ÇELİŞKİLİ HADİSLER BUHARİ

 





PEYGAMBERE AİT OLMAYAN SÖZLERİN SAHABE DÖNEMİNDE VARLIĞI:
Muaviye'nin hadis uyduranlara tepkisi:
...Abdullah ibn Amr ibni'l-Âs'ın:
— İleride Kahtânîler'den bir melik olacak... diye tahdîs eder ol­duğu Muâviye'ye ulaştı.
Muâviye bu sözden sinirlendi de hemen hey'et karşısında ayağa kalktı ve Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du" deyip şöyle hitâb etti:
— (Ey Kureyş hey'eti!) Sizden bâzı adamların Allah'ın Kitâbı'nda olmayan ve Rasûlullah'tan da rivayet edilmeyen birtakım sözler söyleyip nakletmekte oldukları haberi bana ulaşmıştır. Bu adamlar sizin câhillerinizdir. Sizler, sahibini sapıklığa sürükleyen bâtıl sözler­den sakınınız!Buhari,Menkıbeler:3

Hz.Aişe'nin hadis uyduranlara tepkisi:
...Âi­şe ona:
— Birşey anlatacağım, bilmem sana hayret verir mi? diye şöyle söylemiş:
— Buraya Fulân'ın babası (Ebû Hureyre) geldi. Odamın şu ta­rafına oturdu. (Sözüne hiç aralık vermeksizin devamlı) Rasûlullahtan hadîs söyleyip, bunları bana duyurmak istiyordu. Hâlbuki ben nafile namazı kılıyordum. Ben ibâdetimi bitirmeden kalktı gitti. Eğer ben (ibâdetimi tamamlayıp da) ona yetişebilseydim, muhakkak onu (böyle aralıksız söylemekten) men' edecektim. İyi bil ki, Rasûlullah, sözü sizin sözünüzü zincirlediğiniz gibi birbirine ekleme suretiyle söyler değildi, demiştir.Buhari,Menkıbeler:23


PEYGAMBER HADİSLERİN YAZILMASINA İZİN VERMİŞ MİDİR?

Evet vermiştir:
“ … Abdullah İbnu Amr el As r.a der ki : Ben Peygamber s.a.v'den işittiğim şeyleri ezberlemek arzusuyla yazıyordum. Kureyş beni bundan men ederek :
- Sen Resûlullah s.a.v’den her duyduğunu yazıyorsun, halbuki Resûlullah s.a.v de bir insandır, öfke ve rıza, her iki hâlde de konuşur, dediler. Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Ancak durumu da Peygamber s.a.v'e arzettim. Resûlullah s.a.v parmağıyla mübârek ağızlarına işâret buyurarak :
- Yaz, Nefsimi elinde tutan Allah'a kasem ederimki, buradan haktan başka bir şey çıkmaz. “  [Ebu davud : 4.c3646.n – darimi : 1.c.490.n – hakim : 1 / 105 – ahmed : 2 / 193 – 6520 – 6816 – ibni ebi şeybe musannef : 6 / 229 – hatibul bağdadi takyidul ilim : 74.s – albani s.cami : 1196]

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Dedi ki : Ensardan bir adam Peygamberin meclisinde oturur, ondan hadis dinler ve hoşuna giderdi. Fakat ezberleyemezdi. Resulullah s.a.v’e bu durumdan yakındı ve :
- Ya Rasulallah ! senden hadis dinliyorum, hoşuma gidiyor fakat ezberleyemiyorum, dedi. Bunun üzerine Allah resulü s.a.v :
- Elinden istifade et, diyerek yazmaya işaret etti. “  [Tirmizi : 4.c.2803.n – ahmed : 2 / 12 – 192 – beyhaki medhal : 418 / 9 - hatibul bağdadi takyidul ilim : 67.s]

“ … Rafi bin el Hadic r.a dan. O şöyle dedi : Ben Allah Resulü s.a.v’e :
- Ya Rasulallah ! biz senden çok şeyler işitiyoruz ; onları yazalım mı ? diye sordum. Resulullah s.a.v : Yazınız, sakıncası yoktur, buyurdular. “ [Suyuti tedribu’r ravi : 286.s]

“ … Ebu Hureyre r.a dan. Dedi ki : Mekke fethedildiği zaman Resulullah s.a.v ayağa kalktı, fetih hutbesini zikretti. Aslen Yemenli olan, kendisine Ebu Şah denilen bir kimse :
- Ey Allah’ın Resulü ! bu hutbeyi bana yazın, dedi. Bunun üzerine Allah resulü s.a.v : Hutbeyi Ebu Şah’a yazınız, dedi. “  [Buhari : 1.c.265.s – ebu davud : 4.c.3649.n]

“ … Abdullah İbnu Amr r.a der ki : Bir ara biz Peygamber s.a.v'in yanında yazıyorduk. Derken Resulullah s.a.v’e : iki şehirden hangisi, Kostantiniye mi yoksa Rumiyye mi daha önce fethedilecek ? diye soruldu da, Peygamber s.a.v şöyle buyurdu : Hayır ! doğrusu Hırakliyusun şehri daha evvel fethedilecek. “   [Darimi : 1.c.492.n – ahmed : 2 / 176 – 6607.n – el albani s.sahiha : 1 / 121 - hakim : sahih diyor ve zehebi de buna muvafakat ediyor.]

“ … Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle buyurur : Peygamber s.a.v'den çok hadîs bilmede Abdullah İbnu Amr hâriç, bana yetişen yoktur. O, beni geçer, zira o yazardı, ben ise yazmazdım ".  [Buhari : 1.c.267.s – tirmizi : 4.c.2805.n – darimi : 1.c.489.n]

“ … Şa’bi den ; o da Ebu Cuhayfe’den haber verdi. O şöyle demiştir : Ben Ali’ye : sizin yanınızda bir kitap veya yazılmış bir şey var mıdır ?. Ali r.a : Hayır, biz de Allah’ın kitabından ve bir de müslümana verilen anlayıştan başka bir şey yoktur. Bir de şu sahifenin içindeki vardır, cevabını verdi. Ebu Cuhayfe dedi ki : Ben : Peki, bu sahifenin içinde ne var ? diye sorunca : Onun içinde diyetin, esiri kurtarmanın ve bir kafire bedel bir müslümanın öldürülmeyeceğinin hükmü vardır, dedi. “ [Buhari : 1.c.264.s]

“ … Ebu İbni Malik ve Abdullah ibn Amr r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle dedi : İlmi yazarak kaydediniz. “
[Camiu’s sağir : 3.c.2942.n – camiu’l beyanil ilm : 1 / 72]


“ … Ebu Hureyre r.a, tereddüt ettiği bir hadisi şerif hakkında Fadl bin Hasan bin Amr bin Umeyye ye : Eğer sen bunu benden işittinse, onun mutlaka ben de yazılısı vardır, diyerek içinde Resulullah s.a.v’in bir çok hadisleri yazılı kitapta onu bulup göstermiştir. “ Hakim : 3 / 511


Ayrıca;
Kaynaklar, Efendimiz (s.a.v.)'in sünneti ihtiva eden bir kitap yazarak Amr bin Hazm (r.a.) vasıtasıyla Yemen'e gönderdiğini ve onu da bu kitabı Yemen ahalisine okuduğunu zikrederler.(hakim mustedrek 1/395)

Hz Ali (r.a.)'ın de yazdığı rivayet edilmektedir. Bunlardan birinde seyyidina Ali (r.a.)şöyle demektedir. "Hz Rasulullah (s.a.v.)'den, Kur'an'dan ve şu sahifelerden başkasını yazmadık." Bununla beraber, Hz Ali efendimiz(r.a.) bu sahifeden başka Kur'an ve hadisleri topladığı ve kıymetli bir kitap vücuda getirdiği sağlam rivayetlerdir.(ez-zehebi,tezkira,1/12) Yine sahabeden Semura İbni Cundep de efendimizden izin alıp hadis yazanlardandır. Hakkında geniş bilgi verilmese de, onun bir hadis kitabı olduğunu, Muhammed İbni Sirinin "Semura'nın oğulları için yazdığı risalede pek çok ilim vardı" sözünden anlıyoruz.(ibnul esir,usdul gabe,2/354; ibni hacer,isabe,3/130 tehzip 4/236) Nitekim efendimiz (s.a.v.)de, hayatının sonlarına doğru hasta yatarken yanındakilerden kağıt kalem istemiş,kendisinden sonra müslümanların ihtilafa düşmemeleri için "kitap" yazacağını söylemişti. Fakat orada bulunan Hz Ömer (r.a.) "Rasulullah ağırlaştı, yanımızda Kur'an vardır. O bize yeter" diyerek böyle bir kitabın yazılmasına muhalefet etmişti. Bunun üzerine ehli beyt münakaşaya girişmiş, bir kısmı yazılmasını isterken, bir kısmı Hz Ömer (r.a.)görüşüne katılmıştı.(Buhari 1/36,muslim 5/76)

Hadiseyi nakleden İbni Abbas (r.a.)derki "Bütün felaketler, ihtilafları yüzünden, efendimiz (s.a.v.)'in bu kitabı yazmamasından ileri geldi.Bu Allah'ın ona bir vahyi idi. Eğer yazılmış olsaydı sonradan dalalete düşmezlerdi.(buhari 1/37) Hz Ömer (r.a.) Allah ve Rasulüne iman bakımından, müslümanların en kuvvetlisi, Allah'ın Rasulüne indirdiklerine, Efendimiz (s.a.v.)'in söz ve fiillerine ittiba yönünden en titizi idi. Onun korkusu Müslümanların Kur'andan başka şeylerle meşgul olup Kur'an'ı terk etmelerinden korkmasıydı. Bütün buraya kadar yazdıklarımızdan anlaşılıyor ki Allah Resulü (s.a.v.) bizzat hadislerin yazılmasına izin vermişler ve müsaade etmişlerdir. Bütün korkuları Allah'ın kitabıyla karışma tehlikesidir.


Hayır vermemiştir:

“Benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin. Benden rivayet ediniz. Bir beis yoktur. Kim benim üzerime yalan söylerse Cehennemdeki yerini hazırlasın” (Müslim, Sahihi Müslim Kitab-ı Zühd, Hanbel, Müsned 3/12, 21, 33) [müslim : 8.c.3004.n – ahmed : 3 / 12 – 21 – 39 – hakim : 1 / 127]

Darimi’deki hadis : “Sahabe Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. Ancak onlara izin verilmedi.”(Darimi, es-Sünen)

 El Hatib’teki hadis: “Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve yazdığınız şey nedir? dedi. Senden işittiğimiz hadisler (sözler) dedik. Hz. Peygamber Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” (El Hatib, Takyid, sayfa 33) 

Tirmizi’de: “Allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (Tirmizi, es-Sünen, K. İlm, sayfa 11)

Ayrıca;
Hz Ebu Bekir (r.a.)'ın da 500 kadar (Sünene ait hadisler) hadisi yazıp, bir kitapta topladığını, fakat sonradan imha ettiğine dair rivayetler vardır.(ez-zehebi,tezkiratul huffaz,1/15)

Hz Ömer de bir sünen yazmak için ashap ile istişarede bulunmuş, çoğu onun bu düşüncesine iyi karşılamış olmakla beraber, bir ay geçtikten sonra ve istihare ettikten sonra bu düşünceden vazgeçmiştir. (ibni saad,tabakat,3/206; suyuti,tenvirul havalik,s:6)


ALLAH – İMAN


ALLAHIN ELİ, KOLU, BACAĞI, BALDIRI VAR MI?
Not: Bu konu mezheplerin ayrıştığı temel noktaların başında gelir.Vahhabi ekolü gibi mezhepler ayetleri gerçek anlamıyla anlamlandırırken, Sünni vb. mezhepler ayetleri müteşabih olarak nitelendirir ve anlamının Allah tarafından bilineceğini söyler.Aynı durum hadislerde de söz konusudur.


Evet var:
Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "(Kıyamet günü) Rabb'imiz kendi sakından açar, derhâl O 'nun azametine her mü'min ve mü'mine secde eder. Yalnız dünyâda insanlara göstermek ve halka işittir­mek için secde eden secdesiz kalır. Gerçi öylesi de secde etmeye gider, fakat onun sırtı tek bir tabakaya döner"[Buhari,Tefsir,68- Nûn ve'-Kalem Sûresi ,328. Bâb][Müslim, İman 302; Müsned, 3/1]



Var ama, bildiğimiz gibi değil:
Kuran : O'nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. Şura Suresi 11
Ayrıca: "Baldırını açmak " deyimi araplarda bir deyimdir ve paçaları sıvamak anlamındadır.Bu anlamda yukarıdaki hadis Mahşer günü Allah' hesap sormaya başlayacağı anı ifade eder.




KELİME-İ ŞEHADET GETİREN ÖLDÜRÜLÜR MÜ?

Hayır:

"Bana insanlar Lâ ilahe ille'llâh deyinceye kadar onlarla harb etmekliğim emrolundu. Her kim Lâ ilahe illelâh derse, müslümânlık hakkının gereği (olan haddler) müstesna, canını ve malını benim elimden kurtarmıştır. (îçlerindekiler den dolayı olan) hesabı ise Allah'a âiddir"Buhari,Cihad;101


Alî ibn Ebî Tâlib (R) Yemen'den Rasûlullah'a karez ile'tabaklanmış bir deri içinde, henüz toprağından arıtılmamış altın cevheri göndermişti.
Ebû Saîd devamla dedi ki: Rasûlullah (S) bu altın cevherini şu dört kişi arasında paylaştırdı: Uyeyne ibn Bedr, Akra' ibn Habis, Zeydu'1-Hayl, dördüncüsü ya Alkame ibn Ulâse yâhud da Âmir ibnu't-Tufeyl idi. Peygamber'in sahâbîlerinden bir kişi:
— Bu taksime biz bunlardan daha haklı idik, dedi. Bu söz Rasûlullah'a erişince:
— "Siz bana emniyet etmiyor musunuz? Halbuki ben gökyüzündekilerin bile emmiyim! Sabah akşam bana gökyüzünün haberi geliyor!" buyurdu.
Râvî dedi ki: Bunun üzerine iki gözü çökük, yanağının elmacık­ları çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı tıraşlı, izânnı yukarı çemre-miş bir kişi ayağa kalktı da:
— Yâ Rasûlallah! Allah'tan sakın! dedi. Rasûlullah ona:
— "Sana yazıklar olsun! Ben yeryüzündeki insanların Allah'­tan sakınmaya en lâyıkı değil miyim?" buyurdu.
Râvî dedi ki: Sonra o kişi arkasına dönüp gitti. Hâlid ibnu'l-Velîd:
— Yâ Rasûlallah! Şunun boynunu vurmayayım mı? dedi. Rasûlullah:
— "Hayır, vurma! Bunun da ileride namaz kılan bir kişi olması umulur!" buyurdu.
Bunun üzerine Hâlid:
— Yâ Rasûlallah, namaz kılanlardan nice kimseler vardır ki, onlar kalblerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler, dedi.
Rasûlullah:
— "Ben insanların kalblerini açmaya, karınlarını yarmaya memûr değilim!" buyurdu .Buhari,Megazi:63
(Devamı ve zıt olan kısım aşağıda "evet" kısmında)





Evet:
Zamanın âhi­rinde yaşları küçük, akılları zayıf bir kavim meydana çıkacaktır. Onlar mahlûkaatın hayırlısı olan Peygamber sözünden söyleyecekler. Fa­kat bunların îmânları boğazlarından öteye geçmiyecektir. Onlar (şid­detle atılan) okun avdan öteye çıkışı gibi dînden çıkacaklardır. Siz onlara nerede rastgelirseniz, onları öldürünüz. Çünkü (bunlar boz­guncudur), bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyamet gününde ecir ve sevâb vardır.Buhari,İstitabe:5
Not:      Bu hadisin iç savaş için delil olarak kullanılması ve şüpheli olması söz konusudur.İç savaş için kullanıldığının delili yine bir başka hadistir:
Peygamber (S) ganimet tak­simi yaparken, bu sırada Abdullah ibnu Zî'I-Huveyrısa et-Temîmî geldi ve:
— Adalet et, yâ Rasûlallah! dedi. Rasûlullah da ona:
— "Sana veyl olsun! Eğer ben adalet etmemem kim adalet eder?" buyurdu.
Umer ibnu'l-Hattâb:
—(Yâ Rasûlallah!) Beni serbest bırak da şunun boynunu vura­yım! dedi.Rasûlullah:
— "Onu terket! Şübhesiz onun birtakım avanesi vardır ki, siz­den biriniz onların namazları yanında kendi namazını, onların oruç­ları yanında kendi orucunu muhakkak küçük görecek. Onlar okun avdan (delip) çıkışı gibi dînden çıkacaklar. (Avı delip geçen) okun tüyüne bakılır, orada kandan hiçbirşey bulunmaz. Sonra okun de­mirine bakılır, orada da hiçbirşey bulunmaz. Sonra okun yaya giriş yerine bakılır, orada da birşey bulunmaz. Sonra okun ağaç kısmına bakılır, orada da birşey bulunmaz. Ok, avın işkembesi içindeki şey­lere ve kana girip çıkmış, fakat onlardan hiçbirşey oka yapışıp kal­mamıştır. Onların alâmeti, iki etinden biri -yâhud: İki memesi kadın memesi gibi olan, yâhud: Öteye beriye gidip gelen büyük bir et par­çası gibi olan bir adamdır. Onlar, insanlar (müslümânlar) arasında bir ayrılma olduğu zaman ortaya çıkarlar!"
Ebû Saîd şöyle dedi: Ben şehâdet ediyorum ki, bu hadîsi ben Peygamber(S)'den işittim. Ve yine şehâdet ediyorum ki, Alî (ibn Ebî Tâ-lib Nehrevân'da) bunlarla harb yapmıştır, ben de onun maiyyetinde idim. Netîcede Peygamber'in vasıflandırdığı vasıf üzere bir adam (bu­lunup) getirildi.Buhari,İstitabe:6




Râvî dedi ki: Sonra Rasûlullah o (mürteci' görünüşlü) kişi dö­nüp giderken, arkasından ona bakıp:
— "Şübhesiz şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, on­lar her zaman güzel sesle Allah 'in Kitabı'nı okuyacaklar. Fakat Kur'-ân 'in tatlılığı onların hançerelerinden ileriye geçmeyecektir. Onlar, okun avı (çabuk delip) çıktığı gibi dînden çıkacaklar!" buyurdu.
Zannediyorum ki Rasûlullah: "Yemîn olsun, eğer ben onların zamanına yetişseydim, muhakkak onları Semüd kavminin öldürülü­şü gibi toptan öldürürdüm" buyurdu .Buhari,Megazi:63(Devamı ve zıt olan kısım yukarıda "hayır" kısmında)





ŞEFAAT VAR MI?

Var:
Ebû Tâlib'e ölüm alâmetleri geldiği zaman, Peygamber (S) onun yanına girdi. Ebû Tâlib'in yanında Ebû Cehl (ve Abdullah ibn Ebî Umeyye) bulunuyordu. Peygamber:
— "Ey amca! Lâ ilahe ille 'ilah kelimesini söyle ki, ben Allah 'm yanında bununla senin lehine hüccet getirip şefaat edeyim" dedi.
Ebû Cehl ile Abdullah ibnu Ebî Umeyye:
— Yâ Ebâ Tâlib! Abdulmuttalib milletinden yüz mü çeviriyor­sun? dediler.
(Peygamber tevhîd kelimesini arza devam ettikçe) onlar da o söz­lerini söylemekte devam ediyorlardı. Nihayet Ebû Talîb'in bunlara söylediği son söz:
— Ben, Abdulmuttalib milleti üzereyim, demek oldu. Bunun üzerine Peygamber:
— "Ben Allah tarafından nehy olunmadığım müddetçe senin için muhakkak mağfiret isteyeceğim " dedi.
Bunun üzerine de şu âyetler inmiştir:
"Müşriklerin o çılgın ateşin yârânı (cehennemlik) oldukları mu­hakkak meydana çıktıktan sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne Peygamber'in, ne de mü'min olanların istiğfar etmeleri doğru değildir" (et-Tevbe: 113)
"Hakikat sen, her sevdiğini hidâyete erdiremezsin. Fakat Allahtır ki, kimi dilerse ona hidâyet verir ve O, hidâyete erecekleri daha iyi bilendir” (el-Kasas: 56).Buhari, ensarın menkıbeleri:39

Umarım ki benim şefaatim, kıyamet gününde am­cama fayda verecektir. Şefaatimle amcam topuklarına çıkabilen ateşten bir çukura konulacak, oradan beyni kaynayacaktır.Buhari, ensarın menkıbeleri:39
Not: Buradan, şefaatin olduğu ve Ebu Talib’in üslüman olmadığı için şefaatin az bir kısmından yararlanacağı , azabının bir nebze olsun hafifleyeceği  sonucu çıkmaktadır.


İmrân İbnu Husayn radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şefaati ile bir kısım insanlar cehennemden çıkacak, cennete girecektir. Bunlara cehennemlikler denecektir.” (K.S. 5154 C.14 S.469 Akçağ, alıntıları Buhari, Rikâk 513, Ebû Dâvûd, Sünnet 23,(4740); Tirmizi, Cehennem 10,(2603). )

Belli değil:
Ümmü'l-A'lâ, Peygamber'e bey'at etmiş Ensâr kadınlarından bir kadındır. O şöyle haber verdi: (Hicret'te) Mu-hâcirler'in oturacakları yerleri ta'yîn için Ensâr kur'a çektikleri za­man, kur'ada Usmân ibn Maz'ûn'un ismi Ümmü'l-A'lâ'nın ailesine çıkmış.
Ümmü'l-A'lâ dedi ki: (Biz Usmân ibn Maz'ûn'u evimizde konukladık.) Fakat Usmân bizim yanımızda hastalandı. Ben Osman'ın hastalığında ona hastabakıcılık yaptım. Nihayet vefat etti. Biz onu yıkayıp kendi elbisesi içine koyup kefenledik. Sonra yanımıza Pey­gamber girdi. Ben (cenazeyi tezkiye ederek):
— Yâ Ebâ Sâib, Allah'ın rahmeti üzerine olsun! Allah sana mu­hakkak ikram etmiştir! dedim.
Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Allah'ın bu ölüye ikram ettiğini sana bildiren nedir?" diye
sordu.
Ümmü'l-A'lâ dedi ki: Ben de:
— Yâ Rasûlallah! Babam anam Sana feda olsun, ben bilmiyo­rum. Fakat (bunca îmân ve itaati ile o ikram edilenlerden olmazsa) Allah kime ikram eder ki? dedim.
Rasûlullah:
— "Usmân ibn Maz'ûn'a yemîn olsun ki  ölüm gel­miştir. Ve Allah'a yemîn ederim ki, ben de bu ölü için hayır ve saa­det umarım. Yine Allah'a yemîn ederim ki, ben Allah'ın Rasûlü olduğum hâlde bana (ve size yarın) Allah tarafından ne muamele ya­pılacağını bilemem" buyurdu.Buhari, ensarın menkıbeleri:45allahdostuseyyid



Yok:
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Azîz ve Celîl olan Al­lah: "Sen en yakın aşiret ve kabile hısımlarını inzâr et" (eş-şuarâ: 214) âyetinı indirdiği zaman, Rasûlullah (S) kalktı da şöyle buyurdu:
"Ey Kureyş topluluğu! (Yâhud buna benzer bir kelime ile hitâb etti.) Can­larınızı, nefislerinizi satın alınız (yânı İslâm'a girmek suretiyle nefis­lerinizi Allah'ın azabından koruyunuz). Ben Allah'ın azabından hiç bir şeyi sizden def edemem. Ey Abde Menâf oğulları! Ben sizden de Allah'ın azabından hiç bir şeyi def' edemem. Ey Abbâsu'bne Abdilmuttalib! Senden de Allah'ın azabından hiçbir parçasını men'ede­mem. Ey Allah Elçisi'nin halası olan Safiyye! Senden de ben Allah 'in azabından bir kısmım olsun def edemem. Ey Muhammed'in kızı Fâtıma! Malımdan dilediğin şeyi iste (vereyim, fakat) Allah'ın azabın­dan hiçbir şeyi senden def edemem. Buhari,Vasiyyet:11


ADEM PEYGAMBERİN CEHENNEME GÖNDERECEĞİ CEHENNEMLİK SAYISI:

Her yüz kişiden doksan dokuzu:
Bana kardeşim Abdulhamid, Süleymân ibn Bilal’dan; o da Sevr’den; o da Ebû’l-Gays’tan; o da Ebû Hüreyre (R)’den tahdis etti ki, Peygamber(S) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü ilk çağrılacak kimse Âdem Peygamberdir. Zürriyeti ona arz olunup görürler. Onlara:
- Bu, babanız Âdem’dir! denilir.
Âdem:
- Lebbeyke ve sa’deyke (yâ Rabb)! der.
- Zürriyetinden cehennem kafilesini çıkar(gönder)! buyurur.
Âdem:
- Yâ Rabb! Ne kadar çıkarayım? der.
Allah:
- Her yüz kişiden doksan dokuzu çıkar buyurur”. ........... (Buhari, Kitâbu’r Rikaak H.116 C.14 S.6442 Ötüken 1989 )



Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuzu:
Ebû Said (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: “Allah Taâlâ:
- Yâ Âdem! buyurur.
Âdem hemen cevâp olarak:
- Yâ Rabb, mükerreren icâbet eder, her emrini yerine getirmeye dâimâ kıyâm eylerim. Ve her hayır Sen’in iki elinde(emir ve nehyinde)dir, der. Allah Teâla:
- Ateşe girecekleri (halk arasından) çıkarıp gönder! der .
Âdem:
- Yâ Rabb, ateşe göndereceklerinin miktarı ne kadardır? diye sorar.
Allah Taâlâ:
- Her bin kişiden dokuzyüzdoksandokuzu! diye cevâb verir. .......” (Buhari, Kitâb’r-Rikaak H.117 C.14 S.6443-6444 Ötüken 1989)









KURAN

İLK İNEN AYET HANGİSİDİR:

Alak suresi:
Âİşe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah'a vahyin ilk başlangıcı sâlih rü'yâdır. Sonra O'na melek geldi de: "Yaratan Rabb 'inin adiyle oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb 'in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsa­na bilmediğini O öğretti" âyetlerini söyledi.Buhari,Tefsir:96:Alak suresi:353



Müddessir suresi:
Ben Ebû Seleme ibn Abdirrahmân ibn Avf a Kur'ân'dan ilk inen vahyi sordum.O:
— Yâ eyyuhel muddessir..." der. Ben:
— "îkra' bismi Rabbikellezî halaka" olduğunu söylüyorlar, dedim.
Bunun üzerine Ebû Seleme şöyle dedi:
— Ben Câbir ibn Abdillah'a bundan sordum ve ona senin söyle­diğini söyledim. Câbir şöyle dedi: Ben sana Rasûlullah'ın bize tahdîs ettiğinden başka birşey tahdîs etmiyorum. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Ben Hıra'da i'tikâf ettim. Oradaki i'tikâfımı yerine getirdiğim zaman, (oradaki mağaradan) aşağıya indim. Bu esnada nida olun­dum. Ben sağımdan baktım, hiçbirşey göremedim; solumdan bak­tım hiçbirşey göremedim. Önüme baktım yine birşey göremedim, arkama baktım yine hiçbirşey göremedim. Başımı yukarı kaldırdığım­da birşey gördüm ...A kabinde Hadîce 'ye geldim ve: Beni ör­tün ve üzerime soğuk su dökün! dedim." Rasûlullah devamla buyurdu ki: "Beni örttüler ve üzerime soğuksu döktüler." Rasûlullah devamla buyurdu ki: "Akabinde Ey bürünüp sarınan ( = Muddessir), kalk ar­tık inzâr et, Rabbini büyükle... âyetleri indi"Buhari:tefsir:74,442


Not:
Bazı kaynaklarda iki hadis çelişkiliymiş gibi sunulsa da Alak suresi ilk inen ayetleri, Müddessir suresi ise vahiy kesildiktan sonra [ yaklaşık 40 gün ( 3 yıla kadar farklı rivayetler vardır)]  inen ilk ayetleri içermektedir.Bu nedenle çelişki yoktur.Fakat bu çelişkili rivayetlerin Buhari'de bu haliyle yer alması "kitapta çelişkili hadisler var" tezini destekler mahiyettedir.allahdostuseyyid

Muhammed ibn Şihâb şöyle dedi: Bana Ebû Seleme Abdurrahmân ibn Avf haber verdi ki, Câbir ibn Abdillah el-Ensârî (R) de -ge­çen hadîsi rivayet edip- şöyle demiştir: Rasûlullah vahy fetretinden bahsederken sözü arasında şöyle buyurdu:
— "Ben (bir gün) yürürken birdenbire gökyüzü tarafından bir ses işittim. Gözümü kaldırdım, bir de baktım ki, Hırâ'da bana gelen melek (yânî Cibril aleyhi's-selâm) gök ile yer arasında bir kürsî üzerinde oturmuş. Ben bundan çok korktum ve hemen (evime) dönüp: Beni örtün, beni örtün, dedim. Beni örtü ile sarıp ört­tüler. Akabinde Yüce Allah: Ey bürünüp sarınan! Kalk artık korkut, Rabb'inin büyüklüğünü ilân et, elbiselerini temizle, pisliği -azâbı-terkeyle... " el-Müddessir âyetlerini indirdi".Buhari:tefsir;352.bab,477




PEYGAMBER ZAMANINDA KURAN, MUSHAF HALİNE GETİRİLMİŞ MİYDİ?
Evet:
Enes İbn Mâlik el -Ensâri den rivayet ettiler ki:........ “Peygamber hücrenin perdesini açtı da, bizlere bakmaya başladı. Kendisi ayakta duruyor ve yüzü de Mushaf yaprağı gibi parlıyordu......”
(Buhari, kitabu’l -Ezân 72 cilt 2 sayfa 707 - 708 Ötüken 1987)

.Abdülaziz İbn Rufey’ şöyle dedi: Ben Şaddat İbn Ma’kıl ile beraber İbn Abbas’ın yanına girdim. Şaddat İbn Ma’kıl, Abbas’a:
-Peygamber (s) bir şey bıraktı mı? diye sordu.
İbn Abbas:
- Mushaf ‘ın iki yanını kuşatan ciltler arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi.
Biz yine beraberce Muhammed İbnu’l -Hanefiyye’ nin yanına girdik ve ona’da aynı suali sorduk. Muhammed İbnu’l Hanefiyye de:
- İki kapak arasında bulunandan başka bir şey bırakmadı, dedi. (Buhari,Kitâbu Fedail’l -Kur’an 39 Cilt 11 sayfa 5112 Ötüken 1988)
Not: Bu rivayet delil olarak kullanılamaz.Çünkü İbni Abbas, Ali döneminde yaşamıştır ve bahsettiği kitap Osman döneminde hazırlanan mushaftır.Peygamber dönemindeki kitap kastedilmiyor.


Hayır:
Zeyd İbn Sabit el-Ensâri ye atfen yaptıkları rivayette: Ebu Bekir ve Ömer’in görevlendirmesiyle Zeyd diyor ki, “Ben kalktım, Kuran’ın ardına düşüp gereği gibi araştırdım ve onu yazılı bulunduğu deri parçalarından, kürek kemiklerinden, hurma dallarından ve hâfızların ezberlerinden bir yerde topladım. Ve et-Tevbe Sûresinden iki ayeti, Ebû Huzeyme el-Ensâri’nin yanında buldum. O iki âyeti ondan başka kimsenin yanında bulmadım.
Neticede içlerinde Kur’an toplanılan bu sahibeler, Allah kendisini vefât ettirinceye kadar Ebû Bekr’in yanında kaldı ..........................(Buhari, Kitabu’l-Tefsir 199 Cilt 9 s. 4423-4424 Ötüken 1987)



KURAN HANGİ LEHÇEYLE İNDİ:

Kureyş lehçesi:
Enesten naklen........
“-Sizler Zeyd ibn Sabit ile Kur’an’dan herhangi bir şeyde ihtilaf ettiğiniz zaman, Kur’an’ı Kureyş lisanı ile yazınız. Çünkü Kur’an Kureyş lisanı ile nazil olmuştur,dedi.
Onlar da işte böyle yaptılar.( Buhari. Kitabu’l Menâkıb 15 cilt 7 sayfa 3309, ötüken 1987) 


Yedi farklı lehçe :

Übeyy b Ka’b’den (rivayet edilmiştir.) Dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) Cebrâil’e rastladı ve :
Ey Cibril, ben ümmi bir kavme gönderildim. Bunların arasında koca karılar, ihtiyar erkekler, oğlanlar, kızlar, hiç kitap okumayan adamlar var, dedi.
Cibril o zaman :
- Ey Muhammed, muhakkak’ki, Kur’an yedi harf üzerine nâzil olmuştur, demiştir.” (Kur’an’ı Kerimin faziletleri ve Okuma Kâideleri. Dr. İsmail Karaçam, Marmara ünv. İlahiyat Fakl. Yayınları No 7 sayfa 21 alıntısı, et- Tirmizi, Sahihu’t -Tirmizi bi şerhı’l -İmam İbni’l Arabi, VI.63. Mısır 1934)


O da İbn Abbâs (R)’tan tahdis etti ki, Resûlullah (S) şöyle buyurmuştur: “Cibril bana Kur’an’ı bir okunuş üzerine okuttu. Ben de durmadan bunun artmasını istedim. Tâ yedi türlü okunuşa erişinceye kadar bu dileğimde ısrar ettim”. (Buhari, Kitâbu Bed’i’l-Halk 29 Cilt 7 Sayfa 3035 Ötüken 1987.)
Not: Son iki hadis hem kendileriyle hemde Enes hadisiyle çelişki içerisindedir.


KADER :


Kaderi önceden yazılmamıştır. Sadece, neler olacağını Allah önceden bilmektedir:

Her doğan, ancak fıtrat üzere doğar. Bundan sonra anası babası onu Yahûdî yaparlar, Nasranî yaparlar.Buhari,Kader:2
Not: Kaderin önceden belirlenmediğinin sonraki tercihlerle şekillendiğinin delilidir.

Alî (R) şöyle demiştir: Bizler Peygamber (S)'in bera­berinde bir cenazede idik. Oturduğumuzda Peygamber (başını eğdi de) elindeki deynekle yere vurup dürtüklemeye (birtakım çizgiler çizmeğe) başladı. İşte bu tefekkür hâlinde:
— "Sizlerden hiçbir kimse müstesna olmamak üzere, muhak­kak cennetten ve cehennemden oturacağı yeri boşaltılmış olarak hazırdır" buyurdu.
Sahâbîler:
— Öyle ise bizler (çalışmayı bırakıp) bu takdire dayanıp güven­meyelim mi? dediler.
Rasûlullah:
— "Sizler çalışınız. Çünkü (saadet ve şekaavet ehlinden olan) herkes, ne için yaratılmışsa, onun yolu kendisine kolaylaştınhp hazırlan­mıştır" buyurdu ve şu âyetleri okudu:
"Hakîkaten sizin çalışmalarınız ayrı ayrıdır: Bundan sonra kim verir ve sakınırsa ve o en güzeli de tasdik ederse, biz de onu o en ko­laya hazırlarız. Amma kim cimrilik eder, kendisini müstağni görür ve o en güzeli yalan sayarsa, biz de ona o en güç olanı hazırlayıp mü­yesser kllariz..." (el-Leyl: 4-10) Buhari,edep:120

Kader önceden yazılmıştır.Allah her şeyi belirlemiştir.
Sizin herbirinizin yaratılışı (başlangıçta ana baba maddeleri) kırk gün ananın karnında toplanır. Sonra o madde­ler o kadar zaman (yânî kırk gün) içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde mudğa, yânî bir çiğnem ete dönüşür. Sonra Allah ona dört kelime ile bir melek gönderir de, onun ameli, eceli, rızkı, şakı ve saîd olduğu yazılır. Sonra ona ruh üflenir (cenîn canlanır). İmdi sizden bir kişi (bu fıtratı gereği dünyâda) ce­hennem ehlinin işini işler de, hattâ kendisiyle cehennem arasında yal­nız bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin ana karnında yazdığı) yazı onun önüne geçer. Bu defa o kişi cennet ehlinin işini işler de cen­nete girer. Ve yine kişi cennet ehlinin işini işler, hattâ kendisiyle cen­net arasında bir kulaç mesafe kalır. Bu sırada (meleğin yazdığı) yazı onun önüne geçer de artık cehennem ehlinin işini işler ve cehenneme girer.Buhari,enbiya:2
Not: Bu hadisi her şeyin önceden yazıldığı şeklinde savunan Cebriyye mezhebi delil olarak kullanır.Hadisi farklı anlamda yorumlayan da vardır.

Şübhesiz ki, Allah rahimde bir melek tevkil et­miştir. Melek: Ey Rabb'im! Bir nutfedir. Ey Rabb 'im! Bir kan pıhtısıdır. Ey Rabb'im! Bir çiğnem ettir, der. Allah onu yaratmak (yânî suret vermek) istediğinde, melek: Ey Rabb'im! Erkek midir yâhud dişi midir? Bedbaht mıdır yâhud mes'ûd ve bahtiyar mıdır? Rızk ne­dir? Ecel nedir? sorularını sorar. Bunlar o anasının karnında iken böy­lece yazılır.Buhari,enbiya:2
Not:    Yukarıdaki iki hadiste Allahın,doğacak çocuğun  gelecekte nasıl olacağıyla ilgili haber vermesi söz konusudur.Yoksa nasıl olması gerektiğini takdir değildir.İkinci şekilde olması kuranla da çelişir bir durumdur.












PEYGAMBERLER
HZ. İSA'NIN ŞEMALİ:
Al çehreli ,kıvırcık saçlı:
İsâ al çehreli, kıvırcık saçlı, geniş göğüslü idi. Amma Mûsâ, karayağız, iri uzun boylu, düz saçlı idi.Buhari,Enbiya:50

Esmer,düz saçlı:
Ben geceleyin kendimi Ka'be yanında gördüm. Ansızın es­mer bir zâtla karşılaştım. Sanki o görülen esmer erkeklerin en güzelidir. Başının saçı iki omuzu arasında sarkıyor. Saçları taranıp arınmıştı da başı su damlatıyordu.Buhari,Enbiya:50


HZ. MUHAMMED SAÇLARINI BOYAR MIYDI?

Hayır:
Enes'e:
— Peygamber (S) saçını sakalını boyadı mı? diye sordum. Enes (R):
— Peygamber (S) az bir şeyden başka saç sakal ağarmasına ulaş­madı, dedi.
Enes (R): Şu muhakkak ki, Peygamber (S) saç sakal boyayacak derece­ye ulaşmadı. Eğer ben O'nun sakalındaki beyaz kılları saymak iste­seydim (muhakkak sayardım),Buhari,giyim-kuşam:66


Evet:
Pey­gamber (S) Medine'ye geldi. Onun sahâbîleri içinde Ebû Bekr'den baş­ka saç ve sakalı kırçıl kimse yoktu. EbûBekr saç ve sakalını kına ve ketem bitkisi ile saçlarını boyadı.Buhari, ensarın menkıbeleri:44

Abdullah ibn Umer şöyle demiştir:
Rasûlullah'ın sarı boya ile (elbisesini veya sakalını) boyadı­ğını gördüm. Ben de onun için o boya ile boyamayı severim.Buhari,giyim-kuşam:37

...O kadehin içinde Peygamber'in saç­ları vardı. İnsanlar kendilerinden bir insana göz değmesi yâhud her­hangi birşey isabet ettiği zaman Ümmü Seleme'ye bir kabını gönde­rirlerdi. İşte bu gönderilmemde ben Ümmü Seleme'nin yanında kü­çük bir kaba muttali' oldum ki, onun içinde bir takım kırmızı saçlar gördüm.Buhari,giyim-kuşam:66

...Ben Ümmü Sele­me'nin yanına girdim. O bizlere Peygamber(S)'in saçlarından bir mikdâr boyanmış saç çıkarıp gösterdi.Buhari,giyim-kuşam:66



HZ MUHAMMED DİĞER PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN MÜDÜR?

Hayır:
"Bana Mûsâ üze­rinde hayırlılık vermeyiniz" (Musa'dan daha hayırlıdır demeyiniz)Muhakkak ki in­sanlar kıyamet gününde (o günün korkunçluğundan yıldırım çarp­mış gibi) bayılacaklar. Onlarla beraber ben de bayılacağım. Fakat ilk ayılan ben olacağım. O anda ben Musa'yı Arş'ın bir tarafına sımsıkı tutunmuş duruyor görürüm. Bilmiyorum, Mûsâ da bayılanların içinde idi de benden evvel mi ayıldı, yâhud baygınlıktan Allah 'in istisna et­tiklerinden mi bulundu?" Buhari,Husumetler:1

Evet:
"Ben Âdem çocuklarının seyyidiyim, fakat bununla övünmem " (Müslim; Fadâil)



PEYGAMBER KAÇ YIL PEYGAMBERLİK YAPTI:

Peygamber (S), kendisine Kur'ân indirilir olduğu hâlde on sene Mekke'de, on sene de Medine'de ikaamet etti.Buhari,kuranın faziletleri:1
Not: 23 yıllık peygamberlik bilgisiyle uyuşmayan bu durum miladi - hicri takvim süre  farklılığından veya küsuratı söylememe durumundan kaynaklanabilir.




PEYGAMBERİN SON ANLARI NASILDI:

Hz. Ayşe'nin dizinde, baygın:
Âişe (R) şöyle demiştir:..Hastalanıp ruhu kabzolunmak zamanı gelince, başı benim dizimin üzerinde bulunduğu bir sırada ken­disine bir baygınlık geldi. Sonra ayılınca gözü açılıp evin tavanına doğru dikildi. Sonra: "Yâ Allah, beni er-Refîku'l-A'lâ zümresine kat!" diye duâ etti. Bunun üzerine ben: Artık Rasûlullah şimdi bizi tercih etmiyor! dedim.  Buhari,Megazi:82


Hz. Ayşe'nin göğsünde, dişini misvakladı:
Âişe(R)'den (o şöyle de­miştir): Ebû Bekr'in oğlu Abdurrahmân, Peygamber'in huzuruna gir­di. Ben Peygamber'i göğsüme yan dayamıştım. Abdurrahmân'in yanında kendisiyle diş temizlenen yaş bir misvak vardı. Rasûlullah yüzünü ona çevirip uzunca baktı. Ben Abdurrahmân'dan misvakı al­dım, dişlerimle onu ısırıp kestim, onu silkeledim, su ile ıslattım. Sonra hazırladığım bu misvakı Peygamber'e verdim. O bununla dişlerini misvâkladı. Artık ben Rasûlullah'ın bu kadar güzel diş misvâkladığını görmedim. Rasûlullah misvâklamayı bitirince, hemen elini yâhud parmağını yükselttikten sonra üç defa: "er-Refîku'l-A'lâ zümresine (kat)" dedi.. Bundan sonra Rasûlullah vefat etti.
Râvî dedi ki: Âişe: Rasûlullah'ın başı midem ile çene kemiğim arasında (yâhud köprücük kemiğim ile çene kemiğim arasında) iken öldü, der idi .Buhari,Megazi:82




PEYGAMBER HANGİ DAĞIN ÜZERİNDEYKEN YER SARSILDI:

Uhud Dağı :
Peygamber (S) bir defasında Ebû Bekr, Umer ve Usmân ile birlikte Uhud Dağı'na çıkmıştı. Orada bulundukları sırada dağ onları salladı. Bunun üze­rine Peygamber: "Ey Uhud, sabit ol! Bil ki senin üstünde bir pey­gamber, bir sıddîk (çok doğru seciyeli bir zât), iki de şehîd bulunuyor" buyurdu.Buhari,sahabelerin faziletleri:5

Hira Dağı :
Ebû Hureyre'den: "Ra­sûlullah Hıra Dağı'nın üstünde Ebû Bekr, Umer, Usmân ve daha başkaları ile bulunduğu sırada..." (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)
Not: Buhari ve Müslümdeki farklılık açısından önemlidir.



SECDE AYETLERİNDE PEYGAMBER SECDE ETTİ Mİ:
Etti :
Peygamber (S), Ve'n-Necmi Sûresi'ni oku­makla secde etti. Ve Peygamberle beraber müslümânlar da, müşrik­ler de, cinn de, ins de secde etti.Buhari, Secdeler:4

Not : Abdestsiz de secde ayetleri okununca secde edeilir diyenlerin delilidir.
Not: 2: İbn Cubeyr: îbn Ömer binek devesinden İner, su döker, sonra binerdi ve secdeyi okur, abdest almiyarak secde ederdi, demiştir (İbn Hacer).tam tersi rivayetler de vardır.Buhari, Secdeler:4

Etmedi :
Zeyd ibn Sabit (R): Ben Peygamber'in huzurunda Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudum, fakat Peygamber (S) bu sûre(nin bitimin)de secde etmedi, demiştir. Buhari, Secdeler:5



PEYGAMBER NAMAHREM KADINLARA DOKUNDU MU:

Peygamber köle kadına  dokundu:
Bize Enes ibn Mâlik (R) tahdîs edip şöyle dedi: Medine'nin dişi kölelerinden bir dişi köle vardı ki, o ka­dın muhakkak Rasûlullah(S)'m elinden tutardı da O'nu kendi istediği yere doğru götürür giderdi. Buhari,edep:61


Peygamber kadınlara dokunmadı:
Âişe dedi ki: Allah'a yemînle söylerim ki, hayır, Rasûlullah'ın eli bu bey'atlaşmada kesin olarak hiçbir kadının eline dokunmadı. Rasûlullah kadınlarla sâdece sözle bey'at yapmıştır. Vallahi Rasûlullah kadınlar üzerine Allah'ın kendisine emrettiği taahhüdlerden başka bir taahhüd almadı. Kadınlardan bey'at ahdi aldığı zaman onlara hita­ben sâdece söz olarak: "Ben sizlerle bey'atlaştım" buyururdu.Buhari, Talak:19



PEYGAMBER ÖLDÜKTEN SONRA  ÖLEN  İLK EŞİ KİMDİ :
Not: Peygamber'in vefatından sonra kadınlarından ilk önce vefat eden kadın Şev­de bintu Zem'a mıdır, yoksa Zeyneb bintu Cahş mıdır? Bu hususta bâzı görüş, rivayet ve târih ayrılıkları vardır
Sevde:
Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber'in kadınlarından bâzısı Peygamber'e hitaben: Hangimiz sana daha çabuk kavuşacak­tır? dediler. Peygamber (S): "Eli uzun olanınız" buyurdu. Bunun üze­rine Peygamber'in kadınları bir kamış endaze alıp kollarını ölçmeye başladılar. Şevde bintu Zem'a içlerinde en uzun kollu kadın idi. Fa­kat Rasûlullah'm vefatından sonra öğrendik ki, kolu uzun olan ka­dın, sadakası bol (eli açık) kadın demekmiş. Ve hakîkaten Sevde, içimizde Peygamberce ilk kavuşan kadın oldu. Ve Şevde sadaka ver­meyi severdi.Buhari,Zekat:12


Zeynep ibni Cahş :
İbnu’l-Cevzi (o. 597/1201) bu konuda “Bu hadis bazı ravilerin hatasıdır. Buhari’ye şaşılır, nasıl olur da bunun farkına varmaz. Talikat yazanlar da öyle! Bu rivayetin bozukluğunu [Sahih-i Buhari’nin ilk şarihi] el-Hattabi (o. 338/998) de bilememiştir. Zira bu ibareyi doğru sanıp; Hz. Sevde’nin Hz. Peygamber’e [en once] kavuşacağı [haberi] Peygamberlik mucizelerindendir, şeklinde tefsir etmiştir. Tabii ki bu bir vehimdir” (ez-Zehebi, Siyeru A’lami’n-Nubela, II. 213; Tarihu’l-İslam, III. 212; İbn Hacer, Fethu’l-Bari, III, 287) demektedir.

en-Nevevi (o. 676/1277) de el-Buhari’nin bu rivayeti hakkında “Bu, icma ile batıl olan bir vehim (yanlış)dir.” demekten kendini alamamıştır.” (En-Nevevi, Şerhu Muslim, XVI, 9)



PEYGAMBER HER VAKİT ABDEST ALIR MIYDI?

Evet:
Enes şöyle demiştir: Peygamber (S) her namaz vaktinde abdest alır idi.Buhari, Temizlik :57


Hayır:

...Yedik, içtik. Sonra akşam namazına kalktı (peygamber). Ağzını çalkaladı. Sonra abdest almadan akşam namazını kıl­dırdı.Buhari, Temizlik :57


PEYGAMBER GÜZEL, ETLİ YEMEK YEDİ Mİ:

Yedi:
Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Biz (bir seferde) Merru'z-Zahrân'da iken bir tavşanı yakaladım. Ve onu Ebû Talha'ya getirdim. Ebû Talha onun uyluğunun üst tarafını ve iki budunu (be­nimle) Peygamber'e yolladı. Peygamber (S) bu tavşan hediyesini ka­bul etti .Buhari,Av:10

...Peygamber, sofraların yayılmasını emretti(Safiyyenin düğün yemeğinde). Sofralar ya­yıldı. Üstlerine hurma ve akt denilen kuru yoğurtlu yiyecek, bir de tereyağı konuldu.Buhari, Yiyecekler:7

...Rasûlullah ondan bir koyun satın aldı. Koyun ke­sildi. Peygamber (evvelâ) ciğer takımının pişirilmesini emretti. Allah'a yemîn ederim ki, yüzotuz içinden hiçbirisi eksik kalmadı, muhakkak Peygamber bu hayvanın ciğerinden bir parça kesip orada hazır bulu­nuyorsa hemen verdi, hâriçte bulunanların hissesini de onlar için alı­koydu. Sonra koyunun eti pişirilince iki kaba koydu. Biz hepimiz bu iki kaptan yedik ve doyduk. İki kapta biraz et arttı. Ben kalan eti deveye yükledim.Buhari, Yiyecekler:5

...Sonra Peygamber'e geldiler. Peygamberce eriştikleri zaman (O'na yedikleri etin hükmünü sordular). Peygamber (S):
— "Ondan (yabani eşşek eti) beraberinde birşey var mı?" buyurdu.
— Yanımda onun bir bacağı var, dedi. Akabinde Peygamber o bacağı aldı ve onu yedi.Buhari,cihad:46


İbn Abbâs: Peygamber (S) tencere içinden eliyle ke­mikli bir et çekip çıkardı ve onu yedi.Buhari, Yiyecekler:17

Amr ibnu Umeyye, kendisinin Peygamber(S)'i elinde pişmiş koyun küreğinden et kesip yediğini gördüğünü haber vermiştir. Buhari, Yiyecekler:20



...Ve bir gün Rasûlullah Âişe'nin evine girdi. O sırada ateş üzerinde bir tencere(de et) kaynamakta idi. Rasûlullah kuşluk yemeği istedi. Kendisine biraz ekmekle evde bulunan katıklardan bir katık getirildi. Rasûlullah:
-— "Ben ateş üzerinde et yemeği görmedim mi?" dedi
Oradakiler:
— Evet yâ Rasûlallah, et gördünüz, fakat o, Berîre'ye sadaka olarak verilmiş ettir. Berîre onu bize hediye etti, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah:
— "O, Berîre'ye sadaka, bize de Berîre'den hediyedir" buyurdu .Buhari, Yiyecekler:31



Yemedi:
Enes (R): "Pey­gamber (S) Allah'a kavuşuncaya kadar hâlis buğday unundan yapıl­mış ince yufka ekmek ve kızartılmış körpe kuzu kebabı yemedi" Buhari, Yiyecekler:7
Not: İkinci olay genelde peygamberin sadece arpa ekmeği ve hurma yediği ve lüx yemek yemediğini anlatmak için verilir.Oysa ki yukarıdaki örnekler bununla çelişir.




MUCİZELERİ:
PEYGAMBER KUYUNUN SUYUNU NASIL BEREKETLENDİRDİ?

Su ile:
Biz o gün Pey­gamberdin maiyyetinde yüzer mevcûdlu ondört bölük (bindörtyüz) er idik. Hudeybiye bir kuyudur, Biz oraya varınca kuyunun suyunu ta­mamen çekmiştik de içinde bir damla su bırakmamıştık. Bu hâl Peygamber'e ulaştı. Peygamber kuyunun yanına geldi, kenarına oturdu. Sonra içinde biraz su bulunan bir kap istedi. Getirilen su ile abdest aldı, sonra ağzını çalkaladı ve dua etti. Sonra bu abdest ve çalkantı suyunu kuyuya döktü. Bunun üzerine biz az bir zaman kuyuyu bu hâlde bıraktık. Sonra kuyu bize istediğimiz kadar su verdi. Hem biz, hem de bütün hayvanlarımız suya kandık.Buhari,Megazi:37

Ok ile:
....Rasûlullah'a (Hayber'de)susuzluktan şikâyet edildi. Bunun üzerine Rasûlullah ok mahfazasından bir ok çıkardı. Sonra onlara bu oku Semed kuyusuna koymalarını emretti. Vallahi o anda kuyunun suyu coşmağa başladı. Suyun bu fışkırması» Rasûlullah'ın sahâbîleri oradan dönünceye kadar, onları suya kandırmak için de­vam etti...Buhari, Şartlar:15




SAHABELER

SAHABELER AYNI DEĞERDE MİDİR?

Evet:
“Ashabım yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete erersiniz.” (İbni Abdu’l-Berr, Cami`u Beyan'il-İlmi ve Fazlihi, 2/90-91; İbn Hazm, el-İhkam, 6/82; Abd ibni Humeyd, Müsned; İbni Adi, Kamil; Suyuti, Menahil el-Safa, 193; #1027; Suyuti, Cami el-Sağir,4603)
Not :İbni Kesir hadisin Ömer (radiyallahu anh)’dan gelen versiyonunu verdikten sonra, ‘bu rivayeti kütübü sitte sahiplerinden hiçbirisi rivayet etmemiştir, zayıftır’ der. Daha sonra diğer versiyonlarına değinerek ‘bunların hiçbirisi sahih değildir’ der. (İbni Kesir, Tuhfetu’t-Talib, bi Marifeti Ahadis Muhtasar İbni Hacib, 165-169)

Hayır:
Ebû Saîd şöyle dedi: Bizler Mescid'in kerpiçlerini birer kerpiç birer kerpiç taşıyorduk. Ammâr ise ker­piçleri ikişer ikişer taşıyordu. Peygamber (S) onun yanına geldi, ba­şından tozları eliyle sildi de: "Vah Ammâr! Kendisini bâğîye bir topluluk öldürecektir. Ammâr onları Allah'a da'vet ediyor, onlar ise onu cehenneme da'vet eder"
Not: Ammar'ı Muaviye taraftarları öldürmüştür.


HALİFELER ARASINDAKİ SÜNNET İLE İLGİLİ AYRILIKLAR:

Ali ve Osman’ın, hac ile umreyi birlikte yapma konusundaki görüş ayrılığı:
Mervân ibnu'l-Hakem şöyle demiştir: Ben Osmân ve Alî'ye (hacc sırasında) şâhid oldum. Osmân halkı temettü' haccından ve hacc ile umreyi cem' etmekten (tenzîhen) nehyediyordu. Alî bu nehyi görünce, her ikisine birden niyet ederek Lebbeyke bi umretin ve haccetin diye yüksek sesle telbiye edip ihrâmlandı. Ve: Ben Peygamber(S)'in sünnetini kimsenin sözünden dolayı terk edici değilim, dedi. Buhari,Hac:34







HAFIZ SAYISI NE KADARDI?

4 kişi:
Enes ibn MâIik(R)'ten (o şöyle demiştir): Peygamber (S) zamanında Kur'ân'ı dört kimse ezberlemişti ki, bunların dördü de Ensâr'dandı: Ubeyy ibn Ka'b, Muâz ibn Cebel, Ebû Zeyd, Zeyd ibn Sabit. Buhari,e.menkıbeleri:16
Not: Hafızların daha fazla olduğunu biliyoruz.Örneğin Halifeler.


AİŞE'NİN KÖLESİ BERİRE'NİN KOCASI HÜR MÜ İDİ?

el-Hakem ibn Uteybe: Berîre'nin kocası (Mugîs), hürr idi, dedi.
İbn Abbâs da: Ben onu köle olarak gördüm, demiştir.Buhari ,feraiz:18
Not:Bu sözler hadis olmamakla birlikte bilgilerin çeliştiğini göstermek açısından önemlidir.




SAHABE YALAN SÖYLER Mİ HADİS UYDURUR MU?

...Bundan sinirlenen Muâviye (hey'et karşısında) ayağa kalkıp, Allah'ı şanına lâyık sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du" (fasıl hitâbıyle söze başlayıp şöyle) dedi:
— Ey Kureyş hey'eti! Kesin olarak bildirildiğine göre, sizden bâzı kimseler Allah'ın Kitâbı'nda olmayan, Rasûlullah(S)'tan nakledilme­yen birtakım hadîsler tahdîs ve naklediyor oldukları bana ulaştı. Emîn olunuz ki, onlar, sizin câhillerinizdir.Buhari,Hükümler:2
Not : Hadislere temkinli yaklaşmak gerektiği bizatihi en büyük hadisçi Buhari'nin kitabından anlaşılıyor.



İBNİ MESUDUN KARISI ZEYNEP PEYGAMBERE SORUYU KENDİSİ Mİ SORDU:

Hayır ,Bilal’e sordurudu:
Zeyneb, Abdullah'a: Sen Allah'ın Elçisi'ne: Benim sana ve himayemde bulu­nan yetîmlerine nafaka vermekliğim, benden sadaka yerine kâfi gelir mi? soruver, dedi. Abdullah: Allah Elçisi'ne sen kendin sor, dedi. Zeyneb dedi ki: Bunun üzerine ben (bayram günü) Peygamber'e git­tim. Kapıda Ensâr'dan bir kadını (bekler) buldum. Onun haceti de benim hacetim gibi idi. Bilâl yanımıza geldi. Biz herbirimiz Bilâl'e:
— Peygamber'e sor: Benim, kocama ve himayemde bulunan ye­timlerime nafaka vermekliğim, benden sadaka olarak yeter mi (Sa­daka vermiş olur muyum)? dedik.
Ve bu esnada Bilâl'e: Bizim isimlerimizi Peygamber'e haber ver­me, diye de tenbîh ettik.
Bilâl içeri girdi ve Peygamber'e sordu. Rasûlullah:
— "Bunu soranlar kimdir?" dedi. Bilâl:
— Zeyneb'dir, dedi. Rasûlullah:
— "Zeyneb'lerin hangisidir?" diye sordu. Bilâl:
— Abdullah'ın kadınıdır, dedi. Rasûlullah:
— "Evet, ona iki ecr vardır: Biri hısımlık (yânî hısımla ilgilen­me) ecri, öbürü de sadaka ecridir" buyurdu. Buhari, Zekat:49



Evet ,Kendisi sordu:
....İbnu Mes'ûd'un karısı Zeyneb gelmiş, yanına girmeye izin isti­yordu.
— Yâ Rasûlallah, şu izin isteyen kadın Zeyneb'dir, denildi. Rasûlullah:
— "Zeyneb'lerin hangisidir?" diye sordu.
— İbnu Mes'ûd'un kadınıdır, diye cevâb verildi. Rasûlullah:
— "Evet, ona izin veriniz" buyurdu. Ve Zeyneb'e izin verildi. Zeyneb:
— Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bugün sadaka vermekle emret­tin. Benim yanımda kendime âid bir takım zînetler vardır; bunları sadaka yapmak istedim. Fakat İbnu Mes'ûd, kendisinin ve oğlunun sadaka vereceğim kimselerden daha ziyâde sadakaya müstehıkk ol­duklarını iddia etti; (ne buyuruyorsun?) dedi.
Peygamber (S):
— "İbnu Mes'ûd doğru söylemiştir; kocan ve oğlun, sadaka ve­receğin kimselerden daha ziyâde sadakaya lâyıktır" buyurdu. Buhari, Zekat:45




Şefaat müjdesi verilirken Muaz Bin Cebel peygamberle birlikte  hangi hayvana binmişti:
Eşeğe:
Muâz ibn Cebel (R) şöyle demiştir: Ben bir seferde Peygamber'in bindiği Ufeyr denilen bir eşek üstünde Peygamber'in ter­kisinde idim. Peygamber (S) bana:
— "Yâ Muâz! Allah'ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir bilir misin?" diye sordu.
Ben de:
— Bunu Allah ile Rasûlü en bilendir, dedim. Rasûlullah:
— "Allah'ın kulları üzerinde sabit olan hakkı, kulların Allah'a itaat ve kulluk etmeleri ve Allah'a hiçbir şeyi ortak kılmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı da, kendisine hiçbir şeyi ortak kıl­mayan kişiye azâb etmemesidir (yânî bu husustaki lûtfudur)" buyurdu.
Bunun üzerine ben:
— Yâ Rasûlallah! Bunu ben insanlara müjdelemeyeyim mi? di­ye sordum.
Rasûlullah:
— "Hayır, bunu onlara müjdeleme! Sonra buna dayanıp güvenir­ler" buyurdu.Buhari,cihad:46


Deveye:
Muâz ibn Cebel, deve üstünde Peygamber'in terkisinde iken, Pey­gamber (S):
- Yâ Mûaz ibne Cebel! diye nida etti. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah, ve sa'deyk, dedi. Peygamber yine:
- Yâ Muâz! diye çağırdı. Muâz:
- Lebbeyk yâ Rasûlallah ve sa'deyk, dedi. Bu üç kerre vâki' oldu. Üçüncüde Rasûlullah.
- Hiçbir kimse yoktur ki, kalbinden tasdik ederek Allah 'tan baş­ka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Rasûlullah olduğuna şehâdet etsin de Allah onu ateşe haram etmesin, buyurdu.
Muâz:
- Yâ Rasûlallah, bunu insanlara haber vereyim de sevinsinler mi? dedi.
- Haber verdiğin takdirde buna güvenirler, buyurdu. Muâz ibn Cebel, bunu ölümüne yakın günâhtan sıyrılmak için haber verdi.Buhari,ilim:50 

Ebû Zerr (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S): "Bana Rabb 'im tarafından gelen (Cibril) geldi de: Ümmetimden her kim Al­lah 'a hiçbir şeyi ortak tanımayarak ölürse, o kimse cennete girer, di­ye haber verdi " buyurdu. Ben:
— (Yâ Rasûlallah!) O adam zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de (yine cennete girer) mi? dedim.                         
Rasûlullah:
—"(Evet) zina ettiği ve hırsızlık yaptığı takdîrde de"Buhari,Cenaiz:1
Not: Peygamberin "kimseye söyleme" demesine rağmen , sözün hadis olarak  yayılmış olması da ilginçtir.







SAVAŞLAR :


BENİ NADİR GAZVESİ  NE ZAMAN OLDU:

ez-Zuhrî, Urve ibnu'z-Zubeyr'den olmak üzere:
Nadîr oğulları gazvesi, Bedir vak'asından sonra, altıncı ayın başında ve Uhud harbinden önce oldu, demiştir.Buhari,Megazi:14

İbnu İshâk, bu Nadîr oğulları işini Maûne Kuyusu vak'asıyle Uhud harbinden sonraya koymuştur.
Buhari,Megazi:14



BİRİ MAUNEDE ÖLDÜRÜLEN 70 KİŞİ NE AMAÇLA YOLA ÇIKMIŞTI:

Dostlara yardım için:
Rı'l, Zekvân, Usay-ya ve Benû Lıhyân kabileleri bir düşmanlarına karşı Rasûlallah'tan yardım istediler. Rasûlullah da onlara Ensâr'dan kendi zamanların­da "Kurrâ" ismini vermekte olduğumuz yetmiş kişi ile yardım etti... Buhari,Megazi:30


Kuran öğretmek için:
"Kurrâ" adı verilen yetmiş Kur'ân hafızı bilgili kişiyi Kur'-ân ve İslâm'ı öğretme ihtiyâcı için bâzı kabilelere göndermişti. Buhari,Megazi:30


MUSTALIK  (MUREYSİ)  GAZASI NE ZAMAN OLDU:

Hicr 6. Sene mi , 4. Sene mi?
İbn İshâk: Bu, altıncı senede yapıldı, demiştir. Mûsâ ibn Ukbe ise, dördüncü senededir, demiştir. en-Numân ibn Beşîr, ez-Zuhrî'den: Ifk hadîsi el-Mureysi gazvesinde oldu, demiştir. Buhari,Megazi:34


BENİ KURAYZA HARBİNİN SEBEBİ NEYDİ:

Peygamber (S) Hendek har­binden (Medine'deki evine) dönüp geldiğinde, silâhını çıkarıp yerine koymuş ve yıkanmıştı. Bu sırada Cibril aleyhi'sselâm Peygamber'e geldi de:
— Sen silâhını çıkarmışsın! Vallahi biz melekler henüz silâhları­mızı çıkarmadık. Haydi onlara doğru yola çık! dedi.
Peygamber:
— "Nereye doğru çıkıyoruz?" diye sordu. Cibril, Kurayza oğullan yurdunu işaret ederek:
— İşte şuraya! dedi.
Bunun üzerine Peygamber, Kurayza oğulları'na doğru hareket etti.Buhari,Megazi:32

Not: Burdaki çelişki tarih kitaplarında geçen "ihanet ettiler" şeklindeki açıklamayla uyuşmaması.Çünkü hadisten peygamberin savaşın sebebini bilmediği anlaşılıyor.




MEKKE'NİN FETH EDİLDİĞİ GÜN PEYGAMBER MEKKE'YE NEREDEN GİRDİ:

Halid üstten , peygamber alttan:

Rasûlullah o gün Hâlid ibnu'l-Velîd'e Mek­ke'nin üst tarafındaki Kedâ mevkiinden girmesini emretti. Peygam­ber ise (Mekke'nin alt tarafındaki) Kudâ mevkiinden girmişti.Buhari,Megazi:50


Peygamber üstten ,Halid alttan:
Peygamber (S) fetih yılında Mek­ke'ye en yüksek tarafındaki Kedâ mevkiinden girdi.

Not:  Rasûlullah'ın, Mekke'nin alt tarafından, Kedâ mevkiinden; Hâlid'in de alt taraftaki Kudâ semtinden girdiğine dâir hadîsler cumhur tarafından makbul görülmüştür.Buhari,Megazi:51




MEKKE'NİN FETİH GÜNÜ PEYGAMBER KABE'NİN İÇİNDE NAMAZ KILDI MI?

Kılmadı:
İbni Abbas: Sonra Beyt'e girdi ve Beyt'in her tarafında tekbîr getirdi. Fakat Beyt'in içinde namaz kılmadan dışarı çıktı.Buhari,Megazi:50

Kıldı:
Abdullah İbni Ömer: ...Bilâl'ı ayakta buldu. Ona:
— Rasûlullah nerede namaz kıldı? diye sordu.
Bilâl de ona Rasûlullah'ın namaz kıldığı yeri işaret edip göster­di. Abdullah:
— Rasûlullah'ın kaç rek'at kıldığını sormayı unuttum, demiştir.Buhari,Megazi:51



ALIŞ VERİŞ

ALTIN GÜMÜŞ İLE VADELİ SATIŞ OLUR MU?

Evet
Peygamber bizlere altını gümüş ile nasıl istersek; gümüşü de altın ile nasıl istersek (yânî müsâvî veya fazlalıklı olarak) satın almamızı emir buyurdu.Buhari,Alım-Satım:81

Hayır
Rasûlullah (S) va'deye bağlanmış borç olarak altını gümüşle satmaktan nehyetti,Buhari,Alım-Satım:80



CİNSEL HAYAT

AZL (MENİNİN DIŞARI BOŞALTILMASI)  YAPMAK GÜNAH MIDIR?

Evet
«Bunu yapmamalısınız; çünkü bu ancak bir kaderden ibarettir.» buyurdular. Muslim -Nikah-Azlın hükmü babı:22
Hz, Âişe'den rivayet olunan bir hadisde ; «Sonra ken­disine azli sordular. Resûlüîlah (Saiiallahü Aleyhi ve Sellem):
— O gizli ve'ddir;(yâni kızı diri diriye mezara gömme) buyurdu,Muslim -Nikah-Azlın hükmü babı:22

Hayır
«Bunu yapmanızda size bir zarar yoktur. Allah kıyamet günü­ne kadar kaç can yaratmayı takdir buyurdu ise, o mutlaka olacaktır.» buyurdu.Muslim -Nikah-Azlın hükmü babı:22, Buhârî, Nikâh, 96, Ebû Dâvûd, Nikâh, 48

CİHAD

CİHADDA ORUÇLU OLMAK

Olumsuz 
Enes ibn Mâlik (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) zamânında Ebû Talha düşmanla cenk etmek için oruç tutmazdı. Peygam­berin ruhu kabz olununca, ben Ebû Talha'yı hiç oruçsuz görmedim; yalnız ramazân bayramı günü yâhud (teşrik günleri dâhil olduğu lâlde) kurbân günü oruç tutmazdı.Buhari,cihad;29 

Olumlu
Kim (cihat vazifesinde iken) Allah yolunda bir gün oruç tutarsa,Allah onun yüzünü (vücudunu) yetmiş yıl cehennem ateşinden uzaklaştırır.Buhari,Cihad;36
Not: Bu çatışmayı sarihler şöyle gideriyorlar: Enes hadîsinde mücâhidin oruç yemesi, oruç mücâhidi cihâd etmekten zayıf düşürdüğü zaman evlâdır; oruç, mücâhidin bedenî kudret ve kaabiliyetine zarar vermezse, oruç tutması efdaldir


TEK BAŞINA YOLCULUK 

Olumsuz
"İnsanlar yalnız başına yolculuktaki benim bilmekte olduğum sakıncayı bilir olsalardı, hiçbir süvari geceleyin yalnız başına yolculuk etmezdi buyurmuştur."Buhari,cihad:134

Olumlu
"Benû Kurayza'nın vaziyetine dâir bana kim haber getirir?" diye çağırdı. Şu çağrıya ez-Zubeyr icabet etti. Bir zaman sonra yine: "Bana kim haber getirir?" diye da'vet etti. Bu defa da ez-Zubeyr icabet etti. Sonra Peygamber insanlara yi­ne aynı iş için çağrıda bulundu. Yine ez-Zubeyr icabet etti. Peygamber(S): "Her peygamberin havarisi vardır. Benim havarim de ez-Zubeyr'dir" buyurdu. Buhari,cihad:134
Not:  Zubeyr tek başına gidip gözetleme ve casusluk yapmıştır.




GİYİM- KUŞAM - HAYVANLAR

ERKEĞİN UYLUKLARI AVRET YERİ MİDİR?
Not: Buradaki "uyluk" kelimesi bazı yerlerde "baldır" diye çevrilmiştir.Uyluk daha doğru bir tanımdır.

Evet
HZ. Ali'den (Radıyaltahü anh):Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana şöyle dedi:
"Uyluğunu gösterme! Diri olsun ölü olsun kimsenin uyluğuna bakma!"İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned-Setri Avret

Uyluk avrettir..Buhari,Namaz:12

Hayır
Mü'mirilerin annesi Hz. Âişe’den (Radıyallahu anha):
Rasûlullah (elbisesinden) uyluğu sıyrılmış/açılmış olarak oturuyor­du. Hz. Ebû Bekir huzuruna girmek için izin istedi, o hâldeyken izin verdi. Sonra Hz. Ömer gelmek için izin istedi, o hâldeyken izin verdi. Sonra Hz. Osman için izin istedi, Rasûlullah (hemen toplanıp) üstünü elbisesiyle örttü. Onlar kalkıp (gidince) Peygamberimiz'e dedim ki:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Ebû Bekir ve Ömer gelmek için izin istediler, sen hâlini bozmaksızın o ikisine izin verdin. (Ancak) Osman gelmek için izin istediğinde (hemen toplanıp) üstünü elbisenle örttün." Bunun üzerine
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve settem) şöyle dedi:
"Ey Âişe! Ben böyle kişiden (nasıl) haya etmeyeyim/çekinmeyeytm, vallahi melekler (bile) ondan haya ediyor."İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned-Setri Avret


Enes: Peygamber (S) uyluğunu açtı.Buhari,Namaz:12



KENDİLİĞİNDEN ÖLMÜŞ HAYVANIN DERİSİ KULLANILIR MI?

Evet
Hz. Peygamberin hanımlarından Meymûne validemizin azatlı cariyesine, toplanan zekâttan bir koyun verilmişti. Bir gün koyun ölmüş, Hz. Peygamber de bunu görmüş ve oradakilere: “Onun derisinden faydalansaydınız ya!” demişti. Oradakiler: “Ama o meytedir.” diye cevap verince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Onun yalnızca yenilmesi haram kılınmıştır.”[Buhârî, Zekât, 61; Müslim, Hayz, 100, 101, Zebâih, 30; Ebû Dâvûd, Libâs, 38, 39; Nesâî, Fer’, 4, 5; Muvatta, Sayd, 16; Ahmed b. Hanbel, 1/262, 265, 314.] buyurarak meytenin derisinden faydalanılabileceğini ifade etmiştir.

Hadis, değişik varyantlarda “derisini tabaklayıp kullansaydınız ya” şeklinde gelmiş ve sahabenin de o hayvanın derisini tabaklayıp kullandıkları belirtilmiştir.[Müslim, Hayz, 100, 102, 104; Ebû Dâvûd, Libâs, 38; Nesâî, Fer’, 5; Ahmed b. Hanbel, 4/329, 334, 336.]

Yine Peygamberimizin hanımlarından biri olan Sevde validemizden gelen bir rivâyet şöyledir:

“Bizim bir koyunumuz öldü, onun derisini tabakladık. Sonra eskiyinceye kadar içinde nebîz (hurma veya üzümden yapılan bir çeşit içecek) yapmaya devam ettik.”[Buhârî, Eymân, 21; Nesâî, Fer’, 4; Ahmed b. Hanbel, 6/429.]

Hayır
 (Muhadramûndan olan) Abdullah b. Ukeym el-Cühenî (Radıyallahü anh) anlatıyor:
Ben, Cüheyne topraklarında yaşayan genç bir delikanlıyken, Hz. Pey­gamber'in (Sallatlahü aleyhi ve sellem) mektubu bize Uİaştı:
"Hayvan leşinin derisi ve sinirini kullanmayın!"

Hanbel -Necaset ve Temizliği:Derinin Tabaklanması Sonucunda, Kılının da Temizlenmesi:62/370


HAYVANLAR HAYVAN KARŞILIĞI VERESİYE SATILIR MI?

HAYIR
Semure (r.a.)`den rivâyete göre, “Peygamber (s.a.v.) bir hayvanı bir hayvan karşılığında veresiye olarak satmayı yasakladı.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 15; Nesâî, Büyü`: 65)

EVET
Saîd ibn Müseyyeb: Hayvanlar hususunda ribâ yoktur.Deve iki deve ile; koyun iki koyunla veresiye olarak  satılabilir, demiştir. 
İbn Şîrîn de: Bir devenin iki deve ile veresiye olarak ve bir dirhemin bir dirhemle satılmasında be's yoktur, demiştir.Buhari,Alım-Satım:108


KÖPEK ÖLDÜRÜLMELİ Mİ?

EVET:
Rasûlullah (S) köpeklerin öldürülmesi­ni emretmiştir .Buhari,Bedul Hak:15

HAYIR:
Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Fahişe bir kadın (Allah tarafından) mağfiret olun­muştur; şöyle ki: Günün birinde o fahişe kadın suya yakın ve duvarı örülmedik bir kuyu başında bir köpeğe rastgelmiş, köpek susuzluk­tan dilini sarkıtıyordu." "-Rasûlullah devam etti: "Susuzluk onu öl­dürmeye yaklaştırmış bulunuyordu. Kadın hemen ayağından ediğini çıkarmış ve onu başının yaşmağı ile sıkıca bağlayarak (kuyuya sar­kıtmış) ve kuyudan o köpek için su çıkarmıştır. Bu yaptığı sulama sebebiyle o fahişe kadın mağfiret olunmuştur"


RESİMLİ ELBİSE GÜNAH MI?

Ebû Talha:
--Rasûlullah (S): "Melekler, içinde suret bulunan bir eve girmez­ler" buyurdu, demiştir.

Busr dedi ki: Bu hadîsi bana rivayet eden, Zeyd ibn Hâlid'dir. Bunu bana bildirdikten bir zaman sonra hastalanmış, biz de ona hasta ziyaretine gitmiştik. Eve girdiğimde kapısı üzerinde bir perde asılı ol­duğunu, perdede de bir suret bulunduğunu gördüm. Orada bulunan Ubeydullah el-Havlânî'ye -ki bu, Peygamber'in zevcesi Meymûne'-nin terbiye edip yetiştirdiği bir kimsedir-:

— İslâm'ın ilk günlerinde suretin nehyedilmiş olduğunu bize ha­ber veren bu Zeyd ibn Hâlid değil midir? (Şimdi bu resimli perde ne­dir ya?) dedim.

Ubeydullah bana:
— Zeyd ibn Hâlid bu hadîsi Ebû Talha'dan bize naklederken, sonunda "İllâ rakmen fî sevbin{ = Elbisedeki nakş ve resim müstes­nadır)" dediğini işitmedin mi? diye cevâb verdi.Buhari,Giyim-Kuşam:92
Not: Genel kanı resimlerin İslamiyetin ilk yıllarında şiddetle yasaklandığı, sonradan bu yasağın gevşediği yönündedir.


PEYGAMBER RESİMLİ YASTIK KULLANDI MI?

Evet: 
Âişe(R)'den: Âişe kendisine âid olan bir masa veya raf üzerine, üstünde canlı hayvan resimleri bulunan bir perde edinmişti. Peygamber (S) onu söküp yırttı. Âişe de bu yırtık perdeden iki kü­çük topan yastık yaptı. Bu iki yastık evde bulunurdu da Peygamber bunların üzerine oturur idi .Buhari, Zulümler:32

Hayır:
...Ve:
— Yâ Rasûlallah! Ben Allah'a ve Rasûlü'ne tevbe ederim. Ben ne günâhı işledim ki? dedim.
Rasûlullah:
— "Şu yastığın hâli nedir?" buyurdu. Ben:
— Ben onu Sen üzerinde oturasın ve yaslanasın diye, Senin için satın aldım, dedim.
Rasûlullah:
— "Bu suretlerin sahihleri kıyamet gününde muhakkak azab edi­lirler. Ve bu kimselere: Sûret verdiğiniz bu mahlûkları diriltiniz, de­nilir", Ve yine Rasûlullah: "İçinde suretler bulunan eve melekler girmez" buyurdu. Buhari,Alım-Satım:40
Not: Bahsedilen malzemenin perde mi yastık mı olduğunda da çelişki vardır.




NAMAZ



BİR NAMAZ İKİNCİ KEZ KILINIR MI?

EVET KILINIR
Yezîd b. Esved (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile Hac’da beraberdim. Sabah namazını Hayf mescidinde Onunla birlikte kıldım. Namazı bitirip dönünce arka tarafta cemaatle namaz kılmayan iki kişi gördü ve o ikisini bana getir buyurdular. Adamlar getirildiğinde korkudan göğüsleri titriyordu, Rasûlullah (s.a.v.): Bizimle namaz kılmanıza engel nedir deyince; Ey Allah’ın Rasûlü biz çadırlarımızda namazı kılmıştık dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) böyle yapmayın evinizde veya çadırınızda namaz kılar sonra bir cemaate rastlarsanız onlarla birlikte tekrar namaz kılınız bu sizin için nafile namaz olur” buyurdular. (İbni Mace:namaz 163;Nesâî, İmame: 53 Darimi 1374, Ahmed 4/161 No: 17613-17618, Darekutni 1/413-414 Nesai 857, Muvatta, Cemaatle Namaz 8))

HAYIR KILINMAZ
Meymune (Radıyallahu Anha) nın azatlısı Süleyman b. Yesar şöyle dedi:
“İbni Ömer (Radıyallahu Anhuma) yı Belat’ta otururken gördüm. Bu esnada insanlar namaz kılıyorlardı.
-Ey Ebu Abdurrahman! [Onlarla beraber] niçin namaz kılmıyorsun? dedim. Şöyle cevap verdi:
-Ben namazımı kıldım. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i:
-«Bir namaz bir günde iki defa kılınmaz.» buyururken işittim (o sebeple onlarla namaz kılmıyorum).(Ebu Davud 579, Nesai 860, Ahmed 2/19 No: 4689, 4994)




NAMAZLAR NE ZAMAN CEM EDİLİR:

Her zaman:

Pey­gamber (S) öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı (birlikte) yedi rek'at ve sekiz rek'at olarak kıldırdı.Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:12
Not: Ebû Davud'un es-Sünen'inde yine İbn Abbâs'tan ve diğer tarikten rivayet olunan bu hadîste" Korku olmadığı ve sefer de bulunmadığı hâlde.." ziyâ­desi olduğu gibi, İmâm Mâlik'in bunu işittiğinde: " Bunun yağmurlu bir günde olduğunu düşünürüm" dediği nakledilmektedir.

"Biz öğle namazını Ömer ibn-i Abd'ul Aziz ile kıldıktan sonra Enes ibn-i Malik'in nezdine geldiğimizde onun ikindi namazını kıldığını gördük. Ben "Amca bu kıldığın namaz ne namazı idi?" diye sordum. O "Bu ikindi namazı idi. Hz. Resuluılah birlikte kıldığımızda böyle kılardı." dedi.Sahih-i Buhari. "ikindi namazının vakti" bölümü.26 nolu hadis


Yalnız hac da:

Abdullah b. Mesud (r.a.)'den, şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben Rasûlullah (s.a.s.)'ın bir namazı kendi vaktinden başka bir vakitte kıldığını görmedim. Ancak iki namaz müstesna: Arafat'ta öğle ile ikindiyi, Müzdelife'de ise akşamla yatsıyı birlikte kılmıştır." (Buhârî, Hacc, 99; Müslim, Hacc, 288; Tecrid-i Sarîh Tercümesi, II, 487, 488, VIII, 374; A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercemesi, İstanbul 1977, IV, 136)

Not: mezhepler konusuna bknz





HUTBEDE KONUŞULUR MU?
EVET:
Bir cumua günü Peygamber hutbe yaparken bir bedevi Arab ayağa kalktı da: Yâ Rasûlallah, mallar helak oldu, çoluk çocuk da aç kaldı; bizim için Allah'a duâ ediver, dedi.Peygamber de dua etti.Buhari,cuma:34

HAYIR:
Rasûlullah (S): "Cuma günü imâm hutbe yaparken sen (yanındaki) arkadaşına 'Sus (dinle)' desen, yine lâğv etmiş olursun" buyurdu.Buhari,cuma:35



İKİNDİDEN SONRA NAFİLE NAMAZ KILINIR MI:

HAYIR:
İkindi namazından sonra güneş kavuşuncaya kadar, sabah namazından sonra da güneş doğuncaya kadar namaz yoktur.Müslim, Müsafirîn: 288

Muâviye (R) şöyle demiştir:
— Sizler (ikindi namazından sonra) öyle bir namaz kılıyorsunuz ki, yemîn olsun bizler Peygamber (S) ile o kadar beraber bulunduk da O'nun bu namazı kıldığını hiç görmedik. Ve yine yemîn olsun ki, Peygamber bil'akis o iki rek'atten (yânî ikindiden sonra iki rek'at kıl­maktan) nehyetmiştir, dedi. Buhari,sahabelerin faziletleri:30


EVET:
İki namaz vardır ki, Rasûlullah (S) onları sırren de, alenîyeten de (yânı evinde de, dışarıda da) terketmezdi. Onlar sabah namazından evvel iki, ikindi namazından sonra da iki rek'at idi .Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:34







KUNUT NE ZAMAN OKUNUR:

Rukudan sonra
Pey­gamber (S) yatsı namazının son rek'atinde başını rukû'dan kaldırıp Semiallâhu limen hamideh dediği zaman, kunût yapar dua ederdi.Buhari,dua:58


Rukudan evvel:
Kunût, rukû'dan son­ra mıydı yâhud rukû'dan evvel kıraat bittiği sırada mı yapılırdı? diye sordu. Enes: Hayır, kunût kıraat bittiği sırada(rukû'dan evvel)dır.Buhari,Megazi:30


Not:
Karışıklığın nedenini aşağıdaki anlatım düzeltiyor:
Ben Enes ibn Mâlik(R)'e namaz içindeki kunûttan sordum.
Enes:
— Evet, vaktiyle kunût vardı, cevâbını verdi. Ben tekrar:
— Bu kunût rukû'dan evvel miydi yâhud sonra mıydı? dedim.
Enes:
— Rukû'dan evvel idi, dedi. Ben kendisine:
— Fulân kimse bana haber verdi ki, sen rukû'dan sonra demiş­sin? diye sordum.
Bunun üzerine Enes:
— O yanlış söylemiş . Rasûlullah (S) rukû'dan sonra yalnız bir ay kunût yapmıştır. Bunun sebebi de şudur: Rasûlullah kendile­rine kurrâ adı verilen yetmiş kişilik bir topluluğu müşriklerden birta­kım kabilelere göndermişti...(biri mauna olayını anlatıyor)... Buhari,Megazi:30


PEYGAMBER DUHA NAMAZI KILAR MIYDI?

KILARDI:

Ümmü Hâni': Peygam­ber (S) Mekke fethi günü Ümmü Hâni'nin evine girdi, yıkandı ve se­kiz rek'at namaz kıldı. Ben bu namazdan daha hafîf bir namaz asla görmedim. Şu kadar ki, Peygamber rukû'u ve sucûdu tamamlıyor­du, demiştir .Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:3

Ebû Hureyre: Peygamber bana üç şey vasiyyet etti: Her aydan üç gün oruç tutmak, duhâ namazı kılmak, vitr namazını kılıp da uyumak .Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:5


KILMAZDI:
Ebî Leylâ: Bize sahâbîler arasında Ümmü Hâni'den başka hiçbir kimse Peygamber(S)'i duhâ namazı kılarken gördüğünü tahdîs etmedi.Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:3

...Enes'e hitaben:
— Peygamber (S) duhâ namazı kılar mıydı? diye sordu.
Enes de:
— O günden başka bir günde böyle bir namaz kıldığını görme­dim, diye cevâb vermiştir . Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:5

Aişe : Ben RasüIullah(S)'ın duhâ nafilesini kıldığını görmedim. Ancak ben o na­mazı kılıyorum.Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:4

Not: Peygamberin ara sıra veya bir kaç kez kıldığı fakat sürekli kılmadığı anlaşılıyor?!




PEYGAMBER ÖĞLEDEN ÖNCE KAÇ REKAT NAFİLE NAMAZ KILARDI:

2 rekat: 
İbn Ömer : Ben Peygamber(S)'den on rek'at namaz belledim: Öğle farzından evvel iki rek'at; öğlenin ar­dından iki rek'at.... Buhari,Namaz:Tatavu Namazı:6
Not:  Bunları mescidde kıldığı anlaşılıyor


4 rekat:
Âişe :Peygamber (S) öğle farzından önce dört rek'at...(tatavvu') kıl­mayı terketmezdi . Buhari, Namaz:Tatavu Namazı:6




NAMAZDA SECDE AYETİ OKUNURSA SECDE EDİLİR Mİ:


EVET:
Abdullah ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Mekke'de iken Ve'n-Necmi Sûresi'm okudu da bunun sonunda sec­de yaptı. O'nunla beraber olanlar da, secdeye vardılar. Buhari,Namaz:Secdeler:1


HAYIR:
Zeyd ibn Sabit (R): Ben Peygamber'in huzurunda Ve'n-Necmi Sûresi'ni okudum, fakat Peygamber (S) bu sûre(nin bitimin)de secde etmedi, demiştir. Buhari,Namaz:Secdeler:5





KORKU NAMAZI NASIL KILINIR:
3 farklı şekilde rivayet vardır.
Bknz: Namaz ,korku namazı (savaşta namaz)




CEMAATLE NAMAZIN SEVABI KAÇ KAT:

27 KAT:
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Herhangi birinizin cemâatle namazı, (alışveriş ettiği) çar­şısında ve evinde (yalnızca kıldığı) namazı üzerine yirmi küsur dere­ce ziyâde olur. Bu ziyâdeliğin sebebi şudur: O kimse abdeste niyet edip abdestini güzel aldığı ve namazdan başka bir kasdı olmaksızın mescide gittiği zaman (tâ mescide girinceye kadar) her adım attıkça o adımdan dolayı muhakkak bir derece yükseltilir yâhud o adım se­bebiyle kendisinden muhakkak bir günâh indirilir. Melekler de sizin herbirinize namaz kılacağı yerde abdestini bozmadan ve orada kimse­ye eziyet etmeden durduğu müddetçe: 'Yâ Allah ona salât eyle, yâ Allah ona merhamet eyle!' diye duâ ve istiğfar ederler".Buhari,Alım-Satım:49

25 KAT:
Ebû Saîd (R) Peygamber (S)'den şöyle buyururken işitmiştir: "Cemâatle kılınan namaz, yalnızın kıldığı namazdan yirmi beş derece faziletli olur.Buhari,Namaz:Ezan:30



YEMEK Mİ NAMAZ MI ÖNCELİKTEDİR

YEMEK:
Akşam yemeğiniz önünüze konulduğu vakit, akşam namazını kılmadan yemeğe başlayınız; acele edip de yemeğinizi bırakmayı­nız .Buhari,Namaz:Ezan:42


NAMAZ:
Ben Rasûlullah (S)'ı pişmiş bir koyun bacağından bıçakla etleri kesip yerken gördüm. Bu sırada namaza çağrıldı. Bunun üzerine Rasûlullah hemen kalktı, bı­çağı elinden bıraktı ve abdest almadan namazı kıldırdı.Buhari,Namaz:Ezan:43
Not: İkincisi takvaca olanıdır.Açlık giderilmiş olduğu için namaz tercih edilmiştir.



RAMAZANDA TERAVİH KILDIKLARINDA PEYGAMBER HÜCRESİNDEN ÇIKARAK MI ONLARA NAMAZ KILDIRDI , YOKSA HÜCRESİNDEYKEN CEMAAT ONA MI UYDU?

Hücreden çıktı ve cemaate namaz kıldırdı:
Peygamber (S) mescid içinde i'tikâf için hasırdan bir hücre edinmişti. (Ramazânın son onunda) birkaç geceler buradan çıkıp cemâatle hem farz ve hem de terâvîh namazı kılmıştı. ....Buhari,İltisam:3


Hücresinden çıkmadı , cemaat kendiliğinden ona uydu:
Rasûlullah (S) gece vakti olun­ca kendi hücresinde namaz kılardı. Hücrenin duvarı alçak olduğu için, insanlar Peygamber'in (namaz kılarken) şahsını, yânı karaltısını gör­düler. Bir takım insanlar kalktılar ve O'nun namazına uyup, namaz kıldılar. Sabah olunca bu yaptıklarını aralarında konuştular... Buhari,Namaz:Ezan:80









ORUÇ

ORUCUN KEFFARETİ:
Orucun keffareti:
60 gün:
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Peygamber(S)'e bir adam geldi de:
— Ben helak oldum, ramazânda oruçlu iken eşimle cinsî münâ­sebette bulundum! dedi.
Peygamber ona:
— "Bir köle âzâd et!" buyurdu. O zât:
— Benim köle âzâd edecek malım yok! dedi. Peygamber:
— "Öyleyse iki ay arka arkaya zincirleme (keffâret olarak) oruç tut!" buyurdu.
O:
— Buna güç yetiremem, dedi. Peygamber:
— "Öyleyse altmış fakire yemek yedir!" buyurdu. O zât:
— Onları doyuracak şeyin yolunu da bulamam, dedi.
Bu sırada Peygamber'e içi hurma dolu -râvî îbrâhîm ibn Sa'd'ın: O, mikteldir, dediği onbeş sâ' hurma olan- bir arak getirildi.
Peygamber:
— "O soran kimse nerededir?" dedi ve o şahsa:
— "Bu hurmayı al, yoksullara sadaka yap!" buyurdu. O zât:
— Benden daha fakır olana mı vereceğim? Allah'a yemîn ede­rim ki, Medine'nin kara taşlı iki yanı arasında benim ailemden daha fakır bir ev halkı yoktur! dedi.
Bunun üzerine Peygamber (S) yan dişleri meydana çıkıp görülünceye kadar güldü. Sonra da o adama:
— "O takdirde bunu sizin ev halkı yesin!" buyurdu.Buhari,edep:68,edep95

Not:Bu naklin oruçla ilgili değil ziharla ilgili olduğunu savunanların Aynı olayı Ahmet ibni Hanbelin versiyonuyla nakli için bknz: hadisler ,oruç , orucun keffareti:


Bir gün:
Ebû Hureyre'den, onun şu hadîsi Peygamber'e yükseltir olduğu zikrolunur: "Her kim ramazândan bir günün orucunu özürsüz ve hastalıksız olduğu hâlde bozarsa, o farz orucu -şayet tutsa- nafile olarak tutacağı dehr orucu kaza etmez (onu ancak onun yerine tutacağı bir günlük kaza orucu öder)" Buhari,Oruç:29
Not: Yânî farz orucun faziletini nafile oruçta bulamaz.allahdostuseyyid


Katâde ve Hammâd ibn Süleyman: Ramazân gündüzünde oruç bozan kişi, bozduğu orucun yerine bir gün kaza orucu tutar, demişlerdir .Buhari,Oruç:29




ORUÇLU İKEN KAN ALDIRILIR MI?(HACAMAT)
EVET ALDIRILIR
“Peygamber’imiz oruçlu iken kan aldırmışlardır.”
Ebu Davud Oruç 29-30; Tirmizi Oruç 59; Buhari Tıp 11,Buhârî, Savm: 32; Müslim, Hac: 11

HAYIR ALDIRILMAZ
“Kan aldırmak, yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”
Tirmizi Oruç 60; Ebu Davud Oruç 28; Buhari Oruç 32, İbn Mâce, Sıyam: 18





ORUÇLU İKEN HANIM ÖPÜLÜR MÜ?

EVET ÖPÜLÜR
Aişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: "Rasûlullah (s.a.) oruçlu iken öper ve kucaklardı. Ama o nef­sine (herkesten) daha çok sahipti."
Buhârî, savm 23; Müslîm, siyam 65, 66, 68; Ebû Dâvud, tahare 106; tbn-i Mâce, sıyâm 19, 20; Tinnizî, savm 31, 32; Ahmet b. Hanbel, VI, 40, 42, 44, 98, 113, 126, 128, 156.

HAYIR ÖPÜLMEZ
Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve Sellem)"m mevlâsı Meymûne (Radıyallâhü anhâyâan; Şöyle demiştir: Oruçluyken oruçlu eşini öpen adamın durumu Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'e soruldu. Buyurdu ki i «İkisinin orucu bozulmuş olur.»"İbni Mace;oruç

Abdullah bin Abbas şöyle demiştir :
"Mübaşeret hakkında yaşlı oruçluya ruhsat verilmiş, genç oruçluya da mekruh sayılmıştır."İbni Mace;oruç




CÜNÜP HALDE İMSAK VAKTİNİ GEÇİREN ORUÇ TUTAR MI:

Tutar:
Âişe ve Ümmü Seleme 'den: Rasûlullah (S) ehliyle cinsî münâsebetten dolayı cünüb olduğu hâlde fecr ona erişir­di. Fecrden sonra Rasûlullah yıkanır ve orucu tutardı.Buhari,Oruç:22

Tutmaz:
Ebû Hureyre'den: Cünüb olarak sabaha giren oruç tutmaz. Buhari,Oruç:22
Not:   Buhari birincisi, yânî Âişe ve Üm­mü Seleme hadîsi ittisal bakımından daha sağlam olduğunu söylemektedir.
Not: Konu oruca ne zaman niyyet edilir faslıyla ilgilidir.Bknz:mezhepler,ibadet ihtilafları, oruca ne zaman niyyet edilir.
Yorum: Peygamberin sabah namazını cemaatle kıldığını ve imamlık yaptığını düşünürsek , iki rivayeti şu şekilde birleştirebiliriz.Birinci hadiste kastedilen imsak vakti girdikten sonra peygamberin yıkanıp mescide gittiği ve namazı kıldırdığı ve o gün orucunu tuttuğu şeklinde olabilir.İkinci hadisde kasdedilen ise namaz vaktini de geçiren kişi olabilir.Ebu Hureyre'nin bu görüşünden döndüğüne dair rivayet de vardır.





AŞURA ORUCU NE ZAMANDAN BERİ TUTULUYOR:

Medine'ye geldikten sonra:
İbn Abbâs(R)'tan şöyle tahdîs etti: Peygamber (S) Medine'ye geldiği zaman Medîneliler'i bir gün, yânî âşûrâ günü oruç tutarlar buldu. (Peygamber: Bu nedir? diye so­runca) Onlar:
— Bu büyük bir gündür. Bu öyle bir gündür ki, Allah bu günde Musa'yı (ve ümmetini düşmanlarından) kurtardı ve Fir'avn haneda­nını da denizde boğdu. Onun için Allah'a şükr olarak bunda oruç tuttu, dediler.
Bunun üzerine Peygamber:
— "Ben Musa'ya Yahudiler'den daha yakınım"buyurdu da ken­disi bu günü oruç tuttu ve bu gün oruç tutulmasını emretti.Buhari,Enbiya:26,ensar menkb.:51

Mekke'den beri:
Âişe (R) şöyle demiştir: Âşûrâ, Câhiliyet devrinde Kureyş'in oruç tutar olduğu bir gündü. Peygamber (S) de âşûrâ orucu­nu tutardı. Medine'ye geldiği zaman da bu orucu tuttu ve sahâbîlerine de bu orucu tutmalarını emretti. (İkinci sene) Ramazân orucu emri inince, isteyen âşûrâ orucunu tuttu, isteyen onu tutmaz oldu.Buhari ensarın menkıbeleri:25


PEYGAMBER İTİKAFA NE ZAMAN GİRERDİ:

Son 10 gün:
Peygamber (S) ramazândan son on günde i'tikâf ederdi.Buhari,İtikaf:1


Ortadaki 10 gün:
Rasûiullah (S) ramazândan ortadaki on günde i'tikâf ederdi. Yine bir sene tâ ramazânın yirmibirinci gecesi oluncaya kadar i'tikâf etti. Bu gece O'nun, sabahında i'tikâf yerinden çıkacağı gecedir. Buhari,İtikaf:1

...Biz Rasûlullah'ın beraberinde ramazânın ortasındaki on günü i'tikâfına girmiştik...Buhari,İtikaf:9

Not: Peygamber her iki zamanda da itikaf etmiştir.

Not  2: Peygamber Şevval ayının son on günü de itikaf etmiştir.Fakat bu çelişki değildir.Kadınlarının da kendisi gibi çadır kurup itikaf etmesinin adet haline gelmesinden endişelenerek böyle bir uygulama yapmıştır.Şevval ayındaki itikaf Ramazan ayında niyetlenilip  yapılamayan itikafın kazası olabilir!?
Hadis:
Rasûlullah sabah namazını kıldırdığı zaman i'tikâf çadırına dönmek âdetinde idi. Bu dönüş sırasında kurulmuş olan çadırları gördü ve:
— "Bunlar nedir ki?" diye sordu. Sahâbîler:
— Âişe'nin, Hafsa'nın ve Zeyneb'in çadırlarıdır, dediler. Rasûlullah:
— "Onlar bununla birr mi (yânı hâlis iyilik ve ibâdet mi) irâde ediyorlar? Ben bu ay i'tikâf etmiyorum" buyurdu ve i'tikâf etmeyi bırakıp döndü.
Nihayet ramazândan çıkınca, şevvalden on gün i'tikâf etti.Buhari,İtikaf:14,18


HAC
SAFA VE MERVE TEPELERİ ARASINDA KOŞMAK (REMEL YAPMAK)(hervele yapmak: çalımlı, koşarak  yürümek)

YAPILIR:
Sa'y ederken, iki tepe arasındaki çukur bölgede bulunan iki yeşil sütun arasında koşmak (remel) sünnettir. Umretul-Kaza esnasında Rasûlüllah (s.a.s), sa'y'ederken bu mahalde remel yaparak koşmuştur. Bunun sebebi, etraftaki tepelerden müslümanları seyreden müşriklere karşı kuvvetli ve zinde görünmek istemesidir (Buhârî, Meğazî, 43). Rasûlüllah (s.a.s) Safa'dan vâdinin ortasına kadar yürüyordu, buradan çıkana kadar da koşuyordu (İbn Hanbel, III, 320, 388; Buhârî, Hac, 63; İbn Mâce, Menâsik, 84).

YAPILMAZ:
İbn Abbâs şöyle demiştir: "Mekke vâdîsinin içinde Safa ile Merve arasında sa'y etmek bir sünnet değildi. Orada ancak Câhiliye halkı sa'y ederler ve: Bathâ'yı, yânî seyl yerini ancak şid­detli yürüyerek geçeriz, derlerdi.Buhari,Ensarın menkıbeleri:26
Not: İbn Abbâs, sa'yin sünnetliğini nehyetmiyor, fakat şiddetle yürüyüşü nehyediyor. Çünkü sa'yin aslı Rasûlullah'ın yoludur, hacda ve umrede vâcib bir rükündür. Cumhur, vâdînin seyl yerinde şiddetle yürümenin müstehâblığma kaail oldular. İbn Abbâs onlara muhalefet etmiştir.



HACDA KOKU SÜRMEK:
SÜRÜLÜR:
Âişe (R): Ben Rasûlullah(S)'ı ihrama girerken, ih­ramı için, bir de ihramı çıkarıp hılle girdiği için Ka'be'yi tavaf etmesinden önce güzel koku ile kokulandırır idim, demiştir .Buhari,Hac:18


SÜRÜLMEZ:
Peygamber el-Cı'râne'de bulundu sırada, yanında sahâbîlerinden bir topluluk da varken, yanına bir adam çıkageldi ve:
— Yâ Rasûlallah! Güzel koku sürünmüş olarak umre için ihra­ma giren bir kimse hakkında nasıl re'y edersin (yânî ne buyurursun)? diye sordu.
Rasülullah ona:
— "Bedenine ve elbisene bulaşan kokuyu üç kerre yıka, üzerin­deki cübbeyi de çıkar, (bu ihramı giy de) haccında yapacağın işler gibi, umrende de yap!" buyurdu .Buhari,Hac:17




İHRAMLIYKEN SİLAH TAŞIMAYA CEZA GEREKİR Mİ:

EVET:
Ve İkrime: İhrâmlı düşmandan endîşe ettiği zaman silâh kuşanır ve fidye verir, demiştir. Buhari,Muhsar:28

HAYIR:
Peygamber (S) -hicretin ye­dinci yılındaki- zu'1-ka'de ayında umre yaptı. Mekke ahâlîsi, onu Mek­ke'ye girmeğe bırakmamışlardı. Nihayet Peygamber, Mekkeliler'le, Mekke'ye hiçbir silâh sokulmayacak, ancak kılıf içinde kılıç sokula­cak diye hükümleşmişti.Buhari,Muhsar:28Not:Peygamber ceza kurbanı vb. yapmamıştır.







ZEKAT -MAL MÜLK


FITIR SADAKASI MİKTARI BUĞDAYDAN NE KADAR:

Bir sa mı , bir müd mü?
Biz fıtr zekâtını taamdan (yânî buğdaydan veya her nevi' yiyecek maddesinden) bir sâ' olarak çıkarır idik. Yâhud arpadan bir sâ' olarak, yâhud hurmadan bir sâ' olarak, yâhud ekit denilen yoğurt kurusundan bir sâ' olarak, yâhud kuru üzümden bir sâ' olarak (çıkarır idik).Buhari,fıtır sadakası:5


Abdullah (ibnu Umer) şöyle'demiştir: Peygamber (S) fıtr zekâtının hurmadan bir sâ' olarak, yâhud arpadan bir sâ' olarak verilmesini emir buyurdu. Abdullah ibn Umer (R): Müteakiben insanlar buğdaydan iki müdd'ü (yânî yarım sâ'ı) bunun dengi yaptılar, de­miştir.Buhari,fıtır sadakası:5

Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir: Biz Peygamber (S) zamanında -fıtr sadakasını- taamdan (yânî buğdaydan veya her nevi' yiyecek maddesinden) bir sâ'veriridik. Hurmadan bir sâ', yâhud arpadan bir sâ', yâhud kuru üzümden bir sâ' verirdik. Muâviye (devlet başkanlığına) geldiği ve Şam'dan buğday bolgelince Muâviye: Buğ­daydan bir müdd, (diğer hububattan) iki müdde denk olur zannedi­yorum, dedi.Buhari,fıtır sadakası:6



MALIN NE KADARINI DAĞITMALI

Üçte birini dağıt:
Sa'd ibn Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir; Veda Haccı yılı Mekke'de tutulduğum ve ölüme yaklaştığım şiddetli bir hastalığımda Peygamber (S) beni ziyaret etti. Ben:
— Yâ Rasûlallah! Bendeki bu hastalık, görmekte olduğun şu de­receye ulaştı. Ben mal sahibiyim. Bana bir tek kızımdan başka vâris olacak kimse yoktur. Buna göre ben malımın üçte ikisini sadaka ya­payım mı? diye sordum.
Rasûlullah:
— "Hayır (sadaka etme)' buyurdu. Râvî dedi ki: Ben:
— Yarısını sadaka yapayım mı? dedim. Rasûlullah:
— "Hayır" buyurdu da şöyle devam etti: "Üçte bir (sana sada­ka yapman için yeter) yâ Sa'd! Üçte bir de çoktur. Çünkü senin kendi zürriyetini zengin bırakman, onları muhtaç ve insanlara el açar bir vaziyette bırakmandan hayırlıdır" buyurdu.Buhari,Ensarın menkıbeleri:48,Buhari,dua:43



Hepsini dağıt:
Ebû Zerr (R) şöyle demiştir: Ben (bir seferde) Peygamber'in beraberinde bulundum. (Dönüşte) Peygamber onu, yânî Uhud Dağı'nı görünce:
— "Uhud'un benim için altın olmasını, ondan bir dinarın üç gün­den fazla yanımda beklemesini arzu etmem. Ancak bir dînâr müstes­na; O bir dînârı da ben yalnız bir borç (ödemek) için hazırlarım" buyurdu.
Sonra devamla:
— "(Malca zengin) çok kimseler vardır ki, onlar (sevâbca) çok azdırlar; ancak malı (iyilik yolunda) şöyle şöyle sarf etmiş olan müstesnâ -Râvî Ebû Şihâb Abdu Rabbih önüne, sağına ve soluna işaret etti-. Bunlar da pek azdır" buyurdu.Buhari,İstikraz:4
Not: Birinci hadis fetvaca ,ikincisi takvacayı  gösteriyor olabilir.



DENİZ ÜRÜNLERİNDE 1/5 ZEKAT VAR MI?

Zekat yok:
Ve İbn Abbâs (R) "Anber, mâden ve kenz değildir, o denizin kıyıya attığı bir şeydir" demiştir .Buhari, Zekat:65
Buhârî (Hasen Basrî'nin bu sözünü reddetmek maksadıyle): "Peygamber (S) beşte bir vergiyi, ancak mâdenlerde vâcib kılmıştır; yoksa suda elde edilecek (balık, anber ve inci gibi) şeylerde beşte bir zekât vergisi yoktur" dedi.Buhari, Zekat:65

Zekat var:
el-Hasen el-Basrî de: "Anberde ve incide hums, yânî beşte bir nisbetinde vergi vardır" demiştir .Buhari, Zekat:65







TARIM:

ARAZİ BEDEL KARŞILIĞI VEYA YARICIYA VERİLİR Mİ:

HAYIR:
Câbir ibn Abdullah(R)'tan tahdîs etti. o şöyle demiştir: Bizden bir takım adamla­rın fazla arazîleri vardı. Onlar: Biz bu arazîleri üçte bir, dörtte bir ve yarı karşılığında icara verelim, dediler. Bunun üzerine Peygamber (S): "Kimin toprağı, tarlası varsa onu kendisi eksin yâhud (ekmek­ten âciz olursa) onu mü'min kardeşine (âriyeten) versin. Bunu yap­mazsa tarlasını (boş) tutsun" buyurdu.Buhari,Hibe:33

“Kimin bir arazisi varsa onu eksin. Veya kardeşine versin, o eksin. Araziyi 1/3 (üçte bir) ve 1/4 (dörtte bir) karşılığı veya belli bir yiyecek karşılığı olarak kiraya vermesin.”Ebu Davud

Peygamber (S) ekinleri hareket etmekte olan bir tarlaya çıktı da:
— "Bu arazî kimindir?" diye sordu. Ordakiler:
— Bu tarlayı Fulân kimse kira ile tuttu, dediler. Bunun üzerine Peygamber:
— "Dikkat edin! Eğer o mal sahibi bu kiracıya o tarlayı minha yoluyla verseydi, kendisi için bu arazî karşılığında belli bir ücret al­masından daha hayırlı olurdu" buyurdu Buhari,Hibe:33


EVET:
Amr ibn Dînâr dedi ki: BenTâvûs'a: Keski muhâbara akdini terketsen! Çünkü bâzı sahâbıler, Peygamber (S) muhâbara yo­luyla zirâatten nehyetti diyorlar, dedim. Tâvûs: Ey Amr, ben onlara veriyorum ve onları zengin kılıyorum (yâhûd onlara yardım ediyo­rum). Ve bana Peygamber bundan nehyetti diyenlerden daha bilgili olan kimse, yânî İbn Abbâs haber verdi ki, Peygamber (S) bundan (yânî arazîyi ücret mukaabili kiraya vermekten) nehyetmemiştir; fa­kat: "Sizden birinizin tarlasını zirâat için dîn kardeşine (meçcânen) vermesi, kendisi için o arazî mukaabilinde belli bir ücret almasından daha hayırlıdır" buyurmuştur, dedi .Buhari,Muzaraat:10




ALTIN VE GÜMÜŞLE YARICILIK OLUR MU:
Râfi' ibnu Hadîc (R) şöyle dedi: Biz Medîne ahâlîsinin ekin ekme yeri (yânî tarla) yönünden en çoğu idik. Biz arazîden bir kısmı mal sahibine âiddir diye isimlendirilmiş olarak diğer tarafını kiraya verir idik. Râfi' dedi ki: Bazen bu kısım musîbete uğrar (he­lak olur), kiraya verilen arazî selâmete çıkar; bâzı defa da aksine, ki­raya verilen asıl arazî musîbete uğrar da, mal sahibine ayrılan kısım âfetten selâmete çıkardı. İşte bunun için bu şekilde kiraya vermekten nehyolunduk. Altın ve gümüşe gelince, o zamanda (bunlarla kira âdeti) yoktu .Buhari,Muzaraat:7




Not:Aynı hadisin devamı başka yerde şöyledir:...fakat gümüş para ile kiraya ver­mekten nehyolunmadık .Buhari, Şartlar:7







SAĞLIK

PARAYLA KAN ALDIRMA OLUR MU?

EVET
Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Ebû Taybete, Rasûlullah'ı kan alma tedavisi yaptı da, Rasûlullah, Ebû Taybete'ye bir sâ' (1040 dirhem) hurma verilmesini emretti. Bundan başka Ebû Taybete'nin efendisi(Hârise oğulları)ne de Ebû Taybete'nin (ödemeye mü­kellef olduğu) vergisinden hafifletmelerini emir buyurdu. Buhari,Alım-Satım:95

Peygamber (S) kendisinden kan aldırdı da, kan alma tedâvîsi yapan haccâma ücretini verdi. Buhari,icare:18

HAYIR
Ebû Cuhayfe'nin oğlu Avn haber verip şöyle demiş­tir: Ben babam Ebû Cuhayfe'nin kan alma tedavisi yapan bir köle satın aldığını gördüm. (Ebû Cuhayfe emretti de bunun âletleri kırıl­dı.) Ben babama bu kan alma âletlerinin kırılma sebebini sordum. Babam: Rasûlullah (S) kan alma bedelinden, köpek bedelinden, ka­dın kölenin (haram olan) kazancından nehyetti. Ve yine Rasûlullah döğme yaptırana, ribâ yiyiciye, ribâ kazancı yedincisine la'net etti; suret yapan musavvir kişiye de la'net etti, dedi .Buhari,Alım-Satım:113






YEME - İÇME - TEMİZLİK

AYAKTA SU İÇİLİR Mİ

İÇİLMEZ:
Enes (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) kişinin ayakta su içmesini yasaklamıştır.(Ebu Davud,içecekler;13-Müslim, eşribe 112, 113, 115; Tirmizî, eşribe II; İbn Mâce, eşribe 21; Dârimî, eşribe 24; Ahmed b. Hanbel, III, 32, 45, 54, 118, 131, 147, 182, 199, 214, 250, 291

İÇİLİR:
Nezzâl b. Sebre'den şöyle rivayet olunmuştur:Ali b. Ebî Tâlib (r.a) bir su isteyip ayakta içmiş ve:
Bir takım insanlar, kendilerinden birinin bunu yapmasını çirkin görüyorlar. Oysa ben Rasûlullah (s.a)'ı beni yaparken gördüğünüz (şu) işin aynısını yaparken gördüm, demiş. (Ebu Davud,içecekler;13- Buharî, eşribe 16; Müslim, eşribe 118, 119; Tirmizî, eşribe 12; Nesâî, menâsik 165, 166, tahâre 77, 90, 102; İbn Mâce, eşribe 21; Ahmed b. Hanbel, I, 102, 144, 159


AT ETİ YENİR Mİ?

Evet:
Delil:Esma: Biz Rasûlullah (S) zamanında Medine'de iken bey­giri boğazından kestik de onun etini yedik.Buhari,Av:24

Hayır:
"O, atı, katırı ve eşeği bunlara binmeniz ve süs için yarattı." (Nahl, 16/8)

 "Resulullah at, katır, eşek etini ve azı dişi bulunan her yırtıcı hayvanın etini yasak etti." (Ahmed b. Hanbel, I, 147, 244, 289; IV, 89, 90, 127)



KIBLEYE DOĞRU İŞENİR Mİ

 İŞENİR
-.......Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Bir ihtiyâcım sebebiyle (kızkardeşim) Hafsa'nın evinin damının üstüne çıkmıştım. Bu esnada Rasûlullah(S)'ı gördüm, arkasını Kıble'ye, önünü de Şam'a döndürerek hacetini def ediyordu Buhari- Temizlik

"Resulüllah (s.a.) bizim kıbleye dönerek abdest bozmamızı yasaklamıştı. Kendisini vefatından bir yıl önce kıbleye doğ­ru abdest bozarken gördüm."İbni mace -Taharet ;18

İŞENMEZ
.......Ebû Eyyûb el-Ensârî şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu:
"Biriniz hacetini yerine getirmeğe gittiği zaman Kıble'yi kar­şısına almasın, (Medine'nin) şarkına yâhud garbına doğru dönü­nüz. Buhari- Temizlik


AYAKTA İŞENİR Mİ

İŞENİR
-.......Huzeyfe şöyle demiştir: Peygamber (S) -bir kerre Ensâr'dan- bir kavmin süprüntülüğüne vardı da ayakta dikilerek işe­di. Sonra su istedi. Ben de O'na bir mıkdâr su götürdüm, kendisi onun­la abdest aldı. Buhari- Temizlik:66,67

 İŞENMEZ
Hz. Âişe'den gelen şu hadislerle ayakta bevl etmenin neshedildiğine hükmetmişlerdir:
"Resul-i Ekrem (s.a.) Kur'an kendisine nazil olalidan beri, hiç ayakta bevletmemiştir."Ebu Davud- Temizlik;1

"Kim size Resul-i Ekrem ayakta bevletti derse, inanmayın,- o ancak otu­rarak bevlederdi."İbn Mâce, tahâre 14; Tirmizî, tahâre 8; Nesâî,tahâre 24.



TUVALET İÇİN UZAKLAŞMAK

EVET
...Câbir b. Abdillah 'dan, demiştir ki; "Peygamber sallellahü aleyhi vesellem abdest bozmak istediği zaman kendisini hiç bir kimse göremeyecek kadar (gözlerden uzaklaşıp) giderdi." Ebu Davud- Temizlik;1 ,

HAYIR
Huzeyfe (r.a.) demiştir ki ben, Hz. Peygamberin abdest bozarken yalnız kalmak is­teyeceğini düşünerek oradan uzaklaşmak istediğimde, Resulüllah be­ni çağırdı. Ben de hemen arkasında (Resulüllah'a sütre olması için) durdum." Ebu davud- Temizlik;1



HAYIZLI KADIN CAMİYE GİRER Mİ?

EVET
a. Hz. Aişe (ra) anlatıyor: “Resulullah (a.s.m) bana Mescidden hasırı / seccadeyi getir.” buyurduğunda, ben hayız halinde olduğumu söyledim. Bunun üzerine “Hayız halin senin elinde olmayan bir şeydir.” buyurdu. Tırmızi-Temizlik 101 ;Müslim, Hayız, (299) 11- 13]İbn Mâce, Tahara: 120; Buhârî, Hayz: 11
NOT:Aynı hadisin bir başka şekilde nakledilmektedir ki ozaman anlam tamamen değişmektedir.İkinci rivayete göre peygamberimiz elini uzatarak Aişe'nin seccadeyi almasını /veya vermesini istemiş o da"hayızlı olduğu için" bundan çekinince senin elin hayızlı değil elini mescide  uzat anlamında bir söz söylemiştir.Buradaki "el" gerçek "el" anlamında kullanılmıştır.Bu haliyle hayızlı kadının mescide giremeyeceğine delil olmaktadır.(Ebu Davud- Hayz)

b. Hz. Meymune (ra) anlatıyor:
“Bizden birisi hayız halinde olduğu halde hasırı / seccadeyi götürüp Mescide sererdi.” (Nesaî, Taharet, 174)

HAYIR

"... Ümmü Seleme (Radıyallâhü mthâ)'tan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Resülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu mescidin avlusuna girerek en yüksek sesiyle:
«Şüphesiz mescid, cünüb adama ve hayızh kadına helâl değildir.» buyurdu."(İbn Mâce, Tahâre, 92(645); Dârimî, Vudû',116).



NAMAZ VAKTİ OLUNCA YEMEK Mİ NAMAZ MI TERCİH EDİLMELİDİR:

Namaz:
Kendisi Rasûlullah'ı, elinde pişmiş koyun kü­reğinden et kesip yerken görmüştür. Bu sırada namaza çağrılmış, Rasûlullah da elindeki kürek kemiğini ve ondan kesmekte olduğa bıçağı bırakmış, sonra kalkıp, yeni bir abdest almaksızın namaz kıldırmiştır .Buhari, Yiyecekler:58


Yemek:
Enes ibn Mâlik: Peygamber (S): "Yemek ortaya konulduğu ve namaz da ikaamet edildiği zaman, sizler yemeğe baş­layınız (sonra namaz kılınız)" buyurmuştur "Buhari, Yiyecekler:58




ÖLÜ- CENAZE

PEYGAMBER, ABDULLAH BİN UBEYY BİN SELULE GÖMLEĞİNİ NE ZAMAN VERDİ?

Abdullah ibn Ubeyy öldüğü zaman oğlu Abdullah, Peygamber'e geldi ve: Yâ Rasûlallah! Gömleğini bana ver de babamı onun içinde kefenleyeyim; namazını da Sen kıldır ve onun için mağfiret isteyiver, dedi. Peygamber(S), Abdullah'a kendi gömle­ğini verdi ve: "Cenaze hazırlanınca bana haber ver de namazını kılayım" buyurdu. Müteakiben Abdullah cenazenin hazırlandığını Peygamber'e bildirdi. Peygamber onun cenaze namazını kıldırdı.Buhari:cenazeler,22

Bize îbnuUyeyne, Amr ibn Dinar'dan tahdîs etti. O, Câbir'den şöyle dediğini işitmiştir: Abdullah ibn Ubeyy gömüldük­ten sonra, Peygamber (S), Abdullah ibn Ubeyy'in yanına geldi ve onu çukurundan dışarı çıkarttı. Akabinde onun cildine kendi tükürüğün­den üfledi ve ona gömleğini giydirdi. Buhari:cenazeler,22




ÖLÜNÜN ARDINDAN FERYAD ÖLÜYE AZAB GETİRİR Mİ

Hadis:
"Ölü, ailesinin ağlamasının bir kısmı sebebiyle azap görür". Buharî (Canaiz, 32), Müslim (Cenaiz, 16, 18, 19), Nesai (Cenaiz,13-15) ve Tirmizi (Cenaiz, 33-34)

Hadis:
Âişe: Allah'a yemîn ederim ki, Rasûlullah (S): "Allah, ehl ve ailesinin ölüye ağlamasından dolayı bir mü'mini azâb eder" hadîsini söylememiştir. Lâkin Rasûlullah (S): "Allah ehl ve ai­lesinin kendisine ağlamasından dolayı kâfirin azabım artırır" buyur­duAyetler:
"Kimse başkasının (günah yükünü) yüklenmez.”(Fatır, 35/18)
 "Günah yükü altında ezilen bir kimse, günahını taşımak için başkalarını çağırsa, o akrabası da olsa, yükünden az bir kısmını bile taşımayı kabul etmez/onun günahından hiçbir şey başkası tarafından taşınmaz." (Fatır, 35/18)


ŞEHİDİN CENAZE NAMAZI KILINIR MI?

HAYIR:
Câbir ibn Abdillah (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) Uhud şehîdlerinden ikişer kişiyi bir örtü (yânî bir kabir) içinde bir­leştiriyordu. Sonra: "Bunların hangisi Kur'ân'ı daha çok öğrenmiş­tir?" diye soruyordu. Bu çift şehîdlerden biri kendisine işaret edilince, onu kabirdeki lahdin içine önce koyuyordu. Ve sonra: "Ben bu mucâhidler üzerine (yânî hayâtlarım Allah yolunda feda ettiklerine) kı­yamet günü bir şahidim" buyurdu ve bu şehîdlerin kendi kanları içinde, yıkanmadıkları ve üzerlerine namaz da kilınmadığı hâlde gö­mülmelerini emretti.Buhari,Cenazeler;72

EVET:
Ukbe ibn Âmir(R)'den (o, şöyle demiştir): Peygam­ber (S) bir gün çıkıp Uhud şehîdlerine cenaze üzerine kıldığı namazı gibi namaz kıldı .Buhari,Cenazeler;72


ÖLÜLER BİZİ DUYAR MI?


EVET:
Bedir'de öldürülenler hakkında Rasûlullah'ın söylediği sözü şöyle zikretmiştir: Rasûlullah (S) onların cesedlerini kuyuya atarken, on­lara hitaben:
— "Sizler Rabbinizin va'detiiği şeyi gerçek buldunuz mu?" bu­yurdu.
Mûsâ ibn Ukbe (geçen senedle) şöyle dedi: İbn Umer'in mevlâsı Nâfi' şöyle dedi: Abdullah ibn Umer şöyle dedi: Rasûlullah'ın sahâ-bîlerinden bâzı insanlar:
— Yâ Rasûlallah! Ölmüş olan insanlara mı nida ediyorsun? de­diler.
Rasûlullah da:
— "Sizler benim söylediğim sözleri onlardan daha iyi işitir de­ğilsiniz" buyurdu. Buhari,Megazi:12

HAYIR:
Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Peygamber (S), Bedir kuyusu üzerinde durdu da, içindeki ölülere hitaben:
— "Siz, Rabb'inizin va'dettiği ikaabı hakk buldunuz mu?" bu­yurdu.
Sonra da:
— "Şübhesiz şimdi onlar benim kendilerine söylemekte olduğum şeyi işitmektedirler" diye ekledi.
îbn Umer'in bu hadîsi Âişe'ye zikrolununca, Âişe:
— Peygamber (S) ancak "Onlar şimdi benim kendilerine öteden beri söylemekte olduğum (tevhîd, îmân ve bunların gayrı) şeylerin hakk olduğunu bilmektedirler" buyurmuştur, dedi.
Sonra: "Şübhesiz ki sen ölülere işittiremezsin. Arkalarına dön­müş kaçarlarken sağırlara da işittiremezsin " («ı-Nemi: 80) âye­tini ve: "Sen kabirlerde olanlara da işittirecek değilsin' (Fâtır: 22) âye­tini okudu.Buhari,Megazi:8






KADINLAR

KADINLARIN BEDENLERİ Mİ , GÖNÜLLERİ Mİ NAZİK?

BEDENLERİ
Peygamber (S) bir seferin­de yol alırken Habeşli bir deve sürücüsü güzel sesiyle kadınların bindikleri develeri hızlı bir şekilde yürüttü. Bunun üzerine Peygam­ber ona hitaben:
— "Yâ Enceşe, yumuşak ol! Yazık sana! Camları (yânî cam gi­bi nâzik olan kadınları) hızlı yürütme!" buyurdu.Buhari,edep:116-232

GÖNÜLLERİ
Katâde: Peygamber "Cam şişeler" sözüyle, kadınların (gönül­lerinin) za'flarını kasdediyordu, dedi. Buhari,edep:116-234
Not: Kadınlar cam gibi nâzik bedenli oldukları için hızlı hareket­ten rahatsız olabilirler yâhud kadınlar zayıf gönüllü oldukları için Enceşe'nin güzel sesinden etkilenip, onun te'sîriyle cam gibi ince gönülleri kırılır, rahatsız olabilir, fitneye düşebilirler...


KADINLARDA KİM DAHA ÜSTÜN:

Aişe:
Âişe'nin, ümmetimin kadınları­na karşı üstünlüğü, tirid yemeğinin diğer yemeklere karşı üstünlüğü gibidir.Buhari,enbiya:48

Hatice: 
Zamanındaki dünyâ kadınlarının hayırlısı İmrân kızı Meryem'dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hadîce'dir.Buhari,enbiya:2



KADIN YALNIZ BAŞINA KAÇ GÜN YOLCULUK EDEBİLİR:

3 GÜN:
Kadın, nikâh geçmez bir mahrem sahibinin maiyyetinde olmak müstesna, üç gün yolculuk etmez.Buhari,Namaz:Namazın kısaltılması:4


1 GÜN:
Al­lah'a ve âhiret gününe îmân eder bir kadına, yanında bir mahremi olmaksızın bir gün bir gecelik mesafeye kadar yolculuk etmesi halâl olmaz.Buhari,Namaz:Namazın kısaltılması:4

Not:
Çelişki şu şekilde giderilmiştir."Bir gün bir gece rivayeti, yirmidört saatlik mesafeye sefer olup, yavaş yürüyüşle bu mesafe alelade üç günde gidildiği için, bir gün bir gece rivayeti ile üç gün rivayeti arasında ma'nâ farkı kalmamış olur."allahdostuseyyid



KAFİR EŞİ OLAN MÜSLÜMAN KADIN KOCASINDAN BU YÜZDEN AYRILIRSA KOCASININ ÖDEDİĞİ BEDEL GERİ ÖDENİR Mİ:

EVET:
 ...İnkarcıların bu kadınlara verdikleri mehirleri iade edin: Bu kadınların mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, onlarla evlenmenizde bir engel yoktur...MÜMTEHİNE:10 


HAYIR:
Ben Atâ'ya: Müşriklerden bir kadın müslümânlara geldiğinde, onun müşrik olan kocasına Yüce Allah'ın "Kâfir zevcelerin bu kadınlara sar/ettiklerini onlara verin,,." (ei-Mumtehine; ıo) kavlinden dolayı, kadının eski mehrinin bedeli verilir mi? diye sordum.
Atâ: Hayır verilmez, bu surette zikredilen verme, ancak Peygamber (S) ile, ahd ehli müşrikler arasında idi(; bugün ise hayır), diye cevâb verdi.
Mucâhid de: Bunların hepsi, Peygamber ile Kureyş arasında yapılmış olan sulh müddeti içinde idi (sonra bu, fetih günü kesildi), demiştir.Buhari, Talak:19

Not: Buradaki rivayet ayetle çelişmektedir.

Bknz: İslam eleştirisi gerçekler :Kafir kadın ve erkek ile evlenilmez:Mümtehine,10 maddesi





KIYAMET /CENNET/ CEHENNEM

DECCAL KÖR MÜ , ŞAŞI MI?
Deccâl şa­şıdır. Buhari,enbiya:5
Onun (Deccal'in) bir gözü kördür.Buhari,enbiya:5


KEVSER NERESi, HAVZ NERESİ VE NEREDELER:

Cennetttedir:
İbn Abbâs (R): Kevser, Allah Taâlâ'mn O'na, yânî Rasûlü'ne ihsan buyurmuş olduğu çok hayırdır, demiştir.
Ebû Bişr dedi ki: Ben Saîd ibn Cubeyr'e:
— Birçok kimseler Kevser'in cennette bir nehir olduğunu söylü­yorlar, dedim.
Bunun üzerine Saîd ibn Cubeyr:
— Cennetteki o nehir de Allah Taâlâ'mn O'na ihsan buyurduğu hayırdandır, cevâbını verdi . Buhari,Rikak:53


Mahşer yerindedir:
Kıyamet günü benim yanıma sahâbilerimden bir zümre gelecek de onlar benim havzımdan geri döndürü­lüp koyulacaklardır. Ben de:
— Yâ Rabb! (Onlar benim) sahâbîlerim! derim.
— Senden sonra onların ne bid'atler ortaya çıkarmış oldukları hakkında Sen 'in hiçbir ilmin yoktur. Muhakkak onlar arkaları üzere dönüp gerisin geri dînden çıkmışlardır, buyurur.Buhari,Rikak:53

Not: Karışıklığın sebebi cennetteki kevser ırmağı ile mahşer yerindeki havz (havuzun) karıştırılmasından kaynaklanmaktadır.İkisi ayrı şeydir.Zaten havz cennette olmuş olsaydı kovulan kişiler oraya nasıl girecekti?

Aliyyü'l-Kârî " Hazret-i Peygamber'in nehri Cennet'te; havzı ise kıyametin koptuğu yerdedir" diyerek bu duruma açıklık getirmiştir. (Fıkh-ı Ekber Şerhi, çev. Y. V. Yavuz s. 240 da)


KIYAMET ALAMETİ OLARAK KADINLAR NE KADAR ARTACAK:

1 ERKEĞE 50:
....erkeklerin mikdârı azalıp da kadınların çoğal­ması, o derecede ki elli kadının yalnız bir tek kayyımları, yânî bakanı olması kıyamet alâmetlerindendir.Buhari,içecekler:giriş


1 ERKEĞE 40 :
Ve o sırada sen erkeklerin azlığından ve kadınların çokluğundan dolayı (koruyucusuz) kırk kadının bir tek erkeğin ardından yürüyüp ona sığındıklarını görürsün.Buhari,Nikah:111





MİRAÇ

MİRAC'A NEREDEN YÜKSELDİ?

Bir kerresinde ben Beyt'in (yânı Ka'be'nin) yanında uyurla uya­nık arası bir hâlde bulunuyordum.Buhari,bedul hak:7

Mekke'de iken içinde bulunduğum evin tavanı (ansızın) yarıldı.(amcasının kızı Ümmühânî’nin evinde) Cib­ril indi. Göğsümü yardıktan sonra içini Zemzem suyu ile yıkadı.Buhari,enbiya:7


NAZAR

UĞURSUZLUK KİMLERDE VE NELERDE OLUR:
Ka­dında, evde ve atta:
Uğursuzluk (telâkkîsi Câhiliyet âdeti olarak) ka­dında, evde ve atta olur.Buhari,Nikah:18
Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı hiçbir fitne (fesâd âmili) bırakmadım.Buhari,Nikah:18


Hiç bir şeyde:
Eğer herhangi bir şeyde uğursuzluk hâsıl olsaydı evde, kadında ve atta olurdu.Buhari,Nikah:18




YÖNETİM

HİLAFET KİMİN HAKKIDIR?


"Sizin üzerinize başı kuru üzüm gibi siyah Habeşli bir köle ta'yîn olunsa, onu dinleyip itaat ediniz" ve "Sizleri Allah Kitâbı'na göre idare edecek olan emîriniz Habeşli bir köle olsa bile ona itaat ediniz". Buhari,Hükümler:4, Sahîh-i Müslim



Hilâfet işi Kureyş'te bulunacaktır. Buhari,Hükümler:2





SUÇ VE CEZALAR

RECM:
Peygamberin  iki farklı tutumu  1: 
Rasûlullah mescidde iken (Mâiz adındaki) adam geldi de:
— Yâ Rasûlallah, ben zina ettim! diye nida etti. Rasûlullah ondan yüz çevirdi. O zât kendi nefsi aleyhine dörtkerre zina i'tirâfı yapınca, Rasûlullah ona:
— "Sende delilik var mı?" diye sordu. O zât:
— Hayır, bende delilik yoktur, dedi. Rasûlullah (S):
— "Bunu götürün de taşla öldürünüz!" buyurdu.
İbn Şihâb şöyle dedi:
— Ben (Bakı' yakınındaki cenaze namazı kılınan) Musallâ'da onu taşlayan kimselerin içinde idim, .Buhari,Hükümler:19
Not: Son kısım şöyle devam eder: Taşlar ona isabet edip acı­tınca kaçtı. Biz de ona Harre'de yetiştik ve recmettik( Buhari, Savaşlar:7)


Peygamberin  iki farklı tutumu  2: 
Zeydibn Hâlid el-Cuhenî (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'den işittim, O, evli olup da zina eden kimseler hakkında yüz deynek vurmayı ve bir yıl sürgüne göndermeyi emrediyordu.Buhari, Savaşlar:17




Ömerin iki farklı tutumu  1:
...Ömer geldi, minbere oturdu, mü­ezzin susunca ayağa kalktı, Allah'a hamd ve senadan sonra) şöyle dedi:
— Şübhesiz Allah, Muhammed'i hakk peygamber olarak gön­derdi ve O'na Kitâb'ı indirdi. O'na indirilen şeyler içinde Recm Âye­ti de vardı!Buhari,İltisam:16allahdostuseyyid


İleride bazı kişiler çıkacak ve recm cezasını Kuran’da bulmuyoruz diye recmi inkar edeceklerdir. İşte bu kişiler okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklardır. Eğer halkın “Ömer, Kuran’a ilave yapıyor” demesinden korkmasam, bu recm ayetini Kuran’a yazardım.
Buhari 93/21; Müslim Hudud 8/143;, Ebu Davud 41/1

Ömerin iki farklı tutumu  2:
...O bölgede bir adam, kendi karısının cariyesi ile cima' etmiş. Hamza , o adamdan kefîl (yânı hâlinden taahhüd ve zabt) alıp, Ömer'in yanına gelmiş. Ömer o adama yüz deynek vurmuştu. O adam zina ettiğini söyleyen topluluğu tasdîk ve suçunu i'tirâf etti. Ancak Umer onu cahillikle özürlü saydı (ve ondan recmi def etti)Buhari,Kefalet:1




KOCA KARISINI YABANCI BİR ERKEKLE YAKALASA NE YAPMALI:


Öldürme:
Sa'd ibn Ubâde:
— Eğer ben kanmın yanında (yabancı) bir erkek görsem, onu kılıcımın geniş yüzü ile değil, keskin tarafı ile vurur öldürürdüm, dedi.
Onun bu sözü Rasûlullah'a ulaştı da Rasûlullah (S):
— "Sa'd ibn Ubâde'nin bu gayret ve hamiyyetinden hayret mi ediyorsunuz? (Hayret etmeyiniz!) Vallahi ben elbette Sa'd'den daha kıskancım... Buhari, Tevhid:20

Lian yapmalı:(lanetleşme)
Bir adam Peygamber(S)'e geldi de:
— Karısının beraberinde bir adam bulan kimse hakkında ne der­sin? Bu adam onu öldürür mü? diye sordu.
Akabinde bu karı-koca mescidde la'netleşme yaptılar, ben de ora­da hazır bulundum .Buhari,Hükümler:18

Not: Hadisler farklı anlama gelse de birinci uygulamada kıskançlığın mı yoksa öldürme olayının mı onaylandığı net değildir.Peygamberin Aişe(ıfk) hadisesindeki yaklaşımı ikinci uygulamayı desteklediğini ortaya çıkarıyor.


Bknz:  suç ve ceza: zina ve recm




DUA
YAĞMUR DUASI YAPILIRKEN PEYGAMBER KIBLEYE YÖNELDİ Mİ ,ELBİSESİNİ TERS ÇEVİRDİ Mİ:

EVET:
Abdullah ibni Ebubekr:Peygamber (S) namazgaha çıktı ve yağmur isteme duası yap­tı; akabinde kıbleye yöneldi, ridâsını kalb etti ...Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:4

HAYIR:
Enes, ne Peygamber'in dış elbisesini tahvîl ettiğini ve ne de kıbleye yöneldiğini zikretti. Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:10



KADİR GECESİ NE ZAMAN ARANMALI:

Son 10 günde:
Sizler Kadir gecesini ramazânın son on günündeki tek gecelerde arayınız!Buhari,Namaz:Teravih namazı:4

Son 7 günde:
Sizler kadir gecesini ramazânın son yedi gecesi içinde araştırı­nız.Buhari,Rüya:8