PEYGAMBERE AİT OLMAYAN SÖZLERİN SAHABE DÖNEMİNDE VARLIĞI:
Muaviye'nin hadis uyduranlara tepkisi:
Muaviye'nin hadis uyduranlara tepkisi:
...Abdullah ibn Amr ibni'l-Âs'ın:
— İleride Kahtânîler'den bir melik olacak... diye tahdîs eder olduğu Muâviye'ye ulaştı.
Muâviye bu sözden sinirlendi de hemen hey'et karşısında ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du" deyip şöyle hitâb etti:
— (Ey Kureyş hey'eti!) Sizden bâzı adamların Allah'ın Kitâbı'nda olmayan ve Rasûlullah'tan da rivayet edilmeyen birtakım sözler söyleyip nakletmekte oldukları haberi bana ulaşmıştır. Bu adamlar sizin câhillerinizdir. Sizler, sahibini sapıklığa sürükleyen bâtıl sözlerden sakınınız!Buhari,Menkıbeler:3
Hz.Aişe'nin hadis uyduranlara tepkisi:
...Âişe ona:
— Birşey anlatacağım, bilmem sana hayret verir mi? diye şöyle söylemiş:
— Buraya Fulân'ın babası (Ebû Hureyre) geldi. Odamın şu tarafına oturdu. (Sözüne hiç aralık vermeksizin devamlı) Rasûlullahtan hadîs söyleyip, bunları bana duyurmak istiyordu. Hâlbuki ben nafile namazı kılıyordum. Ben ibâdetimi bitirmeden kalktı gitti. Eğer ben (ibâdetimi tamamlayıp da) ona yetişebilseydim, muhakkak onu (böyle aralıksız söylemekten) men' edecektim. İyi bil ki, Rasûlullah, sözü sizin sözünüzü zincirlediğiniz gibi birbirine ekleme suretiyle söyler değildi, demiştir.Buhari,Menkıbeler:23
PEYGAMBER HADİSLERİN YAZILMASINA İZİN VERMİŞ MİDİR?
Evet vermiştir:
“ … Abdullah
İbnu Amr el As r.a der ki : Ben Peygamber s.a.v'den işittiğim şeyleri
ezberlemek arzusuyla yazıyordum. Kureyş beni bundan men ederek :
- Sen
Resûlullah s.a.v’den her duyduğunu yazıyorsun, halbuki Resûlullah s.a.v de bir
insandır, öfke ve rıza, her iki hâlde de konuşur, dediler. Bunun üzerine
yazmaktan vazgeçtim. Ancak durumu da Peygamber s.a.v'e arzettim. Resûlullah
s.a.v parmağıyla mübârek ağızlarına işâret buyurarak :
- Yaz,
Nefsimi elinde tutan Allah'a kasem ederimki, buradan haktan başka bir şey
çıkmaz. “ [Ebu davud : 4.c3646.n –
darimi : 1.c.490.n – hakim : 1 / 105 – ahmed : 2 / 193 – 6520 – 6816 – ibni ebi
şeybe musannef : 6 / 229 – hatibul bağdadi takyidul ilim : 74.s – albani s.cami
: 1196]
“ … Ebu
Hureyre r.a dan. Dedi ki : Ensardan bir adam Peygamberin meclisinde oturur,
ondan hadis dinler ve hoşuna giderdi. Fakat ezberleyemezdi. Resulullah s.a.v’e
bu durumdan yakındı ve :
- Ya Rasulallah
! senden hadis dinliyorum, hoşuma gidiyor fakat ezberleyemiyorum, dedi. Bunun
üzerine Allah resulü s.a.v :
- Elinden
istifade et, diyerek yazmaya işaret etti. “
[Tirmizi : 4.c.2803.n – ahmed : 2 / 12 – 192 – beyhaki medhal : 418 / 9
- hatibul bağdadi takyidul ilim : 67.s]
“ … Rafi bin
el Hadic r.a dan. O şöyle dedi : Ben Allah Resulü s.a.v’e :
- Ya
Rasulallah ! biz senden çok şeyler işitiyoruz ; onları yazalım mı ? diye
sordum. Resulullah s.a.v : Yazınız, sakıncası yoktur, buyurdular. “ [Suyuti
tedribu’r ravi : 286.s]
“ … Ebu
Hureyre r.a dan. Dedi ki : Mekke fethedildiği zaman Resulullah s.a.v ayağa
kalktı, fetih hutbesini zikretti. Aslen Yemenli olan, kendisine Ebu Şah denilen
bir kimse :
- Ey
Allah’ın Resulü ! bu hutbeyi bana yazın, dedi. Bunun üzerine Allah resulü s.a.v
: Hutbeyi Ebu Şah’a yazınız, dedi. “ [Buhari
: 1.c.265.s – ebu davud : 4.c.3649.n]
“ … Abdullah
İbnu Amr r.a der ki : Bir ara biz Peygamber s.a.v'in yanında yazıyorduk. Derken
Resulullah s.a.v’e : iki şehirden hangisi, Kostantiniye mi yoksa Rumiyye mi
daha önce fethedilecek ? diye soruldu da, Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Hayır
! doğrusu Hırakliyusun şehri daha evvel fethedilecek. “ [Darimi : 1.c.492.n – ahmed : 2 / 176 –
6607.n – el albani s.sahiha : 1 / 121 - hakim : sahih diyor ve zehebi de buna
muvafakat ediyor.]
“ … Ebu
Hureyre radıyallahu anh şöyle buyurur : Peygamber s.a.v'den çok hadîs bilmede
Abdullah İbnu Amr hâriç, bana yetişen yoktur. O, beni geçer, zira o yazardı,
ben ise yazmazdım ". [Buhari :
1.c.267.s – tirmizi : 4.c.2805.n – darimi : 1.c.489.n]
“ … Şa’bi
den ; o da Ebu Cuhayfe’den haber verdi. O şöyle demiştir : Ben Ali’ye : sizin
yanınızda bir kitap veya yazılmış bir şey var mıdır ?. Ali r.a : Hayır, biz de
Allah’ın kitabından ve bir de müslümana verilen anlayıştan başka bir şey
yoktur. Bir de şu sahifenin içindeki vardır, cevabını verdi. Ebu Cuhayfe dedi
ki : Ben : Peki, bu sahifenin içinde ne var ? diye sorunca : Onun içinde
diyetin, esiri kurtarmanın ve bir kafire bedel bir müslümanın öldürülmeyeceğinin
hükmü vardır, dedi. “ [Buhari : 1.c.264.s]
“ … Ebu İbni
Malik ve Abdullah ibn Amr r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle dedi : İlmi yazarak
kaydediniz. “
[Camiu’s
sağir : 3.c.2942.n – camiu’l beyanil ilm : 1 / 72]
“ … Ebu
Hureyre r.a, tereddüt ettiği bir hadisi şerif hakkında Fadl bin Hasan bin Amr
bin Umeyye ye : Eğer sen bunu benden işittinse, onun mutlaka ben de yazılısı
vardır, diyerek içinde Resulullah s.a.v’in bir çok hadisleri yazılı kitapta onu
bulup göstermiştir. “ Hakim : 3 / 511
Ayrıca;
Kaynaklar,
Efendimiz (s.a.v.)'in sünneti ihtiva eden bir kitap yazarak Amr bin Hazm (r.a.)
vasıtasıyla Yemen'e gönderdiğini ve onu da bu kitabı Yemen ahalisine okuduğunu
zikrederler.(hakim mustedrek 1/395)
Hz Ali
(r.a.)'ın de yazdığı rivayet edilmektedir. Bunlardan birinde seyyidina Ali
(r.a.)şöyle demektedir. "Hz Rasulullah (s.a.v.)'den, Kur'an'dan ve şu
sahifelerden başkasını yazmadık." Bununla beraber, Hz Ali efendimiz(r.a.)
bu sahifeden başka Kur'an ve hadisleri topladığı ve kıymetli bir kitap vücuda getirdiği
sağlam rivayetlerdir.(ez-zehebi,tezkira,1/12) Yine sahabeden Semura İbni Cundep
de efendimizden izin alıp hadis yazanlardandır. Hakkında geniş bilgi verilmese
de, onun bir hadis kitabı olduğunu, Muhammed İbni Sirinin "Semura'nın
oğulları için yazdığı risalede pek çok ilim vardı" sözünden
anlıyoruz.(ibnul esir,usdul gabe,2/354; ibni hacer,isabe,3/130 tehzip 4/236)
Nitekim efendimiz (s.a.v.)de, hayatının sonlarına doğru hasta yatarken
yanındakilerden kağıt kalem istemiş,kendisinden sonra müslümanların ihtilafa
düşmemeleri için "kitap" yazacağını söylemişti. Fakat orada bulunan
Hz Ömer (r.a.) "Rasulullah ağırlaştı, yanımızda Kur'an vardır. O bize
yeter" diyerek böyle bir kitabın yazılmasına muhalefet etmişti. Bunun
üzerine ehli beyt münakaşaya girişmiş, bir kısmı yazılmasını isterken, bir
kısmı Hz Ömer (r.a.)görüşüne katılmıştı.(Buhari 1/36,muslim 5/76)
Hadiseyi
nakleden İbni Abbas (r.a.)derki "Bütün felaketler, ihtilafları yüzünden,
efendimiz (s.a.v.)'in bu kitabı yazmamasından ileri geldi.Bu Allah'ın ona bir
vahyi idi. Eğer yazılmış olsaydı sonradan dalalete düşmezlerdi.(buhari 1/37) Hz
Ömer (r.a.) Allah ve Rasulüne iman bakımından, müslümanların en kuvvetlisi,
Allah'ın Rasulüne indirdiklerine, Efendimiz (s.a.v.)'in söz ve fiillerine
ittiba yönünden en titizi idi. Onun korkusu Müslümanların Kur'andan başka
şeylerle meşgul olup Kur'an'ı terk etmelerinden korkmasıydı. Bütün buraya kadar
yazdıklarımızdan anlaşılıyor ki Allah Resulü (s.a.v.) bizzat hadislerin
yazılmasına izin vermişler ve müsaade etmişlerdir. Bütün korkuları Allah'ın
kitabıyla karışma tehlikesidir.
Hayır vermemiştir:
“Benden
Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa
imha etsin. Benden rivayet ediniz. Bir beis yoktur. Kim benim üzerime
yalan söylerse Cehennemdeki yerini hazırlasın” (Müslim, Sahihi Müslim
Kitab-ı Zühd, Hanbel, Müsned 3/12, 21, 33) [müslim : 8.c.3004.n – ahmed : 3 /
12 – 21 – 39 – hakim : 1 / 127]
Darimi’deki
hadis : “Sahabe Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler.
Ancak onlara izin verilmedi.”(Darimi, es-Sünen)
El
Hatib’teki hadis: “Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve
yazdığınız şey nedir? dedi. Senden işittiğimiz hadisler (sözler) dedik. Hz.
Peygamber Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki
milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan
çıktılar.” (El Hatib, Takyid, sayfa 33)
Tirmizi’de: “Allah
elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi,
es-Sünen, K. İlm, sayfa 11)
Ayrıca;
Hz Ebu Bekir
(r.a.)'ın da 500 kadar (Sünene ait hadisler) hadisi yazıp, bir kitapta
topladığını, fakat sonradan imha ettiğine dair rivayetler
vardır.(ez-zehebi,tezkiratul huffaz,1/15)
Hz Ömer de bir sünen yazmak için ashap ile istişarede bulunmuş, çoğu onun bu düşüncesine iyi karşılamış olmakla beraber, bir ay geçtikten sonra ve istihare ettikten sonra bu düşünceden vazgeçmiştir. (ibni saad,tabakat,3/206; suyuti,tenvirul havalik,s:6)
Hz Ömer de bir sünen yazmak için ashap ile istişarede bulunmuş, çoğu onun bu düşüncesine iyi karşılamış olmakla beraber, bir ay geçtikten sonra ve istihare ettikten sonra bu düşünceden vazgeçmiştir. (ibni saad,tabakat,3/206; suyuti,tenvirul havalik,s:6)
ALLAH – İMAN
ALLAHIN ELİ,
KOLU, BACAĞI, BALDIRI VAR MI?
Not: Bu konu
mezheplerin ayrıştığı temel noktaların başında gelir.Vahhabi ekolü gibi
mezhepler ayetleri gerçek anlamıyla anlamlandırırken, Sünni vb. mezhepler
ayetleri müteşabih olarak nitelendirir ve anlamının Allah tarafından
bilineceğini söyler.Aynı durum hadislerde de söz konusudur.
Evet var:
Ebû Saîd
el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim, şöyle buyuruyordu:
"(Kıyamet günü) Rabb'imiz kendi sakından açar, derhâl O 'nun azametine her
mü'min ve mü'mine secde eder. Yalnız dünyâda insanlara göstermek ve halka
işittirmek için secde eden secdesiz kalır. Gerçi öylesi de secde etmeye gider,
fakat onun sırtı tek bir tabakaya döner"[Buhari,Tefsir,68- Nûn ve'-Kalem
Sûresi ,328. Bâb][Müslim, İman 302; Müsned, 3/1]
Var ama, bildiğimiz gibi değil:
Kuran
: O'nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. Şura Suresi 11
Ayrıca: "Baldırını
açmak " deyimi araplarda bir deyimdir ve paçaları sıvamak anlamındadır.Bu
anlamda yukarıdaki hadis Mahşer günü Allah' hesap sormaya başlayacağı anı ifade
eder.
KELİME-İ
ŞEHADET GETİREN ÖLDÜRÜLÜR MÜ?
Hayır:
"Bana
insanlar Lâ ilahe ille'llâh deyinceye kadar onlarla harb etmekliğim emrolundu.
Her kim Lâ ilahe illelâh derse, müslümânlık hakkının gereği (olan haddler)
müstesna, canını ve malını benim elimden kurtarmıştır. (îçlerindekiler den
dolayı olan) hesabı ise Allah'a âiddir"Buhari,Cihad;101
Alî ibn Ebî Tâlib (R) Yemen'den Rasûlullah'a karez ile'tabaklanmış bir deri içinde, henüz toprağından arıtılmamış altın cevheri göndermişti.
Ebû Saîd
devamla dedi ki: Rasûlullah (S) bu altın cevherini şu dört kişi arasında
paylaştırdı: Uyeyne ibn Bedr, Akra' ibn Habis, Zeydu'1-Hayl, dördüncüsü ya
Alkame ibn Ulâse yâhud da Âmir ibnu't-Tufeyl idi. Peygamber'in sahâbîlerinden
bir kişi:
— Bu taksime
biz bunlardan daha haklı idik, dedi. Bu söz Rasûlullah'a erişince:
— "Siz
bana emniyet etmiyor musunuz? Halbuki ben gökyüzündekilerin bile emmiyim! Sabah
akşam bana gökyüzünün haberi geliyor!" buyurdu.
Râvî dedi
ki: Bunun üzerine iki gözü çökük, yanağının elmacıkları çıkık, alnı yüksek,
gür sakallı, başı tıraşlı, izânnı yukarı çemre-miş bir kişi ayağa kalktı da:
— Yâ
Rasûlallah! Allah'tan sakın! dedi. Rasûlullah ona:
— "Sana
yazıklar olsun! Ben yeryüzündeki insanların Allah'tan sakınmaya en lâyıkı
değil miyim?" buyurdu.
Râvî dedi
ki: Sonra o kişi arkasına dönüp gitti. Hâlid ibnu'l-Velîd:
— Yâ
Rasûlallah! Şunun boynunu vurmayayım mı? dedi. Rasûlullah:
—
"Hayır, vurma! Bunun da ileride namaz kılan bir kişi olması umulur!"
buyurdu.
Bunun
üzerine Hâlid:
— Yâ
Rasûlallah, namaz kılanlardan nice kimseler vardır ki, onlar kalblerinde olmayan
şeyi dilleriyle söylerler, dedi.
Rasûlullah:
— "Ben
insanların kalblerini açmaya, karınlarını yarmaya memûr değilim!" buyurdu
.Buhari,Megazi:63
(Devamı ve
zıt olan kısım aşağıda "evet" kısmında)
Evet:
Zamanın âhirinde
yaşları küçük, akılları zayıf bir kavim meydana çıkacaktır. Onlar mahlûkaatın
hayırlısı olan Peygamber sözünden söyleyecekler. Fakat bunların îmânları
boğazlarından öteye geçmiyecektir. Onlar (şiddetle atılan) okun avdan öteye
çıkışı gibi dînden çıkacaklardır. Siz onlara nerede rastgelirseniz, onları
öldürünüz. Çünkü (bunlar bozguncudur), bunları öldürmekte, öldüren kişiye
kıyamet gününde ecir ve sevâb vardır.Buhari,İstitabe:5
Not:
Bu hadisin iç savaş için delil olarak kullanılması ve
şüpheli olması söz konusudur.İç savaş için kullanıldığının delili yine bir
başka hadistir:
Peygamber
(S) ganimet taksimi yaparken, bu sırada Abdullah ibnu Zî'I-Huveyrısa et-Temîmî
geldi ve:
— Adalet et,
yâ Rasûlallah! dedi. Rasûlullah da ona:
— "Sana
veyl olsun! Eğer ben adalet etmemem kim adalet eder?" buyurdu.
Umer
ibnu'l-Hattâb:
—(Yâ
Rasûlallah!) Beni serbest bırak da şunun boynunu vurayım! dedi.Rasûlullah:
— "Onu
terket! Şübhesiz onun birtakım avanesi vardır ki, sizden biriniz onların
namazları yanında kendi namazını, onların oruçları yanında kendi orucunu
muhakkak küçük görecek. Onlar okun avdan (delip) çıkışı gibi dînden çıkacaklar.
(Avı delip geçen) okun tüyüne bakılır, orada kandan hiçbirşey bulunmaz. Sonra
okun demirine bakılır, orada da hiçbirşey bulunmaz. Sonra okun yaya giriş yerine
bakılır, orada da birşey bulunmaz. Sonra okun ağaç kısmına bakılır, orada da
birşey bulunmaz. Ok, avın işkembesi içindeki şeylere ve kana girip çıkmış,
fakat onlardan hiçbirşey oka yapışıp kalmamıştır. Onların alâmeti, iki etinden
biri -yâhud: İki memesi kadın memesi gibi olan, yâhud: Öteye beriye gidip gelen
büyük bir et parçası gibi olan bir adamdır. Onlar, insanlar (müslümânlar)
arasında bir ayrılma olduğu zaman ortaya çıkarlar!"
Ebû Saîd
şöyle dedi: Ben şehâdet ediyorum ki, bu hadîsi ben Peygamber(S)'den işittim. Ve
yine şehâdet ediyorum ki, Alî (ibn Ebî Tâ-lib Nehrevân'da) bunlarla harb
yapmıştır, ben de onun maiyyetinde idim. Netîcede Peygamber'in vasıflandırdığı
vasıf üzere bir adam (bulunup) getirildi.Buhari,İstitabe:6
Râvî dedi
ki: Sonra Rasûlullah o (mürteci' görünüşlü) kişi dönüp giderken, arkasından
ona bakıp:
—
"Şübhesiz şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman
güzel sesle Allah 'in Kitabı'nı okuyacaklar. Fakat Kur'-ân 'in tatlılığı
onların hançerelerinden ileriye geçmeyecektir. Onlar, okun avı (çabuk delip)
çıktığı gibi dînden çıkacaklar!" buyurdu.
Zannediyorum
ki Rasûlullah: "Yemîn olsun, eğer ben onların zamanına yetişseydim,
muhakkak onları Semüd kavminin öldürülüşü gibi toptan öldürürdüm" buyurdu
.Buhari,Megazi:63(Devamı ve zıt olan kısım yukarıda "hayır" kısmında)
ŞEFAAT VAR
MI?
Var:
Ebû Tâlib'e
ölüm alâmetleri geldiği zaman, Peygamber (S) onun yanına girdi. Ebû Tâlib'in
yanında Ebû Cehl (ve Abdullah ibn Ebî Umeyye) bulunuyordu. Peygamber:
— "Ey amca!
Lâ ilahe ille 'ilah kelimesini söyle ki, ben Allah 'm yanında bununla senin
lehine hüccet getirip şefaat edeyim" dedi.
Ebû Cehl ile
Abdullah ibnu Ebî Umeyye:
— Yâ Ebâ
Tâlib! Abdulmuttalib milletinden yüz mü çeviriyorsun? dediler.
(Peygamber
tevhîd kelimesini arza devam ettikçe) onlar da o sözlerini söylemekte devam
ediyorlardı. Nihayet Ebû Talîb'in bunlara söylediği son söz:
— Ben,
Abdulmuttalib milleti üzereyim, demek oldu. Bunun üzerine Peygamber:
— "Ben
Allah tarafından nehy olunmadığım müddetçe senin için muhakkak mağfiret
isteyeceğim " dedi.
Bunun
üzerine de şu âyetler inmiştir:
"Müşriklerin
o çılgın ateşin yârânı (cehennemlik) oldukları muhakkak meydana çıktıktan
sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne Peygamber'in, ne de
mü'min olanların istiğfar etmeleri doğru değildir" (et-Tevbe: 113)
"Hakikat
sen, her sevdiğini hidâyete erdiremezsin. Fakat Allahtır ki, kimi dilerse ona
hidâyet verir ve O, hidâyete erecekleri daha iyi bilendir” (el-Kasas:
56).Buhari, ensarın menkıbeleri:39
Umarım ki benim şefaatim, kıyamet gününde amcama fayda verecektir. Şefaatimle amcam topuklarına çıkabilen ateşten bir çukura konulacak, oradan beyni kaynayacaktır.Buhari, ensarın menkıbeleri:39
Not: Buradan,
şefaatin olduğu ve Ebu Talib’in üslüman olmadığı için şefaatin az bir kısmından
yararlanacağı , azabının bir nebze olsun hafifleyeceği sonucu
çıkmaktadır.
İmrân İbnu Husayn radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şefaati ile bir kısım insanlar cehennemden çıkacak, cennete girecektir. Bunlara cehennemlikler denecektir.” (K.S. 5154 C.14 S.469 Akçağ, alıntıları Buhari, Rikâk 513, Ebû Dâvûd, Sünnet 23,(4740); Tirmizi, Cehennem 10,(2603). )
Belli değil:
Ümmü'l-A'lâ,
Peygamber'e bey'at etmiş Ensâr kadınlarından bir kadındır. O şöyle haber verdi:
(Hicret'te) Mu-hâcirler'in oturacakları yerleri ta'yîn için Ensâr kur'a
çektikleri zaman, kur'ada Usmân ibn Maz'ûn'un ismi Ümmü'l-A'lâ'nın ailesine
çıkmış.
Ümmü'l-A'lâ
dedi ki: (Biz Usmân ibn Maz'ûn'u evimizde konukladık.) Fakat Usmân bizim
yanımızda hastalandı. Ben Osman'ın hastalığında ona hastabakıcılık yaptım.
Nihayet vefat etti. Biz onu yıkayıp kendi elbisesi içine koyup kefenledik.
Sonra yanımıza Peygamber girdi. Ben (cenazeyi tezkiye ederek):
— Yâ Ebâ
Sâib, Allah'ın rahmeti üzerine olsun! Allah sana muhakkak ikram etmiştir!
dedim.
Bunun üzerine
Peygamber (S):
—
"Allah'ın bu ölüye ikram ettiğini sana bildiren nedir?" diye
sordu.
Ümmü'l-A'lâ
dedi ki: Ben de:
— Yâ
Rasûlallah! Babam anam Sana feda olsun, ben bilmiyorum. Fakat (bunca îmân ve
itaati ile o ikram edilenlerden olmazsa) Allah kime ikram eder ki? dedim.
Rasûlullah:
—
"Usmân ibn Maz'ûn'a yemîn olsun ki ölüm gelmiştir. Ve Allah'a yemîn
ederim ki, ben de bu ölü için hayır ve saadet umarım. Yine Allah'a yemîn
ederim ki, ben Allah'ın Rasûlü olduğum hâlde bana (ve size yarın) Allah tarafından
ne muamele yapılacağını bilemem" buyurdu.Buhari, ensarın menkıbeleri:45allahdostuseyyid
Yok:
Ebû Hureyre
(R) şöyle demiştir: Azîz ve Celîl olan Allah: "Sen en yakın aşiret ve
kabile hısımlarını inzâr et" (eş-şuarâ: 214) âyetinı indirdiği zaman,
Rasûlullah (S) kalktı da şöyle buyurdu:
"Ey
Kureyş topluluğu! (Yâhud buna benzer bir kelime ile hitâb etti.) Canlarınızı,
nefislerinizi satın alınız (yânı İslâm'a girmek suretiyle nefislerinizi
Allah'ın azabından koruyunuz). Ben Allah'ın azabından hiç bir şeyi sizden def
edemem. Ey Abde Menâf oğulları! Ben sizden de Allah'ın azabından hiç bir şeyi
def' edemem. Ey Abbâsu'bne Abdilmuttalib! Senden de Allah'ın azabından hiçbir
parçasını men'edemem. Ey Allah Elçisi'nin halası olan Safiyye! Senden de ben
Allah 'in azabından bir kısmım olsun def edemem. Ey Muhammed'in kızı Fâtıma!
Malımdan dilediğin şeyi iste (vereyim, fakat) Allah'ın azabından hiçbir şeyi
senden def edemem. Buhari,Vasiyyet:11
ADEM PEYGAMBERİN CEHENNEME GÖNDERECEĞİ CEHENNEMLİK SAYISI:
Her yüz kişiden doksan dokuzu:
Bana kardeşim Abdulhamid, Süleymân ibn Bilal’dan; o da Sevr’den; o da Ebû’l-Gays’tan; o da Ebû Hüreyre (R)’den tahdis etti ki, Peygamber(S) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü ilk çağrılacak kimse Âdem Peygamberdir. Zürriyeti ona arz olunup görürler. Onlara:
- Bu, babanız Âdem’dir! denilir.
Âdem:
- Lebbeyke ve sa’deyke (yâ Rabb)! der.
- Zürriyetinden cehennem kafilesini çıkar(gönder)! buyurur.
Âdem:
- Yâ Rabb! Ne kadar çıkarayım? der.
Allah:
- Her yüz kişiden doksan dokuzu çıkar buyurur”. ........... (Buhari, Kitâbu’r Rikaak H.116 C.14 S.6442 Ötüken 1989 )
Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu:
Ebû Said (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: “Allah Taâlâ:
- Yâ Âdem! buyurur.
Âdem hemen cevâp olarak:
- Yâ Rabb, mükerreren icâbet eder, her emrini yerine getirmeye dâimâ kıyâm eylerim. Ve her hayır Sen’in iki elinde(emir ve nehyinde)dir, der. Allah Teâla:
- Ateşe girecekleri (halk arasından) çıkarıp gönder! der .
Âdem:
- Yâ Rabb, ateşe göndereceklerinin miktarı ne kadardır? diye sorar.
Allah Taâlâ:
- Her bin kişiden dokuzyüzdoksandokuzu! diye cevâb verir. .......” (Buhari, Kitâb’r-Rikaak H.117 C.14 S.6443-6444 Ötüken 1989)
KURAN
Alak suresi:
Âİşe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah'a vahyin ilk başlangıcı sâlih rü'yâdır. Sonra O'na melek geldi de: "Yaratan Rabb 'inin adiyle oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb 'in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti" âyetlerini söyledi.Buhari,Tefsir:96:Alak suresi:353
Müddessir suresi:
Ben Ebû Seleme ibn Abdirrahmân ibn Avf a Kur'ân'dan ilk inen vahyi sordum.O:
— Yâ eyyuhel muddessir..." der. Ben:
— "îkra' bismi Rabbikellezî halaka" olduğunu söylüyorlar, dedim.
Bunun üzerine Ebû Seleme şöyle dedi:
— Ben Câbir ibn Abdillah'a bundan sordum ve ona senin söylediğini söyledim. Câbir şöyle dedi: Ben sana Rasûlullah'ın bize tahdîs ettiğinden başka birşey tahdîs etmiyorum. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Ben Hıra'da i'tikâf ettim. Oradaki i'tikâfımı yerine getirdiğim zaman, (oradaki mağaradan) aşağıya indim. Bu esnada nida olundum. Ben sağımdan baktım, hiçbirşey göremedim; solumdan baktım hiçbirşey göremedim. Önüme baktım yine birşey göremedim, arkama baktım yine hiçbirşey göremedim. Başımı yukarı kaldırdığımda birşey gördüm ...A kabinde Hadîce 'ye geldim ve: Beni örtün ve üzerime soğuk su dökün! dedim." Rasûlullah devamla buyurdu ki: "Beni örttüler ve üzerime soğuksu döktüler." Rasûlullah devamla buyurdu ki: "Akabinde Ey bürünüp sarınan ( = Muddessir), kalk artık inzâr et, Rabbini büyükle... âyetleri indi"Buhari:tefsir:74,442
Bazı kaynaklarda iki hadis çelişkiliymiş gibi sunulsa da Alak suresi ilk inen ayetleri, Müddessir suresi ise vahiy kesildiktan sonra [ yaklaşık 40 gün ( 3 yıla kadar farklı rivayetler vardır)] inen ilk ayetleri içermektedir.Bu nedenle çelişki yoktur.Fakat bu çelişkili rivayetlerin Buhari'de bu haliyle yer alması "kitapta çelişkili hadisler var" tezini destekler mahiyettedir.allahdostuseyyid
Muhammed ibn Şihâb şöyle dedi: Bana Ebû Seleme Abdurrahmân ibn Avf haber verdi ki, Câbir ibn Abdillah el-Ensârî (R) de -geçen hadîsi rivayet edip- şöyle demiştir: Rasûlullah vahy fetretinden bahsederken sözü arasında şöyle buyurdu:
— "Ben (bir gün) yürürken birdenbire gökyüzü tarafından bir ses işittim. Gözümü kaldırdım, bir de baktım ki, Hırâ'da bana gelen melek (yânî Cibril aleyhi's-selâm) gök ile yer arasında bir kürsî üzerinde oturmuş. Ben bundan çok korktum ve hemen (evime) dönüp: Beni örtün, beni örtün, dedim. Beni örtü ile sarıp örttüler. Akabinde Yüce Allah: Ey bürünüp sarınan! Kalk artık korkut, Rabb'inin büyüklüğünü ilân et, elbiselerini temizle, pisliği -azâbı-terkeyle... " el-Müddessir âyetlerini indirdi".Buhari:tefsir;352.bab,477
PEYGAMBER
ZAMANINDA KURAN, MUSHAF HALİNE GETİRİLMİŞ MİYDİ?
Evet:Enes İbn Mâlik el -Ensâri den rivayet ettiler ki:........ “Peygamber hücrenin perdesini açtı da, bizlere bakmaya başladı. Kendisi ayakta duruyor ve yüzü de Mushaf yaprağı gibi parlıyordu......”
(Buhari, kitabu’l -Ezân 72 cilt 2 sayfa 707 - 708 Ötüken 1987)
-Peygamber (s) bir şey bıraktı mı? diye sordu.
İbn Abbas:
- Mushaf ‘ın iki yanını kuşatan ciltler arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi.
Biz yine beraberce Muhammed İbnu’l -Hanefiyye’ nin yanına girdik ve ona’da aynı suali sorduk. Muhammed İbnu’l Hanefiyye de:
- İki kapak arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi. (Buhari,Kitâbu Fedail’l -Kur’an 39 Cilt 11 sayfa 5112 Ötüken 1988)
Not: Bu rivayet delil olarak kullanılamaz.Çünkü İbni Abbas, Ali döneminde yaşamıştır ve bahsettiği kitap Osman döneminde hazırlanan mushaftır.Peygamber dönemindeki kitap kastedilmiyor.
Neticede içlerinde Kur’an toplanılan bu sahibeler, Allah kendisini vefât ettirinceye kadar Ebû Bekr’in yanında kaldı ..........................(Buhari, Kitabu’l-Tefsir 199 Cilt 9 s. 4423-4424 Ötüken 1987)
KURAN HANGİ LEHÇEYLE İNDİ:
Kureyş lehçesi:
Enesten naklen........
“-Sizler Zeyd ibn Sabit ile Kur’an’dan herhangi bir şeyde ihtilaf ettiğiniz zaman, Kur’an’ı Kureyş lisanı ile yazınız. Çünkü Kur’an Kureyş lisanı ile nazil olmuştur,dedi.
Onlar da işte böyle yaptılar.( Buhari. Kitabu’l Menâkıb 15 cilt 7 sayfa 3309, ötüken 1987)
Hayır:
Zeyd İbn Sabit el-Ensâri ye atfen yaptıkları rivayette: Ebu Bekir ve Ömer’in görevlendirmesiyle Zeyd diyor ki, “Ben kalktım, Kuran’ın ardına düşüp gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu deri parçalarından, kürek kemiklerinden, hurma dallarından ve hâfızların ezberlerinden bir yerde topladım. Ve et-Tevbe Sûresinden iki ayeti, Ebû Huzeyme el-Ensâri’nin yanında buldum. O iki âyeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım.Neticede içlerinde Kur’an toplanılan bu sahibeler, Allah kendisini vefât ettirinceye kadar Ebû Bekr’in yanında kaldı ..........................(Buhari, Kitabu’l-Tefsir 199 Cilt 9 s. 4423-4424 Ötüken 1987)
KURAN HANGİ LEHÇEYLE İNDİ:
Kureyş lehçesi:
Enesten naklen........
“-Sizler Zeyd ibn Sabit ile Kur’an’dan herhangi bir şeyde ihtilaf ettiğiniz zaman, Kur’an’ı Kureyş lisanı ile yazınız. Çünkü Kur’an Kureyş lisanı ile nazil olmuştur,dedi.
Onlar da işte böyle yaptılar.( Buhari. Kitabu’l Menâkıb 15 cilt 7 sayfa 3309, ötüken 1987)
Übeyy b Ka’b’den (rivayet edilmiştir.) Dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) Cebrâil’e rastladı ve :
Ey Cibril, ben ümmi bir kavme gönderildim. Bunların arasında koca karılar, ihtiyar erkekler, oğlanlar, kızlar, hiç kitap okumayan adamlar var, dedi.
Cibril o zaman :
- Ey Muhammed, muhakkak’ki, Kur’an yedi harf üzerine nâzil olmuştur, demiştir.” (Kur’an’ı Kerimin faziletleri ve Okuma Kâideleri. Dr. İsmail Karaçam, Marmara ünv. İlahiyat Fakl. Yayınları No 7 sayfa 21 alıntısı, et- Tirmizi, Sahihu’t -Tirmizi bi şerhı’l -İmam İbni’l Arabi, VI.63. Mısır 1934)
O da İbn Abbâs (R)’tan tahdis etti ki, Resûlullah (S) şöyle buyurmuştur: “Cibril bana Kur’an’ı bir okunuş üzerine okuttu. Ben de durmadan bunun artmasını istedim. Tâ yedi türlü okunuşa erişinceye kadar bu dileğimde ısrar ettim”. (Buhari, Kitâbu Bed’i’l-Halk 29 Cilt 7 Sayfa 3035 Ötüken 1987.)
Not: Son iki hadis hem kendileriyle hemde Enes hadisiyle çelişki içerisindedir.
KADER :
Abdullah ibn Umer şöyle demiştir:
Not : Abdestsiz de secde ayetleri okununca secde edeilir diyenlerin delilidir.
PEYGAMBER ÖLDÜKTEN SONRA ÖLEN İLK EŞİ KİMDİ :
Not: Peygamber'in vefatından sonra kadınlarından ilk önce vefat eden kadın Şevde bintu Zem'a mıdır, yoksa Zeyneb bintu Cahş mıdır? Bu hususta bâzı görüş, rivayet ve târih ayrılıkları vardır
Sevde:
Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber'in kadınlarından bâzısı Peygamber'e hitaben: Hangimiz sana daha çabuk kavuşacaktır? dediler. Peygamber (S): "Eli uzun olanınız" buyurdu. Bunun üzerine Peygamber'in kadınları bir kamış endaze alıp kollarını ölçmeye başladılar. Şevde bintu Zem'a içlerinde en uzun kollu kadın idi. Fakat Rasûlullah'm vefatından sonra öğrendik ki, kolu uzun olan kadın, sadakası bol (eli açık) kadın demekmiş. Ve hakîkaten Sevde, içimizde Peygamberce ilk kavuşan kadın oldu. Ve Şevde sadaka vermeyi severdi.Buhari,Zekat:12
en-Nevevi (o. 676/1277) de el-Buhari’nin bu rivayeti hakkında “Bu, icma ile batıl olan bir vehim (yanlış)dir.” demekten kendini alamamıştır.” (En-Nevevi, Şerhu Muslim, XVI, 9)
Şefaat müjdesi verilirken Muaz Bin Cebel peygamberle birlikte hangi hayvana binmişti:
Eşeğe:
Muâz ibn Cebel (R) şöyle demiştir: Ben bir seferde Peygamber'in bindiği Ufeyr denilen bir eşek üstünde Peygamber'in terkisinde idim. Peygamber (S) bana:
— "Yâ Muâz! Allah'ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?" diye sordu.
Ben de:
— Bunu Allah ile Rasûlü en bilendir, dedim. Rasûlullah:
— "Allah'ın kulları üzerinde sabit olan hakkı, kulların Allah'a itaat ve kulluk etmeleri ve Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da, kendisine hiçbir şeyi ortak kılmayan kişiye azâb etmemesidir (yânî bu husustaki lûtfudur)" buyurdu.
Bunun üzerine ben:
— Yâ Rasûlallah! Bunu ben insanlara müjdelemeyeyim mi? diye sordum.
Rasûlullah:
— "Hayır, bunu onlara müjdeleme! Sonra buna dayanıp güvenirler" buyurdu.Buhari,cihad:46
Deveye:
Muâz ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde iken, Peygamber (S):
- Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi. Peygamber yine:
- Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlullah.
- Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah 'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Rasûlullah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu.
Muâz:
- Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de sevinsinler mi? dedi.
- Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel, bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.Buhari,ilim:50
Ebû Zerr (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S): "Bana Rabb 'im tarafından gelen (Cibril) geldi de: Ümmetimden her kim Allah 'a hiçbir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse cennete girer, diye haber verdi " buyurdu. Ben:
— (Yâ Rasûlallah!) O adam zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de (yine cennete girer) mi? dedim.
Rasûlullah:
—"(Evet) zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de"Buhari,Cenaiz:1
Not: Peygamberin "kimseye söyleme" demesine rağmen , sözün hadis olarak yayılmış olması da ilginçtir.
Dostlara yardım için:
Hayır
"Biz öğle namazını Ömer ibn-i Abd'ul Aziz ile kıldıktan sonra Enes ibn-i Malik'in nezdine geldiğimizde onun ikindi namazını kıldığını gördük. Ben "Amca bu kıldığın namaz ne namazı idi?" diye sordum. O "Bu ikindi namazı idi. Hz. Resuluılah birlikte kıldığımızda böyle kılardı." dedi.Sahih-i Buhari. "ikindi namazının vakti" bölümü.26 nolu hadis
Kaderi önceden yazılmamıştır. Sadece, neler olacağını Allah önceden bilmektedir:
Her doğan, ancak fıtrat üzere doğar. Bundan sonra anası babası onu Yahûdî yaparlar, Nasranî yaparlar.Buhari,Kader:2
Not: Kaderin önceden belirlenmediğinin sonraki tercihlerle şekillendiğinin delilidir.
Alî (R) şöyle demiştir: Bizler Peygamber (S)'in beraberinde bir cenazede idik. Oturduğumuzda Peygamber (başını eğdi de) elindeki deynekle yere vurup dürtüklemeye (birtakım çizgiler çizmeğe) başladı. İşte bu tefekkür hâlinde:
— "Sizlerden hiçbir kimse müstesna olmamak üzere, muhakkak cennetten ve cehennemden oturacağı yeri boşaltılmış olarak hazırdır" buyurdu.
Sahâbîler:
— Öyle ise bizler (çalışmayı bırakıp) bu takdire dayanıp güvenmeyelim mi? dediler.
Rasûlullah:
— "Sizler çalışınız. Çünkü (saadet ve şekaavet ehlinden olan) herkes, ne için yaratılmışsa, onun yolu kendisine kolaylaştınhp hazırlanmıştır" buyurdu ve şu âyetleri okudu:
"Hakîkaten sizin çalışmalarınız ayrı ayrıdır: Bundan sonra kim verir ve sakınırsa ve o en güzeli de tasdik ederse, biz de onu o en kolaya hazırlarız. Amma kim cimrilik eder, kendisini müstağni görür ve o en güzeli yalan sayarsa, biz de ona o en güç olanı hazırlayıp müyesser kllariz..." (el-Leyl: 4-10) Buhari,edep:120
Kader önceden yazılmıştır.Allah her şeyi belirlemiştir.
Sizin herbirinizin yaratılışı (başlangıçta ana baba maddeleri) kırk gün ananın karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman (yânî kırk gün) içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde mudğa, yânî bir çiğnem ete dönüşür. Sonra Allah ona dört kelime ile bir melek gönderir de, onun ameli, eceli, rızkı, şakı ve saîd olduğu yazılır. Sonra ona ruh üflenir (cenîn canlanır). İmdi sizden bir kişi (bu fıtratı gereği dünyâda) cehennem ehlinin işini işler de, hattâ kendisiyle cehennem arasında yalnız bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin ana karnında yazdığı) yazı onun önüne geçer. Bu defa o kişi cennet ehlinin işini işler de cennete girer. Ve yine kişi cennet ehlinin işini işler, hattâ kendisiyle cennet arasında bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin yazdığı) yazı onun önüne geçer de artık cehennem ehlinin işini işler ve cehenneme girer.Buhari,enbiya:2
Her doğan, ancak fıtrat üzere doğar. Bundan sonra anası babası onu Yahûdî yaparlar, Nasranî yaparlar.Buhari,Kader:2
Not: Kaderin önceden belirlenmediğinin sonraki tercihlerle şekillendiğinin delilidir.
Alî (R) şöyle demiştir: Bizler Peygamber (S)'in beraberinde bir cenazede idik. Oturduğumuzda Peygamber (başını eğdi de) elindeki deynekle yere vurup dürtüklemeye (birtakım çizgiler çizmeğe) başladı. İşte bu tefekkür hâlinde:
— "Sizlerden hiçbir kimse müstesna olmamak üzere, muhakkak cennetten ve cehennemden oturacağı yeri boşaltılmış olarak hazırdır" buyurdu.
Sahâbîler:
— Öyle ise bizler (çalışmayı bırakıp) bu takdire dayanıp güvenmeyelim mi? dediler.
Rasûlullah:
— "Sizler çalışınız. Çünkü (saadet ve şekaavet ehlinden olan) herkes, ne için yaratılmışsa, onun yolu kendisine kolaylaştınhp hazırlanmıştır" buyurdu ve şu âyetleri okudu:
"Hakîkaten sizin çalışmalarınız ayrı ayrıdır: Bundan sonra kim verir ve sakınırsa ve o en güzeli de tasdik ederse, biz de onu o en kolaya hazırlarız. Amma kim cimrilik eder, kendisini müstağni görür ve o en güzeli yalan sayarsa, biz de ona o en güç olanı hazırlayıp müyesser kllariz..." (el-Leyl: 4-10) Buhari,edep:120
Kader önceden yazılmıştır.Allah her şeyi belirlemiştir.
Sizin herbirinizin yaratılışı (başlangıçta ana baba maddeleri) kırk gün ananın karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman (yânî kırk gün) içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde mudğa, yânî bir çiğnem ete dönüşür. Sonra Allah ona dört kelime ile bir melek gönderir de, onun ameli, eceli, rızkı, şakı ve saîd olduğu yazılır. Sonra ona ruh üflenir (cenîn canlanır). İmdi sizden bir kişi (bu fıtratı gereği dünyâda) cehennem ehlinin işini işler de, hattâ kendisiyle cehennem arasında yalnız bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin ana karnında yazdığı) yazı onun önüne geçer. Bu defa o kişi cennet ehlinin işini işler de cennete girer. Ve yine kişi cennet ehlinin işini işler, hattâ kendisiyle cennet arasında bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin yazdığı) yazı onun önüne geçer de artık cehennem ehlinin işini işler ve cehenneme girer.Buhari,enbiya:2
Not: Bu hadisi her şeyin önceden yazıldığı şeklinde savunan Cebriyye mezhebi delil olarak kullanır.Hadisi farklı anlamda yorumlayan da vardır.
Şübhesiz ki, Allah rahimde bir melek tevkil etmiştir. Melek: Ey Rabb'im! Bir nutfedir. Ey Rabb 'im! Bir kan pıhtısıdır. Ey Rabb'im! Bir çiğnem ettir, der. Allah onu yaratmak (yânî suret vermek) istediğinde, melek: Ey Rabb'im! Erkek midir yâhud dişi midir? Bedbaht mıdır yâhud mes'ûd ve bahtiyar mıdır? Rızk nedir? Ecel nedir? sorularını sorar. Bunlar o anasının karnında iken böylece yazılır.Buhari,enbiya:2
Not: Yukarıdaki iki hadiste Allahın,doğacak çocuğun gelecekte nasıl olacağıyla ilgili haber vermesi söz konusudur.Yoksa nasıl olması gerektiğini takdir değildir.İkinci şekilde olması kuranla da çelişir bir durumdur.
Not: Yukarıdaki iki hadiste Allahın,doğacak çocuğun gelecekte nasıl olacağıyla ilgili haber vermesi söz konusudur.Yoksa nasıl olması gerektiğini takdir değildir.İkinci şekilde olması kuranla da çelişir bir durumdur.
PEYGAMBERLER
HZ. İSA'NIN
ŞEMALİ:
Al çehreli ,kıvırcık saçlı:
İsâ al
çehreli, kıvırcık saçlı, geniş göğüslü idi. Amma Mûsâ, karayağız, iri uzun
boylu, düz saçlı idi.Buhari,Enbiya:50
Esmer,düz saçlı:
Ben
geceleyin kendimi Ka'be yanında gördüm. Ansızın esmer bir zâtla karşılaştım.
Sanki o görülen esmer erkeklerin en güzelidir. Başının saçı iki omuzu arasında
sarkıyor. Saçları taranıp arınmıştı da başı su damlatıyordu.Buhari,Enbiya:50
HZ. MUHAMMED
SAÇLARINI BOYAR MIYDI?
Hayır:
Enes'e:
— Peygamber
(S) saçını sakalını boyadı mı? diye sordum. Enes (R):
— Peygamber
(S) az bir şeyden başka saç sakal ağarmasına ulaşmadı, dedi.
Enes (R): Şu
muhakkak ki, Peygamber (S) saç sakal boyayacak dereceye ulaşmadı. Eğer ben
O'nun sakalındaki beyaz kılları saymak isteseydim (muhakkak
sayardım),Buhari,giyim-kuşam:66
Evet:
Peygamber
(S) Medine'ye geldi. Onun sahâbîleri içinde Ebû Bekr'den başka saç ve sakalı
kırçıl kimse yoktu. EbûBekr saç ve sakalını kına ve ketem bitkisi ile saçlarını
boyadı.Buhari, ensarın menkıbeleri:44
Abdullah ibn Umer şöyle demiştir:
Rasûlullah'ın
sarı boya ile (elbisesini veya sakalını) boyadığını gördüm. Ben de onun için o
boya ile boyamayı severim.Buhari,giyim-kuşam:37
...O kadehin
içinde Peygamber'in saçları vardı. İnsanlar kendilerinden bir insana göz
değmesi yâhud herhangi birşey isabet ettiği zaman Ümmü Seleme'ye bir kabını
gönderirlerdi. İşte bu gönderilmemde ben Ümmü Seleme'nin yanında küçük bir
kaba muttali' oldum ki, onun içinde bir takım kırmızı saçlar
gördüm.Buhari,giyim-kuşam:66
...Ben Ümmü
Seleme'nin yanına girdim. O bizlere Peygamber(S)'in saçlarından bir mikdâr
boyanmış saç çıkarıp gösterdi.Buhari,giyim-kuşam:66
HZ MUHAMMED
DİĞER PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN MÜDÜR?
Hayır:
"Bana
Mûsâ üzerinde hayırlılık vermeyiniz" (Musa'dan daha hayırlıdır
demeyiniz)Muhakkak ki insanlar kıyamet gününde (o günün korkunçluğundan
yıldırım çarpmış gibi) bayılacaklar. Onlarla beraber ben de bayılacağım. Fakat
ilk ayılan ben olacağım. O anda ben Musa'yı Arş'ın bir tarafına sımsıkı
tutunmuş duruyor görürüm. Bilmiyorum, Mûsâ da bayılanların içinde idi de benden
evvel mi ayıldı, yâhud baygınlıktan Allah 'in istisna ettiklerinden mi
bulundu?" Buhari,Husumetler:1
Evet:
"Ben
Âdem çocuklarının seyyidiyim, fakat bununla övünmem " (Müslim; Fadâil)
PEYGAMBER
KAÇ YIL PEYGAMBERLİK YAPTI:
Peygamber
(S), kendisine Kur'ân indirilir olduğu hâlde on sene Mekke'de, on sene de
Medine'de ikaamet etti.Buhari,kuranın faziletleri:1
Not: 23
yıllık peygamberlik bilgisiyle uyuşmayan bu durum miladi - hicri takvim süre
farklılığından veya küsuratı söylememe durumundan kaynaklanabilir.
PEYGAMBERİN
SON ANLARI NASILDI:
Hz. Ayşe'nin dizinde, baygın:
Âişe (R)
şöyle demiştir:..Hastalanıp ruhu kabzolunmak zamanı gelince, başı benim
dizimin üzerinde bulunduğu bir sırada kendisine bir baygınlık geldi.
Sonra ayılınca gözü açılıp evin tavanına doğru dikildi. Sonra: "Yâ Allah,
beni er-Refîku'l-A'lâ zümresine kat!" diye duâ etti. Bunun üzerine ben:
Artık Rasûlullah şimdi bizi tercih etmiyor! dedim. Buhari,Megazi:82
Hz. Ayşe'nin göğsünde, dişini misvakladı:
Âişe(R)'den
(o şöyle demiştir): Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân, Peygamber'in huzuruna girdi.
Ben Peygamber'i göğsüme yan dayamıştım. Abdurrahmân'in yanında kendisiyle diş
temizlenen yaş bir misvak vardı. Rasûlullah yüzünü ona çevirip uzunca baktı.
Ben Abdurrahmân'dan misvakı aldım, dişlerimle onu ısırıp kestim, onu
silkeledim, su ile ıslattım. Sonra hazırladığım bu misvakı Peygamber'e verdim.
O bununla dişlerini misvâkladı. Artık ben Rasûlullah'ın bu kadar güzel diş
misvâkladığını görmedim. Rasûlullah misvâklamayı bitirince, hemen elini yâhud
parmağını yükselttikten sonra üç defa: "er-Refîku'l-A'lâ zümresine
(kat)" dedi.. Bundan sonra Rasûlullah vefat etti.
Râvî dedi
ki: Âişe: Rasûlullah'ın başı midem ile çene kemiğim arasında (yâhud
köprücük kemiğim ile çene kemiğim arasında) iken öldü, der idi
.Buhari,Megazi:82
PEYGAMBER
HANGİ DAĞIN ÜZERİNDEYKEN YER SARSILDI:
Uhud Dağı :
Peygamber
(S) bir defasında Ebû Bekr, Umer ve Usmân ile birlikte Uhud Dağı'na çıkmıştı.
Orada bulundukları sırada dağ onları salladı. Bunun üzerine Peygamber:
"Ey Uhud, sabit ol! Bil ki senin üstünde bir peygamber, bir sıddîk (çok
doğru seciyeli bir zât), iki de şehîd bulunuyor"
buyurdu.Buhari,sahabelerin faziletleri:5
Hira Dağı :
Ebû
Hureyre'den: "Rasûlullah Hıra Dağı'nın üstünde Ebû Bekr, Umer, Usmân ve
daha başkaları ile bulunduğu sırada..." (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)
Not: Buhari
ve Müslümdeki farklılık açısından önemlidir.
SECDE
AYETLERİNDE PEYGAMBER SECDE ETTİ Mİ:
Etti :
Peygamber
(S), Ve'n-Necmi Sûresi'ni okumakla secde etti. Ve Peygamberle beraber
müslümânlar da, müşrikler de, cinn de, ins de secde etti.Buhari, Secdeler:4
Not : Abdestsiz de secde ayetleri okununca secde edeilir diyenlerin delilidir.
Not:
2: İbn Cubeyr: îbn Ömer binek devesinden İner, su döker, sonra binerdi ve
secdeyi okur, abdest almiyarak secde ederdi, demiştir (İbn Hacer).tam tersi
rivayetler de vardır.Buhari, Secdeler:4
Etmedi :
Zeyd ibn
Sabit (R): Ben Peygamber'in huzurunda Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudum, fakat
Peygamber (S) bu sûre(nin bitimin)de secde etmedi, demiştir. Buhari, Secdeler:5
PEYGAMBER
NAMAHREM KADINLARA DOKUNDU MU:
Peygamber köle kadına dokundu:
Bize Enes
ibn Mâlik (R) tahdîs edip şöyle dedi: Medine'nin dişi kölelerinden bir dişi
köle vardı ki, o kadın muhakkak Rasûlullah(S)'m elinden tutardı da O'nu kendi
istediği yere doğru götürür giderdi. Buhari,edep:61
Peygamber kadınlara dokunmadı:
Âişe dedi
ki: Allah'a yemînle söylerim ki, hayır, Rasûlullah'ın eli bu bey'atlaşmada
kesin olarak hiçbir kadının eline dokunmadı. Rasûlullah kadınlarla sâdece sözle
bey'at yapmıştır. Vallahi Rasûlullah kadınlar üzerine Allah'ın kendisine
emrettiği taahhüdlerden başka bir taahhüd almadı. Kadınlardan bey'at ahdi
aldığı zaman onlara hitaben sâdece söz olarak: "Ben sizlerle
bey'atlaştım" buyururdu.Buhari, Talak:19
PEYGAMBER ÖLDÜKTEN SONRA ÖLEN İLK EŞİ KİMDİ :
Not: Peygamber'in vefatından sonra kadınlarından ilk önce vefat eden kadın Şevde bintu Zem'a mıdır, yoksa Zeyneb bintu Cahş mıdır? Bu hususta bâzı görüş, rivayet ve târih ayrılıkları vardır
Sevde:
Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber'in kadınlarından bâzısı Peygamber'e hitaben: Hangimiz sana daha çabuk kavuşacaktır? dediler. Peygamber (S): "Eli uzun olanınız" buyurdu. Bunun üzerine Peygamber'in kadınları bir kamış endaze alıp kollarını ölçmeye başladılar. Şevde bintu Zem'a içlerinde en uzun kollu kadın idi. Fakat Rasûlullah'm vefatından sonra öğrendik ki, kolu uzun olan kadın, sadakası bol (eli açık) kadın demekmiş. Ve hakîkaten Sevde, içimizde Peygamberce ilk kavuşan kadın oldu. Ve Şevde sadaka vermeyi severdi.Buhari,Zekat:12
Zeynep ibni Cahş :
İbnu’l-Cevzi (o. 597/1201) bu konuda “Bu hadis bazı ravilerin hatasıdır. Buhari’ye şaşılır, nasıl olur da bunun farkına varmaz. Talikat yazanlar da öyle! Bu rivayetin bozukluğunu [Sahih-i Buhari’nin ilk şarihi] el-Hattabi (o. 338/998) de bilememiştir. Zira bu ibareyi doğru sanıp; Hz. Sevde’nin Hz. Peygamber’e [en once] kavuşacağı [haberi] Peygamberlik mucizelerindendir, şeklinde tefsir etmiştir. Tabii ki bu bir vehimdir” (ez-Zehebi, Siyeru A’lami’n-Nubela, II. 213; Tarihu’l-İslam, III. 212; İbn Hacer, Fethu’l-Bari, III, 287) demektedir.en-Nevevi (o. 676/1277) de el-Buhari’nin bu rivayeti hakkında “Bu, icma ile batıl olan bir vehim (yanlış)dir.” demekten kendini alamamıştır.” (En-Nevevi, Şerhu Muslim, XVI, 9)
PEYGAMBER
HER VAKİT ABDEST ALIR MIYDI?
Evet:
Enes şöyle
demiştir: Peygamber (S) her namaz vaktinde abdest alır idi.Buhari, Temizlik :57
Hayır:
...Yedik,
içtik. Sonra akşam namazına kalktı (peygamber). Ağzını çalkaladı. Sonra abdest
almadan akşam namazını kıldırdı.Buhari, Temizlik :57
PEYGAMBER
GÜZEL, ETLİ YEMEK YEDİ Mİ:
Yedi:
Enes ibn
Mâlik (R) şöyle demiştir: Biz (bir seferde) Merru'z-Zahrân'da iken bir tavşanı
yakaladım. Ve onu Ebû Talha'ya getirdim. Ebû Talha onun uyluğunun üst tarafını
ve iki budunu (benimle) Peygamber'e yolladı. Peygamber (S) bu tavşan
hediyesini kabul etti .Buhari,Av:10
...Peygamber,
sofraların yayılmasını emretti(Safiyyenin düğün yemeğinde). Sofralar yayıldı.
Üstlerine hurma ve akt denilen kuru yoğurtlu yiyecek, bir
de tereyağı konuldu.Buhari, Yiyecekler:7
...Rasûlullah
ondan bir koyun satın aldı. Koyun kesildi. Peygamber (evvelâ) ciğer takımının
pişirilmesini emretti. Allah'a yemîn ederim ki, yüzotuz içinden hiçbirisi eksik
kalmadı, muhakkak Peygamber bu hayvanın ciğerinden bir parça kesip orada hazır
bulunuyorsa hemen verdi, hâriçte bulunanların hissesini de onlar için alıkoydu.
Sonra koyunun eti pişirilince iki kaba koydu. Biz hepimiz bu iki kaptan yedik
ve doyduk. İki kapta biraz et arttı. Ben kalan eti deveye yükledim.Buhari,
Yiyecekler:5
...Sonra
Peygamber'e geldiler. Peygamberce eriştikleri zaman (O'na yedikleri etin
hükmünü sordular). Peygamber (S):
—
"Ondan (yabani eşşek eti) beraberinde birşey var mı?" buyurdu.
— Yanımda
onun bir bacağı var, dedi. Akabinde Peygamber o bacağı aldı ve onu
yedi.Buhari,cihad:46
İbn Abbâs:
Peygamber (S) tencere içinden eliyle kemikli bir et çekip çıkardı ve onu
yedi.Buhari, Yiyecekler:17
Amr ibnu
Umeyye, kendisinin Peygamber(S)'i elinde pişmiş koyun küreğinden et kesip
yediğini gördüğünü haber vermiştir. Buhari, Yiyecekler:20
...Ve bir
gün Rasûlullah Âişe'nin evine girdi. O sırada ateş üzerinde bir tencere(de et)
kaynamakta idi. Rasûlullah kuşluk yemeği istedi. Kendisine biraz ekmekle evde
bulunan katıklardan bir katık getirildi. Rasûlullah:
-— "Ben
ateş üzerinde et yemeği görmedim mi?" dedi
Oradakiler:
— Evet yâ
Rasûlallah, et gördünüz, fakat o, Berîre'ye sadaka olarak verilmiş ettir.
Berîre onu bize hediye etti, dediler.
Bunun
üzerine Rasûlullah:
— "O,
Berîre'ye sadaka, bize de Berîre'den hediyedir" buyurdu .Buhari,
Yiyecekler:31
Yemedi:
Enes (R):
"Peygamber (S) Allah'a kavuşuncaya kadar hâlis buğday unundan yapılmış
ince yufka ekmek ve kızartılmış körpe kuzu kebabı yemedi" Buhari,
Yiyecekler:7
Not: İkinci
olay genelde peygamberin sadece arpa ekmeği ve hurma yediği ve lüx yemek
yemediğini anlatmak için verilir.Oysa ki yukarıdaki örnekler bununla çelişir.
MUCİZELERİ:
PEYGAMBER KUYUNUN
SUYUNU NASIL BEREKETLENDİRDİ?
Su ile:
Biz o gün
Peygamberdin maiyyetinde yüzer mevcûdlu ondört bölük (bindörtyüz) er idik.
Hudeybiye bir kuyudur, Biz oraya varınca kuyunun suyunu tamamen çekmiştik de
içinde bir damla su bırakmamıştık. Bu hâl Peygamber'e ulaştı. Peygamber kuyunun
yanına geldi, kenarına oturdu. Sonra içinde biraz su bulunan bir kap istedi.
Getirilen su ile abdest aldı, sonra ağzını çalkaladı ve dua etti. Sonra bu
abdest ve çalkantı suyunu kuyuya döktü. Bunun üzerine biz az bir zaman kuyuyu
bu hâlde bıraktık. Sonra kuyu bize istediğimiz kadar su verdi. Hem biz, hem de
bütün hayvanlarımız suya kandık.Buhari,Megazi:37
Ok ile:
....Rasûlullah'a
(Hayber'de)susuzluktan şikâyet edildi. Bunun üzerine Rasûlullah ok
mahfazasından bir ok çıkardı. Sonra onlara bu oku Semed kuyusuna koymalarını
emretti. Vallahi o anda kuyunun suyu coşmağa başladı. Suyun bu fışkırması»
Rasûlullah'ın sahâbîleri oradan dönünceye kadar, onları suya kandırmak için devam
etti...Buhari, Şartlar:15
SAHABELER
SAHABELER
AYNI DEĞERDE MİDİR?
Evet:
“Ashabım
yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete erersiniz.” (İbni Abdu’l-Berr,
Cami`u Beyan'il-İlmi ve Fazlihi, 2/90-91; İbn Hazm, el-İhkam, 6/82; Abd ibni
Humeyd, Müsned; İbni Adi, Kamil; Suyuti, Menahil el-Safa, 193; #1027; Suyuti,
Cami el-Sağir,4603)
Not :İbni
Kesir hadisin Ömer (radiyallahu anh)’dan gelen versiyonunu verdikten sonra, ‘bu
rivayeti kütübü sitte sahiplerinden hiçbirisi rivayet etmemiştir, zayıftır’
der. Daha sonra diğer versiyonlarına değinerek ‘bunların hiçbirisi sahih
değildir’ der. (İbni Kesir, Tuhfetu’t-Talib, bi Marifeti Ahadis Muhtasar İbni
Hacib, 165-169)
Hayır:
Ebû Saîd
şöyle dedi: Bizler Mescid'in kerpiçlerini birer kerpiç birer kerpiç taşıyorduk.
Ammâr ise kerpiçleri ikişer ikişer taşıyordu. Peygamber (S) onun yanına geldi,
başından tozları eliyle sildi de: "Vah Ammâr! Kendisini bâğîye bir
topluluk öldürecektir. Ammâr onları Allah'a da'vet ediyor, onlar ise onu
cehenneme da'vet eder"
Not: Ammar'ı
Muaviye taraftarları öldürmüştür.
HALİFELER
ARASINDAKİ SÜNNET İLE İLGİLİ AYRILIKLAR:
Ali ve
Osman’ın, hac ile umreyi birlikte yapma konusundaki görüş ayrılığı:
Mervân
ibnu'l-Hakem şöyle demiştir: Ben Osmân ve Alî'ye (hacc sırasında) şâhid oldum.
Osmân halkı temettü' haccından ve hacc ile umreyi cem' etmekten (tenzîhen)
nehyediyordu. Alî bu nehyi görünce, her ikisine birden niyet ederek Lebbeyke bi
umretin ve haccetin diye yüksek sesle telbiye edip ihrâmlandı. Ve: Ben
Peygamber(S)'in sünnetini kimsenin sözünden dolayı terk edici değilim, dedi.
Buhari,Hac:34
HAFIZ SAYISI
NE KADARDI?
4 kişi:
Enes ibn
MâIik(R)'ten (o şöyle demiştir): Peygamber (S) zamanında Kur'ân'ı dört kimse
ezberlemişti ki, bunların dördü de Ensâr'dandı: Ubeyy ibn Ka'b, Muâz ibn Cebel,
Ebû Zeyd, Zeyd ibn Sabit. Buhari,e.menkıbeleri:16
Not: Hafızların
daha fazla olduğunu biliyoruz.Örneğin Halifeler.
AİŞE'NİN
KÖLESİ BERİRE'NİN KOCASI HÜR MÜ İDİ?
el-Hakem ibn
Uteybe: Berîre'nin kocası (Mugîs), hürr idi, dedi.
İbn Abbâs
da: Ben onu köle olarak gördüm, demiştir.Buhari ,feraiz:18
Not:Bu
sözler hadis olmamakla birlikte bilgilerin çeliştiğini göstermek açısından
önemlidir.
SAHABE YALAN
SÖYLER Mİ HADİS UYDURUR MU?
...Bundan
sinirlenen Muâviye (hey'et karşısında) ayağa kalkıp, Allah'ı şanına lâyık
sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du" (fasıl hitâbıyle söze
başlayıp şöyle) dedi:
— Ey Kureyş
hey'eti! Kesin olarak bildirildiğine göre, sizden bâzı kimseler Allah'ın
Kitâbı'nda olmayan, Rasûlullah(S)'tan nakledilmeyen birtakım hadîsler tahdîs
ve naklediyor oldukları bana ulaştı. Emîn olunuz ki, onlar, sizin
câhillerinizdir.Buhari,Hükümler:2
Not : Hadislere temkinli yaklaşmak
gerektiği bizatihi en büyük hadisçi Buhari'nin kitabından anlaşılıyor.
İBNİ MESUDUN
KARISI ZEYNEP PEYGAMBERE SORUYU KENDİSİ Mİ SORDU:
Hayır ,Bilal’e sordurudu:
Zeyneb,
Abdullah'a: Sen Allah'ın Elçisi'ne: Benim sana ve himayemde bulunan
yetîmlerine nafaka vermekliğim, benden sadaka yerine kâfi gelir mi? soruver,
dedi. Abdullah: Allah Elçisi'ne sen kendin sor, dedi. Zeyneb dedi ki: Bunun
üzerine ben (bayram günü) Peygamber'e gittim. Kapıda Ensâr'dan bir kadını
(bekler) buldum. Onun haceti de benim hacetim gibi idi. Bilâl yanımıza geldi.
Biz herbirimiz Bilâl'e:
—
Peygamber'e sor: Benim, kocama ve himayemde bulunan yetimlerime nafaka
vermekliğim, benden sadaka olarak yeter mi (Sadaka vermiş olur muyum)? dedik.
Ve bu esnada
Bilâl'e: Bizim isimlerimizi Peygamber'e haber verme, diye de tenbîh ettik.
Bilâl içeri
girdi ve Peygamber'e sordu. Rasûlullah:
— "Bunu
soranlar kimdir?" dedi. Bilâl:
—
Zeyneb'dir, dedi. Rasûlullah:
—
"Zeyneb'lerin hangisidir?" diye sordu. Bilâl:
—
Abdullah'ın kadınıdır, dedi. Rasûlullah:
—
"Evet, ona iki ecr vardır: Biri hısımlık (yânî hısımla ilgilenme) ecri,
öbürü de sadaka ecridir" buyurdu. Buhari, Zekat:49
Evet ,Kendisi sordu:
....İbnu
Mes'ûd'un karısı Zeyneb gelmiş, yanına girmeye izin istiyordu.
— Yâ
Rasûlallah, şu izin isteyen kadın Zeyneb'dir, denildi. Rasûlullah:
—
"Zeyneb'lerin hangisidir?" diye sordu.
— İbnu
Mes'ûd'un kadınıdır, diye cevâb verildi. Rasûlullah:
—
"Evet, ona izin veriniz" buyurdu. Ve Zeyneb'e izin verildi. Zeyneb:
— Ey
Allah'ın Peygamberi! Sen bugün sadaka vermekle emrettin. Benim yanımda kendime
âid bir takım zînetler vardır; bunları sadaka yapmak istedim. Fakat İbnu
Mes'ûd, kendisinin ve oğlunun sadaka vereceğim kimselerden daha ziyâde sadakaya
müstehıkk olduklarını iddia etti; (ne buyuruyorsun?) dedi.
Peygamber
(S):
— "İbnu
Mes'ûd doğru söylemiştir; kocan ve oğlun, sadaka vereceğin kimselerden daha
ziyâde sadakaya lâyıktır" buyurdu. Buhari, Zekat:45
Şefaat müjdesi verilirken Muaz Bin Cebel peygamberle birlikte hangi hayvana binmişti:
Eşeğe:
Muâz ibn Cebel (R) şöyle demiştir: Ben bir seferde Peygamber'in bindiği Ufeyr denilen bir eşek üstünde Peygamber'in terkisinde idim. Peygamber (S) bana:
— "Yâ Muâz! Allah'ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?" diye sordu.
Ben de:
— Bunu Allah ile Rasûlü en bilendir, dedim. Rasûlullah:
— "Allah'ın kulları üzerinde sabit olan hakkı, kulların Allah'a itaat ve kulluk etmeleri ve Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da, kendisine hiçbir şeyi ortak kılmayan kişiye azâb etmemesidir (yânî bu husustaki lûtfudur)" buyurdu.
Bunun üzerine ben:
— Yâ Rasûlallah! Bunu ben insanlara müjdelemeyeyim mi? diye sordum.
Rasûlullah:
— "Hayır, bunu onlara müjdeleme! Sonra buna dayanıp güvenirler" buyurdu.Buhari,cihad:46
Deveye:
Muâz ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde iken, Peygamber (S):
- Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi. Peygamber yine:
- Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlullah.
- Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah 'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Rasûlullah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu.
Muâz:
- Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de sevinsinler mi? dedi.
- Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel, bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.Buhari,ilim:50
Ebû Zerr (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S): "Bana Rabb 'im tarafından gelen (Cibril) geldi de: Ümmetimden her kim Allah 'a hiçbir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse cennete girer, diye haber verdi " buyurdu. Ben:
— (Yâ Rasûlallah!) O adam zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de (yine cennete girer) mi? dedim.
Rasûlullah:
—"(Evet) zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de"Buhari,Cenaiz:1
Not: Peygamberin "kimseye söyleme" demesine rağmen , sözün hadis olarak yayılmış olması da ilginçtir.
SAVAŞLAR :
BENİ NADİR
GAZVESİ NE ZAMAN OLDU:
ez-Zuhrî, Urve
ibnu'z-Zubeyr'den olmak üzere:
Nadîr
oğulları gazvesi, Bedir vak'asından sonra, altıncı ayın başında ve Uhud
harbinden önce oldu, demiştir.Buhari,Megazi:14
İbnu
İshâk, bu Nadîr oğulları işini Maûne Kuyusu vak'asıyle Uhud harbinden
sonraya koymuştur.
Buhari,Megazi:14
BİRİ MAUNEDE
ÖLDÜRÜLEN 70 KİŞİ NE AMAÇLA YOLA ÇIKMIŞTI:
Dostlara yardım için:
Rı'l,
Zekvân, Usay-ya ve Benû Lıhyân kabileleri bir düşmanlarına karşı Rasûlallah'tan
yardım istediler. Rasûlullah da onlara Ensâr'dan kendi zamanlarında
"Kurrâ" ismini vermekte olduğumuz yetmiş kişi ile yardım etti...
Buhari,Megazi:30
Kuran öğretmek için:
"Kurrâ"
adı verilen yetmiş Kur'ân hafızı bilgili kişiyi Kur'-ân ve İslâm'ı öğretme
ihtiyâcı için bâzı kabilelere göndermişti. Buhari,Megazi:30
MUSTALIK
(MUREYSİ) GAZASI NE ZAMAN OLDU:
Hicr 6. Sene
mi , 4. Sene mi?
İbn İshâk:
Bu, altıncı senede yapıldı, demiştir. Mûsâ ibn Ukbe ise, dördüncü senededir,
demiştir. en-Numân ibn Beşîr, ez-Zuhrî'den: Ifk hadîsi el-Mureysi gazvesinde
oldu, demiştir. Buhari,Megazi:34
BENİ KURAYZA
HARBİNİN SEBEBİ NEYDİ:
Peygamber
(S) Hendek harbinden (Medine'deki evine) dönüp geldiğinde, silâhını çıkarıp
yerine koymuş ve yıkanmıştı. Bu sırada Cibril aleyhi'sselâm Peygamber'e geldi
de:
— Sen
silâhını çıkarmışsın! Vallahi biz melekler henüz silâhlarımızı çıkarmadık.
Haydi onlara doğru yola çık! dedi.
Peygamber:
—
"Nereye doğru çıkıyoruz?" diye sordu. Cibril, Kurayza oğullan yurdunu
işaret ederek:
— İşte
şuraya! dedi.
Bunun üzerine
Peygamber, Kurayza oğulları'na doğru hareket etti.Buhari,Megazi:32
Not: Burdaki çelişki tarih kitaplarında
geçen "ihanet ettiler" şeklindeki açıklamayla uyuşmaması.Çünkü
hadisten peygamberin savaşın sebebini bilmediği anlaşılıyor.
MEKKE'NİN FETH
EDİLDİĞİ GÜN PEYGAMBER MEKKE'YE NEREDEN GİRDİ:
Halid üstten , peygamber alttan:
Rasûlullah o
gün Hâlid ibnu'l-Velîd'e Mekke'nin üst tarafındaki Kedâ mevkiinden girmesini
emretti. Peygamber ise (Mekke'nin alt tarafındaki) Kudâ mevkiinden girmişti.Buhari,Megazi:50
Peygamber üstten ,Halid alttan:
Peygamber
(S) fetih yılında Mekke'ye en yüksek tarafındaki Kedâ mevkiinden girdi.
Not: Rasûlullah'ın, Mekke'nin alt
tarafından, Kedâ mevkiinden; Hâlid'in de alt taraftaki Kudâ semtinden girdiğine
dâir hadîsler cumhur tarafından makbul görülmüştür.Buhari,Megazi:51
MEKKE'NİN
FETİH GÜNÜ PEYGAMBER KABE'NİN İÇİNDE NAMAZ KILDI MI?
Kılmadı:
İbni Abbas:
Sonra Beyt'e girdi ve Beyt'in her tarafında tekbîr getirdi. Fakat Beyt'in
içinde namaz kılmadan dışarı çıktı.Buhari,Megazi:50
Kıldı:
Abdullah
İbni Ömer: ...Bilâl'ı ayakta buldu. Ona:
— Rasûlullah
nerede namaz kıldı? diye sordu.
Bilâl de ona
Rasûlullah'ın namaz kıldığı yeri işaret edip gösterdi. Abdullah:
—
Rasûlullah'ın kaç rek'at kıldığını sormayı unuttum, demiştir.Buhari,Megazi:51
ALIŞ VERİŞ
ALTIN GÜMÜŞ İLE VADELİ SATIŞ OLUR MU?
Evet
Peygamber
bizlere altını gümüş ile nasıl istersek; gümüşü de altın ile nasıl istersek
(yânî müsâvî veya fazlalıklı olarak) satın almamızı emir buyurdu.Buhari,Alım-Satım:81
Hayır
Rasûlullah
(S) va'deye bağlanmış borç olarak altını gümüşle satmaktan
nehyetti,Buhari,Alım-Satım:80
CİNSEL HAYAT
AZL (MENİNİN
DIŞARI BOŞALTILMASI) YAPMAK GÜNAH MIDIR?
Evet
«Bunu
yapmamalısınız; çünkü bu ancak bir kaderden ibarettir.» buyurdular. Muslim
-Nikah-Azlın hükmü babı:22
Hz, Âişe'den
rivayet olunan bir hadisde ; «Sonra kendisine azli sordular. Resûlüîlah
(Saiiallahü Aleyhi ve Sellem):
— O gizli
ve'ddir;(yâni kızı diri diriye mezara gömme) buyurdu,Muslim -Nikah-Azlın hükmü
babı:22
Hayır
«Bunu
yapmanızda size bir zarar yoktur. Allah kıyamet gününe kadar kaç can yaratmayı
takdir buyurdu ise, o mutlaka olacaktır.» buyurdu.Muslim -Nikah-Azlın hükmü
babı:22, Buhârî, Nikâh, 96, Ebû Dâvûd, Nikâh, 48
CİHAD
CİHADDA
ORUÇLU OLMAK
Olumsuz
Enes ibn
Mâlik (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) zamânında Ebû Talha düşmanla cenk etmek
için oruç tutmazdı. Peygamberin ruhu kabz olununca, ben Ebû Talha'yı hiç
oruçsuz görmedim; yalnız ramazân bayramı günü yâhud (teşrik günleri dâhil
olduğu lâlde) kurbân günü oruç tutmazdı.Buhari,cihad;29
Olumlu
Kim (cihat
vazifesinde iken) Allah yolunda bir gün oruç tutarsa,Allah onun yüzünü
(vücudunu) yetmiş yıl cehennem ateşinden uzaklaştırır.Buhari,Cihad;36
Not: Bu
çatışmayı sarihler şöyle gideriyorlar: Enes hadîsinde mücâhidin oruç yemesi,
oruç mücâhidi cihâd etmekten zayıf düşürdüğü zaman evlâdır; oruç, mücâhidin
bedenî kudret ve kaabiliyetine zarar vermezse, oruç tutması efdaldir
TEK BAŞINA
YOLCULUK
Olumsuz
"İnsanlar
yalnız başına yolculuktaki benim bilmekte olduğum sakıncayı bilir olsalardı,
hiçbir süvari geceleyin yalnız başına yolculuk etmezdi
buyurmuştur."Buhari,cihad:134
Olumlu
"Benû
Kurayza'nın vaziyetine dâir bana kim haber getirir?" diye çağırdı. Şu
çağrıya ez-Zubeyr icabet etti. Bir zaman sonra yine: "Bana kim haber
getirir?" diye da'vet etti. Bu defa da ez-Zubeyr icabet etti. Sonra
Peygamber insanlara yine aynı iş için çağrıda bulundu. Yine ez-Zubeyr icabet
etti. Peygamber(S): "Her peygamberin havarisi vardır. Benim havarim de
ez-Zubeyr'dir" buyurdu. Buhari,cihad:134
Not:
Zubeyr tek başına gidip gözetleme ve casusluk yapmıştır.
GİYİM- KUŞAM - HAYVANLAR
ERKEĞİN
UYLUKLARI AVRET YERİ MİDİR?
Not: Buradaki "uyluk"
kelimesi bazı yerlerde "baldır" diye çevrilmiştir.Uyluk daha doğru
bir tanımdır.
Evet
HZ. Ali'den
(Radıyaltahü anh):Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana şöyle dedi:
"Uyluğunu
gösterme! Diri olsun ölü olsun kimsenin uyluğuna bakma!"İmam Ahmed b.
Hanbel, El-Müsned-Setri Avret
Uyluk
avrettir..Buhari,Namaz:12
Hayır
Mü'mirilerin
annesi Hz. Âişe’den (Radıyallahu anha):
Rasûlullah
(elbisesinden) uyluğu sıyrılmış/açılmış olarak oturuyordu. Hz. Ebû Bekir
huzuruna girmek için izin istedi, o hâldeyken izin verdi. Sonra Hz. Ömer gelmek
için izin istedi, o hâldeyken izin verdi. Sonra Hz. Osman için izin istedi,
Rasûlullah (hemen toplanıp) üstünü elbisesiyle örttü. Onlar kalkıp (gidince)
Peygamberimiz'e dedim ki:
"Ey
Allah'ın Rasûlü! Ebû Bekir ve Ömer gelmek için izin istediler, sen hâlini
bozmaksızın o ikisine izin verdin. (Ancak) Osman gelmek için izin istediğinde
(hemen toplanıp) üstünü elbisenle örttün." Bunun üzerine
Rasûlullah
(Sallallahü aleyhi ve settem) şöyle dedi:
"Ey
Âişe! Ben böyle kişiden (nasıl) haya etmeyeyim/çekinmeyeytm, vallahi melekler
(bile) ondan haya ediyor."İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned-Setri Avret
Enes:
Peygamber (S) uyluğunu açtı.Buhari,Namaz:12
KENDİLİĞİNDEN
ÖLMÜŞ HAYVANIN DERİSİ KULLANILIR MI?
Evet
Hz.
Peygamberin hanımlarından Meymûne validemizin azatlı cariyesine, toplanan zekâttan
bir koyun verilmişti. Bir gün koyun ölmüş, Hz. Peygamber de bunu görmüş ve
oradakilere: “Onun derisinden faydalansaydınız ya!” demişti. Oradakiler:
“Ama o meytedir.” diye cevap verince, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem: “Onun yalnızca yenilmesi haram kılınmıştır.”[Buhârî, Zekât, 61; Müslim,
Hayz, 100, 101, Zebâih, 30; Ebû Dâvûd, Libâs, 38, 39; Nesâî, Fer’, 4, 5;
Muvatta, Sayd, 16; Ahmed b. Hanbel, 1/262, 265, 314.] buyurarak meytenin
derisinden faydalanılabileceğini ifade etmiştir.
Hadis,
değişik varyantlarda “derisini tabaklayıp kullansaydınız ya” şeklinde gelmiş ve
sahabenin de o hayvanın derisini tabaklayıp kullandıkları
belirtilmiştir.[Müslim, Hayz, 100, 102, 104; Ebû Dâvûd, Libâs, 38; Nesâî, Fer’,
5; Ahmed b. Hanbel, 4/329, 334, 336.]
Yine Peygamberimizin
hanımlarından biri olan Sevde validemizden gelen bir rivâyet şöyledir:
“Bizim bir
koyunumuz öldü, onun derisini tabakladık. Sonra eskiyinceye kadar içinde nebîz
(hurma veya üzümden yapılan bir çeşit içecek) yapmaya devam ettik.”[Buhârî,
Eymân, 21; Nesâî, Fer’, 4; Ahmed b. Hanbel, 6/429.]
Hayır
(Muhadramûndan
olan) Abdullah b. Ukeym el-Cühenî (Radıyallahü anh) anlatıyor:
Ben, Cüheyne
topraklarında yaşayan genç bir delikanlıyken, Hz. Peygamber'in (Sallatlahü
aleyhi ve sellem) mektubu bize Uİaştı:
"Hayvan
leşinin derisi ve sinirini kullanmayın!"
Hanbel
-Necaset ve Temizliği:Derinin Tabaklanması Sonucunda, Kılının da
Temizlenmesi:62/370
HAYVANLAR
HAYVAN KARŞILIĞI VERESİYE SATILIR MI?
HAYIR
Semure
(r.a.)`den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.) bir hayvanı bir hayvan
karşılığında veresiye olarak satmayı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 15; Nesâî,
Büyü`: 65)
EVET
Saîd ibn
Müseyyeb: Hayvanlar hususunda ribâ yoktur.Deve iki deve ile; koyun iki koyunla
veresiye olarak satılabilir, demiştir.
İbn Şîrîn
de: Bir devenin iki deve ile veresiye olarak ve bir dirhemin bir dirhemle
satılmasında be's yoktur, demiştir.Buhari,Alım-Satım:108
KÖPEK
ÖLDÜRÜLMELİ Mİ?
EVET:
Rasûlullah
(S) köpeklerin öldürülmesini emretmiştir .Buhari,Bedul Hak:15
HAYIR:
Rasûlullah
(S) şöyle buyurmuştur: "Fahişe bir kadın (Allah tarafından) mağfiret olunmuştur;
şöyle ki: Günün birinde o fahişe kadın suya yakın ve duvarı örülmedik bir kuyu
başında bir köpeğe rastgelmiş, köpek susuzluktan dilini sarkıtıyordu."
"-Rasûlullah devam etti: "Susuzluk onu öldürmeye yaklaştırmış
bulunuyordu. Kadın hemen ayağından ediğini çıkarmış ve onu başının yaşmağı ile
sıkıca bağlayarak (kuyuya sarkıtmış) ve kuyudan o köpek için su çıkarmıştır.
Bu yaptığı sulama sebebiyle o fahişe kadın mağfiret olunmuştur"
RESİMLİ
ELBİSE GÜNAH MI?
Ebû Talha:
--Rasûlullah
(S): "Melekler, içinde suret bulunan bir eve girmezler" buyurdu,
demiştir.
Busr dedi
ki: Bu hadîsi bana rivayet eden, Zeyd ibn Hâlid'dir. Bunu bana bildirdikten bir
zaman sonra hastalanmış, biz de ona hasta ziyaretine gitmiştik. Eve girdiğimde
kapısı üzerinde bir perde asılı olduğunu, perdede de bir suret bulunduğunu
gördüm. Orada bulunan Ubeydullah el-Havlânî'ye -ki bu, Peygamber'in zevcesi
Meymûne'-nin terbiye edip yetiştirdiği bir kimsedir-:
— İslâm'ın
ilk günlerinde suretin nehyedilmiş olduğunu bize haber veren bu Zeyd ibn Hâlid
değil midir? (Şimdi bu resimli perde nedir ya?) dedim.
Ubeydullah
bana:
— Zeyd ibn
Hâlid bu hadîsi Ebû Talha'dan bize naklederken, sonunda "İllâ rakmen fî
sevbin{ = Elbisedeki nakş ve resim müstesnadır)" dediğini işitmedin mi?
diye cevâb verdi.Buhari,Giyim-Kuşam:92
Not: Genel
kanı resimlerin İslamiyetin ilk yıllarında şiddetle yasaklandığı, sonradan bu
yasağın gevşediği yönündedir.
PEYGAMBER
RESİMLİ YASTIK KULLANDI MI?
Evet:
Âişe(R)'den:
Âişe kendisine âid olan bir masa veya raf üzerine, üstünde canlı hayvan
resimleri bulunan bir perde edinmişti. Peygamber (S) onu söküp yırttı. Âişe de
bu yırtık perdeden iki küçük topan yastık yaptı. Bu iki yastık evde bulunurdu
da Peygamber bunların üzerine oturur idi .Buhari, Zulümler:32
Hayır:
...Ve:
— Yâ
Rasûlallah! Ben Allah'a ve Rasûlü'ne tevbe ederim. Ben ne günâhı işledim ki?
dedim.
Rasûlullah:
— "Şu
yastığın hâli nedir?" buyurdu. Ben:
— Ben onu
Sen üzerinde oturasın ve yaslanasın diye, Senin için satın aldım, dedim.
Rasûlullah:
— "Bu
suretlerin sahihleri kıyamet gününde muhakkak azab edilirler. Ve bu kimselere:
Sûret verdiğiniz bu mahlûkları diriltiniz, denilir", Ve yine Rasûlullah:
"İçinde suretler bulunan eve melekler girmez"
buyurdu. Buhari,Alım-Satım:40
Not: Bahsedilen
malzemenin perde mi yastık mı olduğunda da çelişki vardır.
NAMAZ
BİR NAMAZ
İKİNCİ KEZ KILINIR MI?
EVET KILINIR
Yezîd b.
Esved (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile
Hac’da beraberdim. Sabah namazını Hayf mescidinde Onunla birlikte kıldım.
Namazı bitirip dönünce arka tarafta cemaatle namaz kılmayan iki kişi gördü ve o
ikisini bana getir buyurdular. Adamlar getirildiğinde korkudan göğüsleri
titriyordu, Rasûlullah (s.a.v.): Bizimle namaz kılmanıza engel nedir deyince;
Ey Allah’ın Rasûlü biz çadırlarımızda namazı kılmıştık dediler. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.) böyle yapmayın evinizde veya çadırınızda namaz kılar sonra
bir cemaate rastlarsanız onlarla birlikte tekrar namaz kılınız bu sizin için
nafile namaz olur” buyurdular. (İbni Mace:namaz 163;Nesâî, İmame: 53
Darimi 1374, Ahmed 4/161 No: 17613-17618, Darekutni 1/413-414 Nesai 857,
Muvatta, Cemaatle Namaz 8))
HAYIR
KILINMAZ
Meymune
(Radıyallahu Anha) nın azatlısı Süleyman b. Yesar şöyle dedi:
“İbni Ömer
(Radıyallahu Anhuma) yı Belat’ta otururken gördüm. Bu esnada insanlar namaz
kılıyorlardı.
-Ey Ebu
Abdurrahman! [Onlarla beraber] niçin namaz kılmıyorsun? dedim. Şöyle cevap
verdi:
-Ben
namazımı kıldım. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i:
-«Bir namaz
bir günde iki defa kılınmaz.» buyururken işittim (o sebeple onlarla namaz
kılmıyorum).(Ebu Davud 579, Nesai 860, Ahmed 2/19 No: 4689, 4994)
NAMAZLAR NE
ZAMAN CEM EDİLİR:
Her zaman:
Peygamber
(S) öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı (birlikte) yedi rek'at ve sekiz rek'at
olarak kıldırdı.Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:12
Not: Ebû
Davud'un es-Sünen'inde yine İbn Abbâs'tan ve diğer tarikten rivayet olunan bu
hadîste" Korku olmadığı ve sefer de bulunmadığı hâlde.." ziyâdesi
olduğu gibi, İmâm Mâlik'in bunu işittiğinde: " Bunun yağmurlu bir günde
olduğunu düşünürüm" dediği nakledilmektedir.
Yalnız hac da:
Abdullah b.
Mesud (r.a.)'den, şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben Rasûlullah (s.a.s.)'ın
bir namazı kendi vaktinden başka bir vakitte kıldığını görmedim. Ancak iki
namaz müstesna: Arafat'ta öğle ile ikindiyi, Müzdelife'de ise akşamla yatsıyı
birlikte kılmıştır." (Buhârî, Hacc, 99; Müslim, Hacc, 288; Tecrid-i Sarîh
Tercümesi, II, 487, 488, VIII, 374; A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercemesi,
İstanbul 1977, IV, 136)
Not: mezhepler konusuna bknz
HUTBEDE
KONUŞULUR MU?
EVET:
Bir cumua
günü Peygamber hutbe yaparken bir bedevi Arab ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah,
mallar helak oldu, çoluk çocuk da aç kaldı; bizim için Allah'a duâ ediver,
dedi.Peygamber de dua etti.Buhari,cuma:34
HAYIR:
Rasûlullah
(S): "Cuma günü imâm hutbe yaparken sen (yanındaki) arkadaşına 'Sus
(dinle)' desen, yine lâğv etmiş olursun" buyurdu.Buhari,cuma:35
İKİNDİDEN
SONRA NAFİLE NAMAZ KILINIR MI:
HAYIR:
İkindi
namazından sonra güneş kavuşuncaya kadar, sabah namazından sonra da güneş
doğuncaya kadar namaz yoktur.Müslim, Müsafirîn: 288
Muâviye (R)
şöyle demiştir:
— Sizler
(ikindi namazından sonra) öyle bir namaz kılıyorsunuz ki, yemîn olsun bizler
Peygamber (S) ile o kadar beraber bulunduk da O'nun bu namazı kıldığını hiç
görmedik. Ve yine yemîn olsun ki, Peygamber bil'akis o iki rek'atten (yânî
ikindiden sonra iki rek'at kılmaktan) nehyetmiştir, dedi. Buhari,sahabelerin
faziletleri:30
EVET:
İki namaz
vardır ki, Rasûlullah (S) onları sırren de, alenîyeten de (yânı evinde de,
dışarıda da) terketmezdi. Onlar sabah namazından evvel iki, ikindi namazından
sonra da iki rek'at idi .Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:34
2 rekat:
ORUCUN KEFFARETİ:
ORUÇLU İKEN KAN ALDIRILIR MI?(HACAMAT)
Medine'ye geldikten sonra:
KUNUT NE ZAMAN OKUNUR:
Rukudan sonra
Peygamber
(S) yatsı namazının son rek'atinde başını rukû'dan kaldırıp Semiallâhu limen
hamideh dediği zaman, kunût yapar dua ederdi.Buhari,dua:58
Rukudan evvel:
Kunût,
rukû'dan sonra mıydı yâhud rukû'dan evvel kıraat bittiği sırada mı yapılırdı?
diye sordu. Enes: Hayır, kunût kıraat bittiği sırada(rukû'dan
evvel)dır.Buhari,Megazi:30
Not:
Karışıklığın
nedenini aşağıdaki anlatım düzeltiyor:
Ben Enes ibn
Mâlik(R)'e namaz içindeki kunûttan sordum.
Enes:
— Evet,
vaktiyle kunût vardı, cevâbını verdi. Ben tekrar:
— Bu kunût
rukû'dan evvel miydi yâhud sonra mıydı? dedim.
Enes:
— Rukû'dan
evvel idi, dedi. Ben kendisine:
— Fulân
kimse bana haber verdi ki, sen rukû'dan sonra demişsin? diye sordum.
Bunun
üzerine Enes:
— O yanlış
söylemiş . Rasûlullah (S) rukû'dan sonra yalnız bir ay kunût yapmıştır. Bunun
sebebi de şudur: Rasûlullah kendilerine kurrâ adı verilen yetmiş kişilik bir
topluluğu müşriklerden birtakım kabilelere göndermişti...(biri mauna olayını
anlatıyor)... Buhari,Megazi:30
PEYGAMBER
DUHA NAMAZI KILAR MIYDI?
KILARDI:
Ümmü Hâni':
Peygamber (S) Mekke fethi günü Ümmü Hâni'nin evine girdi, yıkandı ve sekiz
rek'at namaz kıldı. Ben bu namazdan daha hafîf bir namaz asla görmedim. Şu
kadar ki, Peygamber rukû'u ve sucûdu tamamlıyordu, demiştir
.Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:3
Ebû Hureyre:
Peygamber bana üç şey vasiyyet etti: Her aydan üç gün oruç tutmak, duhâ namazı
kılmak, vitr namazını kılıp da uyumak .Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:5
KILMAZDI:
Ebî Leylâ:
Bize sahâbîler arasında Ümmü Hâni'den başka hiçbir kimse Peygamber(S)'i duhâ
namazı kılarken gördüğünü tahdîs etmedi.Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:3
...Enes'e
hitaben:
— Peygamber
(S) duhâ namazı kılar mıydı? diye sordu.
Enes de:
— O günden
başka bir günde böyle bir namaz kıldığını görmedim, diye cevâb vermiştir .
Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:5
Aişe : Ben
RasüIullah(S)'ın duhâ nafilesini kıldığını görmedim. Ancak ben o namazı
kılıyorum.Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:4
Not: Peygamberin
ara sıra veya bir kaç kez kıldığı fakat sürekli kılmadığı anlaşılıyor?!
PEYGAMBER
ÖĞLEDEN ÖNCE KAÇ REKAT NAFİLE NAMAZ KILARDI:
2 rekat:
İbn Ömer :
Ben Peygamber(S)'den on rek'at namaz belledim: Öğle farzından evvel iki rek'at;
öğlenin ardından iki rek'at.... Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:6
Not: Bunları
mescidde kıldığı anlaşılıyor
4 rekat:
Âişe
:Peygamber (S) öğle farzından önce dört rek'at...(tatavvu') kılmayı
terketmezdi . Buhari, Namaz:Tatavu Namazı:6
NAMAZDA
SECDE AYETİ OKUNURSA SECDE EDİLİR Mİ:
EVET:
Abdullah ibn
Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Mekke'de iken Ve'n-Necmi Sûresi'm
okudu da bunun sonunda secde yaptı. O'nunla beraber olanlar da, secdeye
vardılar. Buhari,Namaz:Secdeler:1
HAYIR:
Zeyd ibn
Sabit (R): Ben Peygamber'in huzurunda Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudum, fakat
Peygamber (S) bu sûre(nin bitimin)de secde etmedi, demiştir.
Buhari,Namaz:Secdeler:5
KORKU NAMAZI
NASIL KILINIR:
3 farklı
şekilde rivayet vardır.
Bknz: Namaz
,korku namazı (savaşta namaz)
CEMAATLE
NAMAZIN SEVABI KAÇ KAT:
27 KAT:
Ebû Hureyre
(R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Herhangi birinizin
cemâatle namazı, (alışveriş ettiği) çarşısında ve evinde (yalnızca kıldığı)
namazı üzerine yirmi küsur derece ziyâde olur. Bu ziyâdeliğin sebebi şudur: O
kimse abdeste niyet edip abdestini güzel aldığı ve namazdan başka bir kasdı
olmaksızın mescide gittiği zaman (tâ mescide girinceye kadar) her adım attıkça
o adımdan dolayı muhakkak bir derece yükseltilir yâhud o adım sebebiyle
kendisinden muhakkak bir günâh indirilir. Melekler de sizin herbirinize namaz
kılacağı yerde abdestini bozmadan ve orada kimseye eziyet etmeden durduğu
müddetçe: 'Yâ Allah ona salât eyle, yâ Allah ona merhamet eyle!' diye duâ ve
istiğfar ederler".Buhari,Alım-Satım:49
25 KAT:
Ebû Saîd (R)
Peygamber (S)'den şöyle buyururken işitmiştir: "Cemâatle kılınan namaz,
yalnızın kıldığı namazdan yirmi beş derece faziletli olur.Buhari,Namaz:Ezan:30
YEMEK Mİ
NAMAZ MI ÖNCELİKTEDİR
YEMEK:
Akşam yemeğiniz
önünüze konulduğu vakit, akşam namazını kılmadan yemeğe başlayınız; acele edip
de yemeğinizi bırakmayınız .Buhari,Namaz:Ezan:42
NAMAZ:
Ben
Rasûlullah (S)'ı pişmiş bir koyun bacağından bıçakla etleri kesip yerken
gördüm. Bu sırada namaza çağrıldı. Bunun üzerine Rasûlullah hemen kalktı, bıçağı
elinden bıraktı ve abdest almadan namazı kıldırdı.Buhari,Namaz:Ezan:43
Not:
İkincisi takvaca olanıdır.Açlık giderilmiş olduğu için namaz tercih edilmiştir.
RAMAZANDA
TERAVİH KILDIKLARINDA PEYGAMBER HÜCRESİNDEN ÇIKARAK MI ONLARA NAMAZ KILDIRDI ,
YOKSA HÜCRESİNDEYKEN CEMAAT ONA MI UYDU?
Hücreden
çıktı ve cemaate namaz kıldırdı:
Peygamber
(S) mescid içinde i'tikâf için hasırdan bir hücre edinmişti. (Ramazânın son
onunda) birkaç geceler buradan çıkıp cemâatle hem farz ve hem de terâvîh namazı
kılmıştı. ....Buhari,İltisam:3
Hücresinden
çıkmadı , cemaat kendiliğinden ona uydu:
Rasûlullah
(S) gece vakti olunca kendi hücresinde namaz kılardı. Hücrenin duvarı alçak
olduğu için, insanlar Peygamber'in (namaz kılarken) şahsını, yânı karaltısını
gördüler. Bir takım insanlar kalktılar ve O'nun namazına uyup, namaz kıldılar.
Sabah olunca bu yaptıklarını aralarında konuştular... Buhari,Namaz:Ezan:80
ORUÇ
ORUCUN KEFFARETİ:
Orucun
keffareti:
60 gün:
Ebû Hureyre
(R) şöyle demiştir: Peygamber(S)'e bir adam geldi de:
— Ben helak
oldum, ramazânda oruçlu iken eşimle cinsî münâsebette bulundum! dedi.
Peygamber
ona:
— "Bir
köle âzâd et!" buyurdu. O zât:
— Benim köle
âzâd edecek malım yok! dedi. Peygamber:
— "Öyleyse
iki ay arka arkaya zincirleme (keffâret olarak) oruç tut!" buyurdu.
O:
— Buna güç
yetiremem, dedi. Peygamber:
—
"Öyleyse altmış fakire yemek yedir!" buyurdu. O zât:
— Onları
doyuracak şeyin yolunu da bulamam, dedi.
Bu sırada
Peygamber'e içi hurma dolu -râvî îbrâhîm ibn Sa'd'ın: O, mikteldir, dediği
onbeş sâ' hurma olan- bir arak getirildi.
Peygamber:
— "O
soran kimse nerededir?" dedi ve o şahsa:
— "Bu
hurmayı al, yoksullara sadaka yap!" buyurdu. O zât:
— Benden
daha fakır olana mı vereceğim? Allah'a yemîn ederim ki, Medine'nin kara taşlı
iki yanı arasında benim ailemden daha fakır bir ev halkı yoktur! dedi.
Bunun
üzerine Peygamber (S) yan dişleri meydana çıkıp görülünceye kadar güldü. Sonra
da o adama:
— "O
takdirde bunu sizin ev halkı yesin!" buyurdu.Buhari,edep:68,edep95
Not:Bu
naklin oruçla ilgili değil ziharla ilgili olduğunu savunanların Aynı olayı
Ahmet ibni Hanbelin versiyonuyla nakli için bknz: hadisler ,oruç , orucun
keffareti:
Bir gün:
Ebû
Hureyre'den, onun şu hadîsi Peygamber'e yükseltir olduğu zikrolunur: "Her
kim ramazândan bir günün orucunu özürsüz ve hastalıksız olduğu hâlde bozarsa, o
farz orucu -şayet tutsa- nafile olarak tutacağı dehr orucu kaza etmez (onu
ancak onun yerine tutacağı bir günlük kaza orucu öder)" Buhari,Oruç:29
Not: Yânî
farz orucun faziletini nafile oruçta bulamaz.allahdostuseyyid
Katâde ve
Hammâd ibn Süleyman: Ramazân gündüzünde oruç bozan kişi, bozduğu orucun yerine
bir gün kaza orucu tutar, demişlerdir .Buhari,Oruç:29
ORUÇLU İKEN KAN ALDIRILIR MI?(HACAMAT)
EVET
ALDIRILIR
“Peygamber’imiz
oruçlu iken kan aldırmışlardır.”
Ebu Davud
Oruç 29-30; Tirmizi Oruç 59; Buhari Tıp 11,Buhârî, Savm: 32; Müslim, Hac: 11
HAYIR
ALDIRILMAZ
“Kan
aldırmak, yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”
Tirmizi Oruç
60; Ebu Davud Oruç 28; Buhari Oruç 32, İbn Mâce, Sıyam: 18
ORUÇLU İKEN
HANIM ÖPÜLÜR MÜ?
EVET ÖPÜLÜR
Aişe
(r.anhâ)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.) oruçlu iken öper ve
kucaklardı. Ama o nefsine (herkesten) daha çok sahipti."
Buhârî, savm
23; Müslîm, siyam 65, 66, 68; Ebû Dâvud, tahare 106; tbn-i Mâce, sıyâm 19, 20;
Tinnizî, savm 31, 32; Ahmet b. Hanbel, VI, 40, 42, 44, 98, 113, 126, 128, 156.
HAYIR
ÖPÜLMEZ
Peygamber
{Sallallahü Aleyhi ve Sellem)"m mevlâsı Meymûne (Radıyallâhü anhâyâan;
Şöyle demiştir: Oruçluyken oruçlu eşini öpen adamın durumu Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'e soruldu. Buyurdu ki i «İkisinin orucu bozulmuş
olur.»"İbni Mace;oruç
Abdullah bin
Abbas şöyle demiştir :
"Mübaşeret
hakkında yaşlı oruçluya ruhsat verilmiş, genç oruçluya da mekruh
sayılmıştır."İbni Mace;oruç
CÜNÜP HALDE
İMSAK VAKTİNİ GEÇİREN ORUÇ TUTAR MI:
Tutar:
Âişe ve Ümmü
Seleme 'den: Rasûlullah (S) ehliyle cinsî münâsebetten dolayı cünüb olduğu hâlde
fecr ona erişirdi. Fecrden sonra Rasûlullah yıkanır ve orucu
tutardı.Buhari,Oruç:22
Tutmaz:
Ebû
Hureyre'den: Cünüb olarak sabaha giren oruç tutmaz. Buhari,Oruç:22
Not:
Buhari birincisi, yânî Âişe ve Ümmü Seleme hadîsi ittisal bakımından daha
sağlam olduğunu söylemektedir.
Not: Konu
oruca ne zaman niyyet edilir faslıyla ilgilidir.Bknz:mezhepler,ibadet
ihtilafları, oruca ne zaman niyyet edilir.
Yorum: Peygamberin
sabah namazını cemaatle kıldığını ve imamlık yaptığını düşünürsek , iki
rivayeti şu şekilde birleştirebiliriz.Birinci hadiste kastedilen imsak vakti
girdikten sonra peygamberin yıkanıp mescide gittiği ve namazı kıldırdığı ve o
gün orucunu tuttuğu şeklinde olabilir.İkinci hadisde kasdedilen ise namaz
vaktini de geçiren kişi olabilir.Ebu Hureyre'nin bu görüşünden döndüğüne dair
rivayet de vardır.
AŞURA ORUCU
NE ZAMANDAN BERİ TUTULUYOR:
Medine'ye geldikten sonra:
İbn
Abbâs(R)'tan şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) Medine'ye geldiği zaman
Medîneliler'i bir gün, yânî âşûrâ günü oruç tutarlar buldu. (Peygamber: Bu
nedir? diye sorunca) Onlar:
— Bu büyük
bir gündür. Bu öyle bir gündür ki, Allah bu günde Musa'yı (ve ümmetini
düşmanlarından) kurtardı ve Fir'avn hanedanını da denizde boğdu. Onun için
Allah'a şükr olarak bunda oruç tuttu, dediler.
Bunun
üzerine Peygamber:
— "Ben
Musa'ya Yahudiler'den daha yakınım"buyurdu da kendisi bu günü oruç tuttu
ve bu gün oruç tutulmasını emretti.Buhari,Enbiya:26,ensar menkb.:51
Mekke'den beri:
Âişe (R)
şöyle demiştir: Âşûrâ, Câhiliyet devrinde Kureyş'in oruç tutar olduğu bir
gündü. Peygamber (S) de âşûrâ orucunu tutardı. Medine'ye geldiği zaman da bu
orucu tuttu ve sahâbîlerine de bu orucu tutmalarını emretti. (İkinci sene)
Ramazân orucu emri inince, isteyen âşûrâ orucunu tuttu, isteyen onu tutmaz
oldu.Buhari ensarın menkıbeleri:25
PEYGAMBER
İTİKAFA NE ZAMAN GİRERDİ:
Son 10 gün:
Peygamber
(S) ramazândan son on günde i'tikâf ederdi.Buhari,İtikaf:1
Ortadaki 10 gün:
Rasûiullah
(S) ramazândan ortadaki on günde i'tikâf ederdi. Yine bir sene tâ ramazânın
yirmibirinci gecesi oluncaya kadar i'tikâf etti. Bu gece O'nun, sabahında
i'tikâf yerinden çıkacağı gecedir. Buhari,İtikaf:1
...Biz
Rasûlullah'ın beraberinde ramazânın ortasındaki on günü i'tikâfına
girmiştik...Buhari,İtikaf:9
Not: Peygamber
her iki zamanda da itikaf etmiştir.
Not
2: Peygamber Şevval ayının son on günü de itikaf etmiştir.Fakat bu
çelişki değildir.Kadınlarının da kendisi gibi çadır kurup itikaf etmesinin adet
haline gelmesinden endişelenerek böyle bir uygulama yapmıştır.Şevval ayındaki
itikaf Ramazan ayında niyetlenilip yapılamayan itikafın kazası olabilir!?
Hadis:
Rasûlullah
sabah namazını kıldırdığı zaman i'tikâf çadırına dönmek âdetinde idi. Bu dönüş
sırasında kurulmuş olan çadırları gördü ve:
—
"Bunlar nedir ki?" diye sordu. Sahâbîler:
— Âişe'nin,
Hafsa'nın ve Zeyneb'in çadırlarıdır, dediler. Rasûlullah:
—
"Onlar bununla birr mi (yânı hâlis iyilik ve ibâdet mi) irâde ediyorlar?
Ben bu ay i'tikâf etmiyorum" buyurdu ve i'tikâf etmeyi bırakıp döndü.
Nihayet
ramazândan çıkınca, şevvalden on gün i'tikâf etti.Buhari,İtikaf:14,18
HAC
SAFA VE
MERVE TEPELERİ ARASINDA KOŞMAK (REMEL YAPMAK)(hervele yapmak: çalımlı, koşarak
yürümek)
YAPILIR:
Sa'y
ederken, iki tepe arasındaki çukur bölgede bulunan iki yeşil sütun arasında
koşmak (remel) sünnettir. Umretul-Kaza esnasında Rasûlüllah (s.a.s),
sa'y'ederken bu mahalde remel yaparak koşmuştur. Bunun sebebi, etraftaki
tepelerden müslümanları seyreden müşriklere karşı kuvvetli ve zinde görünmek
istemesidir (Buhârî, Meğazî, 43). Rasûlüllah (s.a.s) Safa'dan vâdinin ortasına
kadar yürüyordu, buradan çıkana kadar da koşuyordu (İbn Hanbel, III, 320, 388;
Buhârî, Hac, 63; İbn Mâce, Menâsik, 84).
YAPILMAZ:
İbn Abbâs
şöyle demiştir: "Mekke vâdîsinin içinde Safa ile Merve arasında sa'y etmek
bir sünnet değildi. Orada ancak Câhiliye halkı sa'y ederler ve: Bathâ'yı, yânî
seyl yerini ancak şiddetli yürüyerek geçeriz, derlerdi.Buhari,Ensarın
menkıbeleri:26
Not: İbn
Abbâs, sa'yin sünnetliğini nehyetmiyor, fakat şiddetle yürüyüşü nehyediyor.
Çünkü sa'yin aslı Rasûlullah'ın yoludur, hacda ve umrede vâcib bir rükündür.
Cumhur, vâdînin seyl yerinde şiddetle yürümenin müstehâblığma kaail oldular.
İbn Abbâs onlara muhalefet etmiştir.
HACDA KOKU
SÜRMEK:
SÜRÜLÜR:
Âişe (R):
Ben Rasûlullah(S)'ı ihrama girerken, ihramı için, bir de ihramı çıkarıp hılle
girdiği için Ka'be'yi tavaf etmesinden önce güzel koku ile kokulandırır idim,
demiştir .Buhari,Hac:18
SÜRÜLMEZ:
Peygamber
el-Cı'râne'de bulundu sırada, yanında sahâbîlerinden bir topluluk da varken,
yanına bir adam çıkageldi ve:
— Yâ
Rasûlallah! Güzel koku sürünmüş olarak umre için ihrama giren bir kimse
hakkında nasıl re'y edersin (yânî ne buyurursun)? diye sordu.
Rasülullah
ona:
—
"Bedenine ve elbisene bulaşan kokuyu üç kerre yıka, üzerindeki cübbeyi de
çıkar, (bu ihramı giy de) haccında yapacağın işler gibi, umrende de yap!"
buyurdu .Buhari,Hac:17
İHRAMLIYKEN
SİLAH TAŞIMAYA CEZA GEREKİR Mİ:
EVET:
Ve İkrime:
İhrâmlı düşmandan endîşe ettiği zaman silâh kuşanır ve fidye verir, demiştir.
Buhari,Muhsar:28
HAYIR:
Peygamber
(S) -hicretin yedinci yılındaki- zu'1-ka'de ayında umre yaptı. Mekke ahâlîsi,
onu Mekke'ye girmeğe bırakmamışlardı. Nihayet Peygamber, Mekkeliler'le,
Mekke'ye hiçbir silâh sokulmayacak, ancak kılıf içinde kılıç sokulacak diye
hükümleşmişti.Buhari,Muhsar:28Not:Peygamber ceza kurbanı vb. yapmamıştır.
ZEKAT -MAL MÜLK
FITIR
SADAKASI MİKTARI BUĞDAYDAN NE KADAR:
Bir sa mı , bir müd mü?
Biz fıtr
zekâtını taamdan (yânî buğdaydan veya her nevi' yiyecek maddesinden) bir sâ'
olarak çıkarır idik. Yâhud arpadan bir sâ' olarak, yâhud hurmadan bir sâ'
olarak, yâhud ekit denilen yoğurt kurusundan bir sâ' olarak, yâhud kuru üzümden
bir sâ' olarak (çıkarır idik).Buhari,fıtır sadakası:5
Abdullah
(ibnu Umer) şöyle'demiştir: Peygamber (S) fıtr zekâtının hurmadan bir sâ'
olarak, yâhud arpadan bir sâ' olarak verilmesini emir buyurdu. Abdullah ibn
Umer (R): Müteakiben insanlar buğdaydan iki müdd'ü (yânî yarım sâ'ı) bunun
dengi yaptılar, demiştir.Buhari,fıtır sadakası:5
Ebû Saîd
el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Biz Peygamber (S) zamanında -fıtr sadakasını-
taamdan (yânî buğdaydan veya her nevi' yiyecek maddesinden) bir sâ'veriridik.
Hurmadan bir sâ', yâhud arpadan bir sâ', yâhud kuru üzümden bir sâ' verirdik.
Muâviye (devlet başkanlığına) geldiği ve Şam'dan buğday bolgelince Muâviye: Buğdaydan
bir müdd, (diğer hububattan) iki müdde denk olur zannediyorum,
dedi.Buhari,fıtır sadakası:6
MALIN NE
KADARINI DAĞITMALI
Üçte birini dağıt:
Sa'd ibn Ebî
Vakkaas (R) şöyle demiştir; Veda Haccı yılı Mekke'de tutulduğum ve ölüme
yaklaştığım şiddetli bir hastalığımda Peygamber (S) beni ziyaret etti. Ben:
— Yâ
Rasûlallah! Bendeki bu hastalık, görmekte olduğun şu dereceye ulaştı. Ben mal
sahibiyim. Bana bir tek kızımdan başka vâris olacak kimse yoktur. Buna göre ben
malımın üçte ikisini sadaka yapayım mı? diye sordum.
Rasûlullah:
—
"Hayır (sadaka etme)' buyurdu. Râvî dedi ki: Ben:
— Yarısını
sadaka yapayım mı? dedim. Rasûlullah:
—
"Hayır" buyurdu da şöyle devam etti: "Üçte bir (sana sadaka
yapman için yeter) yâ Sa'd! Üçte bir de çoktur. Çünkü senin kendi zürriyetini
zengin bırakman, onları muhtaç ve insanlara el açar bir vaziyette bırakmandan
hayırlıdır" buyurdu.Buhari,Ensarın menkıbeleri:48,Buhari,dua:43
Hepsini dağıt:
Ebû Zerr (R)
şöyle demiştir: Ben (bir seferde) Peygamber'in beraberinde bulundum. (Dönüşte)
Peygamber onu, yânî Uhud Dağı'nı görünce:
—
"Uhud'un benim için altın olmasını, ondan bir dinarın üç günden fazla
yanımda beklemesini arzu etmem. Ancak bir dînâr müstesna; O bir dînârı da ben
yalnız bir borç (ödemek) için hazırlarım" buyurdu.
Sonra
devamla:
—
"(Malca zengin) çok kimseler vardır ki, onlar (sevâbca) çok azdırlar;
ancak malı (iyilik yolunda) şöyle şöyle sarf etmiş olan müstesnâ -Râvî Ebû
Şihâb Abdu Rabbih önüne, sağına ve soluna işaret etti-. Bunlar da pek azdır"
buyurdu.Buhari,İstikraz:4
Not: Birinci
hadis fetvaca ,ikincisi takvacayı gösteriyor olabilir.
DENİZ
ÜRÜNLERİNDE 1/5 ZEKAT VAR MI?
Zekat yok:
Ve İbn Abbâs
(R) "Anber, mâden ve kenz değildir, o denizin kıyıya attığı bir
şeydir" demiştir .Buhari, Zekat:65
Buhârî
(Hasen Basrî'nin bu sözünü reddetmek maksadıyle): "Peygamber (S) beşte bir
vergiyi, ancak mâdenlerde vâcib kılmıştır; yoksa suda elde edilecek (balık,
anber ve inci gibi) şeylerde beşte bir zekât vergisi yoktur" dedi.Buhari,
Zekat:65
Zekat var:
el-Hasen
el-Basrî de: "Anberde ve incide hums, yânî beşte bir nisbetinde vergi
vardır" demiştir .Buhari, Zekat:65
TARIM:
ARAZİ BEDEL
KARŞILIĞI VEYA YARICIYA VERİLİR Mİ:
HAYIR:
Câbir ibn
Abdullah(R)'tan tahdîs etti. o şöyle demiştir: Bizden bir takım adamların
fazla arazîleri vardı. Onlar: Biz bu arazîleri üçte bir, dörtte bir ve yarı
karşılığında icara verelim, dediler. Bunun üzerine Peygamber (S): "Kimin
toprağı, tarlası varsa onu kendisi eksin yâhud (ekmekten âciz olursa) onu
mü'min kardeşine (âriyeten) versin. Bunu yapmazsa tarlasını (boş) tutsun"
buyurdu.Buhari,Hibe:33
“Kimin bir
arazisi varsa onu eksin. Veya kardeşine versin, o eksin. Araziyi 1/3 (üçte bir)
ve 1/4 (dörtte bir) karşılığı veya belli bir yiyecek karşılığı olarak kiraya vermesin.”Ebu
Davud
Peygamber
(S) ekinleri hareket etmekte olan bir tarlaya çıktı da:
— "Bu
arazî kimindir?" diye sordu. Ordakiler:
— Bu tarlayı
Fulân kimse kira ile tuttu, dediler. Bunun üzerine Peygamber:
—
"Dikkat edin! Eğer o mal sahibi bu kiracıya o tarlayı minha yoluyla
verseydi, kendisi için bu arazî karşılığında belli bir ücret almasından daha
hayırlı olurdu" buyurdu Buhari,Hibe:33
EVET:
Amr ibn
Dînâr dedi ki: BenTâvûs'a: Keski muhâbara akdini terketsen! Çünkü bâzı
sahâbıler, Peygamber (S) muhâbara yoluyla zirâatten nehyetti diyorlar, dedim.
Tâvûs: Ey Amr, ben onlara veriyorum ve onları zengin kılıyorum (yâhûd onlara
yardım ediyorum). Ve bana Peygamber bundan nehyetti diyenlerden daha bilgili
olan kimse, yânî İbn Abbâs haber verdi ki, Peygamber (S) bundan (yânî arazîyi
ücret mukaabili kiraya vermekten) nehyetmemiştir; fakat: "Sizden
birinizin tarlasını zirâat için dîn kardeşine (meçcânen) vermesi, kendisi için
o arazî mukaabilinde belli bir ücret almasından daha hayırlıdır"
buyurmuştur, dedi .Buhari,Muzaraat:10
ALTIN VE
GÜMÜŞLE YARICILIK OLUR MU:
Râfi' ibnu
Hadîc (R) şöyle dedi: Biz Medîne ahâlîsinin ekin ekme yeri (yânî tarla)
yönünden en çoğu idik. Biz arazîden bir kısmı mal sahibine âiddir diye
isimlendirilmiş olarak diğer tarafını kiraya verir idik. Râfi' dedi ki: Bazen
bu kısım musîbete uğrar (helak olur), kiraya verilen arazî selâmete çıkar;
bâzı defa da aksine, kiraya verilen asıl arazî musîbete uğrar da, mal sahibine
ayrılan kısım âfetten selâmete çıkardı. İşte bunun için bu şekilde kiraya
vermekten nehyolunduk. Altın ve gümüşe gelince, o zamanda (bunlarla kira âdeti)
yoktu .Buhari,Muzaraat:7
Not:Aynı hadisin devamı başka yerde şöyledir:...fakat gümüş para ile kiraya vermekten nehyolunmadık .Buhari, Şartlar:7
Not:Aynı hadisin devamı başka yerde şöyledir:...fakat gümüş para ile kiraya vermekten nehyolunmadık .Buhari, Şartlar:7
SAĞLIK
PARAYLA KAN
ALDIRMA OLUR MU?
EVET
Enes ibn
Mâlik (R) şöyle demiştir: Ebû Taybete, Rasûlullah'ı kan alma tedavisi yaptı da,
Rasûlullah, Ebû Taybete'ye bir sâ' (1040 dirhem) hurma verilmesini emretti.
Bundan başka Ebû Taybete'nin efendisi(Hârise oğulları)ne de Ebû Taybete'nin
(ödemeye mükellef olduğu) vergisinden hafifletmelerini emir buyurdu.
Buhari,Alım-Satım:95
Peygamber
(S) kendisinden kan aldırdı da, kan alma tedâvîsi yapan haccâma ücretini verdi.
Buhari,icare:18
HAYIR
Ebû
Cuhayfe'nin oğlu Avn haber verip şöyle demiştir: Ben babam Ebû Cuhayfe'nin kan
alma tedavisi yapan bir köle satın aldığını gördüm. (Ebû Cuhayfe emretti de
bunun âletleri kırıldı.) Ben babama bu kan alma âletlerinin kırılma sebebini
sordum. Babam: Rasûlullah (S) kan alma bedelinden, köpek bedelinden, kadın
kölenin (haram olan) kazancından nehyetti. Ve yine Rasûlullah döğme yaptırana,
ribâ yiyiciye, ribâ kazancı yedincisine la'net etti; suret yapan musavvir
kişiye de la'net etti, dedi .Buhari,Alım-Satım:113
YEME - İÇME - TEMİZLİK
AYAKTA SU İÇİLİR
Mİ
İÇİLMEZ:
Enes
(r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) kişinin ayakta su
içmesini yasaklamıştır.(Ebu Davud,içecekler;13-Müslim, eşribe 112, 113, 115;
Tirmizî, eşribe II; İbn Mâce, eşribe 21; Dârimî, eşribe 24; Ahmed b. Hanbel,
III, 32, 45, 54, 118, 131, 147, 182, 199, 214, 250, 291
İÇİLİR:
Nezzâl b.
Sebre'den şöyle rivayet olunmuştur:Ali b. Ebî Tâlib (r.a) bir su isteyip ayakta
içmiş ve:
Bir takım
insanlar, kendilerinden birinin bunu yapmasını
çirkin görüyorlar. Oysa ben Rasûlullah (s.a)'ı beni yaparken
gördüğünüz (şu) işin aynısını yaparken gördüm, demiş. (Ebu Davud,içecekler;13-
Buharî, eşribe 16; Müslim, eşribe 118, 119; Tirmizî, eşribe 12; Nesâî, menâsik
165, 166, tahâre 77, 90, 102; İbn Mâce, eşribe 21; Ahmed b. Hanbel, I, 102,
144, 159
AT ETİ YENİR
Mİ?
Evet:
Delil:Esma:
Biz Rasûlullah (S) zamanında Medine'de iken beygiri boğazından kestik de onun
etini yedik.Buhari,Av:24
Hayır:
"O,
atı, katırı ve eşeği bunlara binmeniz ve süs için yarattı." (Nahl,
16/8)
"Resulullah
at, katır, eşek etini ve azı dişi bulunan her yırtıcı hayvanın etini yasak
etti." (Ahmed b. Hanbel, I, 147, 244, 289; IV, 89, 90, 127)
Hatice:
HİLAFET KİMİN HAKKIDIR?
RECM:
Ömerin iki farklı tutumu 1:
İleride bazı kişiler çıkacak ve recm cezasını Kuran’da bulmuyoruz diye recmi inkar edeceklerdir. İşte bu kişiler okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklardır. Eğer halkın “Ömer, Kuran’a ilave yapıyor” demesinden korkmasam, bu recm ayetini Kuran’a yazardım.
KIBLEYE
DOĞRU İŞENİR Mİ
İŞENİR
-.......Abdullah
ibn Umer (R) şöyle demiştir: Bir ihtiyâcım sebebiyle (kızkardeşim) Hafsa'nın
evinin damının üstüne çıkmıştım. Bu esnada Rasûlullah(S)'ı gördüm, arkasını
Kıble'ye, önünü de Şam'a döndürerek hacetini def ediyordu Buhari- Temizlik
"Resulüllah
(s.a.) bizim kıbleye dönerek abdest bozmamızı yasaklamıştı. Kendisini vefatından
bir yıl önce kıbleye doğru abdest bozarken gördüm."İbni mace -Taharet ;18
İŞENMEZ
.......Ebû
Eyyûb el-Ensârî şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu:
"Biriniz
hacetini yerine getirmeğe gittiği zaman Kıble'yi karşısına almasın,
(Medine'nin) şarkına yâhud garbına doğru dönünüz. Buhari- Temizlik
AYAKTA
İŞENİR Mİ
İŞENİR
-.......Huzeyfe
şöyle demiştir: Peygamber (S) -bir kerre Ensâr'dan- bir kavmin süprüntülüğüne
vardı da ayakta dikilerek işedi. Sonra su istedi. Ben de O'na bir mıkdâr su
götürdüm, kendisi onunla abdest aldı. Buhari- Temizlik:66,67
İŞENMEZ
Hz. Âişe'den
gelen şu hadislerle ayakta bevl etmenin neshedildiğine hükmetmişlerdir:
"Resul-i
Ekrem (s.a.) Kur'an kendisine nazil olalidan beri, hiç ayakta
bevletmemiştir."Ebu Davud- Temizlik;1
"Kim
size Resul-i Ekrem ayakta bevletti derse, inanmayın,- o ancak oturarak
bevlederdi."İbn Mâce, tahâre 14; Tirmizî, tahâre 8; Nesâî,tahâre 24.
TUVALET İÇİN
UZAKLAŞMAK
EVET
...Câbir b.
Abdillah 'dan, demiştir ki; "Peygamber sallellahü aleyhi vesellem abdest
bozmak istediği zaman kendisini hiç bir kimse göremeyecek kadar (gözlerden
uzaklaşıp) giderdi." Ebu Davud- Temizlik;1 ,
HAYIR
Huzeyfe
(r.a.) demiştir ki ben, Hz. Peygamberin abdest bozarken yalnız kalmak isteyeceğini
düşünerek oradan uzaklaşmak istediğimde, Resulüllah beni çağırdı. Ben de hemen
arkasında (Resulüllah'a sütre olması için) durdum." Ebu davud- Temizlik;1
HAYIZLI
KADIN CAMİYE GİRER Mİ?
EVET
a. Hz. Aişe
(ra) anlatıyor: “Resulullah (a.s.m) bana Mescidden hasırı / seccadeyi getir.”
buyurduğunda, ben hayız halinde olduğumu söyledim. Bunun üzerine “Hayız halin
senin elinde olmayan bir şeydir.” buyurdu. Tırmızi-Temizlik 101 ;Müslim, Hayız,
(299) 11- 13]İbn Mâce, Tahara: 120; Buhârî, Hayz: 11
NOT:Aynı
hadisin bir başka şekilde nakledilmektedir ki ozaman anlam tamamen
değişmektedir.İkinci rivayete göre peygamberimiz elini uzatarak Aişe'nin
seccadeyi almasını /veya vermesini istemiş o da"hayızlı olduğu için"
bundan çekinince senin elin hayızlı değil elini mescide uzat anlamında
bir söz söylemiştir.Buradaki "el" gerçek "el" anlamında
kullanılmıştır.Bu haliyle hayızlı kadının mescide giremeyeceğine delil
olmaktadır.(Ebu Davud- Hayz)
b. Hz.
Meymune (ra) anlatıyor:
“Bizden
birisi hayız halinde olduğu halde hasırı / seccadeyi götürüp Mescide sererdi.”
(Nesaî, Taharet, 174)
HAYIR
"...
Ümmü Seleme (Radıyallâhü mthâ)'tan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Resülullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu mescidin avlusuna girerek en yüksek sesiyle:
«Şüphesiz
mescid, cünüb adama ve hayızh kadına helâl değildir.» buyurdu."(İbn Mâce,
Tahâre, 92(645); Dârimî, Vudû',116).
NAMAZ VAKTİ
OLUNCA YEMEK Mİ NAMAZ MI TERCİH EDİLMELİDİR:
Namaz:
Kendisi
Rasûlullah'ı, elinde pişmiş koyun küreğinden et kesip yerken görmüştür. Bu
sırada namaza çağrılmış, Rasûlullah da elindeki kürek kemiğini ve ondan
kesmekte olduğa bıçağı bırakmış, sonra kalkıp, yeni bir abdest almaksızın namaz
kıldırmiştır .Buhari, Yiyecekler:58
Yemek:
Enes ibn
Mâlik: Peygamber (S): "Yemek ortaya konulduğu ve namaz da ikaamet edildiği
zaman, sizler yemeğe başlayınız (sonra namaz kılınız)" buyurmuştur
"Buhari, Yiyecekler:58
ÖLÜ- CENAZE
PEYGAMBER,
ABDULLAH BİN UBEYY BİN SELULE GÖMLEĞİNİ NE ZAMAN VERDİ?
Abdullah ibn
Ubeyy öldüğü zaman oğlu Abdullah, Peygamber'e geldi ve: Yâ Rasûlallah!
Gömleğini bana ver de babamı onun içinde kefenleyeyim; namazını da Sen kıldır
ve onun için mağfiret isteyiver, dedi. Peygamber(S), Abdullah'a kendi gömleğini
verdi ve: "Cenaze hazırlanınca bana haber ver de namazını kılayım"
buyurdu. Müteakiben Abdullah cenazenin hazırlandığını Peygamber'e bildirdi.
Peygamber onun cenaze namazını kıldırdı.Buhari:cenazeler,22
Bize
îbnuUyeyne, Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti. O, Câbir'den şöyle dediğini
işitmiştir: Abdullah ibn Ubeyy gömüldükten sonra, Peygamber (S), Abdullah ibn
Ubeyy'in yanına geldi ve onu çukurundan dışarı çıkarttı. Akabinde onun cildine
kendi tükürüğünden üfledi ve ona gömleğini giydirdi. Buhari:cenazeler,22
ÖLÜNÜN
ARDINDAN FERYAD ÖLÜYE AZAB GETİRİR Mİ
Hadis:
"Ölü,
ailesinin ağlamasının bir kısmı sebebiyle azap görür". Buharî (Canaiz,
32), Müslim (Cenaiz, 16, 18, 19), Nesai (Cenaiz,13-15) ve Tirmizi (Cenaiz,
33-34)
Hadis:
Âişe:
Allah'a yemîn ederim ki, Rasûlullah (S): "Allah, ehl ve ailesinin ölüye
ağlamasından dolayı bir mü'mini azâb eder" hadîsini söylememiştir. Lâkin
Rasûlullah (S): "Allah ehl ve ailesinin kendisine ağlamasından dolayı
kâfirin azabım artırır" buyurduAyetler:
"Kimse
başkasının (günah yükünü) yüklenmez.”(Fatır, 35/18)
"Günah
yükü altında ezilen bir kimse, günahını taşımak için başkalarını çağırsa, o
akrabası da olsa, yükünden az bir kısmını bile taşımayı kabul etmez/onun
günahından hiçbir şey başkası tarafından taşınmaz." (Fatır, 35/18)
ŞEHİDİN
CENAZE NAMAZI KILINIR MI?
HAYIR:
Câbir ibn
Abdillah (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Uhud şehîdlerinden ikişer kişiyi bir
örtü (yânî bir kabir) içinde birleştiriyordu. Sonra: "Bunların hangisi
Kur'ân'ı daha çok öğrenmiştir?" diye soruyordu. Bu çift şehîdlerden biri
kendisine işaret edilince, onu kabirdeki lahdin içine önce koyuyordu. Ve sonra:
"Ben bu mucâhidler üzerine (yânî hayâtlarım Allah yolunda feda
ettiklerine) kıyamet günü bir şahidim" buyurdu ve bu şehîdlerin kendi
kanları içinde, yıkanmadıkları ve üzerlerine namaz da kilınmadığı hâlde gömülmelerini
emretti.Buhari,Cenazeler;72
EVET:
Ukbe ibn
Âmir(R)'den (o, şöyle demiştir): Peygamber (S) bir gün çıkıp Uhud şehîdlerine
cenaze üzerine kıldığı namazı gibi namaz kıldı .Buhari,Cenazeler;72
ÖLÜLER BİZİ
DUYAR MI?
EVET:
Bedir'de
öldürülenler hakkında Rasûlullah'ın söylediği sözü şöyle zikretmiştir:
Rasûlullah (S) onların cesedlerini kuyuya atarken, onlara hitaben:
—
"Sizler Rabbinizin va'detiiği şeyi gerçek buldunuz mu?" buyurdu.
Mûsâ ibn
Ukbe (geçen senedle) şöyle dedi: İbn Umer'in mevlâsı Nâfi' şöyle dedi: Abdullah
ibn Umer şöyle dedi: Rasûlullah'ın sahâ-bîlerinden bâzı insanlar:
— Yâ
Rasûlallah! Ölmüş olan insanlara mı nida ediyorsun? dediler.
Rasûlullah
da:
—
"Sizler benim söylediğim sözleri onlardan daha iyi işitir değilsiniz"
buyurdu. Buhari,Megazi:12
HAYIR:
Abdullah ibn
Umer (R) şöyle demiştir: Peygamber (S), Bedir kuyusu üzerinde durdu da,
içindeki ölülere hitaben:
— "Siz,
Rabb'inizin va'dettiği ikaabı hakk buldunuz mu?" buyurdu.
Sonra da:
—
"Şübhesiz şimdi onlar benim kendilerine söylemekte olduğum şeyi
işitmektedirler" diye ekledi.
îbn Umer'in
bu hadîsi Âişe'ye zikrolununca, Âişe:
— Peygamber
(S) ancak "Onlar şimdi benim kendilerine öteden beri söylemekte olduğum
(tevhîd, îmân ve bunların gayrı) şeylerin hakk olduğunu bilmektedirler"
buyurmuştur, dedi.
Sonra:
"Şübhesiz ki sen ölülere işittiremezsin. Arkalarına dönmüş kaçarlarken
sağırlara da işittiremezsin " («ı-Nemi: 80) âyetini ve: "Sen
kabirlerde olanlara da işittirecek değilsin' (Fâtır: 22) âyetini
okudu.Buhari,Megazi:8
KADINLAR
KADINLARIN
BEDENLERİ Mİ , GÖNÜLLERİ Mİ NAZİK?
BEDENLERİ
Peygamber
(S) bir seferinde yol alırken Habeşli bir deve sürücüsü güzel sesiyle
kadınların bindikleri develeri hızlı bir şekilde yürüttü. Bunun üzerine Peygamber
ona hitaben:
— "Yâ
Enceşe, yumuşak ol! Yazık sana! Camları (yânî cam gibi nâzik olan kadınları)
hızlı yürütme!" buyurdu.Buhari,edep:116-232
GÖNÜLLERİ
Katâde:
Peygamber "Cam şişeler" sözüyle, kadınların (gönüllerinin) za'flarını
kasdediyordu, dedi. Buhari,edep:116-234
Not: Kadınlar
cam gibi nâzik bedenli oldukları için hızlı hareketten rahatsız olabilirler
yâhud kadınlar zayıf gönüllü oldukları için Enceşe'nin güzel sesinden
etkilenip, onun te'sîriyle cam gibi ince gönülleri kırılır, rahatsız olabilir,
fitneye düşebilirler...
KADINLARDA
KİM DAHA ÜSTÜN:
Aişe:
Âişe'nin,
ümmetimin kadınlarına karşı üstünlüğü, tirid yemeğinin diğer yemeklere karşı
üstünlüğü gibidir.Buhari,enbiya:48
Hatice:
Zamanındaki
dünyâ kadınlarının hayırlısı İmrân kızı Meryem'dir. Bu ümmetin kadınlarının
hayırlısı da Hadîce'dir.Buhari,enbiya:2
KADIN YALNIZ
BAŞINA KAÇ GÜN YOLCULUK EDEBİLİR:
3 GÜN:
Kadın, nikâh
geçmez bir mahrem sahibinin maiyyetinde olmak müstesna, üç gün yolculuk
etmez.Buhari,Namaz:Namazın kısaltılması:4
1 GÜN:
Allah'a ve
âhiret gününe îmân eder bir kadına, yanında bir mahremi olmaksızın bir gün bir
gecelik mesafeye kadar yolculuk etmesi halâl olmaz.Buhari,Namaz:Namazın
kısaltılması:4
Not:
Çelişki şu
şekilde giderilmiştir."Bir gün bir gece rivayeti, yirmidört saatlik
mesafeye sefer olup, yavaş yürüyüşle bu mesafe alelade üç günde gidildiği için,
bir gün bir gece rivayeti ile üç gün rivayeti arasında ma'nâ farkı kalmamış
olur."allahdostuseyyid
KAFİR EŞİ
OLAN MÜSLÜMAN KADIN KOCASINDAN BU YÜZDEN AYRILIRSA KOCASININ ÖDEDİĞİ BEDEL GERİ
ÖDENİR Mİ:
EVET:
...İnkarcıların
bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini
kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel
yoktur...MÜMTEHİNE:10
HAYIR:
Ben Atâ'ya:
Müşriklerden bir kadın müslümânlara geldiğinde, onun müşrik olan kocasına Yüce
Allah'ın "Kâfir zevcelerin bu kadınlara sar/ettiklerini onlara
verin,,." (ei-Mumtehine; ıo) kavlinden dolayı, kadının eski mehrinin
bedeli verilir mi? diye sordum.
Atâ: Hayır
verilmez, bu surette zikredilen verme, ancak Peygamber (S) ile, ahd ehli
müşrikler arasında idi(; bugün ise hayır), diye cevâb verdi.
Mucâhid
de: Bunların hepsi, Peygamber ile Kureyş arasında yapılmış olan sulh
müddeti içinde idi (sonra bu, fetih günü kesildi), demiştir.Buhari, Talak:19
Not: Buradaki
rivayet ayetle çelişmektedir.
Bknz: İslam
eleştirisi gerçekler :Kafir kadın ve erkek ile evlenilmez:Mümtehine,10 maddesi
KIYAMET
/CENNET/ CEHENNEM
DECCAL KÖR
MÜ , ŞAŞI MI?
Deccâl şaşıdır. Buhari,enbiya:5
Onun
(Deccal'in) bir gözü kördür.Buhari,enbiya:5
KEVSER NERESi,
HAVZ NERESİ VE NEREDELER:
Cennetttedir:
İbn Abbâs
(R): Kevser, Allah Taâlâ'mn O'na, yânî Rasûlü'ne ihsan buyurmuş olduğu çok
hayırdır, demiştir.
Ebû Bişr
dedi ki: Ben Saîd ibn Cubeyr'e:
— Birçok
kimseler Kevser'in cennette bir nehir olduğunu söylüyorlar, dedim.
Bunun
üzerine Saîd ibn Cubeyr:
— Cennetteki
o nehir de Allah Taâlâ'mn O'na ihsan buyurduğu hayırdandır, cevâbını verdi .
Buhari,Rikak:53
Mahşer
yerindedir:
Kıyamet günü
benim yanıma sahâbilerimden bir zümre gelecek de onlar benim havzımdan geri
döndürülüp koyulacaklardır. Ben de:
— Yâ Rabb!
(Onlar benim) sahâbîlerim! derim.
— Senden
sonra onların ne bid'atler ortaya çıkarmış oldukları hakkında Sen 'in hiçbir
ilmin yoktur. Muhakkak onlar arkaları üzere dönüp gerisin geri dînden
çıkmışlardır, buyurur.Buhari,Rikak:53
Not: Karışıklığın
sebebi cennetteki kevser ırmağı ile mahşer yerindeki havz (havuzun)
karıştırılmasından kaynaklanmaktadır.İkisi ayrı şeydir.Zaten havz cennette
olmuş olsaydı kovulan kişiler oraya nasıl girecekti?
Aliyyü'l-Kârî
" Hazret-i Peygamber'in nehri Cennet'te; havzı ise kıyametin koptuğu
yerdedir" diyerek bu duruma açıklık getirmiştir. (Fıkh-ı Ekber Şerhi, çev.
Y. V. Yavuz s. 240 da)
KIYAMET ALAMETİ
OLARAK KADINLAR NE KADAR ARTACAK:
1 ERKEĞE 50:
....erkeklerin
mikdârı azalıp da kadınların çoğalması, o derecede ki elli kadının yalnız bir
tek kayyımları, yânî bakanı olması kıyamet
alâmetlerindendir.Buhari,içecekler:giriş
1 ERKEĞE 40
:
Ve o sırada
sen erkeklerin azlığından ve kadınların çokluğundan dolayı (koruyucusuz) kırk
kadının bir tek erkeğin ardından yürüyüp ona sığındıklarını
görürsün.Buhari,Nikah:111
MİRAÇ
MİRAC'A
NEREDEN YÜKSELDİ?
Bir
kerresinde ben Beyt'in (yânı Ka'be'nin) yanında uyurla uyanık arası
bir hâlde bulunuyordum.Buhari,bedul hak:7
Not: Bknz: AKLI ZORLAYAN HADİSLER - MİRAÇ
Mekke'de
iken içinde bulunduğum evin tavanı (ansızın) yarıldı.(amcasının kızı
Ümmühânî’nin evinde) Cibril indi. Göğsümü yardıktan sonra içini Zemzem
suyu ile yıkadı.Buhari,enbiya:7
NAZAR
UĞURSUZLUK
KİMLERDE VE NELERDE OLUR:
Kadında,
evde ve atta:
Uğursuzluk
(telâkkîsi Câhiliyet âdeti olarak) kadında, evde ve atta olur.Buhari,Nikah:18
Benden sonra
erkeklere kadınlardan daha zararlı hiçbir fitne (fesâd âmili)
bırakmadım.Buhari,Nikah:18
Hiç bir
şeyde:
Eğer
herhangi bir şeyde uğursuzluk hâsıl olsaydı evde, kadında ve atta
olurdu.Buhari,Nikah:18
YÖNETİM
HİLAFET KİMİN HAKKIDIR?
"Sizin
üzerinize başı kuru üzüm gibi siyah Habeşli bir köle ta'yîn olunsa, onu
dinleyip itaat ediniz" ve "Sizleri Allah Kitâbı'na göre idare edecek
olan emîriniz Habeşli bir köle olsa bile ona itaat ediniz".
Buhari,Hükümler:4, Sahîh-i Müslim
Hilâfet işi Kureyş'te bulunacaktır.
Buhari,Hükümler:2
SUÇ VE
CEZALAR
RECM:
Peygamberin iki
farklı tutumu 1:
Rasûlullah
mescidde iken (Mâiz adındaki) adam geldi de:
— Yâ
Rasûlallah, ben zina ettim! diye nida etti. Rasûlullah ondan yüz çevirdi. O zât
kendi nefsi aleyhine dörtkerre zina i'tirâfı yapınca, Rasûlullah ona:
—
"Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât:
— Hayır,
bende delilik yoktur, dedi. Rasûlullah (S):
— "Bunu
götürün de taşla öldürünüz!" buyurdu.
İbn Şihâb
şöyle dedi:
— Ben (Bakı'
yakınındaki cenaze namazı kılınan) Musallâ'da onu taşlayan kimselerin içinde
idim, .Buhari,Hükümler:19
Not: Son
kısım şöyle devam eder: Taşlar ona isabet edip acıtınca kaçtı. Biz de ona
Harre'de yetiştik ve recmettik( Buhari, Savaşlar:7)
Peygamberin iki
farklı tutumu 2:
Zeydibn
Hâlid el-Cuhenî (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim, O, evli olup
da zina eden kimseler hakkında yüz deynek vurmayı ve bir yıl sürgüne göndermeyi
emrediyordu.Buhari, Savaşlar:17
Ömerin iki farklı tutumu 1:
...Ömer
geldi, minbere oturdu, müezzin susunca ayağa kalktı, Allah'a hamd ve senadan
sonra) şöyle dedi:
— Şübhesiz
Allah, Muhammed'i hakk peygamber olarak gönderdi ve O'na Kitâb'ı indirdi.
O'na indirilen şeyler içinde Recm Âyeti de vardı!Buhari,İltisam:16allahdostuseyyid
İleride bazı kişiler çıkacak ve recm cezasını Kuran’da bulmuyoruz diye recmi inkar edeceklerdir. İşte bu kişiler okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklardır. Eğer halkın “Ömer, Kuran’a ilave yapıyor” demesinden korkmasam, bu recm ayetini Kuran’a yazardım.
Buhari 93/21;
Müslim Hudud 8/143;, Ebu Davud 41/1
Ömerin iki farklı tutumu 2:
Ömerin iki farklı tutumu 2:
...O bölgede
bir adam, kendi karısının cariyesi ile cima' etmiş. Hamza , o adamdan kefîl
(yânı hâlinden taahhüd ve zabt) alıp, Ömer'in yanına gelmiş. Ömer o adama yüz
deynek vurmuştu. O adam zina ettiğini söyleyen topluluğu tasdîk ve suçunu
i'tirâf etti. Ancak Umer onu cahillikle özürlü saydı (ve ondan recmi def
etti)Buhari,Kefalet:1
KOCA KARISINI YABANCI BİR ERKEKLE YAKALASA
NE YAPMALI:
Öldürme:
Sa'd ibn
Ubâde:
— Eğer ben
kanmın yanında (yabancı) bir erkek görsem, onu kılıcımın geniş yüzü ile değil,
keskin tarafı ile vurur öldürürdüm, dedi.
Onun bu sözü
Rasûlullah'a ulaştı da Rasûlullah (S):
— "Sa'd
ibn Ubâde'nin bu gayret ve hamiyyetinden hayret mi ediyorsunuz? (Hayret
etmeyiniz!) Vallahi ben elbette Sa'd'den daha kıskancım... Buhari, Tevhid:20
Lian
yapmalı:(lanetleşme)
Bir adam
Peygamber(S)'e geldi de:
— Karısının
beraberinde bir adam bulan kimse hakkında ne dersin? Bu adam onu öldürür mü?
diye sordu.
Akabinde bu
karı-koca mescidde la'netleşme yaptılar, ben de orada hazır bulundum
.Buhari,Hükümler:18
Not: Hadisler
farklı anlama gelse de birinci uygulamada kıskançlığın mı yoksa öldürme
olayının mı onaylandığı net değildir.Peygamberin Aişe(ıfk) hadisesindeki
yaklaşımı ikinci uygulamayı desteklediğini ortaya çıkarıyor.
Bknz: suç
ve ceza: zina ve recm
DUA
YAĞMUR DUASI
YAPILIRKEN PEYGAMBER KIBLEYE YÖNELDİ Mİ ,ELBİSESİNİ TERS ÇEVİRDİ Mİ:
EVET:
Abdullah
ibni Ebubekr:Peygamber (S) namazgaha çıktı ve yağmur isteme duası yaptı;
akabinde kıbleye yöneldi, ridâsını kalb etti ...Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:4
HAYIR:
Enes, ne
Peygamber'in dış elbisesini tahvîl ettiğini ve ne de kıbleye yöneldiğini
zikretti. Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:10
KADİR GECESİ
NE ZAMAN ARANMALI:
Son 10 günde:
Sizler Kadir
gecesini ramazânın son on günündeki tek gecelerde arayınız!Buhari,Namaz:Teravih
namazı:4
Son 7 günde:
Sizler kadir
gecesini ramazânın son yedi gecesi içinde araştırınız.Buhari,Rüya:8