döndürüp çekti. Sonra:
— "Ateşten korununuz!" buyurdu.
Sonra yüzünü bulunduğu yönden çevirip çekti. Bunu üç defa yap­tı. Hattâ biz kendisini ateşe bakıyor zannettik. Sonra yine:
— "Bir hurma yarısıyle de olsa ateşten korununuz. Bunu da bu­lamayan, güzel bir sözle kendini ateşten korusun!" buyurdu. Buhari,Rikak:49




İyilik ve kötülükler tartılacak:
Cennete girecek herbir kişiye, dünyâda iken kötü amel yap­mış olduğu takdirde cehennemdeki oturağı kendisine muhakkak gösterilecektir. Bu da şükrünün artması içindir. Cehenneme girecek her bir kimseye de, dünyâda iken güzel işler işlemiş olaydı cennetten olacak oturağı kendisine muhakkak gösterilecektir. Bu da kendisi aley­hine bir hasret olması içindir.Buhari,Rikak:51


Cennete giriş müjdesi:

Muâz ibn Cebel (R) şöyle demiştir: Ben bir seferde Peygamber'in bindiği Ufeyr denilen bir eşek üstünde Peygamber'in ter­kisinde idim. Peygamber (S) bana:
— "Yâ Muâz! Allah'ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?" diye sordu.
Ben de:
— Bunu Allah ile Rasûlü en bilendir, dedim. Rasûlullah:
— "Allah'ın kulları üzerinde sabit olan hakkı, kulların Allah'a itaat ve kulluk etmeleri ve Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da, kendisine hiçbir şeyi ortak kıl­mayan kişiye azâb etmemesidir (yânî bu husustaki lûtfudur)" buyurdu.
Bunun üzerine ben:
— Yâ Rasûlallah! Bunu ben insanlara müjdelemeyeyim mi? di­ye sordum.
Rasûlullah:
— "Hayır, bunu onlara müjdeleme! Sonra buna dayanıp güvenir­ler" buyurdu.Buhari,cihad:46




Her kim Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne îmân eder de namaz kılar ve ramazânda oruç tutarsa, onu cennete koymak (sâdık olan va'di gereğince) Allah üzerine bir hakk olur. O kimse ister Allah yo­lunda muhacir olsun, isterse içinde doğduğu toprağında otursun".
Bunun üzerine sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Bu müjdeyi insanlara haber vermeyelim mi? dediler.
Rasûlullah:
— "Şübhesiz cennette yüz derece vardır. Allah onları kendi yo­lunda cihâdeden mücâhidler için hazırladı. Her iki derecenin arasın­daki mesafe, gökle Yer arasındaki mesafe gibidir. Sizler Allah'tan (cennet) istediğiniz zaman, O'ndan Firdevs'i isteyin. Çünkü o, cen­netin en üstünü ve en yüksek olanıdır. Firdevs'in üstünde Rahmân'-ın Arş'ıyardır. Cennetin ırmakları Firdevs'ten fıskırıp akarlar" buyur­du.Buhari, Tevhid:22


İbnu Amr İbni’l-Âs radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Aziz ve celil olan Allah (kıyamet günü), ümmetimden bir adamı mahlûkatın üstünden seçer ve onun için doksan dokuz büyük defter açar. Her defterde, gözün alabildiği kadar büyüktür. Rab Teâla adama sorar: “Bu defterlerde yazılı olanlardan bir şey inkâr ediyor musun? Muhafız kâtiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler mi?” Kul:
“Ey Rabbim! Hayır! (Hepsi doğrudur!)der. Rabb Teâlâ sorar:
“(Bunları yapmada beyan edeceğin) bir özrün var mı?” Kul der:
“ Hayır! Ey Rabbim!” Aziz ve celil olan Allah:
“ Evet! Senin bizim yanımızda (makbul, büyük) bir de hasenen var. Bugün sana zulüm yapmayacağız! Buyurur. Hemen bir etiket çıkarılır. Üzerinde “Eşhedu en lâ ilâhe illallah ve Eşhedu enne Muhammed en Rasûlullah (şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve şahâdet ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir.” yazılıdır.”
Sonra, Rabb Teâla der: “Ağırlığını (yani amellerin ağırlığını) hazırla!” Kul sorar:
“Ey Rabbim! Bu defterlerin yanındaki bu etiket de ne?” Rabb Teâle der: “Sana zulmedilmeyecek! Hemen defterler Mizan’ın bir kefesine konur, etiket de diğer kefesine. Tartılırlar. Sonunda defterler hafif kalır, etiket ağır basar. Esasen Allah’ın ismi yanında hiçbir şey ağır olamaz.” (K.s. 5077 C.14 S.390 Akçağ 1992, alıntısı, Tirmizi, İman 17, (2641). )


Muâz ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde iken, Pey­gamber (S):
- Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi. Peygamber yine:
- Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlullah.
- Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah 'tan baş­ka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Rasûlullah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu.
Muâz:
- Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de sevinsinler mi? dedi.
- Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel, bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.Buhari,ilim:50 

Ebû Zerr (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S): "Bana Rabb 'im tarafından gelen (Cibril) geldi de: Ümmetimden her kim Al­lah 'a hiçbir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse cennete girer, di­ye haber verdi " buyurdu. Ben:
— (Yâ Rasûlallah!) O adam zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de (yine cennete girer) mi? dedim.                            
Rasûlullah:
—"(Evet) zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de"Buhari,Cenaiz:1


Bu, Cibril aleyhi'sseiâmdır. Harre'nin yanında bana geldi de: Ümmetini müjdele: Her kim Allah 'a hiçbirşeyi ortak kılmayarak (tevhîd inancıyle) ölürse, cennete girer, dedi. Ben: Yâ Cibril! O kim­se hırsızlık yapsa ve zina etse de mi? dedim. Evet, dedi. Ben yine: Hırsızlık yapsa ve zina etse de mi? dedim. O da: Evet; şarâb içmiş olsa da, dedi.Buhari,Rikak:13



Dik­kat edin, size cennet ehlini haber veriyorum: Her zaif olan ve her mütevazı' olan kimsedir. O kimse Allah üzerine yemin etse, Allah onu yemininde muhakkak gerçek çıkarır. Yine dikkat edin, size ateş ehlini haber veriyorum: Her katı yürekli, her hilekâr aldatıcı, her ulu­luk taslayandır.Buhari,edep:61


Her kim: Al­lah'tan başka ibâdet olunacak hiçbir ma'bûd yoktur, yalnız Allah vardır; ortağı yoktur, Muhammed de muhakkak Allah'ın kulu veRasûlü 'dür. îsâ da Allah 'in kulu ve Rasûlü 'dür. Ve (tekvînî bir emirle) Meryem'e bıraktığı bir kelimesidir ve (bu suretle) Allah tarafından hayât verilen bir ruhtur. Cennet haktır, cehennem de haktır, diye di­liyle ikrar ve kalbiyle tasdik ederse, Allah o kimseyi cennete kor. O kul hangi mal üzerinde olursa (olsun ayırdetmez)Buhari,Enbiya:49


Peygamber:
— "La ilahe ille'llâh deyip de sonra bu ikrar ve îmân üzerine vefat eden her kul muhakkak cennete girecektir!" buyurdu.
Ben:
— O kul zina etse, hırsızlık yapsa da mı? diye sordum.
O:
— "Zina etse de, hırsızlık yapsa da girecektir" buyurdu. Ben:
— Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı? diye tekrar sordum. O:
— "Zina etse de, hırsızlık yapsa da!" buyurdu. Ben (üçüncü defa):
— Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı? diye sordum. Peygamber:
— "Evet, Ebû Zerr'in burnu toprakta sürünmesine rağmen o kul zina etse de, hırsızlık yapsa da (cennete girecektir)/" buyurdu.Buhari,giyim -kuşam:24

Not: Aynı hadis şöyle de belirtilmiş: "Ümmetinden her kim Allah 'a hiçbir şeyi ortak koşmayarak Ölürse cennete girer"Buhari,İstikraz:4
"Cennet ahâlîsi cennete, ateş ahâlîsi de ateşe girdikten sonra Yüce Allah: Kimin kalbinde bir hardal tanesi ağırlığınca îmân varsa ateş­ten çıkarınız, diye emreder. Bunun üzerine bu kimseler simsiyah ke­silmiş oldukları hâlde çıkarılıp Hayât (yâhud Haya) nehri içine atılırlar ve orada sel uğrağında kalan yabanî reyhan tohumları nasıl sür'atle yetişirse öylece yetişirler. Görmez misin, bunlar sapsarı olarak ve iki tarafa salınarak (ne güzel) sürerler"Buhari,iman:14



...Bizimle beraber namaz kılanlardan biri:
— Mâlik ibnu'd-Duhşun nerede? dedi. Bizlerden bir adam da:
— O, Allah'ı ve Rasûlullah'ı sevmeyen bir münafıktır! dedi. Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Ona böyle demeyiniz! O, Lâ ilahe illellâh... diyor, bunu da Allah'ın rızâsını istemek için söylüyor" buyurdu.O sözü söyleyen kimse:
— Evet öyledir (Allah ve Rasûlü en bilendir), dedi. Peygamber:
— "Şu muhakkak ki, kıyamet günü tevhîd ile gelecek herbir kul üzerine Allah, ateşi elbette haram kılmıştır" buyurdu .Buhari,İstitabe:8


Kıyamet gününe Lâ ilahe illellah tevhidini söyleyerek ve bununla da sırf Allah'ın rızâsını isteyerek ulaşan mü'min kula, Al­lah muhakkak ateşi haram kılacaktır! Buhari,Rikak:6
Not : Bu hadisi İtbân ibn Mâlik el-Ensârî'den aktaran Mahmûd ibnu'r-Rabî peygamber zamanında 5-6 yaşlarındadır.






Kıyamette ilk görülecek davalar:
"(Kıyamet gününde) insanlar arasında verilecek ilk hüküm, kan da'vâları hakkındadır"Buhari,diyetler;giriş kısmı
Not:Bu hadîsten hukukî da'vâ ve hükümlerin en mühimmi kan da'vâsı olduğu anla­şılır. Bu hadîs, "Kulun ilk hesaba çekileceği şey namazdır" hadîsine muhalif değildir. Çünkü konumuz olan hadîs sırf kul hakkı hususunda görülecek da'vâyı göstermektedir.


Kul haklarına bakılacak:

Üzerinde (bir dîn) kardeşinin nefsineyâhud malına tecâ­vüzden doğmuş bir hakk bulunan kimse, dînâr ve dirhem bulunma­yacak (kıyamet güniın)den evvel, bugün dünyâda mazlumdan o hakkı bağışlamasını istesin. (Halâllaşılmadığı takdirde) zâlimin sâlih ameli bulunursa, ondan zâlimin zulmü mikdârı alınır (da mazluma verilir). Eğer zâlimin haseneleri bulunmazsa, mazlumun seyyielerinden alınıp zâlim üzerine yükletilir.Buhari, Zulümler: 10

Allah'ın affedeceği günahlar:
Herhangibiriniz Rabb'ine yak­laşır da Rabb'i onun üzerine perdesini kor ve:
— Fulân ve fulân günâhları işledin mi? diye sorar.
Mü'min de:
— Evet Rabb'im işledim! der. Rabb'i yine ona:
— Fulan ve fulân günâhları da işledin! buyurur, Mü'min de:
— Evet, diyerek tasdik eder.
Böylece Rabbi ona işlediği günâhlarım ikrar ve i'tirâf ettirir. Son­ra Yüce Allah:
— Ben senin bu günâhlarını dünyâda iken (halktan) gizledim. Bu gün de onları senin lehine mağfiret ediyorum! buyurur.Buhari, Tevhid:37


Sırat köprüsünün durumu:

Ve cehennem köprüsü kurulur.
Rasûlullah buyurdu ki:
— "Ümmetini onun üstünden en evvel geçirecek, ben olacağım. O gün rasûllerin duaları 'Allâhumme! Sellim settim (= Yâ Allah, se­lâmet ver, selâmet ver) '(den ibaret) olacaktır. Sırat Köprüsü 'nde sa '-dân dikenlerine benzer birçok çengeller vardır. Sizler sa'dân dikenlerini gördünüz mü?"
Sahâbîler:
— Evet görmüşüzdür yâ Rasûlallah! dediler. Rasûlullah devamla dedi ki:
— "İşte bu çengeller sa'dân dikenler ine benzerler. Ancak şu var ki, ne kadar büyük olduklarını yalnız Allah Taâlâ bilir, işte bu çen­geller insanları (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Kimi kötü ameli sebebiyle helak olur. Kimi hardal gibi ezik ezik ezildikten sonra kurtulur...Buhari,Rikak:52

Sırat köprüsünü geçtikten sonra:
Kıyamet günü müminler (sırattan geçerek) ateşten kurtulurlar da cennetle ateş arasın­daki bir köprü üzerinde durdurulurlar. Orada, dünyâda iken aralarında meydana gelmiş haksızlıklar birbirlerinden kısas yapılır. Nihayet haksızlıklardan temizlendikleri ve pampâk oldukları zaman onlara cennete girmelerine izin verilir. Muhammed'in nefsi elinde bu­lunan Allah 'a yemin ederim ki, o müminlerden her biri cennetteki men­ziline, dünyâdaki meskeninden daha doğru yol bulur.Buhari,Rikak:48

Not:  Bâzı âlimler bu hadîsin zahi­rinden iki sırat olduğu görüşüne gitmişler; diğer bâzıları da bunların ayrı ayrı iki köprü olmayıp biri diğerinin uzantısı olduğu görüşüne gitmişlerdir.Yânî biri cehennem üzerindeki büyük sırat, diğeri de cehennem ile cennet arasında, onun uzantısı olan sırat demişlerdir.


Mahşerden bir sahne:

Herkes taptığının peşinden gidecek:

Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir,Peygamber:
— "Herbir kavmin dünyâda ibâdet edegeldiği şeye gitmesi için bir nidâcı nida eder. Bunun üzerine salîb sahipleri, yânı salibe tapanlar salîbleriyle, putların sahipleri olan putperestler putlarıyle, herbir mabudun sahipleri de kendi ma'bûdlanyle giderler. Nihayet iyi olsun, fâcir olsun, hakk üzere kalan kitâb ehlinin bakıyyeleri olsun, Allah Taâlâ'ya ibâdet etmekte olanlar kalır. Sonra cehenneme getirilirler, cehennem onlara gösterilir ki, sanki cehennem onların nazarında ya­lımları birbirini kırıp geçiren bir serâbdır. Yahudiler'e:
— Sizler kime tapardınız? diye sorulacak. Onlar:
— Biz Allah'ın oğlu Uzeyr'e tapardık, diyecekler. Bunun üzerine onlara:
— Siz yalan söylüyorsunuz. Allah Taâlâ hiçbir eş, hiçbir oğul edinmiş değildir. Şimdi söyleyiniz, istediğiniz nedir? denilecek.
O Yehûd taifesi de:
— Yâ Rabb! Bize su içirmeni istiyoruz, diyecekler. Onlara:
— Haydi içiniz! denilecek de onlar birbiri ardınca cehennemin içine dökülecekler.
Sonra Hrıstiyanlar'a hitaben:
— Sizler kime tapıyordunuz? diye sorulacak. Onlar da:
— Biz Allah'ın oğlu Mesih'e tapardık, diyecekler. Bunun üzerine onlara:
— Siz yalan söylüyorsunuz. Allah Taâlâ hiçbir eş, hiçbir oğul edinmiş değildir. Şimdi söyleyiniz: Ne istiyorsunuz? denilecek.
Onlar da:
— Bize su içirmeni istiyoruz, diyecekler. Onlara da:
— Haydin su içiniz! denilecek de birbiri ardınca cehennemin içine dökülecekler.
Nihayet iyi olsun, fâcir olsun, Allah 'a ibâdet etmekte olanlar ka­lır.
Onlara da:
— İnsanlar hep gittikleri hâlde sizleri habseden nedir? denilecek. Onlar:
— Biz şimdikinden ziyâde kendilerine muhtâc iken onlardan dün­yâda ayrılmıştık. (Şimdi nasıl olur da onların arkasına-takılırız?) Biz bir münâdînin: Her kavim vaktiyle ibâdet ettiği ne idiyse ona kavuş­sun! diye nida ettiğini işittik. Ondan dolayı bizler Rabb'imizi bekle­yip duruyoruz! diyecekler".
Dedi ki: "Meydanda kalan müminlere Cebbar olan Allah, on­lara ilk defa gördükleri tanıdıkları suretten başka bir surette gelecek de:
— Ben sizin Rabb'inizim! buyuracak. Onlar da:
— Sen bizim Rabbimizsin! diyecekler.
Artık O'nunla peygamberlerden başkası kelâm edemez. Allah Ta­âlâ:
— Rabbinizi tanıyabilmek için aranızda bir alâmet var mıdır? diye suâl edecek.
Onlar:
— Evet, sâk'tır! demeleri üzerine Rabb Taâlâ, sâk'ını keşfedip açacak .
[Not:  Kalem suresinin 42. ayetinde de "Keşfu's-sak" tabiri geçmektedir. Lügat olarak "baldırın açılması" manasına gelir. Görüldüğü üzere ayeti kerimeden asıl maksat lügat manası değildir, aksine bir mesaj söz konusudur.Alimler bunu, "bütün hakikatkerin çırıl çıplak ortaya çıkması (sebebiyle) hesap ve cezanın bütün şiddet ve dehşetiyle hüküm sürmesi" şeklinde anlamışlardır. Nitekim hadiste, Resulullah (asm) Cenab-ı Hakk'ın bütün gerçekleri ortaya koyarak hesap verme hadisesinin dehşetini yaşattığı hengamda, dünyada iken kulluğunu samimiyetle yapanlarla, riyakar hareket edenleri ayırıp mü'minleri dehşetten kurtaracağını, riyakarları da sırtları eğilmez bir hale sokarak cürümlerini yüzlerine vurmak suretiyle, dehşetlerine dehşet katacağını belirtmektedir.]
Bunun üzerine her mü'min Allah'a secde eder. Allah'a riya ve şöhret için secde eden kimseler kalır. Onlar da secde etmeye davra­nırlar. Fakat onun sırtı tek bir tahta gibi kaskatı bir tabakaya döner. Sonra köprü getirilir de cehennemin ortasına kurulur"...(hadisin devamı alttadır)Buhari, Tevhid:24

Sıratdan geçiş , sıratın üzerindeki çengeller ve cehenneme düşenler:
(hadisin öncesi üsttedir)
...Biz:
— Yâ Rasûlallah! Köprü nedir? dedik. Şöyle buyurdu:
— "Ayakların kayacağı bir yerdir ki, üzerinde başları eğri de­mirden çengeller, dikenler; sert, keskin enli şeyler vardır. Bunların Necd'de olan ve sa'dân denilen dikenler gibi uçları kıvrık, eğri di­kenleri vardır. Müminlerin kimi onun üzerinden göz kırpacak ka­dar zaman içinde, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi iyi cins yürük at ve develer gibi sür'atle geçerler. Bunların kimi sapsağlam, ol­duğu gibi kurtulur. Kimi tırmıklar içinde perişan olmuş olarak salı­verilir. Kimi de cehennem ateşi içine sapır sapır düşerler. Nihayet sonuncuları sürüklene sürüklene geçer, kurtulur. Bugünkü günde apâşîkâre olmuş hakkını kurtarmak için hiçbirinizin yalvarıp yakarma­sı, o dehşetli günde âsî mü 'min kardeşleri arasından çıkıp necat bulan mü 'mirilerin kalanlar için Cebbar Zu 'l-Celâl hazretlerine yalvarıp ya­karmasına benzemez. Diyeceklerdir ki:
— Ey bizim Rabb'imiz, bu kalanlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar bizimle beraber namaz kılar, oruç tutar, her türlü iyi işlerde bulu­nurlardı...(hadisin devamı alttadır)Buhari, Tevhid:24


Şefaat var , Lailahe illallah diyenlerin kurtulması ve Allah'ın affı:(hadisin öncesi üsttedir)
...Allah Taâlâ:
— Haydin gidin, kalbinde bir dinar ağırlığınca İmân ve yakin olan her kimi bulursanız, çıkarınız! buyuracak.
Allah Taâlâ onların suretlerini yakmayı ateşe haram edecektir. Artık bu şefaatçiler -yâhud kurtarılacak olanlar- kimi ayağının üstü­ne, kimi de yarı inciğine kadar ateşe gömülerek içeriye dalmış bulu­nacaklar. Tanıdıklarını çıkarıp dönecekler.
Yine Allah Taâlâ:
— Haydin bir daha gidin, kalbinde zerre ağırlığınca imân ve ya­ve yakın olan her kimi bulursanız, onları da çıkarınız! buyuracak.
Yine böyle olanlardan tanıdıklarını çıkarıp dönecekler. Yine Allah Taâlâ:
— Haydin bir daha gidin, kalbinde zerre aırlığınca îmân ve ya­kın olan her kimi bulursanız, çıkarınız! buyuracak.
Yine böyle olanlardan tanıdıklarını çıkaracaklar".
Ebû Saîd (R) der ki: Eğer bu dediğime inanmıyorsanız, "Şüb-hesiz ki, Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Zerre mikdârı) bir iyilik olursa, onu kat kat artırır. Kendi canibinden (başkaca da) pek bü­yük bir mükâfat verir' (en-Nisâ: 40) âyetini okuyunuz.
Hâsılı peygamberler, melekler, mü 'minler şefaat etmiş bulu­nacaklar. Derken Cebbar Muteâl Hazretleri:
— Artık sıra benim şefaatime geldi! buyuracak da ateşten bir kabza tutacak, yânı bir kısım insanı toplayacak da simsiyah yanmış olan birtakım kavimleri dışarı çıkaracak, akabinde bunlar cennetin yolları üzerinde olup "Hayat Nehri' denilen bir nehrin içine atılacak­lardır. Onlar o nehrin iki tarafında seyl uğrağında biten yabanî reyhân tohumlarının çabucak bittiği gibi biteceklerdir. Sizler o yabanî reyhan tohumlarını taşın yanında, ağacın yanında görmüşsünüzdür. Onlardan güneşte olanları yeşildir, gölgede olanları da beyazdır. Sonra onlar 'Hayat Nehri'nden beyaz, parlak inciler gibi çıkacaklar, boyun­larına kendileriyle tanınacakları altın, gümüş nev'inden hâtemler ta­kılır ve cennete girerler. Cennet ahâlîsi:
— İşlenmiş hiçbir amelleri, geçmiş hiçbir hayır ve haseneleri ol­madığı hâlde Allah'ın cennete girdirdiği âzâdlıkları işte bunlardır! di­yeceklerdir.
Sonra onlara:
— Gözünüzün görebildiği sizindir, bir o kadarı daha sizindir! denilecektir.Buhari, Tevhid:24


Şübhesiz ki, Yüce Allah, Allah'ın rızâsını arayarak Lâ ila­he illelîah diyen kimseyi ateşe haram etmiştir.Buhari, Yiyecekler:15

CENNET VE CEHENNEM


Cennetin fiziki görünümü ve içindekiler:

Dünyadaki cennet:
Benim evimle minberim arasındaki saha cennet bahçelerinden bir bahçedir; minberim de havzım üzerindedir.Buhari,Medine’nin fazileti:13


Cennetlerin sayısı:
...Cennet bir tane midir? Cennet, şübhesiz birçok cennetlerdir. Şu muhakkak ki, senin oğlun elbette Firdevs Cenneti'ndedir!Buhari,Rikak:51

Kapı sayısı:
...Cennetin sekiz kapısından hangisini isterse oradan girer.Buhari,Enbiya:49


Her kim Allah yolunda çift sadaka verirse, cennet kapılarından: Ey Al­lah'ın kulu! (Buraya gel!) Bu kapı hayırlıdır! diye çağırılır. Çok na­maz kılanlardan olan kimse de (cennetin) namaz kapısından çağrılır. Cihâd ehlinden olan kimse de cihâd kapısından çağrılır. Oruç tutan­lardan olan kimse de Reyyân kapısından çağırılır. Sadaka sahih­lerinden olan kimse de, sadaka kapısından çağırılır.Buhari,Oruç:4


Altın ve gümüşten eşya ve kapılar:
İki cennet vardır ki, bunların kapları ve içlerin­de bulunan eşyaları gümüştendir. Diğer iki cennet daha vardır ki, bun­ların kapları ve içlerinde bulunan şeyler de altındandır.Buhari, Tevhid:24


Cennetteki ağaç:
"Cennette bir ağaç vardır ki(Tüba ağacı), bir süvari onun gölgesinde yüz sene yürüse onun gölgesini kesip bitiremez" buyurmuştur ..Buhari,Bedul Hak:8

Cennetteki havuz:(Kevser)
Benim havzım (açıları müsâvî olarak) bir aylık yol genişliğindedir. Onun suyu sütten daha beyaz, kokusu miskten daha hoştur. Bardakları da gökyüzünün yıldızları gibi çoktur. Her kim on­dan içerse, o kimse artık ebediyyen susamaz.Buhari,Rikak:53


Cennet nimetleri:
"Yüce Allah: Ben iyi kullarım için cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan gönlüne gelme­yen birtakım ni'metler hazırladım, buyurdu.Buhari,Bedul Hak:8
 "Artık onlar için yapmakta olduklarına bir mükâfat olarak gözlerin aydın olacağı (ni'metlerden) neler gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez" (es-Secde: 17)



Cennettte balık ciğeri:
Cennet ahâlîsinin yiyeceği ilk yiyecek maddesi ise balık ci­ğerinin (sarkmış olan) fazlasıdır.Buhari,ensarın menkıbeleri:50


Cennette en çok kimler var:
"Ben (mi'râc gecesi) cennette baktım da, cennet ahâ­lîsinin çoğunun fakirler olduğunu gördüm. Cehenneme de baktım. Cehennemdekilerin çoğunu da kadınlar gördüm" Buhari,Bedul Hak:8




Cennete ilk girecekler:
"Muhakkak ki, ümmetimden yetmişbin yâhud yedi yüz bin (kişi veya zümre cennete) girecektir. Bu ilk zümrenin sonundakiler cennete gi­rinceye kadar öndekileri girmeyecektir (yânı hepsi bir saff hâlinde bir­den gireceklerdir). Bunların yüzleri, on dördüncü gecesindeki ayın nurlu sureti üzeredir".Buhari,Bedul Hak:8

"Cennete ilk giren zümrenin yüzleri ayın ondördüncü gecesindeki nur­lu sureti üzeredir. Cennetlikler cennette tükürmezler, sümkürmezler, dışkı çıkarmazlar. Onların cennetteki kabları altın, taraklan ditin ve gümüştendir. (Buhurdanlıklarının) ûdlan(yakacakları) Hind ududur. Onların teri misktir. Cennet ehlinden herbir erkeğin iki kadını vardır ki, vücûdu­nun güzelliğinden iki baldır kemiğinin iliği etinin arkasından görü­nür. Cennetlikler arasında ihtilâf da yoktur, düşmanlık da yoktur. Kalbleri bir kalbdir. Onlar sabah akşam Allah'ı teşbih ederler" Buhari,Bedul Hak:8,enbiya:2




Mahşer günü cennetliklerin sayısı:
...Bunun üzerine Allah:
— Cehenneme girecekleri (halk arasından seçip) çıkar! buyurur. Adem:
— Cehenneme gönderileceklerin mikdârı ne kadardır? der. Allah:
— Her bin kişiden dokuzyüzdoksandokuzu! diye cevâb verecek.
Ve Allah, Âdem'e böyle buyurduğu sırada (bunun verdiği şid­detli korkudan) çocuğun başı ağarır, Her gebe kadın da çocuğunu düşürür, insanları sarhoş (olmuş gibi) görürsün, hâlbuki onlar sar­hoş değildirler, fakat Allah'ın azabı pek çetindir" (ei-Hacc: 2).
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! O (binde) bir hangimiz olabilir? dediler. Rasûlullah:
— "Size müjdeler olsun, sizden bir kişiye mukaabil Ye'cûc ve Me'cûc'den bin kişi (cehenneme gönderilecektir)" buyurdu.
Sonra da:
— "Hayâtım elinde olan Allah'ayemîn ederim ki, ben sizin cen­net ahâlîsinin dörtte biri olacağınızı umuyorum" dedi.
Bu müjde üzerine biz Allâhu Ekber dedik. Rasûlullah yine
— "Ben sizin cennet ehlinin üçte biri olmanızı umarım " buyurtfu. Biz yine tekbîr getirdik. Bu sefer Rasûlullah:
— "Ben sizin cennet ehlinin yansı olmanızı umarım" buyurdu. Biz de yine Allâhu Ekber diye tekbîr getirdik. En sonunda Ra­sûlullah:
— "Sizler mahşer halkının içinde ancak beyaz bir öküzün deri­sindeki siyah bir tüy mesâbesindesiniz yâhud da siyah bir öküzün de­risinde sanki beyaz bir tüy gibisiniz" buyurdu. Buhari,enbiya:10, Buhari,Rikak:46


Cennetle müjdelenen kişi:
Sa'd ibn Ebî Vakkaas (R):
Ben Peygamber(S)'i yeryüzünde yürüyen hiçbir kimse için "Bu cennet ehlindendir" derken işitmedim, ancak Abdullah ibn Selâm müstesnadır, demiştir.Buhari,edep:55


Cennet ve cehenneme girişte  yapılacak ilan:
Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme girdikleri zaman, sonra bir i'lâncı ayağa kalkar da arala­rında: Ey ateş ehli, artık ölüm yoktur! Ey cennet ehli, artık ölüm yok, ebedîlik vardır! diye nida eder.Buhari,Rikak:50


Cennet ehli cennete, cehennem ehli de cehenneme ayrılıp gidince, ölüm (mefhûmuna bir koç suretinde vücûd verilerek) getirilir. Tâ cennetle cehennem arasında yatırılır. Sonra kesilir. Son­ra bir nidâcı: Ey cennet ehli, artık ölüm yoktur! Ey cehennem ehli, ölüm yoktur! diye nida eder. Cennet ehlinin ferahına bir ferah daha ziyâde olunur. Cehennem ehlinin hüzün ve kederine bir hüzün daha artırılır!Buhari,Rikak:51



Cennettte Allah'ı ayı görür gibi göreceğiz:
Peygamber (S) bir gece; yânî ayın on dördü olan bedr gecesi aya baktı da, şöyle buyurdu: "Sizler şu ayı, görülmesinden hiçbiriniz mahrum olmaksızın (yâhud birbirinize gös­terebilmek için sıkışıp üstüste yığılmanıza hacet kalmaksızın) he­piniz zahmetsizce görüyor olduğunuz gibi, Rabb'inizi de muhakkak öylece göreceksiniz .Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:17


Cennette Allah ile yapılması muhtemel konuşma:
Mübarek ve Yüce Allah cennet ehline:
— Ey cennet ehli! diye hitâb eder. Onlar da:
— Ey Rabb'imiz, buyur, emrini yapmaya hazırız, ubûdiyyette dâimiz! derler.
Yüce Allah:
— Bu hâlinizden razı mısınız? buyurur. Onlar da:
— Rabb'imiz, nasıl razı olmayalım? Sen bize, halkından hiçbir kimseye vermediğin bunca ni'metleri ihsan eyledin! derler.
Allah;
— Ben size bunlardan daha şerefli bir ni'met vereceğim! buyu­rur.
— Yâ Rabb! Bunlardan daha üstün hangi ni'met var ki? derler. Allah:
— Sizden razı ve hoşnûd olmaklığımın şerefi size lâyık kılındı. Artık bundan sonra ebedî olarak size darılmayacağım! buyurur.Buhari,Rikak:51




Cennete girenlerin çoğu fakirler:
Ben cennet kapısının üstünde durdum. Bir de gördüm ki, cennete girenlerin çoğu fakirlerdir. ...Ben ce­hennem kapısının Önünde de durdum. Bir de baktım ki, cehenneme girenlerin çoğu kadınlardır. Buhari,Nikah:88







Cenneti  ve cehennemi kazanan kişiler ve davranışları:



Hayvana eziyet:
Pey­gamber (S) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, dünyâda bir kediyi bağ­layıp habsetmiş, onu yedirmemiş ve onu yerin haşerelerinden yemesi için de salıvermemiş olduğundan ötürü ateşe girmiştir".Buhari,Bedul Hak:15



Allahtan korkmak:
"(Siz­den evvelki ümmetler içinde) bir kişiye ölüm gelip çatmıştı. O, ha­yâttan ümidini kesince ailesine şöyle vasiyet etti:
— Ben öldüğümde birçok odun toplayınız. Bu yığını bir ateşle tutuşturup yakınız (ve beni bu ateşe atınız). Ateş benim etimi yiyip de kemiğime ulaşıncaya kadar bırakınız. Kemiğimi yakınca bu yan­mış kemikleri alınız, onu döğüp un yapınız. Sonra rüzgârı şiddetli bir günü bekleyiniz. Ve (bu unu fırtınalı günde) deniz içine savurunuz.
Aile halkı bu vasiyetin gereğini yaptılar. Fakat Allah onun zer­relerini topladı da ona:
— Niçin böyle yaptın? diye sordu. O kışı:
— Ben Sen 'den korktuğumdan dolayı böyle yaptım, diye cevâb verdi.
Bunun üzerine Allah onu mağfiret eyledi.O va­siyet eden kişi bir kefen soyucu idi"Buhari;Enbiya:52:56





Bir kula (bilmeyerek) bir günâh isabet edip veya bilerek bir günâh işleyip de :
— Yâ Rabb, ben (bilerek) bir günâh işledim, yâhud (bilmeye­rek) ben bir günâha uğramış oldum, kusurumu af\ ve mağfiret eyle! diye (günâhını i'tirâf ve) niyaz ederse, o kulun Rabb'i:
— Demek ki kulum (dilerse) günâhını affedecek, (dilerse) ceza­landıracak muhakkak bir Rabb olduğunu bildi. Şu hâlde ben de ku­lumu mağfiret ettim! buyurur.Buhari, Tevhid:36






Tövbe eden:
İsrâîl oğullan içinde dok­san dokuz insan öldürmüş olan bir kimse vardı. Sonra bu adam evinden çıkıp (zamanın âlimlerine: Benim için tevbe var mıdır? diye) soruyordu. Bir rahibe vardı da ona:
— Benim için tevbe var mıdır? diye sordu. Râhib:
— Hayır yoktur, diye cevâb verdi.
Bu cevâb üzerine kaatil onu da öldürdü. Sonra bu adam yine sormağa başladı. Sorduklarından biri ona:
— Sen fulân karyeye ve oradaki fulân ma'bede git, dedi.
O da o karyeye giderken yolda ona ölüm erişti. Tevbekâr olmak için göğsünü, gittiği karyeye doğru yöneltip, öldü. Şimdi rahmet me­lekleriyle azâb melekleri orada çekişmeye başladılar... Bunun üzeri­ne Allah, tevbe için gideceği köye: "Biraz yaklaş!" diye; ölen kimsenin kendi köyüne de: "Biraz uzaklaş!" diye vahyetti. Rahmet ve azâb meleklerine de: Haydi şimdi her iki taraf arasındaki uzaklığı ölçün de mukaayese ediniz, diye emretti. Ölen o kimse tevbe köyüne bir karış daha yakın bulundu da, bu sebeble mağfiret olundu.Buhari;Enbiya:56




Köpeğe verilen su:
Susuzluk kendisini öldürmeye yaklaştırmış bir köpek bir kuyunun etrafında dolaşıp durduğu sırada onu İsrâîl oğulları fa­hişelerinden birisi gördü, hemen ayakkabısını çıkardı da onunla kö­peğe su içirdi. İşte bu işi sebebiyle o fahişenin günâhları mağfiret olundu.Buhari;Enbiya:56


Yoldan diken kaldırmak:
(Vaktiyle) bir kimse yolda yürürken, yolu üstünde bir diken dalı buldu. Onu yoldan dışarıya attı. Allah onun bu amelini kabul bu­yurdu ve onun günâhlarını mağfiret etti.Buhari,Namaz:Ezan:32




Allahın rahmeti olmadan olmaz:
Peygamber:
Hiçbir kişiyi, onun güzel ameli (ve ibâdeti) cennete girdiremez" buyuruyordu.
Bunun üzerine sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Seni de mi girdiremez? diye sordular. Rasûlullah şöyle cevâb verdi:
— "Evet, beni de Allah'ın fadlı ve rahmeti bürümedikçe, yalnız ibâdetim cennete girdiremez. Buna göre sizler iş ve ibâdetinizde ifrat ve tefritten sakınıp doğruyu arayınız ve doğru yoldan gidip Allah'ın yakınlığını isteyiniz. Sakın sizin hiçbiriniz (sâlih olsun, fâsık olsun) ölüm temenni etmesin! Çünkü, o, hayır ve ihsan sahibi ise yaşayıp hayrını, ihsanını artırması umulur. Eğer günahkâr bir kişi ise (yine yaşayıp, günün birisinde) tevbe ederek Allah 'in rızâsını dilemesi umu­lur!Buhari,Hasta ziyareti:19



Allah'ın 99 ismini sayan cennete:
Allah'ın yüzden bir eksik olarak doksan dokuz ismi vardır. Bu isimleri kim (tamamen) sayarsa cen­nete girer.Buhari, Şartlar:18



İbadetlerini yapanlar:
Başının saçı darmadağın bir bedevi, Rasûlullah(S)'m huzu­runa geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Allah'ın benim üzerime namazdan neyi farz kıldığını, bana haber ver! dedi.
Rasûlullah:
— "Beş vakit namaz farz kıldı, ancak kendiliğinden birşey kılabi­lirsin" buyurdu.
Bedevî:
— Allah'ın benim üzerime oruçtan neyi farz kıldığını haber ver! dedi.
Rasûlullah:
— "Ramazân ayında oruç tutmayı farz kıldı, ancak kendiliğin­den de bir mikdâr oruç tutabilirsin" buyurdu.
Bedevî:
— Allah'ın bana zekâttan neyi farz kıldığını haber ver! dedi. Rasûlullah (S) da ona İslâm'ın şerîatlerini haber verdi. Bedevî:
— Sana (umûmî peygamberlik) ikram eden Allah'a yemîn ede­rim ki, ben kendiliğimden gönüllü olarak hiçbirşey yapmam ve Al­lah'ın bana farz kılmış olduğu hiçbirşeyi de eksik yapmam! dedi.
Rasûlullah:
— "Eğer doğru söylüyorsa felah buldu -yâhud: Eğer doğru söy­lüyorsa cennete girdi-" buyurdu.Buhari,Hileler:3


...
— Yâ Rasûlallah! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu.Peygamber de ona:
— "Sen kıyamet için ne hazırladın?" diye sordu.
O adam sanki boyun eğdi (yâhud bir hâlden diğer bir hâle geç­ti), sonra da:
— Yâ Rasûlallah, ben âhiret için oruçtan, namazdan, sadaka­dan çok bir hazırlık yapmadım. Lâkin ben Allah'ı ve Rasûlü'nü se­viyorum! diye cevâp verdi.
Rasûlullah:
— "Sen sevdiğin kimse ile berabersin!" buyurdu .Buhari,Hükümler:10


Çocuğu ölenler:
İçinizden hiçbir kadın yok­tur ki, çocuklarından üçünü (âhirete kendinden) evvel yollasın da cehenneme karşı onun için bir siper peyda olmasın " sözü vardı. Ka­dınlardan biri:
- İki çocuk da (öyle değil mi)? dedi. Rasûlullah (S):
- İki dânesi de (öyledir), buyurdu.Buhari,ilim:36


Biatine sahip çıkanlar:
"Allah'a (ibâ­dette) hiçbir şeyi ortak kılmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız bir yalan­la (kimseye) iftira etmemek, hiçbir ma'rûfta (iyi işte) isyan etmemek üzere bana bey'at (yânî benimle ahd) ediniz, içinizden sözünde du­ran olursa mükâfatı Allah 'in üzerindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda cezalandırılırsa, bu ceza ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fiili Allah örterse, işi Allah'a kalır: İsterse onu afveder, isterse ona ceza verir".Buhari,iman:10



Alacağını affetmek:
Bir kimse ölmüştü. (Melek­ler tarafından) ona: (Dünyâda ne hayır işledin? diye) soruldu. O da: Ben insanlara mal satardım. (Alacaklarımı tahsil ederken) zenginden feragat ve müsamaha eder, fakirden alacağımı hafifletirdim, dedi. Bundan dolayı o kimse mağfiret olundu.Buhari,İstikraz:6

Sizden evvel geçen ümmetlerden bir kişi vardı. Onun ruhunu almak için ölüm meleği ona geldi (ve ruhunu alıp gitti, diriltildiğinde) ona:
— Dünyâda bir hayır işledin mi? diye soruldu.
O da:
— Bir hayır işlediğimi bilmiyorum, dedi. Ona:
— İyi. düşün! denildi. Oda:
— Ben (ömrümde) hiçbir hayır işlediğimi bilmiyorum. Ancak şu var ki, ben dünyâda insanlarla alışveriş yapardım da, alacaklarımı toplardım. Hâli vakti yerinde olan borçluya va'de verirdim. Fakır borçluya da borcunu bağışlardım, dedi.
Bunun üzerine Allah o kimseyi cennete girdirdi.Buhari;Enbiya:52




Cennete gidecek 7 kişi ve davranışlar:
Yedi kişi ki, Allah onları kendi gölgesinden başka gölge olma­yan günde, gölgesi altında gölgelendirecektir: Adaletli imâm;Rabb'ine ibâdet içinde yetişmiş genç; gönlü mescidlere bağlı olan kimse; Allah yolunda sevişip, buluşmaları da ayrılmaları da buna müstenid olan iki kimsenin her biri; mevki' ve güzellik sahibi bir kadın ken­disini istediği hâlde: Ben Allah'tan korkarım diyen erkek; infâk ettiğinde, sol tarafının, sağ tarafının ne infâk etmekte olduğunu bil­meyeceği kadar gizli sadaka veren kimse; tenhâ yerde Allah 't zikr edip de, iki gözü dolup taşan kimse.Buhari,Namaz:Ezan:36





Efsun yapmayan ,uğursuzluğa inanmayan bu hususlarda Allaha güvenen:
Ümme­timden yetmişbin kişi cennete hesaba çekilmeden girerler, onlar ef­sun yapmazlar, uçan hayvanlarla uğursuzluk olacağı görüşüne gitmez­ler ve her hususta Rabb'lerine güvenip dayanırlar.Buhari,Rikak:21





Kişinin görünüşüne aldanma:
"Şübhesiz bir kısım adam vardır ki, insanlara görünen işler­de cennet ehline yaraşan hayırlı işler yapar. Hâlbuki o, cehennem eh­lindendir. Ve yine insanlardan öyle kimse vardır ki, insanlara görünen işlerde cehennem ehlinin yapacağı kötü işler yapar. Hâlbuki o, cen­net ehlindendir".Buhari,cihad:76




Cehennemin şiddeti:
Peygam­ber (S) bir seferde idi. (Müezzin Bilâl'e öğle namazını) "Serinlik vakte bırak" buyurdu. (Bir müddet)-sonra yine: "Serinliği bekle, tâ tepe­lerin gölgeleri arkalarına dönünceye kadar" buyurdu. Bundan sonra Peygamber: "Namazı serinliğe bırakmış. Şübhesiz sıcağın şiddeti ce­hennemin kaynamasındandır" buyurdu.Buhari,Bedul Hak:8
Not:Cehennemin şu anda yaratılmış olduğu anlamına gelir.


Cehennem ateşinin gücü:
Rasûlııllah (S):
— "Sizin (şu dünya) ateşiniz cehennem ateşinin yetmiş parçasın­dan bir parçadır" buyurmuş.
Sahâbîler tarafından:
— Yâ Rasûlallah! Şübhesiz dünyâ ateşi (azâb için) elbette kâfî idi, denildi.
Rasûlullah:
— "Cehennem ateşi dünyâ ateşleri üzerine altmış dokuz derece daha fazla kılındı. Bunlardan herbirinin sıcaklığı bütün dünyâ ateşi­nin sıcaklığı gibidir" buyurdu.Buhari,Bedul Hak:10


Cehennemde yanıp cennete geçecek olanlar:

...Nihayet Allah Taâlâ kulları hakkında hüküm ve kaza adlini icra ve tamam edip de sırf ilâhi rahmeti olarak cehennem ehlinden dilediklerini ce­hennemden çıkarmak istediğinde meleklere ilâhi rahmete nâiliyetleri murâd olanlardan Allah'a birşeyi ortak edinmemişleri, "Lâ ilahe ille'llâh" diye şehâdet etmişleri cehennemden çıkarsınlar diye emredecektir... Buhari, Tevhid:24
Not: Bu hadis çok uzundur ve ilgili safha detaylıca anlatılmaktadır.




 ...Nihayet Allah Taâlâ kulları arasında hüküm ve adaletini tamamlayıp sırf ilâhî rahmeti olarak, nâr ehlinden dilediklerini ce­hennemden çıkarmayı irâde ettiğinde meleklerine, ilâhî rahmete nâiliyetleri murâd olanlardan Allah'a bir şeyi ortak edinmemişleri, 'Lâ ilahe illellâh" diye şehâdet etmişleri cehennemden çıkarsınlar diye fer­man buyuracaktır. Melekler bunları cehennemde, üzerlerindeki sucûd izleri, alâmetleriyle tanıyıp çıkaracaklardır. Allah Âdem oğlu'ndan sucûd eserini yemeyi ateşe haram kılmıştır. Melekler onları ateşten kavrulup kapkara olarak çıkaracaklar. Sonra üzerlerine hayât suyu denilen bir su dökülecek de sel uğrağında biten yabanî reyhan to­humları nasıl çabuk biterlerse (yeniden) öyle biteceklerdir.Buhari,Rikak:52


Allahın affetmeyecekleri: Kul hakkı yiyenler ve suyu zapdedenler

Üç nevi' kimse vardır ki, Allah kıyamet gününde on­lara kelâm etmez ve onlara bakmaz: Birisi, malı üzerine yalana ola­rak bu mala, almak isteyen müşteriden daha çok bedel verdiğine yemîn eden kimse, ikincisi, ikindiden sonra müslümân bir Kimsenin malını koparıp almak için yalan bir yeminle yemîn eden. Üçüncüsü, ihtiyâ­cından fazla olan suyu insanlardan men' eden kimse. Allah kıyamet gününde ona: Sen ellerinle imâl etmediğin fazla suyu men ' ettiğin gi­bi, bugün ben de senden fadlımı men' ediyorum! buyuracaktır.Buhari, Tevhid:24