EKONOMİK MESELELER BUHARİ

EKONOMİK MESELELER

ARAZİ-TOPRAK

Arazi bedel karşılığı icara verilir:
Amr ibn Dînâr dedi ki: BenTâvûs'a: Keski muhâbara akdini terketsen! Çünkü bâzı sahâbıler, Peygamber (S) muhâbara yo­luyla zirâatten nehyetti diyorlar, dedim. Tâvûs: Ey Amr, ben onlara veriyorum ve onları zengin kılıyorum (yâhûd onlara yardım ediyo­rum). Ve bana Peygamber bundan nehyetti diyenlerden daha bilgili olan kimse, yânî İbn Abbâs haber verdi ki, Peygamber (S) bundan (yânî arazîyi ücret mukaabili kiraya vermekten) nehyetmemiştir; fa­kat: "Sizden birinizin tarlasını zirâat için dîn kardeşine (meçcânen) vermesi, kendisi için o arazî mukaabilinde belli bir ücret almasından daha hayırlıdır" buyurmuştur, dedi .Buhari,Muzaraat:10
Not: Bknz çelişkili hadisler, tarım İbn Abbâs: Sizin yapmakta olduğunuz işlerin en faziletlisi, içinde dikili ağaç olmayan arazîyi altın, gümüş akçe ile seneden seneye kirâlamanızdır, demiştir .Buhari,Muzaraat:19

Yarıcılık var:

(Peygamber -S- Medine'ye geldiği zaman) Ensâr, peygamber'e:
— Hurmalıklarımızı bizimle Muhacir kardeşlerimiz arasında taksîm et, dediler.
Peygamber:
— ''Hayır (öyle olmaz)" buyurdu.
Bunun üzerine Ensâr (Peygamber'in emriyle Muhâcirler'e):
— Terbiye etme ve sulama işlerini siz üzerinize alın da, sizi mah­sûlde ortak yapalım, dediler.
Bu suretle Ensâr ve Muhacirler:
— (Peygamber'in emrini) işittik ve itaat ettik, dediler.Buhari,Muzaraat:5



el-Bâkır'dan söyledi ki, o: Medine'de hiçbir hicret evi sahibi müstesna olmamak üzere, bütün Muhacirler mahsûlün üçte biri, dörtte biri tarla sahibine âid olarak zirâat ederler, demiştir.
Abdurrahmân ibn Esved de: Ben amcam Abdurrahmân ibn Yezîd ile tarlalarımızda ekme ortaklığı yapardım, demiştir
Umer ibn Hattâb da devlet başkanlığı zamanında ziraatçı insanlarla, eğer tarla ile beraber tohumu da kendi yanından verirse mahsûlün yansı; eğer tohumu ziraatçılar getirirse üçte biri gibi bir mikdârı kendisine âid olmak üzere, ekincilik akdi yapmıştır.
Hasen el-Basrî: Pamuk ve zeytin gibi mahsûlleri toplamak ve yarı yarıya taksim etmek üzere ortaklıkta dînî bir sakınca yoktur, demiştir.Buhari,Muzaraat:8 

Rasûlullah (S), Hayber arazîsinin çıkaracağı mahsûlün yarısı Yahûdîler'in olmak üzere, Hayber arazîsini işlemeleri ve ekmeleri için Yahûdîler'e verdi.Buhari,Ortaklık:11



Arazinin yarısı yarıcıya verilip diğer yarısı mal sahibinde kalamaz:

Râfi' ibnu Hadîc (R) şöyle dedi: Biz Medîne ahâlîsinin ekin ekme yeri (yânî tarla) yönünden en çoğu idik. Biz arazîden bir kısmı mal sahibine âiddir diye isimlendirilmiş olarak diğer tarafını kiraya verir idik. Râfi' dedi ki: Bazen bu kısım musîbete uğrar (he­lak olur), kiraya verilen arazî selâmete çıkar; bâzı defa da aksine, ki­raya verilen asıl arazî musîbete uğrar da, mal sahibine ayrılan kısım âfetten selâmete çıkardı. İşte bunun için bu şekilde kiraya vermekten nehyolunduk. Altın ve gümüşe gelince, o zamanda (bunlarla kira âdeti) yoktu .Buhari,Muzaraat:7

Not:
Aynı hadisin devamı başka yerde şöyledir:...fakat gümüş para ile kiraya ver­mekten nehyolunmadık .Buhari, Şartlar:7

Vakıf malı ve şartları:
Ömer ibnu'l-Hattâb (R) Hayber'de Semg denilen kıymetli bir arazîye sâhib olmuş. Sonra Peygamber'e gelip o arazîyi nasıl kullanacağı hususunda istişare ederek:
— Yâ Rasûlallah! Ben Hayber'de öyle bir arazîye sâhib oldum ki, benim yanımda asla ondan daha güzel hiçbir mala sâhib olmamışımdır. Şimdi bana bu mal hakkında ne emredersin? dedi.
Rasûlullah (S):
— "İstersen onun kökünü, aslını habsedersin ve oradan gelecek mahsûlü de sadaka yaparsın!" buyurdu,
Râvî dedi ki: Ömer de bu arazîyi o suretle vakfetti.Ömer:
— Artık o satılmaz, hibe edilmez, mîrâs yapılmaz, dedi. Ömer bu malın gelirini de fakîrlere, yakınlara, köle ve esirleri hürriyete kavuşturma yolunda ve Allah yolunda mücâhede edenlere, yolculara ve zaîflara sadaka yaptı. Bununla beraber vakfa mütevelli ta'yîn edilen kimsenin, vakfın köküne tecâvüz etmeyerek, yalnız ge­lirinden örfe göre yemesinde ve dostuna yedirmesinde üzerine günâh yoktur.Buhari, Şartlar:19




GANİMETİN PAYLAŞIMI:
Nâfi', îbn ömer(R)'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) ganimet malından- at için iki pay; sahibi için de bir pay ta'yîn et­miştir. Buhari;Cihad:51
NOT: Süvari üç pay,piyade bir pay almış oluyor.


...Huneyn seferinden sonra Peygamber ganimet malını taksim etti. (O günün rayicine göre) on koyunu bir deveye denk saydı.Buhari,Ortaklık:3


Not: Hukuki meseler, savaş hukuku bknz






MALİ OLAYLAR

Bahreyn'den gelen cizye mallarına sevinen ahaliye hitap:

Rasûlullah, harb etmeksizin Bahreyn ahâlîsiyle bir sulh akdi yapmış ve üzerlerine Alâ ibn Hadra-mî'yi emîr ta'ynı etmişti. Toplanan cizye mallarını getirmek üzere de bilâhare Rasûlullah, Ebû Ubeyde ibnu'I-Cerrâh'ı Bahreyn'e gönder­di. Ebû Ubeyde onların cizye mallarını alarak Bahreyn'den Medine'ye geldiğinde, Ensâr onun gelişini işitti. Onun bu gelişi, Ensâr'ın Rasû-lullah'la beraber sabah namazı kıldıkları zamana denk gelmişti. En­sâr sabah namazını kılınca, hemen Ebû Ubeyde'ye karşı çıktılar. Rasûlullah sahâbîleri bu hâlde görünce gülümsedi de onlara:
— "Öyle sanıyorum ki, sizler Ebû Ubeyde'nin gelişini ve onun birçok mal getirdiğini işitmişsiniz!" buyurdu...Buhari,Rikak:7

 "Sevininiz ve sizi sevindirecek ni'metleri (bundan böyle her zaman) ümîd ediniz. Allah'a yemin ederim ki (bundan sonra) size fakirlik ve ihtiyaç geleceğinden korkmam. Fakat sizin üzerinize kork­makta olduğum şey, sizden önce gelip geçen ümmetlerin Önüne dün­yâ nimetlerinin yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılması, onların birbirlerine bu ni'metlerde hased ettikleri ve en nefîs olanını elde etme yarışına giriştikleri gibi sizin de birbirinizle nefsâniyet yarışına giriş­meniz ve bu yarışmanın onları helak ettiği gibi sizleri de helak etmesidir"Buhari,cizye:1


Malın bereketlenmesi için dua:
Enes ibn Mâlik(R)'ten ki, Enes'in annesi Ümmü Suleym (R):
— Yâ Rasûlallah! Enes Sen'in hizmetçindir, onun için Allah'a duâ ediver! demiş.
Rasûlullah (S) da:
— "Allâhumme eksir mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a Heytehû (- Yâ Allah! Onun malını ve çocuğunu çoğalt! Ona verdi­ğin ni'metlerinde kendisi için bereket ihsan edip mübarek kıl)"diye duâ etmiştir.Buhari,dua:47

Ömer'in, oğlunun payını düşürmesi:
Ravi: Umer ibnu'l-Hattâb (R) ilk Muhâcirler'e Beytu'l-mâlden dört mevsim ve­ya dört yılda dörtbin dirhem ta'yîn etti. İbn Umer için de üçbinbeşyüz dirhem ta'yîn etti.
Umer ibnu'l-Hattâb'a:
— İbn Umer de Muhacirler'dendir; onun tahsisatını dörtbinden niçin eksilttin? denildi.
Bunun üzerine Umer:
— İbn Umer'i ancak ana-babası hicret ettirmişlerdir, deyip: O kendi kendine muhacir olan kimse gibi değildir, gerekçesini söylü­yordu.Buhari, ensarın menkıbeleri:44


Bulunan mal bir yıl ilan edilir sahibi bir yıl beklenir:Ben bir kese (bulup) aldım; içinde yüz dînâr vardı. Aka­binde Peygamber(S)'e geldim (ve söyledim). "Onu bir sene bildirip i'lân et" buyurdu . Ben de bu keseyi bir sene i'lân ettim. Fakat onu tanıyan kimseye tesadüf etmedim. Sonra Peygamber'e geldim. Pey­gamber: "Bir sene (daha) bildir" buyurdu. Onu bir sene daha i'lân ettim. Fakat sahibini bulamadım. Sonra üçüncü defa Peygamber'e geldim. Bu sefer Peygamber: "Bu paranın kesesini, sayısını ve kese­nin ağız bağını iyi koru. Sahibi gelir (de bunları doğru haber verir) ise keseyi ona ver, gelmezse onunla yararlan"buyurdu. Ben de onunla faydalandım.
Not:    Hadisi nakleden bir yıl mı, üç yıl mı konusunda tereddüt etmiştir.Buhari,Lukata:1




Buluntu koyun para gibidir ,devenin durumu farklıdır:
Bir bedevî Peygamber'e geldi ve O'na bulup da kaldırdığı buluntu bir şeyin hükmünü sordu. Peygamber (S):
— "Onu bir sene i'lân et, sonra bunun çıkınım ve ağız bağını saklayıp koru. Bu müddet içinde birisi gelir de o buluntuyu ve onun sıfatlarım sana haber verirse (onu kendisine ver); kimse gelmez ise kendin onunla nafakalan" buyurdu.
Sorucu kişi:
— Yâ Rasûlallah! Yitik koyunun hükmü nedir? dedi. Rasûlullah:
— "O, ya senin, ya mü'min kardeşinin, yâhud da kurdundur (yânî bu yitik koyunu sen alır, i'lân eder de sahibini bulamazsan sa­na âiddir; sen almaz da mü'min kardeşin alırsa, o, onu alıp koruyan o kişinindir; o da almazsa artık koyun kurdundur)" buyurdu.
Bu defa da o kimse:
— Yitik devenin hükmü nedir? diye sordu.
Bu defa Peygamber'in yüzünün rengi değişti ve:
— "Kayıp deveden sana ne var? O hayvanın tabanı ve su tulu­mu berâberindedir. (Sahibi buluncaya kadar) kendisi suya gelir ve ağaç yer" buyurdu.Buhari,Lukata:2


Denizde bulunan odun vb. buluntusu alınır:
Rasûlullah (S), İsrâîl oğulları'ndan bir adam zikretti.
O adam İsrâîl oğullarının birinden ödünç olarak bin dînâr vermesini istedi... hadîsini şevketti. Ona ödünç veren kimse deniz kenarına çıktı da malını getirmiş bir gemi görmek umuduyla bakıyordu. Sahilde bir ağaç parçasıyle karşılaştı. Onu ailesinin evde yakması için aldı. Evde onu parçalayınca içinde paraları ve mektûb sahîfesini buldu.Buhari,Lukata:5
Not: Adamın ağaç parçasını evine götürmesini Buhari delil olarak kullanmıştır.


Yol üzerinde bulunan meyve yenir:
Peygamber (S) giderken yolda bir hurmaya rast geldi de: "Bunun sadaka hurması olmasından korkmasaydım muhak­kak onu alır yerdim" buyurdu demiştir .Buhari,Lukata:6



Sahibinin izni olmadan sütü sağma:
...hiçbir kimse diğerinin hay­vanının sütünü, onun izni olmak müstesna, asla sağmasın.Buhari,Lukata:8


Rehin maldan yararlanılır:

Binek hayvanı rehin olduğu zaman yemi verilmekle binilir. Sağım hayvanı rehin olduğu zaman, onun sütü de yemi verilerek içilir. Hu­lâsa rehin edilen hayvanın nafakası, ona binen ve sütünü içen kimse üzerine vâcibdir .Buhari,Rehin:4







ALIŞ-VERİŞ

Malın ayıbını gizleme:
"Hiçbir kimseye hastalıklı veya ayıblı olduğunu bildiği bir şeyi, ayıbını haber vermeden müşteriye satması halâl olmaz"  Buhari-Alım-Satım:19

Abdullah ibn Umer(R)'den (şöyle demiştir): Bir kimse Peygamber'e alışverişlerde dâima kendisinin aldatıldığını söyledi. Pey­gamber (S) ona: "Sen birşey satın almak istediğinde (İslâm Dîni'nde) aldatmak yoktur de!" buyurdu Buhari,Alım-Satım:48


Farklı kalitedeki aynı tür malların birbiri karşılığında satılmaması:
Ebû Saîd (R) şöyle demiştir: Bize çeşitli nevi'lerden ka­rışık olan hurma yığınından rızk verilirdi. Biz de onun iki sâ'ını bir sâ' hurmaya satardık. Peygamber (S) bize- "İki sâ' hurmayı bir sâ'a; iki dirhemi de bir dirheme satmayınız" buyurdu .BuhariAlım-Satım:32
"Adî hurmayı para ile sat, sonra bu paralarla iyi hurma satın al."Buhari,Alım-Satım:89

Malı teslim almadan, pazara gelmeden alma, satma:
Peygamber zamanında deve sahibi tacirlerden zahîre satın alırlardı. Sonra Peygamber (S) bu tacirlere me'mûr gönderdi de bu me'mûrlar o tacirleri mallarım, malların satılacağı zahîre pazarına nakledip ge­tirinceye kadar malı aldıkları yerde satmaktan men' ediyorlardı.
Nâfi' geçen senedle dedi ki: Ve yine bize İbn Umer tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber (S) tacir hububatı satın aldığı zaman onu tamâmiyle (ölçüp) teslim alıncaya kadar o hububatın satılmasını nehyetti.Buhari,Alım-Satım:49
Not: Bir tacirin satmak üzere satın aldığı bir malı kabz etmeden evvel -Müslim'in rivayetinde: Kile üe ölçüp teslîm almadan evvel- o malı başka birine satmak nehyedilmiştir. Bu mes'elede, yânî kabzdan evvel malı satmakta müctehidler ara­sında farklı görüşler vardır. Hadîste bildirildiği veçhile zahîre pazarına getirme­den evvel zahîre tacirinin malını satmasının nehiy sebebi, fiatlarm yükselmesine neden ve bu suretle halkın zararını mûcib olmasından dolayıdır.

Siz (binici kaafilelerinin pazara getirdiği) satılık eşyayı da, o mallar pazara getirilip indirilinceye kadar (yolda) karşılamayınız""O şöyle demiştir: Sahâbîler çarşının üst tarafında yiyecek maddesi satın alırlar ve bu malları satın aldık­ları yerde satarlardı. Rasûlullah (S) onları, bu malları yükleyip paza­ra nakledinceye kadar aldıkları yerde satmaktan nehyetti"  Buhari,Alım-Satım:72

İbn Abbâs (R): Rasûlullah (S), kişiyi satın aldığı yiye­cek maddesini tamamen teslim alıncaya kadar başka bir müşteriye satmaktan nehyetti, demiştir. Ben (Tâvûs ibn Keysân), İbn Abbâs'a:
— Böyle bir satıştan nehyin sebebi nedir? diye sordum, îbn Abbâs:
— Müşterinin satın aldığı herhangi bir gıda maddesini kabz ve nakletmeden başkasına satması, parayı para ile satmak demektir. Hâl­buki ortada satın alınmış olan malın edası geri bırakılmıştır, dedi.BuhariAlım-Satım:54


Pazarlığı kızıştırma:
İnsan (beşer) kardeşinin alışverişi aleyhine alışveriş etmez; (beşer) kardeşi kendisine izin verinceye yâhud pazarlığı terk edinceye kadar, onun pazarlığı aleyhine de pazarlığa girişmez"Buhari,Alım-Satım:58

İbn Umer (R): Peygamber (S) necş yapmaktan (yânî satıcı ile müşteri arasına girip, kendisini alıcı gibi göstererek müşteri­yi kandırıp fiatı yükseltmeye çalışmaktan) nehyetti, demiştir.Buhari,Alım-Satım:60

"Mal getirmekte olan binicileri, pazar hâricinde karşılamayınız. Bâzınız, diğer bâzınızın alışverişi üzerine alışverişe kalkışmasın. Sizler müşteri kandırıp kızıştırmayınız. Hiçbir şehirli, bedevinin nâmı­na onun malını satmaz. Koyunları bol sütlü göstermeye çalışmayınız. Her kim sütü memesinde biriktirilmiş bir hayvan satın alırsa, o, bu hayvanı sağdıktan sonra iki görüş muhayyerliğindedir: Bu haliyle razı olursa, onu mülkiyetinde tutar; razı olmazsa, o hayvanı bir sâ' hur­ma ile birlikte geri verir"Buhari,Alım-Satım:64


Üç (şahıs vardır ki) Allah kıyamet gününde onlarla konuş­maz, onları temize çıkarmaz, onlar için (yaptıklarına karşılık) ağrıtıp incilten müdhiş bir azâb vardır.
... Üçüncüsü metâını ikindiden sonra bir adama satar ve Allah adına yemîn ederek bu mata muhakkak şöyle şöyle fıât verilmiştir der. Müş­teri de o mala o kadar fiât verilmemiş olduğu hâlde, onun yaptığı yalan yemini sebebiyle o kimsenin sözünü doğru kabul eder de o ma­lı ondan o yüksek bedelle satın alır" Buhari,Hükümler:48



Olmayan Satılmaz:
Rasuluılah (S) habelu'l-habele satışından (yânı gebe devenin dişi doğacak yav­rusunun gebeliğini satmaktan) nehiy buyurdu. Bu, Câhiliyet halkının kendi aralarında yapageldikleri (böyle akıbeti mechûl) bir satış idi. Adam, meselâ bir deveyi (veya herhangi bir malı) gebe bir devenin doğurmasına, sonra bu doğan dişi yavru da (gebe olup) karnındaki cenini doğurmasına ta'lîkan mal alıp satardı. Buhari,Alım-Satım:61,ensarın menkıbeleri:25
NOT:Burda bilinmeyen bir meçhulun satışı sözkonusu olduğu için nehy edilmiştir.

İnceletmeden ,zorla mal satılmaz:
Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Peygamber (S)  iki nevi' alışverişten: el sürüp dokundurmak ve birbirine atmak suretiyle yapılan alışverişlerden nehyetti .Buhari,Alım-Satım:61


Simsarlık yapma:
Tâvûs ibn Keysân: Ben îbn Abbâs'a:
— Peygamber'in "Hiçbir şehirli, bir köylü hesabına asla satış yapmasın" sözünün ma'nâsı nedir? dedim.
O:
— Hiçbir şehirli, köylü için bir simsar (yânı ücretli bir aracı) ol­masın, demektir, dedi.Buhari,Alım-Satım:71

İbn Abbâs: Bu elbiseyi sat, şu ve şu fiat üzerine fazla olan senindir demekte be's yoktur, demiştir. İbn Şîrîn de: Bunu şu fiata sat, kârdan olan şey senindir; yâhud: Benimle senin arandadır, dediği zaman bunda be's yoktur, dedi.Buhari,icare:14Not: Şehirli şehirliye simsarlık yapar, şehirli köylüye simsarlık yapamaz.Yukarıdaki hadislerdeki çelişki bu şekilde düzeltilmiştir.


Yalan yemin ederek satış:
Üç şahıs vardır ki Allah kıyamet gününde onlara bakmaz, on­ları temize çıkarmaz, onlar için elem verici bir azâb vardır: (Birinci­si) şu kimsedir: 
Kendisinin yol üstünde ihtiyâcından fazla suyu vardır da, onu yolculardan men' etmiştir. (İkincisi) şu kimsedir: 
Devlet baş­kanına yalnız dünyâ metâ'ı için bey'at etmiş; devlet başkanı ona dün­yalık verirse hoşlanır, vermezse öfkelenir. (Üçüncüsü) şu kimsedir ki,bu da satılık malını ikindiden sonra (pazara) çıkarır ve: 'Kendisin­den başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, ben bu mala emîn ol kat'î olarak şöyle şöyle para verdim' der, satın alıcı olan kimse de onu tasdik eder (de o fiatla satın alır)."Buhari,Musakaat:6


Buğday,arpa ...  nın satışı:
"Buğdayı buğdayla satmak ribâ­dır, ancak (iki taraf birbirine) ha al, ha ver diye peşin olması hâli müs­tesnadır. Arpayı arpa ile satmak ribâdır, ancak ha al, ha ver diye peşin olması müstesnadır. Hurmayı hurmayla satmak ribâdır, ancak ha al, ha ver diye peşin olması hâli müstesnadır.Buhari,Alım-Satım:74


Altın  ve gümüşün Satışı:
Zeyd ibn Erkam'a sordum. O: Peygamber (S) şöyle buyurdu... dedi.
Biz Rasûlullah zamanında iki tacir idik. Rasûlullah'a sarraflıktan sorduk. Rasûlullah (S): "(Bir mecliste) bir elden bir ele verilir alınırsa be's yoktur. Eğer va'de ile olursa sahîh olmaz" buyurdu.BuhariAlım-Satım:14

"Altını altın ile satma ve değiştirme ribâdır. Ancak iki tarafın birbirine 'Ha al, ha ver' diyerek, elden ele peşin verip almış olmaları hâli müstesnadır. Buğdayı buğdayla tebdilde ribâdır. Ancak iki ta-raf birbirine 'Ha al, ha ver' diye peşin alıp vermeleri müstesnadır. Hurmayı hurma ile satmak da ribâdır. Ancak 'Ha ah ha ver' denil­mesi hâli müstesnadır. Arpayı arpa ile satmak da ribâdır; ancak 'Ha al, ha ver'denilmesi müstesnadır".Buhari,Alım-Satım:54

Rasûlullah (S) va'deye bağlanmış borç olarak altını gümüşle satmaktan nehyetti,Buhari,Alım-Satım:80

Peygamber (S) gümü­şü gümüş ile ve altını altın ile satmaktan nehyetti, ancak değiştirile­cek olan bu aynı cins mikdârların birbirine müsâvî(eşit-denk) olması hâli müstesnadır. Peygamber bizlere altını gümüş ile nasıl istersek (yânî müsâvî veya fazlalıklı olarak) ; gümüşü de altın ile nasıl istersek (peşin olmak şartıyla)satın almamızı emir buyurdu.Buhari,Alım-Satım:81


Ben ve benim bir ortağım elden ele peşin ve vere­siye birşey satın aldım. Biz hemen ona bunun hükmünü Peygamber'e sorduk. Pey­gamber (S): "Elden ele peşin olan şeyi alınız, veresiye olanı ise terkediniz" buyurdu .Buhari,Ortaklık:10


Muzâbene Satışı Ve Arıyyeler Satışı:
"Yaş mey­veyi (kızarmak, sararmak suretiyle) yenilmeye elverişli olduğu meydana çıkıncaya kadar satmayınız. Yaş hurmayı da kuru hurma mukaabilinde satmayınız"
Rasûlullah (S) böyle yaş hur­manın, kurusu ile değiştirilmesini nehyettikten sonra, ariyyenin (mu­ayyen-bir miktar;bir rivayete göre beş vesk- bir ağaçtaki yaş hurmanın, yerdeki) yaş veya kuru hurma ile değiştirilmesine ruhsat verdi. Bundan başkasında ruhsat vermedi.
Rasûlul­lah (S) muzâbeneden de münâkaleden de nehyetti. Muzâbene, ağaç­ların başlarındaki yaş meyveyi (tahmîn ederek) kuru hurma ile satın almaktır.Buhari,Alım-Satım:82,91
Not:  Burdaki nehyin sebebi belirsizlik olduğundan ve sonradan meyadana çıkacak olumsuzllukların engelenmesindendir. Örn:Ürünün tahminden az olması veya afet durumunda üründe meydana gelecek zarar durumunda  alıcı ve satıcı arasında çıkan anlaşmazlıklar.


"Rasûlullah (S) muhâkale, muhâdara, mülâbese, munâbeze ve muzâbene satışlarından nehy buyur­du." Buhari,Alım-Satım:93
Not: Bu hadîste beş nevi' satıştan nehyedilmiştir:
a. Muhâkale satışı: Dövülüp savrulmuş, samandan ayrılmış safî buğdayla başaktaki ekinin tahmîn edilerek satışı ve değiştirilmesidir. Semen ile mebî' ara­sında denklik bilinmediği için, nehyedilmiştir.
b. Muhâdara satışı: Başak tutmamış gök mahsûlün, yine aynı şekilde satı­şıdır. Bunun birkaç çeşidi ve tafsilleri vardır.
c. Mülâmese satışı: Bu da birkaç türlü ta'rîf edilmiştir; Birisi, dürülü bir kumaşı veya elbiseyi açıp görmeden; sâdece dokunmakla yapılan satıştır. Diğe­ri: İki kişi arasında geceleyin birbirinin elbiselerini elle yoklayarak, görmeden ve muhayyerlik tanımadan değişmeleridir. Bunun da Câhİliyet devrinde çeşitle­ri vardı.
d. Munâbeze satışı: Bu da iki kişi arasında görmeyerek, meselâ bohçalanmış elbiselerini birbirine muhayyerlik tanımadan değiştirmeleridir.
e. Muzâbene satışı: Ağacı üstündeki yaş hurmayı kuru hurma ile ve tahmîn üzerine satıp değiştirmektir. Yukarılarda açıklanmıştı. Bunlar hep aldatmacalı ve cahilane satışlar olduğundan, İslâm tarafından yasaklanmış ve kaldırılmış­lardır.



Ben İbn Abbâs'a hurma ağacının meyve­sinde yapılacak selem (veresiye ) akdinden sordum. O: Peygamber (S), kendi­sinden yenilinceye kadar ve tartılıncaya kadar hurma ağacının meyvesinin satışından nehyetti, dedi. O adam (belki Ebu'l-Bahterî): Tartılacak olan, hangi şeydir (çünkü ağaç üzerindeki hurmayı tart­mak mümkin değildir)? dedi. İbn Abbâs'ın yanındaki bir adam: Korununcaya (veya tahmin edilinceye) kadar, dedi.Buhari, Selem:3Not:  Üstteki Müzabene satışına bknz




Abdullah ibn Umer(R)'den tahdîs etti ki, onlar Rasûlullah (S) zamanında ölçüsüz tartısız götürü pazarlıkla yiyecek maddesi satın aldıklarında, bu malları bulundukları yerlerinden kabzedip de kendi evlerine taşıyıncaya kadar onları satmaktan men' olunurlar ve böyle yapmayanlar dövülürler imiş.Buhari, Savaşlar:28




Veresiye satış:
Peygamber bir Yahûdî'den bir müddete kadar veresiye yiyecek madde­si (hububat) satın alıp, buna karşılık Yahûdî'ye kendi zırhını rehin bıraktı.Buhari,Alım-Satım:88
Not: Selef suretiyle alışverişte, Selem'm aksine, mal peşin, parası veresiye olur. Selem'de ise para peşin, mal veresiyedir.

Enes ibn Mâlik(R)'ten: Enes (bir kerresinde) Peygamber'e bir arpa ekmeği ve bir mikdâr bayat yağ götürdü. Yemîn olsun o sırada Peygamber (S) demirden bir zırhını Medine'de bir Yahüdî’nin yanında rehin bırakmış ve ondan ailesi için (va'de ile bir mikdâr) arpa almak üzere idi. Yine yemîn olsun bu hâlde iken, ben Peygamber'den işittim ki, O: "Muhammed'in ev halkiyatımda ne birsâ' buğ­day, ne bir sâdâne akşamladı" buyuruyordu. Ve hakîkaten o zaman Peygamber'in yanında dokuz kadın vardı .Buhari,Alım-Satım:21

Altın ve gümüşte veresiye olmaz:
Peygamber (S) Medine'ye geldi, biz bu şekilde(gümüşü, veresiye satmak) alım satım yap­makta idik. Peygamber: "Elden ele peşin olursa bunda be's yoktur. Veresiye olanına gelince, işte o iyi olmaz" buyurdu.Buhari,ensarın menkıbeleri:50


Hurmada veresiye olur:
Rasûlullah (S)Medîne'ye geldiğinde insanlar selem (veresiye )  suretiyle bir ve iki sene va'deli - râvî İsmâîl ibn Uleyye: Yâhud iki yıl veya üç yıl va'deli demiştir, diye söyledi- hurma alışverişi yaparlardı. Bunun üzerine Rasûlullah: "Her kim hurmada selem suretiyle alışveriş yaparsa ölçeği belli, tartısı bel­li mikdârda selem yapsın" buyurdu.Buhari, Selem:1
Not: Selem'in halk dilindeki tarîfi de: "Peşin para ile veresiye mal almak" sûretinde bir vecizedir.
Bu alışverişe selem denilmesi, alım satım meclisinde malın parasının (re'su'l-mâl'in) peşin olarak teslim edilrnesindendir. Selef denilmesi de yine mal parası­nın öne geçirilmesinden dolayıdır.
Selem akdinin câizHğine Kur'ân'dan delil, el-Bakara: 282; müdâyene = Borçlanma âyetidir. İbn Abbâs:"Selem satışım Allah Kur'ân'da halâl kılmıştır" deyip, hüccet için bu müdâyene âyetini okumuştur. Bu âyette her iki nevi' satış zikredilmiştir. Biri hâzır bir malı peşin para ile elden ele satmaktır. Bunun tes­bît ve yazılmasında şer'î bir mecburiyet olmadığı bildirilmiştir. Yazılması emre­dilen satış, muayyen bir va'deye bağlanmış olduğu anlaşılan satıştır ki, bu da selem'dir.
Bu hadîsin sarîhliğinden dolayı hakkında selem akdi yapılacak mal, ölçülen şeyler­den olursa ölçüsünün, tartılan şeylerden olursa tartısının ta'yîni -ölçüler ve tar­tılar farklı olabileceği için- şarttır.

Halifeler döneminde veresiye:
Abdullah ibn Ebî Evfâ(R)'ya gönderdi­ler. Ben de gidip ona bunu sordum. O cevaben: Biz Rasûlullah za­manında, Ebû Bekr ve Umer devirlerinde buğday, arpa, kuru üzüm ve hurmada selem yoluyla muamele yapardık.Buhari, Selem:2



Şufa hakkı:
Peygamber (S) taksîm edilmemiş her mal­da şuf'a ile hükmetti. Sınırlar konulduğu ve yollar ta'yîn edildiği za­man şuf'a yoktur, demiştir. Buhari,Alım-Satım:88
Not:Ortak olarak alınan veya ortak olunan bir gayrimenkulde bulunan bir hisse satılacağı zaman, öncelikle diğer hissedarlara satılacak olan hisseyi alıp almayacakları sorulur, eğer mevcut hissedarlardan herhangi bir alıcı yoksa ancak o zaman diğer alıcılara hisse satışı mümkün olur.

Müşriklerle Ve Harb Ehli Olanlarla Alışveriş yapılır:
Biz bir seferde Peygamberdin maiyyetinde idik... Sonra başının saç­ları çok uzamış, uzun boylu bir müşrik kişi, bir koyun sürüsü ile on­ları severek geldi. Peygamber (S) o müşrike:
— "Koyunları satıyor musun? Yoksa atıyye yâhud hediye ola­rak mı getirdin?" diye sordu.
O çoban:
— Hayır, atıyye yâhud hediye değildir; fakat satılıktır, dedi.
Akabinde Peygamber o müşrikten bir koyun satın aldı.Buhari,Alım-Satım:99


Ben (Câhiliyet'te) kılınççı idim. Ben Âs ibn Vâil için bir iş yapmıştım. Bun­dan dolayı onun yanında benim alacağım toplandı. Ben ona geldim ve kendisinden alacağımı istedim.Buhari,icare:15
Not: Âs ibn Vâil bir müşrik idi. Mekke ise o zaman dârul harb idi. 





Yasaklanan satışlar:
"Murdar ölmüş hayvanın iç yağı eritilmez; ondan çıkarılan yağ satılmaz". Buhari,Alım-Satım:103

"Şübhesiz Allah ve Rasûlü ölen hayvanların iç yağlarını,şarâbın, meytenin, ,domuzun, sa­nemlerin satışını haram kıldı" buyurdu.
Not: Hadîs, murdar ölen hayvanın ve putların satışının harâmhğına açıkça delâlet etmektedir. Murdar ölen hayvanın iç yağlarıyle vapurların cilâlandığmı, derile­rin yağlandığını, mum yapılıp yakıldığını sayıp dökerek, bu faydalarından do­layı bu yağların istisna edileceğini sanan sözcüye Peygamber, bu yağların da kan gibi, hem yenilmesi ve hem de satılmasının haram olduğunu bildirmiştir.
Meyte, dînin gerektirdiği şekilde kesilmeyerek murdar ölen hayvandır. Mur­dar ölen hayvanın satışının harâmhğmda âlimlerin ittifakı vardır.
Sanem, Allah'tan başka ilâh edinilen şeydir; yâni müşriklerin taptıkları put demektir.
Vesen: İnsan sureti gibi taştan, ağaçtan yontulmuş yâhud arz cevherlerin­den herhangi bir mâdenden yapılan cüsseli nesnedir ki, bir yere dikilir, müşrik­ler tarafından ibâdet edilir. Sanem de cüssesiz suretten ibarettir.Buhari,Alım-Satım:112

Ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn haber verip şöyle demiş­tir: Ben babam Ebû Cuhayfe'nin kan alma tedavisi yapan bir köle satın aldığını gördüm. (Ebû Cuhayfe emretti de bunun âletleri kırıl­dı.) Ben babama bu kan alma âletlerinin kırılma sebebini sordum. Babam: 
Rasûlullah (S) kan alma bedelinden, köpek bedelinden, ka­dın kölenin (haram olan) kazancından nehyetti. Ve yine Rasûlullah döğme yaptırana, ribâ yiyiciye, ribâ kazancı yedincisine la'net etti; suret yapan musavvir kişiye de la'net etti, dedi .Buhari,Alım-Satım:113

Rasûlullah (S) köpek pa­rasından, zina kazancından ve kâhinlik ücretinden nehyetti.Buhari,icare:20

Şarâb hususunda ticâret yapmak haram kılındı.Buhari Alışveriş:105

Peygamber (S) damızlık erkek hayvana dölletme ücretinden nehyetti.Buhari,icare:21


Hayvanların satışı:
İbn Umer, sahibinin muhafazasında bulunan ve sahibinin Rebeze'de müşteriye teslim edeceği bir binek devesini dört baîr (yânî deve) karşılığında satın aldı. İbn Abbâs da: Bir deve bazen iki deveden daha hayırlı olur, demiştir. Râfi' ibn Hadîc de iki deve karşılığında bir deve satın aldı da, satan adama o iki devenin birini hemen verdi ve: Diğerini sana inşâallah yarın geciktirmeden kolaylıkla getiririm, dedi,
Saîd ibn Müseyyeb: Hayvanlar hususunda ribâ yoktur.Deve iki deve ile; koyun iki koyunla veresiye olarak satılabilir, demiştir. 
İbn Şîrîn de: Bir devenin iki deve ile veresiye olarak ve bir dirhemin bir dirhemle satılmasında be's yoktur, demiştir.Buhari,Alım-Satım:108
Rasûlullah  köpek bahâsından(satışta alınan para), zina kazancından, kâhinlik üc­retinden nehyetti .Buhari Alışveriş:113


BORÇ-ALACAK



Peygamber de borç aldı:
Âişe (R): Rasûlullah (S) bir Yahudi'den, bedeli bir za­man sonra verilmek üzere, veresiye hububat satın aldı ve o Yahûdî'-ye kendi zırhını rehin bıraktı, demiştir Buhari,Alım-Satım:33




Borçluyu rahatlat ki sen de kıyamette rahatlayasın:

Peygamber (S) şöyle bu­yurdu: "Sizden evvelki milletlerden müsamahalı bir kişinin ruhunu melekler karşıladılar ve:
— (Dünyâda iken) hayır nev'inden birşey işledin mi? diye sor­dular.
Bu kişi:
— Ben hizmetçilerime: (Borçlu olan) fakire mühlet veriniz ve müsamaha ediniz, diye emreder idim, dedim.
Bunun üzerine melekler de ona müsamaha eylediler" buyurdu.Buhari,Alışveriş:17
Not:Benzer hadisler "Cennete giren kişiler ve davranışlar" bölümünde de vardır.


Rasûlullah (S): "Satarken, satın alırken, alacağını taleb ve borcunu öderken cömertlik ve kolay­lık gösteren kimseye Allah rahmet eylesin" buyurmuştur. Buhari,Alışveriş:16


Ebû Hureyre(R)'den; Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Bir tacir vardı. İnsanlara borç verir dururdu. Borçluyu fakır gör­düğü zaman hizmetçilerine hitaben: Buna müsamaha gösteriniz; Al­lah 'in da bizlere müsamaha etmesi ümtd edilir, derdi. îşte bu huyundan dolayı Allah o taciri müsamaha ve afv eylemistir"Buhari,Alım-Satım:30,enbiya:56


Borcunu daha güzeliyle ödeyebilirsin:

Rasûlullah'ın üzerin­de bedevi bir kimsenin (üç yaşında) bir deve alacağı vardı. (Bedevî bu alacağını Rasûlullah'tan sert ve kaba bir şekilde isteyince) sahâbî­leri onu hırpalamaya azmettiler. Fakat Rasûlullah (S):
— "Bedeviyi serbest bırakınız. Çünkü her hakk sahibinin söz söyleme hakkı vardır" buyurdu ve: "Onun için, onun devesi yaşın­da bir deve satın alın da onu kendisine verin" emrini verdi.
Sahâbîler:
— Biz aradık, bunun devesinden daha yaşlı ve kıymetli deveden başka deve bulamadık, dediler.
Rasûlullah:
— "O daha kıymetli deveyi satın alın ve bu kıymetli deveyi o şahsa verin. Çünkü sizin borç ödemeyi en güzel yapanınız, en hayırlınızdır" buyurdu. Buhari,Hibe:21


Borcunu isteme hakkı:
Peygamber(S)'e bir adam geldi; Peygamber'in kendisine olan borcunu ödemesini is­tiyordu. Peygamber'e karşı kabalık etti. Bunun üzerine sahâbîleri onu ezâlandırmayı kasdettiler. Peygamber hemen: "Onu (serbest) bıra­kın. Şübhesiz her hakk sahibinin (hakkını) söylemek hakkı vardır" buyurdu. Buhari,İstikraz::14


Borçlunun cenazesi:
...bir ce­naze getirildi :
— (Yâ Rasûlallah), cenaze üzerine namaz kıldır, dediler. Rasûlullah bu kerre de:
— "Ölü dünyalık birşey bıraktı mı?" diye sordu. Onlar:
— Hayır, diye cevâb verdiler. Rasûlullah:
— "Ölünün üzerinde borç var mı?" diye sordu. Onlar:
— Üç dînâr (borç vardır), dediler. Rasûlullah:
— "Sahibinize siz namaz kılınız?" buyurdu. Ebû Katâde:
— Yâ Rasûlallah, cenaze üzerine namazı kıldır, onun borcu be­nim üzerime(vâcib)dir, dedi.
(Böylece borcu ödemeyi tekeffül edince) Rasûlullah bu cenaze üzerine de namaz kıldırdı . Buhari,Havaleler:3

Peygamber (S) şöyle buyurmuş­tur: "Her bir mü'mine ben muhakkak dünyâ ve âhiret işlerinde da­ha yakınımdır. İsterseniz (delîl için) şu âyeti okuyunuz: O Peygamber, müzminlere öz nefislerinden daha yakındır. Zevceleri de (mü'minlerin) analarıdır. Hısımlar da Allahın Kitabı 'nda birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar.. (ei-Ahzâb: 6).îşte bun­dan böyle herhangi bir mü'min ölür de mal bırakırsa, bu mala kim olurlarsa olsunlar onun asabesi mirasçı olsun. Herhangi bir mü'min de borç yâhud (fakır bir) aile bırakırsa, o da bana gelsin; ben onun velîsiyim.Buhari,İstikraz:12
Not:  Fakirin borcunun ödenmesi, zenginin borcunu ödemezse namazının kılınmaması söz konusu.



FAİZ
Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Ben bu gece ru 'yâmda iki kişi gördüm; onlar bana geldiler, müteakiben onlar beni düz bir yere çıkardılar. Birlikte yürüdük, nihayet kandan bir nehir üzerine geldik. O nehir içinde dikel-miş bir adam vardı. Nehrin kıyısında da bir adam vardı. Önünde bir takım taşlar vardı. Nehirdeki adam yüzerek sahile doğru gelip çıkmak isteyince, sahildeki adam onun çenesine bir taş atıyor, nehirdekini eski yerine döndürüyordu. Çıkmak için sahile doğru gelmeye her teşeb­büs ettikçe, sahildeki hemen onun çenesine bir taş fırlatıyor, o da es­ki yerine dönüyordu. Ben o iki meleğe:
— Bu nedir? dedim.
Meleklerden biri: .
— O nehirde gördüğün kimse ribâ yiyendir, dedi"Buhari Alışveriş:24


Ebû Burde Âmir ibn Ebî Mûsâ el-Eş'arî şöyle demiş­tir: Ben Medîne'ye geldim ve Abdullah ibn Selâm'a kavuştum. O:
— Sen ribâsı çok yaygın olan bir arazîde (Irak'ta) ikaamet edi­yorsun. Senin herhangibir adam üzerinde bir hakkın sabit olup da o kişi sana bir saman çöpü ağırlığında yâhud bir arpa ağırlığında yâhud da bir yonca ağırlığında birşey hediye verirse, sen sakın onu al­ma. Çünkü o verilen şey, ribâ'dır.Buhari,e.menkıbeleri:18



BEYTUL MAL
Âişe (R) şöyle demiştir: Ebû Bekr es-Sıddîk halîfe ya­pıldığı zaman şöyle dedi: Muhakkak ki benim kavmim, benim ka­zanç cihetimin kendi ailemi geçindirmekten âciz olmadığım kat'îyetle bilmiştir. Şimdi ise ben müslümânların işiyle meşgul kılındım. Onun için bundan sonra Ebû Bekr ailesi şu Beytü'l-mâl'den yiyecek ve Ebû Bekr de müslümânlarm Beytü'l-mâli hesabına kazanacaktır .Buhari,Alışveriş:15


ÇALIŞMA HAYATI İŞÇİ-İŞVEREN
Not: Konuyla ilgili bazı hadisler köle /cariye başlığı altında yazılmıştır, bknz.


Peygamber (S) şöyle dedi: "Allah şöyle buyurdu; Üç sınıf insan vardır ki, kıyamet gününde ben onların hasmıyımdır: Biri şu kimse ki, benim adıma ye­min edip (ahd eder de) sonra ahdini bozar. İkincisi hürr bir insanı köle diye satar da onun parasını yer. Üçüncüsü şu kimse ki, bir işçiyi ücretle tutar, onu çalıştırıp işi tam yaptırır da, onun ücretini vermez"Buhari,Alım-Satım:106


Ensâr'dan bir kişi:
— Yâ Rasûlallah! Fulân kimseyi me'mûr ta'yîn ettiğin gibi, be­ni de zekât âmili veya bir yere vâlî ta'yîn etmez misin? dedi.
Rasûlullah cevaben:
— "(Ey Ensâr cemâati!) Benden sonra yakında sizler (böyle dün­yâ işlerinde) başkalarının size tercih edildiği zamana kavuşacaksınız. Bununla beraber sizler havuz başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz" buyurdu.Buhari,ensarın menkıbeleri:7


ÇALIŞIP KAZANMAK
"Yemîn ederim ki, sizden herhangi birinizin (ipini alıp da dağdan) arkasına bir bağ odun yüklenmesi, verecek yâhud vermeyecek olan herhangi bir kişiden istemesinden çok hayırlıdır"Buhari,Alım-Satım:26

Rasûlullah'm sahâbîleri kendi işlerinin işçileri idiler (Bizzat çalışırlar, terlerler, namaza gelirlerdi). Bu sebeble vücûdlarında ağır kokular olur idi. (Rasûlullah tarafın­dan) kendilerine "Keskiyıkansaydımz!" denilirdi Buhari,Alışveriş:15



VERGİ
Define mallarında beşte bir nisbetinde vergi vardır.Buhari,diyetler:27