AHLAK VE DAVRANIŞ HADİSLERİ BUHARİ



AHLAK VE DAVRANIŞLAR

ADALET:

Yeminle söylüyorum ki, Allah bu İslâm Dîni işini muhak­kak surette tamamlayıp kemâle erdirecektir. O derece ki, bir süvârî (yalnız başına) San'â'dan Hadramevt'e kadar, Allah'tan başka hiçbirşeyden korkmayarak (selâmetle) gidecektir".
Râvî Beyân kendi rivayetinde: "Bir de sürüsü üzerine kurttan başka birşeyden korkmayarak" fıkrasını ziyâde etmiştir.Buhari,Ensarın menkıbeleri:28


Mahzûmoğulları'nda (Fâtıma adlı) bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kureyş:
— Bu kadının affı hakkında Peygamber'le kim konuşabilir? de­diler.
Ve hiç kimse Peygamber'e söylemeye cesaret edemedi. Nihayet Usâme ibn Zeyd Peygamber'e söyledi. Bunun üzerine Peygamber (S):
— "İsrâîl oğulları, kendi aralarında şerefli, nufûz sahibi büyük kişiler hırsızlık yaparsa onları bırakırlardı da, içlerindeki zayıf kim­seler hırsızlık yaparsa onların elini keserlerdi. Eğer (kızım) Fâtıma çalmış olsaydı, muhakkak onun elini de keserdim!" buyurdu.Buhari,sahabelerin faziletleri:18





AİLE / EVLİLİK /DÜĞÜN/ EĞLENCE / CİNSELLİK



EVLİLİK:

Evlenme yaşı:

Yüce Allah'ın: 'Kadınlarınız içinden artık âdetten kesilmiş olanlarla henüz âdetini görmemiş bulunanlarda eğer şübhe ederseniz, onların iddeti üç aydır..." (et-Talâk: 4) Kavlinden Dolayı İnsanın Kendi Küçük Çocuklarını Nikâh Etmesi(Nin Cevazı) Babı.Buhari,Nikah:39
Bknz: Peygamberin hayatı,Eşleri,Aişe'nin evlilik yaşı


Evlilikte velinin izni gerekir:

..Bu adam kız-kardeşimi boşadı. İddeti tamam olunca da gelip yeniden istiyordu. Ben de ona:
— Seni vaktiyle kizkardeşimle evlendirmiş, onu sana bir aile dö­şeği yapmış ve sana her veçhile ikram etmiştim. Fakat sen bunlara karşı kardeşimi boşadın. Sonra da gelip onu tekrar istiyorsun. Hayır vallahi, kardeşim sana ebediyyen dönüp varmaz! dedim.
Fakat bu adam kusursuz (iyi) bir kimse idi. (Kızkardeşim olan) kadın da ona dönmek istiyordu. İşte bunun üzerine Allah şu "Ka­dınları boşadınız da iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru' bir su­rette anlaştıkları takdirde, artık kadınların kendilerini kocalarına nikâh etmelerine engel olmayın... "(ei-Bakara: 232) âyetini indirdi. Bunun üze­rine ben:
— Yâ Rasûlallah! Şimdi ne yapayım? dedim.
Râvî: (Rasûlullah'ın emri üzerine) kızkardeşini yeni bir akd ile eski kocasıyle evlendirdi, dedi.Buhari,Nikah:37
Not: Buhari'de, bahsedilen yerde "Velînin İzni Olmaksızın Yapılan Nikâh Mu'teber Değildir Diyen Kimse Babı" diye başlık olduğu halde bunu net açıklayan bir hadise rastlanmadı.En açık hadis yukarıda alınandır.Çünkü olaydan veli izni arandığı anlaşılıyor.
Ayrıca; "Lâ nikâha illâ bi-veliyyin = Velînin izni olmaksızın akdolunan nikâh muteber değildir" hadîsini Buhârî ile Müslim almamışlardır. Hattâ İmâm Buhârî ile Yahya ibn Mam "Reşidin nikâhında velînin izni şart olduğuna dâir sahîh bir hadîs yoktur" demişlerdir.
Bknz: Mezhepler ,aile cinsellik, evlilik


Evlilikte kızın rızası gerekir:
Peygamber (S):
— "Dul kadın kendisinin açıkça emri alınmadıkça nikâh olun­maz. Er görmedik kız da kendisinden izin alınmadıkça nikâh olun­maz" buyurdu.
Mecliste hazır bulunanlar:
— Yâ Rasûlallah! Bakire bir kızın izni nasıl olur? diye sordular. Rasûlullah:
— "Onun izni sükût etmesidir" buyurdu.Buhari,Nikah:42

Hansâ'yı babası, iznini almadan evlendirmişti. Hâlbuki Hansa dul idi ve bu evliliği istemedi. Rasûlullah'a gidip şi­kâyet etti. Rasûlullah (S) da onun nikâhını redd ve ibtâl eyledi.Buhari,Nikah:43

Hizam ismiyle çağırılan bir adam, kendi kızını ni­kâh etmişti... Bunun devamı da geçen hadîs tarzındadır .Buhari,Nikah:43


Evlenmeden önce kadına alıcı gözle  bakılır:
Bir kadın Rasûlullah'a geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Ben nefsimi Sana hibe etmek için geldim, dedi. Rasûlullah (S), kadına baktı, ona doğru bakışını yukarı kaldırıp aşağıya indirdi. Sonra başını eğdi...Buhari,Nikah:36


Eşler arasında sıra:

Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Erkek, dul üzerine bakire bir kızla evlendiği zaman, o kızın yanında yedi gün ikaamet eder, sonra nevbet taksimi yapar. Bakire üzerine dul bir ka­dınla evlendiği zaman ise, o dulun yanında üç gün ikaamet eder, sonra nevbet taksîmi yapar. İşte bu, sünnettendir.Buhari,Nikah:102

İhramlıyken (hacda ) evlilik olur:
Peygamber (S) ihrâmlı olduğu hâlde evlendi. Buhari,Nikah:31
Not:  Meymune ile

Şigar evliliği yasak:
Rasûlullah (S) şığar(sûretiyle nikâh)dan nehyetmiştir. Şığâr, bir kimsenin kızını diğerine, o da kızını kendisine vermek üzere arala­rında mehr de olmaksızın evlendirmesidir .Buhari,Nikah:29
Not: Burda amaçlanan kadının hakkı olan tercih hakkı ve mehir hakkının korunmasıdır.Bu anlamda günümüzde yaygın olan berdel evliliği de bu kapsama sokulabilir?!




NİKAH


Kız isteme adabı:
Bir erkek, mü'min kardeşinin nikâh etmeye tâlib olduğu bir kadını istemeye kalkmaz. Meğer ki, ikinci istemezden evvel, birinci tâlib vaz­geçmiş olmalı yâhud da birinci tâlib, ikincisinin istemesine izin ver­melidir.Buhari,Nikah:46


Hiç kimse kardeşinin istemekte olduğu kadını istemeye kalkmasın.Buhari, Şartlar:8



Nikâh akdi sırasında kadının boşanma hakkını şart koşabilir:
Hz.Ömer kendisine yükseltilen bir karı-koca davâsında, kadın nikâhın feshini isteyip, vaktiyle akd esnasında fesh hakkım hâiz olmayı şart kıldığını ileri sürmesi üzerine "Lehâ şartuha = Kadının şartı mükteseb hakkıdır" diye hükmetmiş. Kocası: Şu hâlde kadınlar bizi boşarlar, demesi üzerine bu eskimez hukuk düstûrunu söylemiştir.Buhari,Nikah:53
Not: Buhari şartlar başlığımndaki hadis nosunu buraya yaz.

Muta Nikahı yapılmıştır:

Abdullah (ibnu Mes'ûd (R) şöyle dedi: Biz Rasûlullah'ın maiyyetinde gazveye giderdik. Ya­nımızda maldan hiçbirşey yoktu. (Cinsî münâsebete şiddetle ihtiyâç duyardık). Bu sebeble biz:
— Erkeklik yumurtalarımızı çıkartıp hadım olalım mı? diye sorduk.
Rasülullah bizi hadım olmaktan nehyetti. Sonra bize -muayyen bir müddete kadar- elbise (ve benzeri bir ücret) mukaabilinde kadın eş almamıza ruhsat verdi.
Bundan sonra Abdullah ibn Mes'ûd bize karşı şu âyeti okudu: "Ey îmân edenler! Allah Hn size halâl ettiği o en temiz şeyleri (nefsi­nize) haram kılmayın, haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez" (el-Mâide: 87)
Buhari,Nikah:8


Bizler bir ordu içinde bulunduk. Rasûlullah'ın el­çisi bize geldi de:
— Size mut'a suretiyle (muvakkat bir zaman için) nikâha ve ev­lenmeye izin verildi. Muvakkat bir zaman için evlenebilirsiniz! dedi.Buhari,Nikah:32

Herhangibir erkekle bir kadın sözleşip, müddet ta'yîn etmeye­rek evlenmekte mutabık kalsalar, bunların birlikte yaşamaları'müd­deti üç gecedir. Üç geceden sonra bu çiftler bu müddeti artırmak isterlerse artırırlar yâhud ayrılmak isterlerse birbirlerini terkedip ay­rılırlar.Buhari,Nikah:32



Muta nikahı kaldırılmıştır:
Alî ibn Ebî Tâlib (R): Rasûlullah (S) Hayber yılında mut'a denilen muvakkat nikâhtan ve evcil eşeklerin etlerin­den nehyetti, demiştir.Buhari,Av:28


Ben İbn Abbâs'tan işittim.
Ona kadınla mut'a nikâhı yapmak soruldu da, o buna ruhsat verdi. Bunun üzerine îbn Abbâs'ın bir kölesi, İbn Abbâs'a:
— Bu müsâade, ancak kadın ihtiyâcının şiddeti ve kadınların az­lığı yâhud buna benzer bir ibare (yânı harb ve gazve) zamanlarına âid değil miydi? dedi.
İbn Abbâs da:
— Evet öyledir, diye onu tasdîk etti.Buhari,Nikah:32

Not:  Muta nikahını savunanlar İbni Abbas rivayetlerinin kabul ederler.




DÜĞÜN  / EĞLENCE

Düğün yemeği yap:
Peygamber:
— "O kadına ne kadar mehr verdin?" diye sordu. Abdurrahmân:
— Altından bir çekirdek yâhud bir çekirdek ağırlığı (yânî beş dir­hem) altın, dedi.
Bunun üzerine Peygamber:
— "Bir koyunla olsun düğün yemeği yap" buyurdu.Buhari,Alım-Satım:3,dua:53,ensarın menkıbeleri:2


Peygamber (S) Zeyneb bintu Cahş ile evlendi de müslümânlar üzerine hayrı bol yap­tı (düğün yemeği) . Peygamber evlendiği zamanlarda yapmakta olduğu gibi (insanlar yemekten sonra otururlarken) dışarı çıktı...Buhari,Nikah:86


Düğün yemeğine git:
Sizden biriniz düğün aşına da'vet olunduğu zaman hemen ona gitsin.Buhari,Nikah:72


Davete herkesi çağır:
Ebû Hureyre (R): Yemeğin şerrlisi, zenginlerin da'vet edilip de fakirlerin terkedildiği düğün yemeğidir. Her kim da'vete ica­bet etmeyi terkederse, muhakkak Allah'a ve RasûhVne isyan etmiş­tir, der idi.Buhari,Nikah:73


Peygamber  düğünde müzik dinledi:
Muavviz kızı Rubeyyı' (R) şöyle demiştir: Ben gelin ol­duğum günün kuşluk vaktinde Peygamber (S) benim evlenme töre­nime geldi de, senin benim yanıma oturuşun gibi benim döşeğimin üzerine oturdu. O sırada bir takım kızcağızlar deff çalıyorlar ve ba­balarımızdan Bedir gazasında şehîd olanların güzel vasıflarını zikre­diyorlardı. Nihayet bu kızlardan birisi:
— İçimizde bir Peygamber vardır ki, O, yarın ne olacağını bilir! dedi.
Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Kızım böyle söyleme; evvelce söylemekte olduğun sözleri söy­le!" buyurdu. Buhari,Megazi:12, nikah:49




Müzik dinlemek  ,eğlence seyretmek var:
Âişe (R) şöyle demiştir: (Bayram günlerinin birinde) Ra­sûlullah yanıma girdi. O esnada benim yanımda Buâs harblerine âid ezgileri (def çalarak) okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp yüzünü çevirdi. Derken Ebû Bekr de girdi ve: Peygamber'in yanında şeytân mızmârı mı? diyerek beni azarladı. Rasûlullah hemen ona döndü ve: "Onları bırak" buyurdu . Babamın zihni başka şey ile meşgul olunca ben kızlara işaret ettim, onlar da dışarı çıktılar. Yine bir bay­ram günü siyahiler kalkanlar ve mızraklarla oynuyorlardı. Ya ben Peygamber'den (bakmağa izin) istedim, yâhud kendiliğinden: "Bakmak arzu ediyor musun?" dedi. Ben: Evet (istiyorum), dedim. Hemen beni arkasında yanağım yanağı üzerine gelecek şekilde ayak üstü dikeltti ve: "Haydin Eride oğulları!" dedi. Nihayet bakmaktan usan­dığımda: "Artık yeter mi?" diye sordu. Ben: Evet, dedim. "Öyleyse git" buyurdu .Buhari,Namaz:İki bayram:2


Âişe (R) şöyle demiştir: Yine bir bayram günü Habeşli siyahiler (mescidde) harbeleriyle oynuyorlardı. Rasûlullah (S) ba­na perde oldu da ben onların oyunlarına bakıp seyrediyordum. Böylece seyretmekte devam ettim. Nihayet bakmaktan ayrılan ben oldum. (O zaman ben henüz çocuktum.) Oyunu işiten taze bir kızın hâlini, kad­rini -neler yapacağını- artık sizler kıyâs edin!Buhari,Nikah:83



Âişe bir kadını Ensâr'dan olan bir adamla evlendirmişti. Peygamber (S):
— "Yâ Âişe! Sizin beraberinizde deff çalan, şarkı söyleyen şar­kıcılarınız yok mu? Çünkü Ensâr böyle oyun ve eğlencelerden hoşlanır" buyurdu. Buhari,Nikah:64
Not: Aynı olayın detayı şöyledir:
Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Benim gözetimimde bir yetim kız bulunuyordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o kızı kast ederek:
−‘Falan yetim kız ne yaptı’ buyurdu. Ben:
−O kızı gelin edip kocasına hediye ettik dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Onunla def çalıp şarkı söyleyecek bir kızcağız gönderdiniz mi?’ buyurdu. Ben:
−Şarkı olarak ne söyleyecek? dedim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eteynâkum Eteynâkum’ Size geldik, size geldik,
−‘Fe Hayyûna Nuhayyikum’ Bizi selamlayınız, sizi selamlıyoruz,
−‘Levle’z-Zehebu’l-Ahmer Ma Hallet Bevâdikum’ Şayet kırmızı altınlar olmasaydı, alınlarınız parlamazdı,
−‘Levle’l-Hıntatu’s-Semra Me Seminne Azarîkum’ Şayet esmer buğday olmasaydı, bekâr kızlarınız iyilenmezdi, sözlerini söyler’ buyurdu.”        Tabarani Mucemu’l-Evsad 3289, İbni Mace 1900, Beyhaki 7/289, Begavi Masabih 2346, Ahmed 3/391, Albânî İrva 1995, Albânî Zifaf 181







CİNSELLİK

Birleşmeden önce besmele ve dua:
Herhangi biriniz eşine (cinsî münâsebet için) geldiği zaman: (Bismillah, yâ Allah, bizleri şeytândan uzaklaştır ve şeytânı da bize ihsan ettiğin çocuktan uzak kıl) der de, onların ara­sında bir çocuk takdir olunursa, şeytân o çocuğa zarar veremez.Buhari, Temizlik :8




Bakire tercih sebebidir:
Rasûlullah:
— "Kız mı, yoksa dul mu (aldın)?" diye sordu.
Ben de:
— Dul, diye cevâb verdim.
Rasûlullah:
— "Senin onunla, onun da seninle oynaşacağınız bakire bir kız istemez miydin?" dedi.Buhari Alışveriş:34    

Yeni evlenen cihada çıkmayabilir:
Pey­gamber (S) şöyle buyurmuştur: "Peygamberlerden biri gazveye git­mek istediğinde kavmine hitaben: Bir kadının nikâhına mâlik olup da henüz onunla zifaf yapmamış ve onunla zifaf yapmayı istemekte bulunan hiçbir erkek, bu seferimde beni ta'kîb etmesin! diye emir verdi.Buhari,Nikah:59


Azl yapılabilir: 
Câbir (R): Bizler Peygamber (S) zamanında azl yapıyorduk, demiştir .




 Ben ( Âişe  ) hayızlı olduğum hâlde Rasûlullah(S)'ın başını tarar idim. Buhari,Giyim-Kuşam:76




AMİRE İTAAT
"Ma'siyetle( Baş kaldırmak, isyan etme, haddi aşma, sınırları çiğneme; Allah'a ve Resulüne karşı gelme, günahlara dalma, helâl ve haram sınırlarını çiğneme, ) emrolunmadıkça (âmirin emrini) dinlemek ve itaat etmek haktır (vâcibdir). Ma'­siyetle emrolunduğu zaman da (onları) dinlemek ve itaat etmek yok­tur" buyurmuştur.Buhari,Cihad:107

"Bana itaat eden Allah'a itaat etmiştir. Bana isyan eden Al­lah'a isyan etmiştir. Emîre isyan eden bana isyan etmiştir. Devlet başkanı (millet için) bir kalkandır. Onun ardında, onun emrinde harb yapılır. Onunla (düşmandan) korunulur. Eğer o millete Allah'a tak­va ile emrederse ve adaletle hareket ederse, bu emri ve adaleti sebe­biyle onun için sevâb vardır. Eğer takva ve adaletten başkasıyle emir ve hükümederse, bundan meydana gelen günâh onun üzerine döner (me'mûr üzerine değildir)"Buhari,Cihad:108



ANNE-BABA
Esma bintu Ebî Bekr (R) şöyle demiştir: Rasûlullah za­manında müşrike olan annem bana (birtakım hediyelerle) gelmişti. Ben Rasûlullah'tan fetva istedim de:
— Annem bana sokulmak ve karşılık görmek istiyor. Anneme
ilgi ve iltifat edebilir miyim? dedim.
Rasûlullah:
— "Evet, annene ilgi ve iltifat eyle!" buyurdu. Buhari,Hibe:27




BEYTUL MAL
Âişe (R) şöyle demiştir: Ebû Bekr es-Sıddîk halîfe ya­pıldığı zaman şöyle dedi: Muhakkak ki benim kavmim, benim ka­zanç cihetimin kendi ailemi geçindirmekten âciz olmadığım kat'îyetle bilmiştir. Şimdi ise ben müslümânların işiyle meşgul kılındım. Onun için bundan sonra Ebû Bekr ailesi şu Beytü'l-mâl'den yiyecek ve Ebû Bekr de müslümânlarm Beytü'l-mâli hesabına kazanacaktır .Buhari,Alışveriş:15




BİDAT:
Her kim bizim işimizin üzerinde olmadığı bir iş yaparsa, o reddedilmiştir.Buhari,İltisam:20


Herkim bizim şu dîn işimizin içinde ondan olmayan bir bid'at îcâd ederse, o redde­dilmiştir; bâtıldır.Buhari, Sulh: 5



CAMİ ve MESCİDLER

Camiye cünüp girilir:
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Bir defasında namaz ikaame edildi, insanlar saflarını düzelttiler, Rasûlullah odasından çıktı; haddizatında cünüb olduğu hâlde öne de geçti. Sonra hatırlayarak: "Yerinizden ayrılmayınız" dedi de odasına döndü ve yıkandıktan son­ra başı su damlatarak mescide çıktı ve saff hâlinde bekleyen insanla­ra (ikaameti tekrar ettirmeksizin) namaz kıldırdı .Buhari,Namaz:Ezan:25



Mescide tükürmek:
Mescide tükürülecekse sol ayak altına veya elbise ucuna tükürülmeli.Buhari,Namaz:36,37,38,39


Mescidde mal taksimi:
Peygamber Bahreyn'den gelen malları mescidde taksim ettirmiştir.Buhari,Namaz:42

Kabir üzerine mescid yapılmaz:
Ümmü Habîbe ile Ümmü Seleme, Habeşistan'da gördükleri, içinde tasvirler bulunan bir kiliseye dâir konuştular. Bu kiliseyi Peygamber'e de zikrettiler. Peygamber (S) de şöyle buyurdu: "Onlar, içlerinde iyi bir kimse bulunup vefat ettiğinde, kabri üzerine bir mescid (bir namazgah) yaparlar, içinde de bu suretleri tasvir ederler. İşte onlar kıyamet gününde Allah katında halkın en senlileridirler.Buhari,Namaz:48


Peygamber (S) âhirete göç ettiği hastalığında: "Allah Yahûdîler'i ve Hrıstıyanlar'ı rah­metinden uzak kılsın. Bunlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler" buyurmuştur .Buhari,Cenazeler:61
Âişe: Böyle bir endîşe olmasaydı sahâbîler, Rasûlullah'ın kabrini açık bırakırlardı. Lâkin ben onun mes­cid edinilmesinden korkarım, demiştir .Buhari,Cenazeler:61




Peygamber, mescid bina olunmadan evvel koyun ağıllarında na­maz kılardı : .Buhari,Namaz:49 

Kilisede namaz :

Kilisenin, içinde resim olmayan bölümlerinde namaz kılınır.İbni Abbas böyle yapardı.Buhari,Namaz:54


Mescide abdestli durmanın fazileti:
Şübhesiz herhangi biriniz namaz kılmış olduğu namaz yerinde abdestini bozmadan mevcûd bulunduğu müddetçe, melekler ona salât edip: Allâhumme'ğfir lehu, Allâhumme'r hamhu (= Yâ Allah onun günâhlarını mağfiret et ve ona merhamet eyle) derler.Buhari,Namaz:61


Mescidleri sade yapın:

Ben mescidleri yüksek bina edip süslemekle emrolunmadım. Bununla beraber Sizler mescidleri Yahudiler ve Hristiyanlar'in süsledikleri gibi muhakkak süsleyeceksiniz.Buhari,Namaz:62

Ömer mescidi daha geniş bina etmeğe başladığı vakit yapıcısına: Sen yalnız insanları yağmurdan saklayıp koru. Sakın allı sarılı zînetler yapıp da insanları fitneye uğratmayasın, demiştir. Buhari,Namaz:62

Not: Mescidleri en evvel süsleyen Velîd ibn Abdilmelik ibn Mervân'dir. Bu, sa­habe asrının sonlarına tesadüf etmiştir. İlim ehlinden bir çoğu fitne korkusun­dan dolayı buna karşı sükût etmişlerdir.



Mescid/Camii yapmanın fazileti:
Kim "Al­lah 'in rızâsını istiyerek" bir mescid bina ederse, Allah da ona cennette onun gibi bir ev bina eder.Buhari,Namaz:65


Cami adabı:
Peygam­ber (S) insanın kendi (dîn) kardeşini oturduğu yerinden kaldırıp oraya oturmasını nehyetti, diyordu.Buhari,Cuma:19


Mescidde yavaş konuş:
..Ömer: Şayet siz bu şehir halkından olaydınız muhakkak canınızı acıtırdım. Sizler Rasûlullah'ın mescidi içinde seslerinizi yükseltiyorsunuz, dedi.Buhari,Namaz:83





ÇEVREMİZ VE DOĞA
Peygamber(S) "Mekke'nin yaş otu kesilmez" buyurdu. Abbâs da: Izhır otu müstesna olsun; çünkü o Mekkeliler'in demircileri ve kuyumcuları ile evleri için gereklidir, dedi.Bunun üzerine Peygamber "Izhır müstesna" buyurdu.Buhari,Alım-Satım:28

Peygamber (S) iki kabrin üzerine uğradı da: "Bu iki kabir muhakkak azâb olunuyorlar. Hâl­buki büyük bir şeyden dolayı azâb olunmuyorlar" buyurdu. Sonra da: "Evet, biri koğuculuk ederdi, diğeri de sidiğinden sakınmazdı" buyurdu. Râvî dedi ki: Bundan sonra Rasûlullah yaş bir deynek aldi, deyneği iki parçaya böldü. Sonra o parçalardan her birini bir ka­bir üzerine dikti. Sonra da: "Bunlar kurumayıp taze kaldıkları müddetçe belki bu kabir sahihlerinden azâb hafifletilir" buyurdu.Buhari,Cenazeler:88,edep:46
Not:Canlı olanların hepsi Allahı zikrettiğinden dolayı ,onların zikri hürmetine azaplarının hafifletilmesi umulur.

İslâm camiasından bir müslümân bir ağaç diker de onun mahsûlünden bir insan, yâhud bir hayvan yerse, muhakkak o yenilen şey, ağacı diken kimse için bir sa­daka olur.Buhari,edep:27



ÇOCUK

Hasan veya Hüseyin için:
— "Yâ Allah, sen bu çocuğu sev; onu seveni de sev!" diye dua etti.Buhari,Alım-Satım:49

Beşikte yalnız üç çocuk konuşmuştur: Biri isa'dır.(Buhari,Enbiya:50)Not:Diğer iki kişi ve olayla ilgili detaylı anlatım vardır.

Atıyye (hibe, hediye) vermekte çocuklarınız arasında adalet ediniz.
Beşir: Ben bu oğlum Nu'mân'a bir köle verdim, dedi. Rasûlullah (S): "Çocukları­nın hepsine bunun benzerini verdin mi?" diye sordu. Beşîr: Hayır, dedi. Rasûlullah: "Öyle ise bunu da geri al" buyurdu. Buhari,Hibe:10



ÇAKIL TAŞI ATMAK
Pey­gamber (S) parmaklarla -ve sapanla- küçük çakıl taşı atmaktan nehyetti, demiştir.
Râvî İbn Mugaffel rivayetine devamla: Şübhesiz ki, bu parmak­larla ve sapan ile taş atmak, avı öldürmez, düşmanı da yaralamaz. Böyle atılan taş, ancak göz çıkarır ve diş kırar, demiştir.Buhari,edep:122

DECCAL VE MESİH
Peygamber şöyle dua  ederdi:Yâ Allah! Ben, kabir azabından, ateş azabınız­dan, hayât ve ölüm imtihan ve şiddetlerinden ve Deccâl ,Mesîh fitnesinden sana sığınırım.Buhari,Cenazeler:87




DUA -  TESPİHAT

Önemli tespihatlar:


Her kim günde yüz kerre 'Subhânallahi ve bihamdihi (= Allah'ı tesbîh ve hamdederim)' derse, o kimsenin (Allah hakkı olan) günâh­ları deniz köpüğü kadar çok olsa bile kendisinden indirilip affedilir.Buhari,dua:65


Allah'ın isimlerini bilen cennete gider:
Allah 'in doksandokuz, ismi vardır. Bunları ezber eden her bir kişi muhakkak cennete girer. Yüce Allah tek'tir, tek olanı sever.Buhari,dua:68



Yorgunluk için dua:
Fâtıma aleyha's-selâm el değirmeni çevirmekten dolayı eline rahatsızlık geldiğinden şikâyet etti. Peygamber(S)'den bir hizmetçi is­temek üzere, Peygamber'in evine geldi, fakat evde Peygamber'i bu­lamadı. Bu dileğini Âişe'ye zikretti.
Alî dedi ki: Rasûlullah:
— "İyi dinleyiniz! Size benden istediğiniz hizmetçiden daha ha­yırlı olan birşeye delâlet ediyorum: İkiniz döşeğinize girdiğiniz -yâhud: İkiniz yataklarınızda yerinizi alıp yattığınız- zaman otuzüç kerre Aî-lâhu Ekber, otuzüç kerre Subhânallahu, otuzüç kerre de Lâ ilahe il-le'llâh söyleyerek tevhîd ediniz. İşte bunları söylemek, ikiniz için bir hizmetçiden daha hayırlıdır" buyurdu.Buhari,dua:10


Zenginlerin kendilerini her yönden geçtiklerinden şikayet eden sahabeye:
Ben size bir iş haber vereyim mi ki, siz onu yapmakla siz­den önde olanlara erişirsiniz, sizden sonra gelen mal sahihlerinin de önlerine geçersiniz. Sizin yaptığınızın benzerini yapan herbir kimse de ancak sizin yaptığınızın benzerini yapar: Her (farz) namazın ar­dından on kerre tesbîh eder, on kerre hamd eder, on kene tekbîr geti­rirsiniz.Buhari,dua:17


Yüz köle azad etme sevabı:
"Her kim bir günde yüz kerre Lâ ilahe illellahu vahdehû lâ şerike lehu, Lehu mülkü ve lehu'l-hamdu ve huve alâ kullîşeyin kadîr derse, o kimseye on köle âzâdlamanın sevabı verilir. Ve ona yüz hasene yazılır, yüz günâh ondan si­linir.Buhari,Bedul hak:11,dua:64





Duanın şekli:
Ebû Mûsâ el-Eş'arî (R) şöyle demişti: Biz Rasûlul­lah'm beraberinde (seferde) bulunduk. Bizler bir vâdî üzerinde yükseldikçe Lâ ilahe Üle'ttah tehlîlini ve Allâhu Ekber tekbîrini söylerdik de seslerimiz yüksek olurdu. Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Ey insanlar, nefislerinize yumuşak davranın, seslerinizi yük­seltmeyin. Şübhesiz sizler sağırı ve gaibi çağırmıyorsunuz. Dua etti­ğiniz o Allah muhakkak sizinle beraberdir. Şübhesiz O, pek işiticidir, pek yakındır. İsmi ve zâtı çok mübarek, celâl ve azameti çok yüce­dir"Buhari,cihad:130

Enes (R): Peygamber (S) ellerini kaldırdı, hattâ ben O'nun iki koltuk altı beyazlığını gördüm, demiştir.Buhari,dua:22

Sizin herhangi biriniz dua­sında: "Allah'ım, dilersen beni mağfiret eyle! Dilersen bana merha­met eyle! Dilersen bana rızık ver!" demesin. Azim ve kesinlikle (Yâ Rabb, beni mağfiret et, bana merhamet eyle! diye) duâ etsin. Çünkü Allah, dileyeceği herşeyi yapar, O'nu zorlayacak hiçbir kuvvet yok­tur.Buhari, Tevhid:32


Rasûlullah nasıl nefes ederdi? diye sordum. İbn Şihâb:
— Elleri üzerine nefes eder, sonra da bunlarla yüzüne meshederdi, diye cevâb verdi.Buhari, Tıp:41


Âişe: Peygamber (S) ruhunun kabzolunduğu hastalığı sırasında Muavizzât Sûreleri'ni okuyarak kendisi üzerine üfler, nefes ederdi. Hastalığı ağırlaşınca, bu sûreleri kendisi­ne ben okur, nefes eder ve elinin bereketinden dolayı kendi eliyle O'na meshettirirdim.Buhari, Tıp:41




Yağmur duası:
Peygamber (R) yağmur isteme duası yapmak üzere (namazgaha) çıktı ve ridâsını tahvîl [ ridânın sağ yanını, sol cepkeni; sol tarafını da sağ cepkeni üzerine getirermek ] etti .Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:1



Peygamber (S) namazgaha çıktı ve yağmur isteme duası yap­tı; akabinde kıbleye yöneldi, ridâsım kalb etti ve iki rek'at namaz kıldırdı.Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:4
   Not: Bahis konusu olan bu rida, Umman dokuma­larından olup, boyu dört arşın bir karış, eni de iki arşın bir karış; Vâkıdî'nin naklinegöre boyu altı arşın, eni dört arşın bir karış olup ızârı da dört arşın bir karış ve iki arşın bir karış eninde idi ki, bu hülleyi (ridâ ile ızârdan meydana gelen bu bir takım elbiseyi) Peygamber, cuma günleri ile bayramlarda giyerdi. Başka vakitlerde dürülür saklanırdı.
Tahvil ve tenkîs'teki hikmet, (Yani elbiseyi ters yüz etmek veya ters tarafa döndürmek) tefe'üldür. "Yâ Rabb, bizim hâl ve kıyafeti­miz şimdi nasıl değişti ise, içinde bulunduğumuz darlık ve kıtlık hâli de öyle değişsin" gibi bir ma'nâ ifâde eder.Ridâyı tahvîl işi duaya baş­lanacağı sırada vukua gelmiştir. Buna binâen cumhura göre ridâ tahvîli sünnet­tir. Yalnız Ebû Hanîfe sünnet olduğuna kaail olmayıp, Peygamber'in bu fiili, sünneti beyân için değil, yalnız kıtlığın bolluğa dönüşmesine işaret olmak üzere tefe'ül kasdıyle vâki' olmuştur, der.

Cinsel münasebetten önce yapılacak dua:
Peygamber (S) şöyle bu­yurdu: "Dikkat edin! Onların herhangi biri (cinsî münâsebet için) eşi­ne gelip yanaşırken: {  Bismillah, yâ Allah, beni şeytân­dan uzaklaştır, şeytânı da bize ihsan ettiğin çocuktan uzak kıl) der­se, sonra aralarındaki bu işte bir çocuk takdir olunur yâhud hükmolunursa, o çocuğa hiçbir zaman şeytân zarar veremez.Buhari,Nikah:67


İstihare duası:

Câbir ibn Abdillah es-Selemî (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) sahâbîlerine işlerin hepsinde Kur'ân'dan bir sûre öğretir gibi istihare duasını öğretir, şöyle buyururdu: "Sizin herbiriniz bir işe kasdettiği zaman- o kimse farz olmaksızın (nafile olarak) iki rek'at na­maz kılsın. Sonra şu duayı söylesin:
 Yâ Allah, bildiğin için ben Sen'den hayırlısını isterim. Ve gü­cün yetiştiğinden beni kudretlendirmeni isterim. Bunu Sen'in fadlından istiyorum. Çünkü Sen takdîr edersin, ben takdîr edemem; Sen bilirsin, ben bilemem. Şübhesiz sen  şuuru­muzdan uzak olan bütün gaybleri pek yakından bilicisin!
Yâ Allah, şu işin benim için dünyâ işimde ve âhiret işimde yâhud dînim, yaşayışım ve işimin akıbeti hakkında hayırlı olduğunu bilmekte isen, onu benim için takdîr et ve onu bana kolaylaştır. Sonra bu işte bana bereket ihsan eyle!
Yâ Allah, bu işin benim için dünyâ işimde ve âhiret işimde bir şerr olduğunu bilmekte isen beni ondan çevir ve bana her nerede ise hayrı takdîr et. Sonra beni o hayırda razı kıl! Buhari, Tevhid:10




Dua yaparken aracı ( vesile) koyulur:
Enes ibn Mâlik: Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıkları zaman, Umer ibnul Hattâb (Peygamber'in amucası) Abbâs ibnu'l Abdilmuttalib'i vesîle edinerek yağmur duası yapar ve duada: "Yâ Allah, bizler Peygamber'imizi vesîle edinerek Sen'den niyazda bulunurduk da, Sen bize yağmur ihsan ederdin. (Şimdi de) Peygamber'imizin amcasını vesî­le edinerek Sen'den niyaz ediyoruz; bize (yine) yağmur ihsan eyle" der idi . Râvî Enes: (Bu duanın akabinde) kendilerine yağmur ih­san olunurdu, demiştir.Buhari,Namaz:Yağmur Namazı:3


Mazlumun duasından kork:
Peygamber (S) Muâz ibn Cebel'i (onuncu hicret yılında) Yemen'e vâlî ve muallim ola­rak gönderdi ve:
— "Ey Muâz! (Âsî olsa bile) mazlumun duasından sakın. Çün­kü mazlumun duası ile Allah arasında (icabeti men' edici) hiçbir en­gel yoktur" buyurdu . Buhari, Zulümler: 9


Duaların mutlaka kabul olacağı anlar(icabet saati):
Cuma günü öyle bir an vardır ki o an yapılan dua geri çevrilmez.Fakat bu an iki parmağın bir birine değme mesafesi kadar kısadır.Buhari,cuma:112,dua:62
Not:Ayrıca kadir gecesinde de böyle bir an söz konusudur.

Rabb'imiz Te-bâreke ve Taâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığı zaman (keyfi­yeti bizce bilinmez bir hâlde) dünyâ semâya iner ve: Bana kim dua eder ki, onun duasını kabul edeyim! Benden kim bir hacetini ister ki, ona dileğini vereyim! Benden kim mağfiret ister ki, ona mağfiret edeyim! buyurur.Buhari,dua:13


Şefaat var:
Her peygamber bir istek istedi -yâhud şöyle buyurdu:- Her peygamberin bir duası vardır, onunla dua etti de duası kabul olundu. Ben ise duamı kıyamet gününde ümmeti­me şefaat için ayırdım.Buhari,Dua:Giriş
Bknz: inan çsistemi

Dua örnekleri:
Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Seyyidu'l-istiğfâr (yânı istiğfar dualarının ulusu) Allah'tan şöyle mağfi­ret dilemektir:
Allahım! Benim Rabb'im Sen'sin. Sen'den başka ilâh yok­tur. Beni Sen yarattın. Ben Sen'in kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ve va'd üzere sabitim. İşlediğim günâhla­rın şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan eylediğin ni'metlerini i'tirâf ederim, günâhımı da i'tirâf ederim. Benim günâhlarımı mağfiret ey­le! Şu muhakkak ki, günâhları Sen'den başkası mağfiret edemez!
Peygamber buyurdu ki: "Bu seyyidu'l-istiğfâr duasını her kim kalbiyle sevâb ve faziletine kesin inanarak gündüz okur da o gün ak­şama girmeden önce ölürse, o kimse cennet ehlindendir. Her kim de sevâb ve faziletine kesin inanarak bunu geceleyin okur da sabaha gir­meden evvel ölürse, o kimse de cennet ehli zümresindendir.Buhari,Dua:1

Peygamber (S) -duâda- şöyle der idi:
Yâ Allah, ben aczden, tenbellikten, korkaklıktan, faz­la ihtiyarlıktan sana sığınırım. Hayât ve ölüm fitnesinden de Sana sığınırım. Kabir azabından da Sana sığınırım.Buhari,cihad:25

Tövbe:
Allah, kulunun teybe etmesiyle, herhangi birinizin çöl bir arazîde kaybetmiş olduğu devesine(suyu ve azığı bu devedeyken)  ansızın tesadüf edivermesi anın­daki sevincinden daha çok sevinir.Buhari,Dua:3

Ölümü isteme (hastayken):
Sizden hiçbiriniz kendisine inmiş olan bir zarardan dolayı sakın ölümü temenni etmesin. Eğer muhakkak ölümü temenni etmek zorunda bulunursa:Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, ölmek benim için hayırlı olduğu zaman da beni öldür! desin.Buhari,Dua:29

Ayetel kürsinin fazileti:
Yata­ğına girdiğinde Âyete'1-Kursî'yi (ei-Bakara: 256) oku. (Sabaha kadar) üzerinde Allah tarafından vazîfeli bir muhafız bulunmakta devam eder; hiç ayrılmaz ve sana sabaha kadar hiçbir şeytân da yaklaşamaz.Buhari,Bedul Hak:11




Beddua:
Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) otuz sabah namazında, Maûne Kuyusu sahiplerini öldüren, Allah'a ve Rasûlü'ne isyan etmiş olan kimseler aleyhine ve Rı'l, Zekvân ve Usayya kabileleri aleyhine beddua etti.Buhari,cihad:19
Not:"Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur. Allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder".Ali-imran:138ayeti inice bedduadan vazgeçti.
Not:70 hafız bu olayda şehid edilmiştir.



Dua ile ilgili kıssalar:
Mağara kıssası:
Sizden evvelki gelip geçen ümmetlerden üç kişilik bir topluluk yürüyüp giderlerken birden kendilerini bir yağmur yakaladı. Hemen bir mağaraya sığındılar. Akabinde mağaranın kapısı bunların üzeri­ne kapandı. Bunlar birbirlerine:
— Şu muhakkak: Vallahi ey şu mağara içinde bulunanlar! Sizi buradan doğruluktan başka birşey kurtarmaz. Onun için sizden her-bir kişi doğru söylediğini bilmekte olduğu birşeyle Allah 'a dua etsin, dediler.
Bunlardan birisi:
YâAllah! Kat 'î olarak bilmektesin ki, benim ücretti bir işçim vardı, o bana üç sâ' ölçeği pirince karşılık çalışıyordu. Bu işçi o ücre­ti bırakıp gitti. Ben bu ücret pirincine yöneldim de onu ektim. O ekim işinden iyi mahsûl oldu. Ben ondan bir sığır satın aldım. Bir müddet sonra o işçi bana gelip ücretini istiyordu. Ben de ona: Şu sığırlara git ve onları önüne kat da sür git, dedim. O: Benim, senin yanında ancak üç sâ' ölçeği pirinç darısı hakkım vardır, dedi. Ben yine ona: Şu sığırlara git, onlar senin o üç sâ' ölçeği ücretinden çoğaldılar, de­dim. İşçi onları sürüp gitti. Ey Allah 'im, sen bilmektesin ki, ben bunu senin haşyetinden ötürü böyle yaptım. Onun hatırına bizden şu kayayı aç! diye dua etti. Kaya onlardan biraz açıldı.
Diğeri de:
— Yâ Allah! Şübhesiz sen bilmektesin ki, benim yaşlı ihtiyar anamla babam vardı. Ben her gece bunlara koyunlarımın sütünü ge­tirip içirirdim. Bir gece bir engel sebebiyle bunlara süt getirmekte ge­ciktim. Geldiğimde bunlar uyumuşlardı. Ehlim ve çocuklarım açlıktan feryâd ediyorlardı. Fakat ben anam babam içmeden çocuklarıma s,üt içiremezdim. Bu durumda ben onları uyandırmayı istemedim. Onla­rı terkedip de yataklarında içmelerini bekleyiciler olarak kalmalarını da istemedim. Süt tası elimde tâfecr doğuncaya kadar bekledim. Al­lah 'im, sen pek iyi bilmektesin ki, ben bunu senin haşyetinden dola­yı yaptım. Bizden bu sıkıntıyı aç! dedi.
Akabinde kaya onlardan biraz açıldı, hattâ gökyüzünü gördüler. Diğeri de:
— Yâ Allah! Sen kat 'î bilmektesin ki, benim bir amca kızım vardı. O bana insanların en sevgilisi idi. Ben ondan emelime nail olmak is­tedim. Fakat o benden çekindi. Ancak kendisine yüz dînâr getirme­mi söyledi. Ben buyuz altını araştırdım ve bunu kazanmaya muktedir oldum. Sonra yüz dtnârı kendisine getirdim ve bunları ona teslim et­tim. Kendisinden murâd almaya beni muktedir kıldı (yânı kendini bana teslim etti). Ben onun iki bacağı arasına oturunca kız: Allah 'tan kork! Yaratıcı kudretin bekâret mührünü bozma, o mühür ancak bir hak­la, nikâh hakkıyle açılır, dedi. Bu sözü üzerine ben üstünden kalk­tım, yüz dînârı da ona bıraktım. Şübhesiz sen bilmektesin ki, ben bunu ancak senden korktuğum için böyle yaptım. Binâenaleyh bizden bu mağarayı aç! dedi.
Bu duâ akabinde Allah onlardan mağarayı tamamen açtı, onlar da çıkıp gittiler










DİĞER DİNLER /yahudi/ hıristiyan
Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) bir daha kalk­madığı hastalığı içinde iken: "Allah, Yehûda ve Nasrânîler'i rahme­tinden uzak kılsın! Bunlar Peygamberlerinin kabirlerini mescidler edindiler" buyurdu.Buhari,cenazeler:95,enbiya:52

Ömer (R) -Ebû Lu'lu' tarafından vurulduktan sonra şöyle demiştir: Ben, benden sonraki devlet başkanına: Allah'ın zim-metiyle ve Rasûlü'nün zimmetiyle, Kitâb ehline verilen taahhüdlerin onlara tastamam yerine getirilmesini, onların önünde haklarının ko­runması yolunda muharebe edilmesini ve onların ancak takat getirebi­lecekleri mikdâr cizye ile mükellef tutulmalarını vasiyyet ediyorum.Buhari,Cihad:173

Yahûdîler’e: 'İslâm 'a girin de (dünyâ ve âhiret musibetlerinden) selâmette olun.Buhari,Cihad:178

Her kim İslâm 'dan başka bir millet üzerine and içerse, o andığı millet gibidir.Buhari edep:44


Diğer din mensuplarını Allah affedecek mi, cennete gidecekler mi?
Allah, (kullarının birbirine rahmet edegeldikleri) rahmeti yarattığı gün, onu yüz rahmet olarak yarattı da kendi yanında doksan dokuz rahmeti tutup alıkoydu, geri kalan tek bir rahmeti de bütün mahlûkları arasına salıverdi. Eğer kâfir, Allah yanında bulunan rahmetin hepsini bilir olsaydı, cennetten ümidini kes­mezdi. Eğer mü'min de Allah yanındaki azabın hepsini bilir olsaydı, ateş azabından emîn olmazdı! Buhari,Rikak:19
Not: Allahın rahmetinden ümit kesme ,gazab etmeyeceğinden emin olma anlamındadır.





Diğer din mensuplarına benzememeli:
...Bol kan akıtan her şey ile boğazlanır ve üzerine Allah'ın is­mi de zikrolunursa, o kesilen hayvanı yiyiniz. Yalnız dişle tırnak müs­tesnadır. Bunun sebebini size muhakkak söyleyeceğim: Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez); tırnağa gelince, o da Habeşliler'in kesme âletleridir.Buhari,Ortaklık:6





EMRE İTAAT ETMEK
Alî(R)'den şöyle tahdîs etti. Peygam­ber (S) bir asker birliği hazırlayıp başlarına bir adamı kumandan ta'yîn etti. Yolda odun toplatıp ateş yaktırdı da askerlere:
— Bu ateşin içine girin! dedi.
Onlardan bir kısmı ateşe girmek istediklerinde, diğerleri:
— Biz ateşten kaçıp Rasûlullah'a sığınmış kimseleriz! dediler. Seferden dönüşte bu hâdiseyi Peygamber'e zikrettiklerinde, Pey­gamber ateşe girmek isteyenler için:
— "Eğer ateşe girmiş olsalardı, kıyamet gününe kadar ateşten bir daha ayrılmazlardı" buyurdu.
Diğerlerine hitaben de:
— "Ma'siyet hakkında kula itaat yoktur.İtâat ancak ma'rufta­dır (ma'kûl ve meşru' olan emirler hakkındadır" buyurdu. Buhari,Ahbar:1

ESNEMEK:
"Esnemek şeytândandır. Sizden biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar onu karşılayıp reddetsin. Çünkü sizin biriniz (esnerken aşırı giderek) hâaa deyince, şeytân gü­ler"Buhari, Bedul Hak:11


EN HAYIRLI AMEL HANGİSİDİR
Abdullah ibn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Ben Rasûlullah'a sordum:
— Yâ Rasûlallah! Amelin hangisi daha faziletlidir? dedim.
— "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Ben:
— Sonra hangi amel? dedim. Rasûlullah (S):
— "Sonra ana babaya itaat ve iyi muamele etmektir" buyurdu. Ben:
— Sonra hangi iş? dedim. Rasûlullah:
— "Allah yolunda cihâd etmektir" buyurdu.Buhari;Cihad:1


EN ÜSTÜN KİŞİ KİMDİR?
Peygamber'e:
— İnsanların (Allah katında) en çok kerem ve ihsana nail olanı kimdir? diye soruldu.
Peygamber (S):
— "İnsanların en kerîmi, en muttaki olanıdır" buyurdu. Soranlar:
— Ey Allah'ın Peygamberi, biz Senden amel cihetiyle en kerîm olanı sormuyoruz, dediler.
Bunun üzerine Peygamber:
— "İnsanların (şerefçe) en kerîmi Allah'ın Peygamberi Yûsuf'tur. Yûsuf, Allah'ın Peygamberi (Ya'kûb'un) oğludur. O da Allah'­ın Peygamberi (İshâk'ın) oğludur. O da Allah 'in Peygamberi İbrahim Halîlullah'ın oğludur" buyurdu.Buhari,Enbiya:16


FİTNE 
Peygamber (S)Veda Haccı'nda Akabe cemresi yanında insanların toplanması sırasında:
— Benden sonra bir birlerinizin boyunlarını vuran kâfirlere dönmeyiniz. Buhari, Diyetler:1, cezalar:10, edep:95



Bize Eyyûb ve Yûnus, el-Hasenu'l-Basrî'den tahdîs et­tiler ki, el-Ahnef ibnu Kays şöyle demiştir: Ben (Alî ile Muâviye ara­sındaki Sıffîn harbi sırasında) şu adama (Alî ibn Ebî Tâlib'e) yardım etmek için gidiyordum. Bana Ebû Bekre kavuştu da:
— Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. Ben:
— Şu adama yardım edeceğim! dedim. O bana şöyle dedi:
— Haydi geri dön! Çünkü ben Rasûlullah(S)'tan işittim: "İki müslümân kılıçlanyle karşılaştıkları zaman ölen de, öldüren de ateştedir" Duyuruyordu. Ben: Yâ Rasûlallah, öldüren böyledir am­ma ölene ne oluyor? diye sordum. Rasûlullah: "Ölen de arkadaşını öldürmeye hırslı idi" buyurdu.Buhari,Diyetler:1




Ben sizin havuz başına ilk varan öncünüzüm. Yemîn ol­sun orada sizden bir takım adamlar bana kaldırılıp gösterilecek, hat­tâ ben onlara vermek üzere elimi uzatırım ki, bu sırada onlar çekilip benden uzaklaştırılırlar. Ben:
— Ey Rabb'im! Onlar benim sahâbîlerimdirler! derim. Yüce Allah:
— Sen onların senden sonra dînde neler îcâd ettiklerini bilmez­sin! buyurur.Buhari,fitne:1


Yakında (öyle fanâlıklar meydana gelecek ki) bir müslümânın, kendi dînini fitnelerden selâmete kaçırmak için, dağ başlarında gezdirip, yağmur sularının düştüğü yerlerde (yânî vâdîler ve sahra­larda) güdeceği davarları, en hayırlı malı olacaktır.Buhari,iman:11

(Diğer hadisler için Cihad-Müslümanlarla savaş yok , kısmına bakınız)





GİYİM-KUŞAM
Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. (Araf:26)

Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti (elbise) ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.(Araf:31:32)

Giyim kuşam ve kibir:
Elbisesini kibirle yerlerde sürüyen kimseye Allah (merhamet bakışı ile) bakmaz.Buhari,giyim kuşam:giriş

(Ey mü'minler) israf etmeksizin ve kibirlenmeksizin yiyiniz, içiniz, giyiniz, sadaka veriniz.Buhari,giyim kuşam:giriş

Rasûlullah (S) izâr hakkında (izânın kibirle yerlere kadar uzatılıp sürüklenmesi hakkında) söylediği kötüleyici sözleri söylediği zaman, Ebû Bekr:
— Yâ Rasûlallah! Benim izârım bazen kendiliğinden iki tarafı­na sarkıp yere düşüyor, dedi.
Rasûİullah ona:
— "Şübhesiz sen çalımla yerde elbise sürükleyen o kibirli kim­selerden değilsin" buyurdu.Buhari,edep:55

Bir adam takım elbisesi içinde, kendini beğenmiş ve başının saçlarını omuzlarına kadar sarkıtmış hâlde çalımlı çalımlı yolda yürüdüğü sırada, Allah onu birden yere geçiriverdi de, artık o kimse kıyamet gününe kadar kalmak üzere yerin içi­ne doğru gömülüp gidiyordu.Buhari,giyim kuşam:5


İpek elbise ve altın yüzük :
Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Bir kerre Pey­gamber (S) Umer ibnu'l-Hattâb'a ipek yâhud siyerâ (denilen sarı çu­buklu) bir hülle (yânı takım elbise) gönderdi. Sonra Peygamber bu elbiseyi Umer'in üzerinde gördü de: "Ben bu elbiseyi sana giymen için göndermedim. Bu ipekli elbiseyi ancak âhirette nasibi olmayan erkek giyer. Ben ancak bunu sana satıp da faydalanasın diye gönderdim" buyurdu.Buhari,Alım-Satım:40

Peygamber (S) bizi gümüş kap (kullanmak)tan; altın yüzükten; harîr, dîbâc, kassıyy, istebrak (denilen ipekli kumaşları kullanmaktan da nehyetti.Buhari,cenazeler:


Rasûlullah(S)'a bir ipek ferrûc(kaftan) hediye edilmişti. Onu giydi, sonra içinde namaz kıldı. Namazdan çıktıktan sonra onu istemez gibi bir tavır için­de bedeninden şiddetle çıkardı. Sonra:
— "Bu, mutta kilere yaraşmaz!" buyurdu.Buhari,giyim-kuşam:8


Ömer ibnu'l-Hattâb'm mektu­bu geldi (içinde şu da vardı): Rasûlullah (S) hâlis ipek elbise giymekten nehyetmiştir. Yalnız baş parmağı yanındaki iki parrnağıyle (şehâdet ve orta parmaklanyle) işaret ederek: "Şu kadarı müstesna" demiştir.Buhari,giyim-kuşam:25


Huzeyfe Medâin şehrinde idi, içmek için su istedi. Ona Dihkaan, yânî oranın büyük bir adamı gümüş bir kap içinde su getirdi. Huzeyfe bardağı alıp sahibine fırlattı. Ve:
— Ben bunu ona ilk defa atmadım. Şu kadar ki, ben onu gümüş bardakla su vermekten nehyetmiştim, fakat o bundan vazgeçmedi.
Rasûlullah (S): "Altın, gümüş, ipek, dîbâc; bunlar dünyâda onlara âid zînet, âhirette ise sizindir" buyurdu, dedi.Buhari,giyim-kuşam:25
AYET: "...Orada elbiseleri de ipektir" (el-Hacc:Fâtır._33)

...bun­ların(İpek) üzerine oturmamızdan da nehyetti.Buhari,giyim-kuşam:27
Not: Pey­gamber (S) Zubeyr ibnu'l-Avvâm ile Abdurrahmân ibn Avf'a (bir se­ferde) bedenlerinde uyuz hastalığı meydana geldiği için, ipekli gömlekler giymelerine ruhsat vermiştir.Kadınlar ipek giyebilir.Buhari,giyim-kuşam:27

Rasûlullah (S) evvelâ altından bir mühür yüzük edindi. Bunu takındığı zaman yazılı kaşını avucunun içine alırdı. Rasülullah'ın elinde bunu görünce insanlar da altın yüzük edin­meye giriştiler. Bunun üzerine Rasûlullah kendi altın mühür yüzüğü­nü attı ve gümüşten bir mühür yüzük edindi.Buhari,giyim-kuşam:45


Rasûlullah (S) altından bir mühür yüzük yaptırdı. Bunu par­mağına takar ve kaşım, yânî yazılı olan tarafını elinin içine getirirdi. Bunu görünce insanlar da birtakım yüzükler yaptırdılar. Sonra Ra­sûlullah minber üzerine oturdu, elinden bu mühür yüzüğü çekip çı­kardı da:
— "Ben bu mühür yüzüğü takınıyor ve bunun yazılı kaşını da elimin içine getiriyordum" buyurdu ve o yüzüğü attı.Sonra da:
— "Vallahi ben bunu ebediyyen takmam!" buyurdu. Bunun üzerine insanlar da kendi yüzüklerini çıkarıp attılar.Buhari, Yeminler:6





Kırmızı elbise:
Peygamber (S) kırmızı bir hulle giyinmiş ve cemrenmiş olarak dışarı çıktı .Buhari,Namaz:17


Elbisedeki altın düğme:
Rasûlullah, omuzlarında altın düğmelerle düğmelenip sağlamlaştırılmış dîbâcdan bir kaftan olduğu hâlde dışarı çıktı .Buhari,giyim-kuşam:44

Dar giyim ve avret yerini açarak giyim:
Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: İki nevi' giyinişten nehyolundu: Biri, kişinin bir tek kumaş içinde sarınıp bürünmesi, sonra da büründüğü bu kumaşı (avret yeri açılacak şekilde) omuzu üstüne kaldırıp yükseltmesidir. -İkincisi de bir kumaşı sımsıkı sarınmaktır.Buhari,Alım-Satım:62

...elleri, ayakları sımsıkı bağlayacak ve hareketten alıkoyacak biçimde elbiseye bürünmekten men etti..Buhari,Oruç:65




Resim bulunan elbise ,eşya:
Ken­disi, üstünde bir takım resimler bulunan küçük bir yastık, bir şilte satın almıştı. Rasûlullah (S) bunu görünce kapının önünde dikeldi de içeriye girmedi. (Âişe dedi ki:) Bu sırada ben O'nun yüzündeki iste-mezliği sezip tanıdım. Ve:
— Yâ Rasûlallah! Ben Allah'a ve Rasûlü'ne tevbe ederim. Ben ne günâhı işledim ki? dedim.
Rasûlullah:
— "Şu yastığın hâli nedir?" buyurdu. Ben:
— Ben onu Sen üzerinde oturasın ve yaslanasın diye, Senin için satın aldım, dedim.
Rasûlullah:
— "Bu suretlerin sahihleri kıyamet gününde muhakkak azab edi­lirler. Ve bu kimselere: Sûref verdiğiniz bu mahlûkları diriltiniz, de­nilir", Ve yine Rasûlullah: "İçinde suretler bulunan eve melekler girmez" buyurdu.Buhari Alışveriş:40


Kadının eteği:
İbn Abbâs şöyle dedi: Kadınların uzun etekli elbise kullanmaları İsmail'in anası Hâcer tarafından konulmuş bir âdettir. Hâcer (kıskanç ortağı) Sâre'den izini gizlemek için uzun eteklik giymişti. Buhari.enbiya:12


Kadın giyimi:
Dünyâda nice giyinik kadınlar vardır ki, âhirette çıplaktırlar.Buhari,Fitne:6,İbn-i Mace II, 1326
Not:  Bknz Kadınlar konu başlığı

Örtünmenin sebebi ve zamanı :
İlk olay:
Enes ibn Mâlik(R): Hicâb âyeti (ei-Ahzâb: 53) Zey­neb bintu Cahş'ın evlenmesinde indi. Peygamber (S) o gün Zeyneb'in düğün yemeği olarak insanlara et ve ekmek yedirdi.Buhari, Tevhid:22


Enes ibn Mâlik :Ben, indirildiği sırada Hicâb işini insanların en iyi bileni oldum. İn­dirilen hicâb emrinin ilki Rasûlullah'ın Zeyneb ibnetu Cahş'la evlen­mesi zamanında oldu. Peygamber (S), Zeyneb'e güvey oldu. Akabinde insanları düğün aşına da'vet etti. Gelenler yemekten yediler. Sonra çıktılar. Onlardan birkaç kişi Peygamber'in yanında kaldı da kalma­yı epey uzattılar. Peygamber onların çıkıp gitmeleri için dışarı çıktı, ben de O'nun beraberinde çıktım. Peygamber yürüdü, ben de yürü­düm. Nihayet Âişe'nin hücresinin eşiğine geldi. Sonra o insanların çıkıp gittiklerini zannetti de geri döndü. Ben de O'nunla beraber geri döndüm. Sonunda Zeyneb'in yanına girince bir de gördü ki, o kişi­ler yerlerinden kalkmayıp hâlâ oturmaktalar. Bunun üzerine Peygam­ber tekrar geri döndü, ben de O'nun beraberinde döndüm. Sonunda yine Âişe hücresinin eşiğine vardığında, o insanların çıkmış oldukla­rını düşündü. Geriye döndü, ben de beraberinde geriye döndüm. Bu sefer gördük ki, onlar çıkıp gitmişler. Peygamber benimle kendisi
ara­sına perde çekti, hicâb emri de indirildi (Ahzâb: 53)Buhari,Nikah:68
Bknz: Ayetlerin nuzul sebebi:Ahzab :53
Not:  Bu ayette peygamber eşlerinden bir şey isteneceği zaman ki hicab anlatılmaktadır.Esas örtünme ayetleri Nur:30,31 başkadır.

İkinci olay:
Âişe (R) şöyle demiştir: Ömer ibnu'1-Hattâb, Rasûlullah(S)'a:
— Kadınlarını perde arkasına alsan! (Çünkü onlarla iyi de, kö­tü de konuşuyor), der dururdu.
Aişe dedi ki: Rasûlullah bunu yapmadı. Peygamber'in kadınları geceden geceye Menâsı' denilen tarafa doğru ihtiyâçlarını gidermek için dışarıya çıkarlardı. Bir kerresinde Şevde bintu Zem'a, ihtiyâcı için dışarı çıkmıştı. Şevde, uzun boylu bir kadındı. Umer ibnu'l-Hattâb mecliste otururken onu görünce:
— Yâ Şevde, ben seni tanıdım, demişti.
Umer bu sözü, Hicâb emrinin indirilmesini çok istemekte oldu­ğu için söylemişti.Buhari,İzin:10

Not:   "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.AHZAB:59" ayeti ile beraber yukarıdaki olay bir arada düşünüldüğünde örtünmenin maksadı ve sebebi daha iyi anlaşılıyor.




Kadına veya erkeğe benzemek :
Abbâs (R): Rasûlullah (S) erkeklerden kadınlara benzemeye çalışanlara ve kadınlardan erkeklere benzemeye çalışanlara la'net et­ti, demiştir.Böyle kimseleri evlerinizden dışarı çıkarın!Buhari giyim-kuşam:61


Peygamberin eşi Ümmü Seleme(R)'den tahdîs etti (o, şöyle demiştir): Peygamber (S) yanıma girdi. O sırada yanımda bir muhannes kişi bulunuyordu. İşittim ki o, kardeşim Abdullah ibn Umeyye'ye:
— Yâ Abdallah! Ne dersin, eğer Allah yarın size Tâif'in fethini müyesser kılarsa sana gereken, Gaylân'ın şişman kızını yakalamandır. O kız (semizlikten karnı) dört büklüm karşılar, sekiz büklüm de arkaya döner! diyordu.
Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Bu kabil muhannesier bir daha yanımıza sakın girmesin" buyurdu.
Râvî Sufyân ibn Uyeyne:
— İbn Cureyc: Bu muhannesin adı Hît'tır, dedi, demiştir.Buhari,Megazi:58
Not : Muhannes:Hâl ve tavrı kadına benzeyen veya kendisim kadınlara benzeten kimsedir.Alçak karakterli kişi.




Koku:
Enes (R): Peygamber (S) erkeğin zağferân sürünmesini nehyetti, demiştir.Buhari giyim-kuşam:33

Saç ,sakal boyamak:
Yahu­diler ve Hrıstiyanlar (ak saçlarını ve sakallarını) boyamazlar. Siz onlara muhalefet ediniz. Buhari.enbiya:52
Not: Müslim'in Câbir'den gelen bir rivayetinde: "Beyaz saçların rengini değiştirin, fakat siyah boyadan sakının" buyurulmuştur. Bunun için Nevevî, siyahla saç sakal boyamak tahrîmî kerahet­le mekruhtur, demiştir. Bu kerahet de erkeklere mahsûs olup, kadınların siyah­la boyamalarında kerahet yoktur.

Pey­gamber (S) Medine'ye geldi. Onun sahâbîleri içinde Ebû Bekr'den baş­ka saç ve sakalı kırçıl kimse yoktu. EbûBekr saç ve sakalını kına ve ketem bitkisi ile saçlarını boyadı.Buhari, ensarın menkıbeleri:44

Sakal uzatmak:
Müşriklere muhalefet ediniz (hâl ve hareketlerinde onlara benzemeyiniz)/ Sakalları bol bırakınız, bıyıkları derince kesiniz!Buhari ,giyim-kuşam:64

Takma saç:
Muâviye bu arada bir muhafız askerinin elinde bulunan bir tutam saç demetini el uzatıp aldı da şöyle dedi: Ey Medîne ahâlîsi! Sizin âlimleriniz nerededir? Ben Peygamber(S)'den işit­tim, o, şu elimdeki gibi saçlar(ı takınmak)tan nehyediyor ve "İsrâîl oğulları, ancak onların kadınları şu takma saçları edindikleri zaman helak olmuşlardır" buyuruyordu.Buhari.enbiya:56

Âişe şöyle demiştir: Ensâr'dan bir kız evlendi. O kız hastalandı da bundan dolayı saçları döküldü. Ailesi onun saçla­rına ekleme yapmak istediler de bunu Peygamber'e sordular. Bunun üzerine Peygamber (S):
— "Başkasının saçından saç ekleyen ve saç ekleten kadınlara Al­lah la'net etti" buyurdu.Buhari,Giyim-Kuşam:83



Estetik yaptırma , dövme :
Ab­dullah ibn Mes'ûd(R)'dan tahdîs etti(ki o şöyle demiştir): Allah şu kadınlara la'net etmiştir: Döğün yapanlar, vücûdlarına döğün yaptı­ranlar, yüzlerinin tüylerini yolduranlar, seyrek dişli güzel görünmek için ön dişlerinin aralarını yontan sırıtkanlar, Yüce Allah'ın yarattı­ğım değiştirenler.Buhari,Giyim-Kuşam:82


Âişe(R)'den şöyle tahdîs etti: Ensâr'dan bir kadın kızını evlendirdi. Akabinde kızın başının saçları kö­künden düşmeğe başladı. Kadın, Peygamber'e gelip bu durumu kendisine zikretti ve:
— Kızın kocası bana kızın saçlarında ekleme yapmamı emretti,dedi.
Peygamber (S):
— "Hayır (bu olmaz), şu muhakkak ki, saç ekleyen kadınlar la'netlenmiştir" buyurdu. Buhari,Nikah:95


Peygamber (S) döğme yapıcıya, kendine döğme yaptırana.... la'net etti.Buhari, Talak:50



Aişe'nin peygamber döneminde giyimi:
...Uyandım. Uyanınca da hemen dış elbisemi bürünüp yüzü­mü örttüm... Buhari,Megazi:36
Not: İfk hadisesinde namahrem olan Safvan'la karşılaşmasını anlatıyor.



Uyluk avret yeri değildir:
Rasûlullah (S), Hayber gazasına çıkmıştı. Hayber'ln yanıbaşında sabah namazını daha karanlık iken kıldık. Sonra Allah'ın Peygamberi (hayvanına) bindi. Ebû Talha da bindi, ben de Ebû Talha'nın terkisinde idim. Allah'ın Peygamberi, Hayber'in sokağı içi­ne sürdü. Benim dizim Allah'ın Peygamberi'nin uyluğuna dokunur hâldeydi. Sonra izârını (yânı futasını) uyluğundan sıyırdı. Hattâ Al­lah'ın Peygamberi'nin uyluğunun aklığı hâlâ gözümün önündedir. Buhari,Namaz:12


Diz kapağı :
...Bu sırada Ebû Bekr, elbisesinin eteğini diz ka­paklarını açıncaya kadar toplayarak (telâşla) çıkageldi...Buhari,sahabelerin faziletleri:5





Namazda giyim kuşam:
Câbir, elbiseleri, elbise sehbâsı üzerine konulmuş olduğu hâlde, bir tek izârını boynunun gerisine bağlamış olarak namaz kıldı. Bir kimse ona: Bir tek izâr içinde mi namaz kılıyorsun? dedi. Câbir de:
Bunu ancak senin gibi bir ah­mak kimsenin beni görmesi için yaptım. Peygamber (S) zamanında bizim hangimizin iki sevbi vardı? dedi.Buhari,Namaz:3
Not:   Elbiseden kasıt ridadır.Sadece izar ile namaz kıldığı anlaşılıyor.Sevb, kumaş demektir.
Not: İzar ve rida ayırımında bir tutarsızlık söz konusu.İzar alta bağlanan örtü ise boyundan nasıl bağlanmış.Diğer hadislerle birlikte incelenince  peygamberin yalnı ridayla ve yalnız izarla da namaz kıldığı olmuş görünüyor.

Peygamber (bir defa) iki ucunu çapraslamasına bağladığı bir kumaş içinde namaz kıldı.Buhari,Namaz:3
Not:   Omuzdan çaprazlama bağlanan ridadır.

Hiç­biriniz üzerinde bir tek kumaş varken onun bir mikdârım boynunun kökü ile omuz başları arasına dolamaksızın namaz kılmasın. Buhari,Namaz:5


(Bâzı kerreler) bir takım er­kekler, bellerindeki futaları (dar oldukları için) çocuklar gibi boyun­larına bağlamış olarak Peygamber'le birlikte namaz kılarlardı da. (cemâate gelen) kadınlara: Erkekler doğrulup oturmadıkça başları­nızı secdeden kaldırmayınız, denirdi.Buhari,Namaz:6

Namazda giyimde ana kriter:
Libâ­sın geniş olursa ona bürün(yani rida olarak kullan); dar olursa izâr olarak beline bağla.Buhari,Namaz:6


Ayakkabı ile namaz kılınır:
Ebû Seleme Saîd el-Ezdî şöyle demiştir: Ben Enes ibn Mâlik(R)'e:
— Peygamber (S) ayağındaki iki ayakkabı ile namaz kılar mıydı? diye sordum.
Enes:
— Evet (kılardı), diye cevâb verdi.Buhari,giyim-kuşam:37


Desenli elbise ile namaz hoş değil:
Peygamber (S), üstünde damgaları bulunan bir hamîsa(bir çeşit çizgili kare örtü) içinde, namazda ve (namaz içinde) hamîsanın damgalarına bir defa baktı. Namazdan çıkınca: "Benim şu hamîsamı Ebû Cehm 'e (geri) götürün de bana diğerini getirin. Çün­kü hamîsa demin beni namazımdan alıkoydu" buyurdu .Ben namazda iken onun damgasına bakıyordum, onun be­ni fitneye düşürmesinden korkarım. Buhari,Namaz:14

Âişe'nin bir kiramı vardı. Âişe onunla odasının bir tarafını örtmüştü. Peygamber (S) ona: "Şu kırâmım karşımızdan gi­der. Zîrâ onun tasvirleri, namazımda bana görünüp duruyor" buyurdu.Buhari,Namaz:15



Elbise üzerine secde edilir:
Bizler Peygamber'in beraberinde namaz kılardık da bizden kimi kendi sevbi üzerine secde ederdi, demiştir. Buhari,Namaz:22

Hasen Basrî: Sahâbîler cemâati, elleri elbisesinin kolu içinde olduğu hâlde sarık ve külah üzerine secde ediyordu,(sıcak yüzünden) demiştir .Buhari,Namaz:23

Mesh:
Abdest konusuna bknz


GELECEKTEN HABERLER:
Sizler yahudi ve hırıstiyanların yoluna uyacaksınız: 
Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşın arşınına tıpatıp muhakkak uyacaksınız! O dereceye kadar ki, şayet onlar (daracık) keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak (onla­ra uyarak) oraya gireceksiniz!"
(Râvî Ebû Saîd dedi ki:) Biz:
— Yâ Rasûlallah! Bu ümmetler Yahûdîler'le Hnstiyanlar mı? diye sorduk.
Rasûlullah:
— "Onlardan başka kim olacak?" buyurdu.Buhari,Enbiya:52


GÜZEL AHLAK

En sevimliniz , en güzel ahlaklı olanınız:
Sizin bana en sevgi­li olanınız, ahlâk yönünden en güzel olanınızdır.Buhari,sahabelerin faziletleri:29

Peygamberin emrettiği  7 şey:
Peygamber (S) bize yedi şeyi işlememizi emretti, yedi şeyden de bizi nehy eyledi: Peygam­ber bize cenazeler ardından gitmeyi; hastayı ziyaret etmeyi; da'vetçiyi icabet eylemeyi; zulme uğramışa yardım etmeyi; yemini kabul etmeyi (yemininden dönmemek) ; selâmı karşılamayı; aksırana duâ etmeyi( Yerhamukellah) emreyledi. Buhari,cenazeler:2,Buhari,Nikah:72


Hakîkî müflis, ancak kıyamet gününde iflâs edendir.Buhari,edep:102

En seviml 3 amel:
Ben Peygamber(Ş)'e:
— Amellerin hangisi Allah'a daha sevgilidir? diye sordum.
— "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Abdullah:
— Sonra hangisi? dedi.
— "Sonra ana-babaya iyilik etmektir" buyurdu. Abdullah:
— Sonra hangisi? dedi.
— "Allah yolunda cihâddır" buyurdu.Buhari,edep:giriş ,Namaz:Namaz vakitleri:5




Peygambere:
Amellerin hangisi en faziletlidir? diye soruldu.Peygamber (S):"Allah'a îmân ve Allah yolunda cihâd etmektir" buyurdu. Buhari, Tevhid:57



Ümmetimden, dâima Allah'ın emrini ye­rine getirmekte sabit, kendilerini yalanlayanların ve muhaliflerinin zarar veremeyeceği bir ümmet var olmakta devam edecektir. Tâ Allah'ın emri gelinceye''(kıyamet kopuncaya) kadar, onlar hep bu doğru yol üzerinde sabit bulunacaklardır.Buhari, Tevhid:29


Kimseye zarar verme, haksızlık etme:
Müslüman, dilinden ve elinden müslümânların selâmette kaldığı kimsedir. Muhacir de Al­lah'ın nehyettiği şeyleri terkedendir.Buhari,Rikak:26


Müslüman müslümana zulmetmez:
Müslüman müsiümânın (dîn) kar­deşidir. Müslüman müslümâna zulmetmez, müslümân müslümânı (tehlikede ve musibette) terk de etmez. Her kim müslim kardeşinin hacetinde bulunursa Allah da onun hacetini yerine getirir. Her kim bir müslümândan bir keder (bir darlık) giderip onu ferahlatırsa, Al­lah da onun kıyamet gününün kederlerinden bir kederini giderip fe­rahlatır. Her kim bir müslümânı (dünyâdaki ayıbından) örterse, Allah da onu kıyamet gününde örter.Buhari, Zulümler:3 



Din kardeşin zalim iken de mazlum iken de ona yardımcı ol:
Rasûlullah (S):
— "(Ey mü'min, sen mü'min) kardeşine zâlim iken de, mazlum iken de yardım et" buyurdu. Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz.Fa kat o zâlime nasıl yardım ederiz? diye sordular.
Rasûlullah:
— "Zâlimin iki elinin üstünü tutarsın (yânî onu zulümden men' edersin)" buyurdu .Buhari, Zulümler: 4



Mütevazi ol , kibirli oma:
Size cennet ehline delâlet edip bildireyim: Her zatı olan, insanlar tarafından zaîf görülen (mütevazı') mü'mindîr. O şayet Allah üzerine birşeye yemîn etse, Allah muhakkak onu yemi­ninde gerçek çıkarırdı. Size cehennem ehlini de bildireyim; Onlar da her katı yürekli, kibirli ve hileci, ululuk taslayan kimselerdir.Buhari, Yeminler:9

Hz. Muâviye radıyallahu anh, İbnu Âmir’e:
“Otur, zira Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam)’ın: “İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın” buyurduğunu işittim” dedi.” (K.S. 3320 C.10 S.116 Akçağ 1990, alıntıları Ebû Dâvûd, Edeb 165, (5229); Tirmizi, Edeb 13, (2756). )





Az gül, çok ağla:
Ey Muhammed Ümmeti! Eğer sizler benim bilmekte olduğum şeyleri bilir olsaydınız, muhakkak az güler, çok ağlardınız.Buhari,Nikah:108
Not:
Artık işlemekte oldukları günâhın cezası olmak üzere az gülsünler, çok ağlasınlar onlar!" (et-Tevbe: 82)


Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları (kıyamet gününde) gölgelendirecektir: Biri (lisânen yâhud kalben) Allah 'ı anıp da iki gözü yaş akıtan kişidir... Buhari,Rikak:24


Ana -Baba ile ilgili olanlar:
RasûlulIah(S)'a bir adam geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Benim güzel hizmet ve ülfet etmeme insanlar içinde en lâyık ve en haklı olan kimdir? diye sordu.
Rasûlullah:
— "Anandır!" diye cevâb verdi,
Ozât-
— Sonra kimdir? dedi.
Rasûlullah:
— "Sonra anandır!" buyurdu.
O zât:
— Sonra kimdir? dedi. Rasûlullah:
— "Sonra anandır!" buyurdu. ;
— Sonra kimdir? deyince (dördüncüde) Rasûlullah:
— "Sonra babandır!" diye cevâb verdi.Buhari,edep:1

Abdullah ibn Amr (R) şöyle demiştir: Bir adam Peygamber(S)'e:
— Ben cihâda gidiyorum, dedi.
Peygamber:
— "Senin anan baban var mı?" diye sordu. O zât:
— Evet var, dedi. Peygamber:
— "Öyleyse sen (evvelâ) onların rızâları yolunda çalış! 'buyur­du.Buhari,edep:3

Küs durma:
Bir müslümânın dîn kardeşini üç günden faz­la bırakması (küs durması) hâlâl olmaz!.Buhari,edep:57

Bir kimsenin dîn kardeşini üç geceden fazla küs bırakması halâl olmaz. Öyle bir küs­lük ki, iki mü 'min birbirine kavuştukları zaman birisi yüzünü şu ta­rafa çevirir, öbürüsü de öteki tarafa çevirir. Hâlbuki iki mü'minin hayırlısı, şu önce selâm vermeye başlayandır.Buhari,edep:62


Hapşıran kişinin söylemesi gereken:
Bir defasında iki kişi Peygamber(S)'in yanında (ayrı ayrı) aksırdılar da, Peygamber bun­lardan birisine: "Yerhamukellâh(= Allah sana merhamet eylesin)" diye duâ etti, ötekisine duâ etmedi. Peygamber'e:
— Buna niçin duâ etmediniz? diye soruldu. Peygamber:
— "Şu, Allah'a hamdetti, el-Hamdulillah dedi, ben de onu rah­met duası ile karşıladım. Şu ise Allah 'a hamdetmedi (ben de onu duâ ile karşılamadım)" buyurdu.Buhari,edep:123:126
Not: Hapşıran bir Müslümanın "elhamdülillah" demesi, orada bulunanların da hapşıran kişiye, "yerhamükellah / Allah sana rahmet etsin." diyerek mukabelede bulunması, hapşıran kişinin de tekrar, "yehdînâ ve yehdîkümullah / Allah (c.c.) bize ve size hidayet etsin." demesi, Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimizin sünnet-i seniyyesidir.

Esnemek şeytandandır :
...Esnemeye gelince; şübhesiz o, şeytândandır. Biriniz esnemek hâli geldiğinde, gücü yettiği derecede onu gidermeye çalışsın! Çünkü biriniz esneyip de 'Hâ' diye ağzını açıp ayırınca, onun bu gafletinden dolayı şeytân güler.Buhari,edep:125


Cimri olma , sadaka ver:
Ebû Bekr kızı Esma şöyle demiştir: Peygamber (S) bana: "Kesenin ağzını iple boğma, senin üze­rine de nasibin bağlanıp boğulur" buyurdu .Buhari, Zekat:22


Ebû Bekr'in kızı Esma bir defasında Peygamber'in yanına geldiğinde, Peygamber (S) ona hitaben: "Sakın çömlekte para sak­lama! Saklarsan, Allah da sana karşı ni'metini saklayıp tutar. (Ey Esma), gücün yettiği kadar az olsa da sadaka ver"buyurmuştur .Buhari, Zekat:23


Yolda oturmayın , oturacaksanız şunları yapın:
Peygamber (S):
— "Yollar üzerinde oturmaktan sakınınız" buyurdu.
Sahâbîler:
— Bizim için bundan ayrılma yoktur. Çünkü yollar bizim mec­lislerimizdir, oturma yerlerimizdir; oralarda biz işlerimizi konuşuruz, dediler (ve müsâade dilediler).
Bunun üzerine Rasûlullah:
— "Madem ki sizin için herhalde oturmak zarureti vardır, o hâlde yola hakkını veriniz" buyurdu. Sahâbîler:
— Yolun hakkı nedir? dediler.
Rasûlullah:
— "(Haramdan) göz yummak, halka ezâ vermekten çekinmek, selâm verenin selâmını almak, iyilikle emretmek, kötülükten nehyetmektir" buyurdu.Buhari, Zulümler:22



Yoldan eziyet verici şeyi gidermen bir sadakadır.Buhari, Zulümler: 24

Bir adam bir yolda yürüdüğü sırada bir diken dalı buldu ve onu yoldan aldı. Bundan dolayı Allah o kulu övdü -yâhud bu amelini kabul etti- de onu mağfiret eyledi.Buhari, Zulümler: 28


Övmede aşırı gitme:
Peygamber(S)'in huzurunda bir adam anıldı, orada bulunanlardan biri de bu adı ge­çen kimseyi hayır ile anıp övdü (ve Övmede aşırı gitti). Bunun üzeri­ne Peygamber:
— "Vay sana yazıklar olsun! Sen dostunun boynunu kopardın!" buyurdu ve bu sözü birkaç kere tekrarlıyordu.
Sonra:
— "Eğer sizden biriniz muhakkak bir dostunu medhetmek za­ruretinde bulunursa; (Ben, görünüşe göre) öyle sanıyorum ki, o şöy­le iyidir, böyle iyidir desin. Ve bu medhini de o adamın bu vasıflarla vasıflandığını zannediyor ve biliyorsa söylesin. İnsanı (ameline göre) hesaba çekecek olan ancak Allah'tır. Kimse Allah'a karşı herhangi-bir kimseyi temize çıkaramaz" buyurdu.Buhari,edep:54



İmrenilecek kişiler:
"İki kişiden başkasına gıbta olmaz: Allah tarafından kendisine mal verilip de hakk yolunda o malı helak etme­ğe musallat kılınan kimse, Allah tarafından kendisine hikmet verilip de onunla hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse".Buhari,ilim:16

Müslümandan  kimseye zarar gelmez:
"Müslü­man dilinden, elinden müslümânların selâmette kaldığı kimsedir.Buhari,iman:3


Müslüman olmadan önce yapılan iyilikler geçerli:
Hakîm ibn Hızâm (R) şöyle demiştir: Ben:
— Yâ Rasûlallah! Câhiliyet devrinde kendileriyle ibâdet edegel-mekte olduğum sadaka vermek, köle âzâd eylemek, hısımlık bağım devam ettirmek nev'inden bir takım işler hakkında ne düşünürsün? Bu işlerde benim için ecr ve sevâb var mıdır? dedim.
Peygamber (S):
— "Sen, geçmiş olan hayırların üzerine İslâm'a girdin" buyur­du. Buhari, Zekat:25
Not: Hakîm ibn Hızâm hadîsinden, müşrikin İslâm'a girmesi ve İslâm olarak vefat etmesi hâlinde, daha önceki iyi işlerinden sevâb alacağı ve faydalanacağı anlaşılıyor. Küfr üzere ölürse "... Kim îmânı tanımayıp kâfir olursa, herhalde bütün yaptığı boşa gitmiştir ve o âhirette en çok ziyana uğrayacaklardandır'(el- Mâide:5) âyeti uyarınca, işlediği bütün hayırlı işler bâtıl olur.




Yalan söylenebilecek yerler:
İnsanlar arasını iyileştirip düzelten ve bunun için hayır maksadıyle söz ulaştıran veya hayır kasdıyle söz söyleyen kim­se yalancı değildir.Buhari, Sulh: 2
Not: Müslim'de Üm­mü Kulsüm'ün: "İnsanların dedikodusuna şu üç yerden başkasında ruhsat ve­rildiğini işitmedim: Harbde; insanlar arasını düzeltmekte; kadının kocasına, kocanın da karısına karşı (aile düzenliği için) va'dinde" hadîsine dayanıp, bu ruhsatı kabul etmiştir. Bâzı âlimler de bu hadîsteki ruhsatı yalan söylemek ma'­nâsına değil de, sözü tevriye ve mecaz şeklinde söylemeye hamledip, yalana hiç­bir yerde asla cevaz vermemişlerdir.


Şüpheli şeyleri terk et:
"Halâl olan şeyler bellidir. Haram olanlar da belli­dir. Fakat halâl ile haram arasında bir takım şübheli şeyler vardır. Her kim kendisince günâh olması sezilen bir şeyi terk ederse o, ha~ râmlığı apaçık olan şeyi daha çok terkedici olmuştur. Her kim gü­nâh olması şübheli olan şeye cür'et ederse, bu da harâmlığı apaçık olan şeylere dalmağa yaklaşmıştır. Ma'siyetler (haramlar) Allah'ın komşudur. Her kim sürüsünü korunmuş arazî etrafında otlatırsa, o koruluğa düşmesi yakın olur"Buhari,Alım-Satım:5



Oturan kişiyi kaldırıp yerine oturma:
Peygamber (S) bir kişinin otur­duğu yerinden kaldırılmasını ve oraya başka birisinin oturmasını nehy etmiş: "Ve lâkin yer açınız ve genişleyip genişletin" buyurmuştur.Buhari,İzin:32


İnsanlar için ayağa kalkma:
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:”Ashab’a Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’dan sevgili kimse yoktu. Buna rağmen Aleyhissalâtu vesselâm’ı gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı. Çünkü O’nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı.” (K.S. 3318 C.10 S.115 Akçağ, alıntısı: Tirmizi, Edeb 13,(2755). )

Ebû Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanımıza geldi, elinde de bir âsa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık.
“Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!” buyurdu.” (K.S. 3319 C.10 S.116 Akçağ, alıntısı: Ebû Dâvud, Edeb 165,(5230). )

Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: “Hz. Muâviye radıyallahu anh, İbnu’z-Zübeyr ve İbnu Âmir (radıyallahu anhüm)’in yanlarına geldi. İbnu’z-Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muâviye Radıyallahu anh, İbnu Âmir’e:
“Otur, zira Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın: “İnsanların kendisi kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın” buyurduğunu işittim” dedi.” (K.S. 3320 C.10 S.116 Akçağ, alıntısı: Ebû Dâvud, Edeb 165,(5229); Tirmizi, Edeb 13,(2756). )


Cenaze geçerken ayağa kalk:

Bize Yahyâ ibn Ebi Kesir, Ebû Seleme ibn Abdirrahmân’dan; o da Ebû Said el-Hudri(R)’den tahdis etti. Peygamber (S): “Bir cenâze gördüğünüz zamân hemen ayağa kalkınız. Cenâzenin ardından giden kimse ise, cenâze konuluncaya kadar oturmasın” buyurmuştur. (Buhâri, Kitâbu’l-Cenâiz H.69 C.3 S.1236 Bâb 48 Ötüken. )






Güzel konuş :
Allah'a ve son güne îmân eden hayır söylesin yâhud sussun! Buhari,Rikak:23


Gizli konuşma:
Üç kişi bir arada bulundukları zaman, bunlardan ikisi, üçüncüyü bırakıp da gizli konuşmasınlar. Buhari,İzin:45




Her birerleriniz birer çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur. İnsanlar üzerinde bulunan dev­let başkanı da bir çobandır ve o da idaresinde bulunan insanlardan sorumludur. Erkek insan da ev halkı üzerinde bir çobandır ve o da ev halkından sorumludur. Kadın da kocasının evi ve çocukları üzerinde bir çobandır; o da bunlardan sorumludur. (Hizmetçi) kul da efendisinin malı üzerinde bir çobandır ve o da bundan sorumludur. Dikkat edin! Her birerleriniz çoban ve her birerleriniz kendi eli ve idaresi al­tındakilerden sorumludur.Buhari,Köle azadı:17




Komşu hakkı:
Her kim Allah'a ve son güne îmân ediyorsa, o mü 'min kişi komşusuna ezâ etmesin.Buhari,Nikah:81


Kul hakkını dünyadayken öde, helalleş :
Kimin yanında kardeşine âid haksız alınmış bir hakk varsa, o haksızlıktan dolayı hakk sahi­biyle halâllaşsın. Muhakkak olan şu ki, kıyamette hiçbir dînâr ve hiçbir gümüş yoktur. Kardeşinin hakkı için kendi hasenelerinden alınma­dan evvel, dünyâda onunla halâllaşsın. Âhireîte zâlimin o hakkı karşılayacak haseneîeri bulunmazsa, kardeşinin seyyielerinden alınır da o zâlimin üzerine atılır.Buhari,Rikak:48


Her canlıya su ver:
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah, hayvanlar(ı sulamak)da bize de ecir var mı­dır? dediler.
Rasûlullah:
— "Her yaş ciğer sahibini sulamakta ecir vardır" buyurdu .Buhari, Zulümler: 23


Sabret:
"Henüz ergenlik çağına ulaşmadan üç çocuğu ölen insanlardan hiçbir müslümân yoktur ki, illâ Allah bu müslümânı, bu çocuklara ihsan ettiği geniş rahmeti ile cennete girdirmiş olmasın"Buhari;Cenazeler:6
Not: Aynı durum iki çocuk için de  geçmektedir.Buhari;Cenazeler:6

"Düşmanlarla kar­şılaştığınız zaman sabrediniz"Buhari,cihad:32

Çok kuvvetli pehlivan, birçok güreşçileri yere serip gâlib olan değildir. Asıl kuvvetli pehlivan, öfkelendiği sırada nefsine mâlik (ve irâdesine hâkim) olan kimsedir.Buhari,edep:76

Müslümâna, vücûduna batacak bir dikene varıncaya kadar yorgun­luk, hastalık, gelecekten kederlenme, geçmişten hüzünlenme, başka­larından gelen eza ve iç sıkıntısı isabet ederse, Allah muhakkak bu musibetleri sebebiyle o müslümânın günâhlarından bir kısmını kef­fâretleyip örter.Buhari,Hasta ziyareti:1

Sabrın kemâli, musibetin birinci darbesi sırasındadır. Buhari,Hükümler:11


Mala mülke tamah etme:
Altın, gümüş ve iyi cins elbise kulu olan kişiler kahrol­sun! Böyle kişiye verilirse memnun olur, verilmezse (Allah'ın takdi­rine kızar) razı olmaz!Buhari,Rikak:10

Kişinin kendi malı, ölümünden önce hayır yoluna har­cayıp önden gönderdiği malıdır. Mirasçının malı da kişinin hayra sarfetmeyip ölünceye kadar geri bıraktığı malıdır.Buhari,Rikak:12

Uhud Dağı kadar altınım olsay­dı, ondan bir dînâr yanımda bulunduğu hâlde üzerimden üç gece geçmemesini isterdim. Ancak üzerimdeki bir borç hakkında ayırıp da onu kabul edecek kimseyi bulmak maksadıyle gözetlemekte 'oldu­ğum altın müstesnadır.Buhari, Temenni:2

Haksızlık yaparak mülk edinme:
Kim arzdan bir parça yeri haksız zabtederse (kıyamet gü­nünde) yerin yedi katı halka gibi onun boynuna geçirilir.Buhari, Zulümler: 13


Kim müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur. Allah Teâla ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır.”
“Ey Allah’ın Resûlü! Az bir şey olsa da mı?” diye sormuşlardı.
“Misvak ağacından bir çubuk bile olsa! cevabını verdi.” (K.S. 5822 C.16 S.295-296 Akçağ, alıntısı Müslim, İmân 218,(137); Nesâi, Kadâ 29,(8,246). )


Sadaka ver :
"Herbir parmak kemiğinin bahşettiği iyilik ve hizmete karşı bir sadaka vardır. Herbir gün içinde hayvanına binmek veya eşyasını yük­lemek isteyen kimseye yardım etmek, hayvanına bindirmek yâhud eş­yasını yüklemek de bir sadakadır. Güzel bir söz de bir sadakadır. Namaza gitmek yolunda sahibinin attığı herbir adım da büyük bir sadakadır. (İhtiyâcı olana) yol göstericilik yapmak da bir sadakadır"Buhari,cihad:71

Eşlem şöyle demiştir: Ben Umer ibnu'l-Hattâb(R)'dan işittim, şöyle diyordu. Allah yolunda cihâd etmesi için bir mücâhide bir at verip bindirmiştim. At kendi elinde bulunan bu adam, hayvanı sattı -yâhud bakmayarak değerini zayi etti-. Ben de hayvanı ondan satın almak istedim. Onun bu atı ucuza satacağını sanıyordum. Bu düşüncemi Peygamber'e sordum. Peygamber (S): "Bu atı satın al­ma; sana bir dirheme verse de (sadakana dönme)/ Çünkü hibesine dönen kişi, kustuğu şeyi yemeye dönen köpeğe benzer" buyurdu.Buhari,cihad:136


Yağmacılık yapma:
İbnu's-Sâmit (R): Biz Peygamber(S)'le yağmacılık yapmamaya bey'atlaştık, demiştir. Buhari, Zulümler: 29


Dedi kodu/ gıybet  etme :
Rasûlullah, Kîle ve kaale( Denildi ve dedi)[dedikodu] den, çok çok suâl sormaktan, mal telef etmekten, analara itaatsizlik etmekten, kızları diri diri gömmekten nehy ederdi.Buhari,Rikak:22

Her kim iki çene kemiği arasındaki dilini ve iki budu arasında bulunan orga­nını (şerrden korumayı) bana te'mîn ederse, ben de ona cenneti temîn ederim.Buhari,Rikak:23



Hz. Câbir ve Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
“Ne fâsık ne de mücâhir (günahı açıktan işleyen) kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücâhir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur.” (K.S. 4327 C.12 S.126 Akçağ, alıntısı Müslim, Zühd 52(2290), Buhari’de ikinci kısım mevcuttur Edep 60. )




Tanıdığına ve tanımadığına selam ver:
İslâm'ın en hayırlısı hangisidir? diye sordu.Rasûlullah (S):
"Yiyecek yedirmen, tanıdığına ve tanımadığına selâm vermendir.Buhari,iman:19

Küçük büyüğe, geçen oturana, binekli olan yaya yürüyene, az da çoğa selâm verir"Buhari,İzin:4,6

Kadına selam verilir:
....Biz cuma namazını kıldığımız zaman gider, o nine­mize selâm verirdik.Buhari,İzin:16


Açları doyur ,hastaları ziyaret et :
Açları doyurun, hastaları ziyaret edin, esirleri hürriyete kavuşturun.Buhari, Yiyecekler:giriş



Peygamberi sev :

Abdullah ibn Hişâm (R) şöyle demiştir: Biz Peygamber(S)'in beraberinde bulunuyorduk. Peygamber Ömer ibnu'I-Hattâb'ın elinden tutmuş hâldeydi. Ömer ona:
— Yâ Rasûlallah, Sen bana muhakkak ki, nefsimden başka her şeyden daha sevimlisin! dedi.
Peygamber de ona:
— "Hayır (öyle söyleme) Nefsim elinde bulunan(Allah)a yemîn ederim ki, ben sana hayâtından daha sevimli olmadıkça (îmânın ke­mâle ermez)" buyurdu.
Bunun üzerine Ömer de ona:
— Şu anda Allah'a yemîn ederim ki, Sen bana muhakkak nef­simden, yânı canımdan da daha sevimlisin, dedi.
Peygamber de:
— "İşte şimdi oldu yâ Ömer (îmânın kemâle erdi)" buyurdu. Buhari, Yeminler:3




GÜNAHLAR:

Düşünce hürriyeti müjdesi:
Al­lah benim sebebimle ümmetim ferdlerinin gönüllerinin sessizce ko­nuşup düşündüğü yaramaz hâtıraları -kul onları işlemediği veya söylemediği müddetçe- affeylemiştir.Buhari,Köle azadı:6

Şübhesiz Allah benim üm­metimden nefislerinin söylediği şeyleri (yânı gönüllerinden geçen yaramaz hâtıraları), kişi onları işlemedikçe yâhud diliyle söylemedikçe cezalandırmaktan vazgeçmiştir" buyurdu. Buhari, Talak:10


Büyük günahlar:
Büyük günâhlar, Allah 'a ortak tanımak, gamûs yemini etmek( Günah olan bir şeyi yapmaya yemin etmek), ana-babaya âsî olmak -yâhud: İnsan öldürmek, yalan söz söylemek -yâhud: Yalan şâhidliği yapmaktır.Buhari,Diyetler:1

Ben:
— Yâ Rasûlallah! Hangi günâh en büyüktür? diye sordum. Rasûlullah:
— "Allah seni yarattığı hâlde, senin Allah için bir benzer uydurmandır" buyurdu.
Sonra İbn Mes'ûd:
— Bundan sonra hangisi (büyüktür)? dedi. Rasûlullah:
— "Seninle beraber yemek yemesinden korkarak çocuğunu öldürmendir" buyurdu.
İbn Mes'ûd:
— Bundan sonra hangisi (büyüktür)? dedi. Rasûlullah (S):
— "Komşunun kadını ile zina edişmendir" buyurdu.Buhari,edep:20 



Allah size analara itaatsizlik etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, verilmesi gereken borcunuzu men' et­meyi ve alma hakkınız olmayan şeyi almayı haram kıldı. Ve yine Al­lah sizin için dedikodu etmeyi, çok soru sormayı ve malı zayi' etmeyi kerîh gördü.Buhari,İstikraz::20

Büyük günah işleyen tövbe etmedikçe Müslümanlıktan çıkar:

Peygamber: Kul, zina ettiği sıra (kâmil) bir mü 'min olduğu hâlde zina edemez. Hırsız­lık yaptığı sıra mü'min olduğu hâlde hırsızlık edemez. İçki içerken de mü'min olduğu hâlde içki içmez. (Haksız olarak birini öldürür­ken de) mü'min olarak öldüremez".
İkrime şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'a:
— Bu günâhları işlerken ondan îmân nasıl sökülüp çıkarılır? di­ye sordum.
İbn Abbâs:
— İşte şöyle, diye ta'rîf etti de parmaklarını birbirine geçirdi, sonra onları çıkardı. Bu günâhı işleyen kişi tevbe ederse îmân tekrar ona döner, dedi ve bu dönüşü de parmaklarını birbirine geçirerek: İşte böyle döner, diye gösterdi.Buhari, Savaşlar:5



Günah anında mümin olunmaz:
"Zina eden kişi zina ettiği sırada mümin olduğu hâlde zina edemez. İçki içen de içki içtiği sırada mü'min olarak içemez. Hırsız da hırsızlık yaptığı sırada mü'min olduğu hâl­de hırsızlık edemez. Yağmacılık yapan kimse de insanlar gözlerini ona doğru yükseltip bakarlarken (yânî insanların gözleri önünde) yağma­cılık ettiği zaman mümin olarak yağmacılık ve çapulculuk edemez"Buhari,cezalar:2



Helak edici yedi şeyden sakınınız!
Bunlar:
— "Allah'a ortak kılmak, sihir yapmak, Allah'ın haram kıldığı bir hayâtı öldürmek, haklı öldürücüler müstesnadır; faiz kazancı ye­mek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harbden kaçmak, zinadan korunmuş olup hatırlarından bile geçmeyen mü'min kadın­lara zina isnâd etmektir.
Buhari, Savaşlar: 30


Günahlar taneyle ,sevaplar 10 katı, 100 katı , 700 katı:
... Her kim bir gü­zel iş yapmak diler de onu yapamazsa, Allah o kimse hesabına kendi dîvânında (meleklerine) tam bir hasene (sevabı) yazdırır. Eğer o kimse güzel bir iş yapmak ister ve yaparsa Allah o kimse lehine kendi dîvâ­nında on hasene sevabından yediyüz misline ve daha çok emsaline kadar hasene sevabı yazdırır. Bir kimse de çirkin bir iş yapmayı kasdeder ve onu işlemezse, Allah kendi dîvânında onun lehine tam bir hasene sevabı yazdırır. Eğer o kimse fena bir iş yapmak ister de o fenalığı yaparsa, Allah onun aleyhine bir tek kötülük yazdırır.Buhari,Rikak:31



Biriniz İslâm'a girişini güzel yaparsa, yapacağı her bir hasene, kendisi lehine on mislinden yedi yüz katına kadar büyük derecelerle yazılır; yapacağı her bir seyyie ise, ancak kendi misli ile yazılır"Buhari,iman:31

Not: İslâmî amellere on mislinden başlayıp daha büyük katlara kadar mükâfat; kö­tülüklere de kendi misli ile ceza verileceği âyetlerle de sabittir. On misli hükmü şu âyettendir:
"Kim bir güzellikle gelirse işte ona bunun on katı var. Kim de bir kötülük­le gelirse bu, o mıkdârdan başkasıyle cezalanmaz. Onlar haksızlığa uğratılmazlar" (el-En'âm: 6/160)

Yedi yüz misli hükmü de şu âyettendir:
''Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli yedi başak bitiren, her başak­ta yüz dâne bulunan bir tek tohumun hâli gibidir. Allah kime dilerse ona kat kat verir. Allah ihsanı bol olan, hakkıyle bilendir" (el-Bakara: 2/261).


Böbürlenme ve gösteriş yapma:

Esma bintu Ebî Bekr:
— Yâ Rasûlallah! Benim bir kadın ortağım var. Kocamın bana vermediği şeyi (verdi diye) kocamdan yana kadın ortağıma karşı gös­teriş yapsam, bu benim üzerime günâh olur mu? diye sordu.
Rasûlullah (S):
— "Verilmemiş birşey ile tokluk ve süslük gösterişi yapan kim­se, yalandan iki elbise giyen kimse gibidir" buyurdu .Buhari,Nikah:107


Kim giydiği elbisesini büyüklenerek (yerde) sürüklerse, kı­yamet gününde Allah ona (rahmet bakışıyle) bakmaz...Buhari,sahabelerin faziletleri:5






İntihar eden cehenneme gider:
Sizden önce geçen ümmetlerden biri­si içinde bir kişi vardı. Önün bedeninde bir yarası vardı. Bu kişi ya­ranın elemine dayanamadı da bir bıçak aldı ve onunla elini kesti. Fakat kan bir türlü kesilmedi ve nihayet o kişi öldü. Yüce Allah: Kulum kendi kendisine (ölüme teşebbüs edip) benim önüme geçmeye davrandı. Ben de ona cenneti haram kıldım, buyurdu.Buhari,enbiya:52
Not: Cezanın ebedî olmasının sebebi de, bu kaatilin intiharı halâl saymış olmasıdır. Yoksa sırf intihar, küfrü ve binâenaleyh müebbed bir azabı gerektirmez.


Kim de kendini demirden yapılmış kes­kin bir âletle öldürürse, bu kimse de cehennem ateşinde o âletle azâb olunur"Buhari,Cenazeler:83

 "(Siz­den evvel geçen ümmetlerden birinde) yaralı bir adam vardı. (Acısına dayanamayıp) kendisini öldürdü. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allah: Kulum kendi kendisini öldürmeye davranmakla benim hük­müme sabırsızlık etti. Ben de ona cenneti haram kıldım, buyurdu"Buhari,Cenazeler:83

Ebû Hureyre (R) şöyle demiş­tir: Bizler (Hayber'de) Rasûlullah'm beraberinde hazır bulunduk. Ra­sûlullah, İslâm'ı iddia etmekte olanlardan bir kimse için:
— "Bu adam ateş ehlindendir" buyurdu.
Muharebe başlayınca bu adam şiddetli bir muharebe ve çarpış­ma yaptı ve kendisine büyük bir yara isabet etti. Bunun üzerine (bir sahâbî tarafından):
— "Yâ Rasûlallah! "O, ateş ehlindendir" buyurduğun şu kim­se, bu gün muhakkak çok çetin bir muharebe yapmış ve ölmüştür, denildi.
Peygamber (S) bu söze karşılık:
— "O, ateşe gitmiştir" buyurdu.
Râvî dedi ki: İnsanların bâzısı o adam hakkındaki bu Peygam­ber sözünün doğruluğundan şübhe etmeye yaklaştı. Onlar bu şaşkın­lık hâli üzerinde bulundukları sırada birdenbire:
— O adam ölmemiştir, lâkin onda şiddetli bir yara vardır, de­nildi.Geceden bir vakit olunca o yaralı adam, yaranın acısına sabredemedi de kendisini öldürdü.Buhari,Cihad:181

Her kim dünyâda bir şeyle kendini öldürürse, kı­yamet gününde intihar ettiği o şeyle azâb olunur.Buhari edep:44




Koğuculuk eden fesâdçı kimse cen­nete girmez. Buhari,edep:20

Günahlarını anlatma:
Ümmetimin hepsi (Allah tarafından) af/olunmuştur, yalnız açıkça günâh işleyenler değil. Bu açıklayıcı günahkâr deliler­den öyleleri vardır ki: Kişi geceleyin bir günâh iş işler, sonra sabaha ulaşır da Allah kendisini örtmüş olduğu hâlde, o: 'Ey fulan! Ben dün gece şöyle şöyle işler yaptım' diye söyler. Hâlbuki o, Rabb'i onun günâh işini örtbas ederek gecelemişti. Fakat bu deli, Allah'ın örttü­ğü perdeyi açarak sabaha çıkıyor.Buhari,edep:60

Müslümana kafir deme , küfür etme:
Her kim de bir mü'mine la'net ederse, bu da onu öldürmek gibi(günâh)dir. Her kim de bir mü'mine küfür isnâd ederse, bu da onu öldürmek gibi(günah)dır.Buhari,edep:44

Herhangibir kimse (mü'min) kardeşine: Yâ kâfir! diye hitâb ederse, ikisinden biri muhakkak bu sıfatla dönmüş olur.Buhari,edep:73

Hadis uydurma:
Be­nim tarafımdan (teblîğ edilen Kur'ân'dan) bir âyet olsun halka ulaş­tırınız. İsrâîl oğulları'ndan da (ibretli kıssalar) haber verebilirsiniz. Bunda darlık yoktur. Her kim (benim söylemediğim birşeyi söyledi diye) bile bile bana yalan isnâd ederse, o da cehennemdeki yerine yer­leşmeye hazırlansın.Buhari,enbiya:52,edep:109


Dinden dönen cehenneme:

Bir adam Rasûlullah'a:
— Yâ Rasûlallah! Câhiliyet zamanında (müslümân olmadan ön­ce) işlediğimiz günâhlardan dolayı ceza görecek miyiz? diye sordu.
Rasûlullah (S) şöyle cevâb verdi:
— "Her kim müslümânlıkta güzel hareket ederse, câhiliyet ha­yâtında işlediği günâh ile muaheze olunmaz. Fakat her kim müslü­mânlıkta (sebat etmeyip irtidâd etmek) fenalığında bulunursa (ve küfür üzere ölürse) o, hem evvelce câhiliyetteki ameliyle, hem de sonra müslümânlıktaki küfür ve irtidâdıyle muaheze olunur (ebedî cehennem­de kalır)"Buhari,İstitabe:giriş



Göz zinası bakmaktır:
Allah, Âdem oğlu üzerine zinadan nasibini yazmıştır. Âdem oğlu (ezelde) takdir edilip yazılmış olan bu akıbete muhakkak erişe­cektir: Gözün zinası (yabancı kadına şehvetle) bakmaktır. Dilin zi­nası (halâl olmayan sözleri zevk alarak) konuşmaktır. Nefs de zina temenni eder ve buna arzu ve iştihâ besler (bu da nefsin zinâsıdır). Cinsiyet organı da bu organların hepsinin arzularım ya tasdik edip gerçekleştirir (fiile çıkarır) yâhud bunları bırakarak yalanlar.Buhari,İzin:12



Münafıklığın alametleri:
Münâfıkın alâmeti üçtür; Söz söylediği zaman yalan söyler; kendi­sine birşey emniyet edildiği zaman hıyanet eder; vadettiği zaman sö­zünde durmaz.Buhari, Şahitler:29



"Dört huy vardır ki, bunlar her kimde topluca bulu­nursa o kişi hâlis münafık olur: Söz söylediğinde yalan söyleyen; va'd ettiği zaman va'dinden dönen; ahd ettiğinde ahdini bozan; davâ ve muhakeme zamanında haktan ayrılan kişi. Herhangibir kişide bu huylardan birisi bulunursa o (kötü) huyu bırakıncaya kadar ken­disinde münafıklıktan bir huy bulunur"Buhari,cizye:17




GÜNEŞ TUTULMASI :


Ebû Bekre (R) şöyle demiştir: Biz Peygamber'in yanın­da bulunurken güneş tutuldu. Bunun üzerine Peygamber (S) kalkıp acele ile elbisesini ardından sürükleye sürükleye yürüdü, nihayet mes­cide geldi. İnsanlar (mescidden çıkmalarının ardından) hemen mescide döndüler. Peygamber insanlara iki rek'at namaz kıldırdı. Güneş de açıldı. Sonra Peygamber bize yöneldi ve:
— "Şübhesiz Güneş ve Ay, Allah 'in âyetlerinden iki âyettir. Siz bu âyetlerden böyle birşey gördüğünüz zaman, hemen namaz kılın ve açılıncaya kadar Allah'a dua ediniz!" buyurdu.Buhari,giyim kuşam:1

HAKLAR:

Komşu Hakkı:
Cibril hiç durmadan komşu hakkına hürmet olunmasını bana vasiyyeî ederdi. (Bu vasiyyeti o kadar çok yapmıştı ki) hattâ ben ya­kında Cibril (Allah'ın emriyle) komşuyu komşuya mirasçı yapacak sandım.Buhari,edep:28
Not: Komşu sınırını Hz. Alî'nin "Ses işitilmek" suretiyle sınırlandırdığı rivayet edilmiştir. Âişe, her taraftan kırk evin komşuluk hakkı bulunduğunu bildirmiştir.


Peygamber (S) arka arkaya üç kerre:
— "Vallahi îmân etmiş olmaz, vallahi îmân etmiş olmaz, valla­hi îmân etmiş olmaz!" buyurdu.
(Mecliste hazır bulunanlar tarafından:)
— Yâ Rasûlallah! Bu îmân etmiş olmayan kimdir? diye sorul­du.
Rasûlullah:
— "Komşusu zulümlerinden, şerrlerinden emîn olmayan kimse­dir.Buhari,edep:29
Not:Kasdedilen îmânın esası değil, îmânın kemâlidir; tam ve kâmil mü'min olmaz demektir.


Kul hakkı:
Peygamber (S) kişinin, arkadaşlarından izin istemedikçe (ortak­lar arasında) toplu olarak hurma yerken iki hurmayı birleştirmesini nehyetti.Buhari,Ortaklık:4


HASTALIKLAR:

Allah kime hayır murâd ederse ona musibet verir.Buhari,Hasta ziyareti:1


Ben Peygamber(S)'in hastalığında vücûdu hummanın hararetinden şiddetle sar­sıldığı sırada huzuruna vardım ve:
— Yâ Rasûlallah, şübhesiz ki, humma hararetinden çok ıztırab çekmektesin! dedim.
Ardından:
— Yâ Rasûlallah, bu şiddetli hummanın şübhesiz iki kat ıztıra-bı var, elbette buna karşılık size de iki kat ecr ve mükâfat vardır! di­ye arzettim.
Rasûlullah:
— "Evet. Herhangi müslümâna bir ezâ isabet ederse, muhak­kak ağacın yapraklarının düşmesi gibi, Allah o müslümândan günâh­larını düşürür.Buhari,Hasta ziyareti:1

Aç olanı do­yurun, hastayı ziyaret edin, esirin esirlik bağlarını çözün.Buhari,Hasta ziyareti:4


Peygamber dedi ki; Yüce Allah: Kulumu iki sevgilisiyle belâlandırıp (göz nurla­rından mahrum edip) de kulum sabrederse, iki sevgilisi yerine ona cenneti veririm, buyurdu" Enes: Peygamber "İki sevgilisi" sözüyle iki gözünü kasdediyor, dedi.Buhari,Hasta ziyareti:7

Sizden biriniz kendisine (hastalık gibi) bir zarar isabet etti­ğinden dolayı sakın ölümü temenni etmesin! Eğer muhakkak temen­ni etmek zorunda bulunursa: Allah'ım, yaşamak benim için hayır olduğu müddetçe beni yaşat, Ölmek benim için hayırlı olduğu zaman da beni Öldür! desin"Buhari,Hasta ziyareti:19

Hasta (namahrem) ziyareti:
Hz Aişe'nin Ali'yi hastayken  ziyaret ettiğine dair hadis vardır.Hasta ziyareti:8

Peygamber Müslüman olmayan çocuğu ve amcasını da hastalığında ziyaret etmiştir.Hasta ziyareti:11


Hastalıklar için tavsiye edilen dualar:

Fâtıma aleyhi's-selâmın el değirmeniyle hububat öğütmekten dolayı eline hastalık gelmişti. O sı­rada Rasûlullah'a birtakım harb esirleri getirildiği Fâtıma'ya ulaştı. Fâtıma da o esirlerden bir hizmetçi istemek üzere babasına gitti, fa­kat babasını evde bulamadı...Peygamber onlara:
— "İyi dinleyin! Ben size, sizin benden istediğiniz esîr hizmetçi­den daha hayırlı bir şeye delâlet ediyorum: Siz (gece) yataklarınıza girdiğinizde otuzdört defa Allâhu Ekber, otuzüç kerre Elhamdulillahi ve otuzüç kerre de Subhânalîahi deyiniz. Bunları söylemeniz siz­ler için benden istediğiniz hizmetçiden daha hayırlıdır" buyurdu. Buhari,Humus:6
Not: Kim uyku uyuyacağı sırada hadîste bildirilen zikre devam ederse ona me­şakkat ve yorgunluk arız olmaz. Çünkü Fâtıma çok çalışmaktan meydana ge­len yorgunluğundan şikâyet etmişti de, Peygamber tarafından ona bu yolda zikre devam etmesi tavsiye buyuruldu


HAYVANLAR VE BİTKİLER
Köpek:
"Her kim davar ve av köpeği olmayan bir köpek edinirse, o kimsenin her gün işlediği hayır amelinden iki kırat eksilir"Buhari,Av:6
"İçinde köpek bulunan eve melekler girmez, içinde temsillere âid suret bulunan eve de."Buhari,Bedul Hak:7

Köpek herhangi birinizin kabından yalarsa birincisini toprakla ova­layarak o kabı yedi defa yıkasın.Buhari, Temizlik : 35


Abdullah ibn Ömer: Rasûlullah (S) zamanında köpekler (işer ve), mescidin için­de gider gelirdi de bundan dolayı (mescidi yıkamak için) hiç su serpmezlerdi .Buhari, Temizlik : 35


Hayvana eziyet etme:
Peygamber (S) canlı hayvana böyle müsle (yânî işkence ve azâb) yapana la'net etti.Buhari,Av:25

Pey­gamber (S) şöyle buyurmuştur: "Bir kadın, dünyâda bir kediyi bağ­layıp habsetmiş, onu yedirmemiş ve onu yerin haşerelerinden yemesi için de salıvermemiş olduğundan ötürü ateşe girmiştir".Buhari,Bedul Hak:15

Rasûlullah (S) şöyle buyurmuş­tur: "Peygamberlerden biri bir ağaç altına indi. Akabinde onu bir ka­rınca ısırdı. Peygamber eşyalarının hazırlanmasını emretti. Eşyalar ağacın altından çıkarıldı. Sonra karınca evinin yakılmasını emretti ve ateşle yakıldı. Bunun üzerine Allah o peygambere: O ısıran tek ka­rıncayı yaksaydın ya! diye vahyetti"Buhari,Bedul Hak:15




Peygamber (S) güneş tu­tulduğu bir sırada kusûf namazı kıldı da akabinde:
— "Bana namazda cehennem gösterildi. Cehennem ateşi bana o kadar yaklaşmıştı ki, hattâ ben: Ey Rabb'im, ben de cehennemlik­lerle beraber miyim? demiştim. Ben orada bir kadın gördüm." -Esma, Rasûlullah'ın "Bu kadının yüzünü bir kedi tırmalıyordu" buyurdu­ğunu sanırım, dedi.
Rasûlullah:
— "Bu kadının günâhı nedir?" diye azâb meleklerine sormuştu da, onlar:
— Bu kadın dünyâda bir kediyi aç ölünceye kadar habsetmişti, diye cevâb vermişlerdir. Buhari,Musakaat:10



Hayvana vurmak:
...İnsanlar benim arkamda idiler. İşte ben böyle herkesin önünde yol aldığım sırada devem yorgunluktan dolayı birden durdu. Bunun üzerine Peygamber bana:
— "Ya Câbir! Deveni sıkı tut!" buyurdu ve kamçısıyle ona bir kerre vurdu. Vurmasıyle beraber deve yerinden sıçrayıp hareket etti.Buhari;cihad:49


Hayvana merhamet:
Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Fahişe bir kadın (Allah tarafından) mağfiret olun­muştur; şöyle ki: Günün birinde o fahişe kadın suya yakın ve duvarı örülmedik bir kuyu başında bir köpeğe rastgelmiş, köpek susuzluk­tan dilini sarkıtıyordu." "-Rasûlullah devam etti: "Susuzluk onu öl­dürmeye yaklaştırmış bulunuyordu. Kadın hemen ayağından ediğini çıkarmış ve onu başının yaşmağı ile sıkıca bağlayarak (kuyuya sar­kıtmış) ve kuyudan o köpek için su çıkarmıştır. Bu yaptığı sulama sebebiyle o fahişe kadın mağfiret olunmuştur"Buhari,Bedul Hak:15


Bir adam, susuzluktan dolayı nemli toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Bu zât hemen kendi ayakkabısını çıkarıp onunla kö­pek için su avuçlamağa başladı. Nihayet köpeği suya kandırdı. Bun­dan dolayı Allah o kula sena edip, onu cennete girdirdi.Buhari, Temizlik : 35



Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Bir adam bir yolda yürü­yüp giderken susuzluğu arttı. Orada bir kuyu buldu ve hemen o ku­yuya inip suyundan içti. Sonra çıktı. Adam orada bir köpekle karşılaştı ki, hayvan susuzluktan dilini çıkarıp soluyor, yaş toprağı yalıyordu. Bu yolcu (kendi kendine):
— Yemtn olsun bana ulaşan susuzluğun benzeri şiddetli bir su­suzluk bu hayvana da ulaşmış, dedi (hayvana acıdı).
Sonra kuyuya indî de ayakkabısının içine su doldurdu. Sonra ku­yudan çıkarmak için ayakkabısını ağzıyle tuttu, onu dışarı çıkarıp kö­peği suladı. Bundan dolayı Allah o kula mükâfat verdi ve onun günâhlarını mağfiret eyledi."
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Hayvanları sulamakta bize ecir var mıdır? de­diler.
Rasûlullah:
— "(Evet, kendisinde hayât olan) her yaş ciğeri sulamakta ecir vardır" buyurdu.Buhari,edep:27


Su vermenin fazileti:
Birisi yürürken birden susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya indi, suyundan içti. Sonra kuyudan çıktı. Adam orada bir köpek ile karşı­laştı ki, hayvan susuzluktan dilini çıkarıp soluyor, nemli toprağı ya­tıyordu. Yolcu (kendi kendine): Baha erişen hararet ve susuzluğun benzeri bu hayvana da ulaşmış, dedi ve kuyuya inip ayakkabısını su doldurdu. Sonra (kuyudan çıkarmak için) ayakkabıyı ağzı ile tuttu. Sonra yükselip çıktı ve köpeği suladı. Bu yaptığından dolayı Allah o kulunu övdü ve ona mağfiret eyledi".
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah, hayvanları sulamakta bize de ecir var mıdır'dediler.
Rasülullah:
— "Her yaş ciğerde (yânî: Hayât eseri olanı sulamakta) sevâb vardır" buyurdu. Buhari,Musakaat:10



Yılan öldürmek:
Peygamber(S)'in minber üzerinde hutbe yaparken şöyle buyurduğunu işitmiştir:
— "Siz yılanları öldürünüz- Ve bilhassa arkasında iki beyaz çizgili cinsi ile kuyruksuz engerek yılanını öldürünüz! Çünkü yılanların bu iki (habîs ve zehirli) cinsi gözün nurunu giderir, yüklü kadının da çocuğunu düşürür".Buhari,Bedul Hak:7

Abdullah ibn Umer (diğer bir rivayette) şöyle demiştir: Bir kere ben bir yılanı öldürmek İçin arkasından kovalıyordum. Ebû Lubâbe bana:
— Onu öldürme! diye nida etti. Ben de ona:
— Rasûlullah (S) yılanları öldürmeyi emretmiştir, dedim. Ebû Lubâbe:
— Râsulullah yılanların umumiyetle öldürülmesini emrettikten sonra, ev yılanlarını öldürmekten nehyetti. (Beyaz ve zehirsiz) olan bu ev yılanları avâmirdir, uzun ömürlüdürler (yânî uzun müddet ev­de yaşarlar), dedi.Buhari,Bedul Hak:7.

Peygamber (S) evlerdeki (beyaz yâhud ince yâhud küçük ve zehirsiz) yılanları öldürmekten nehyetti.Buhari,Megazi:12

Horoz ve eşşek sesinin anlamı:
"Horozların öttüğünü işittiğiniz­de (dileklerinizi) Allah 'dan isteyiniz! Çünkü horozlar melek görmüşlerdir. Eşeğin anırmasını işittiğinizde de şeytândan Allah 'a sı­ğınınız (yâmEûzu billahi mine'ş-şeytâni'r-racîm deyiniz). Çünkü eşek şeytân görmüştür (de öyle amrmıştır)"Buhari,Bedul Hak:15

Koyun sahipliği:
Kendini beğenmek ve kibir­lenmek  at ve deve sahipleri ile hayvan sürülerine bağırıp çağıran be­devilerdedir. Sekînet, yânî vakar ve tevazu' ise koyun sâhiblerindedir"Buhari,Bedul Hak:15

Öldürülebilecek hayvanalar:
"Beş fâsık (hayvan nev'i) vardır ki, bun­lar Harem içinde öldürülürler: Fare, akreb, çaylak, karga ve  yırtıcı yaralayıcı köpek"Buhari,Bedul Hak:15

İhrâmlı kişi de bu hayvanları öldürür.Buhari,Muhsar:18

Hayvan yarışı var:
Peygam­ber (S) idmana çekilmemiş atlar arasında yarış tertîb etti.Buhari,cihad;57



Fidan dik:
'Hiçbir müslümân yoktur ki, bir ağaç diker yâhud ekin eker de bunların herbirinden bir kuş yâhud bir insan yâhud bir hayvan yesin de, kendisi bundan faydalanmasın! Muhakkak buna mukaabil o müslümân için bir sadaka sevabı ol­muştur.Buhari,Muzaraat:1



AV :
Köpekle avlanmak:
Ben Peygamberce mı'râd(avın)dan sordum. Peygamber (S):
— "Mı'râd sivri tarafıyla isabet ettiği zaman o avı ye. Enli tara­fıyla isabet ettiği ve öldürdüğü zaman, artık o av hayvanını yeme. Çünkü okun enli tarafıyle vurulan hayvan vaktzedir (sopa ile vurul­muş olup, haramdır)" buyurdu.
Ben bu sefer:
—Yâ Rasûlallah! Ben av köpeğimi Bismillah diyerek salıyorum. Akabinde avın üzerinde onun beraberinde üstüne Besmele çekmedi­ğim başka bir köpek buluyorum ve o avı bu iki köpekten hangisinin yakaladığını bilemiyorum? dedim.
Rasûlullah:
— "Sen o avı yeme! Çünkü sen ancak kendi köpeğin üzerine Bismillah dedin, diğer köpek üzerine Bismillah demedin!" buyurdu.Buhari,Alım-Satım:8

Kaçan evcil hayvan vurulabilir:
Elinde bulunan ehlî hayvanlardan, kesmesi seni âciz bırakan olursa o, av hayvanı gibidir (vurulur), demiştir.Buhari,Av:23

Köpek tuttuğu avı yerse o et yenmez:
Ben:
— Bu av köpeği avı tuttuktan sonra yerse? diye sordum. Rasûlullah:
— "Bu hâlde yeme! Çünkü köpek avı senin için tutmamıştır, ancak kendi nefsi için tutmuştur" buyurdu.Buhari,av:2
Ben:
— Bu köpekler tuttukları avı öldürürlerse? dedim. Rasûlullah:
— "Öldürseler de yine ye (çünkü öldürme avın tezkiyesidir)/ buyurdu.Buhari,Av:3
Not:Yemedikten sonra sorun yok.

Yaralı av çok sonra ölü bulunursa:
"Ava atış yapıp da avı bir yâhud iki gün sonra (bulduğunda), avın üzerindeki kendi okunun vurma izin­den başka bir yaralama izi bulunmazsa, o avın etini ye! Eğer av vu­rulduktan sonra suya düşmüşse onu da yeme!"Buhari,Av:8






HELAL - HARAM


Bir zaman gelecek insanlar helal ve harama aldırmayacak:
.......Ebû Hureyre(R)'den (şöyle demiştir): Peygamber (S):
"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o devirde kişi ele geçir­diği malı halâldan mı, yoksa haramdan mı kazandığına hiç aldırmaz" buyurmuştur.Buhari,Alım-Satım:13

Kul hakkı:
Mallarınız -rızâlaşma olmadıkça- birbirinize haramdır.Buhari,Hileler:9

Emredilen ve yasaklanan 4 şey:
Abdu'1-Kays elçileri (Bahreyn tarafların­dan) Rasûlullah'ın huzuruna geldikleri zaman:
— Yâ Rasûlallah! Seninle bizim aramızda kâfir olan Mudar ka­bileleri vardır. O hâlde bize kestirme birşey emret de, o sebeble biz­ler cennete girelim ve onu arkamızda kalanlarımıza haber verelim! dediler.
Bu arada Rasûlullah'a içkileri de sordular. Rasûlullah onları dört şeyden nehyetti ve dört şeyi de emretti: Onlara yalnız Allah'a îmân ile emrettikten sonra:
— "Yalnız Allah'a îmân etmek ne demektir, bilir misiniz?" di­ye sordu.
Onlar:
— Allah ve Rasûlü en bilendir! dediler. Rasûlullah:
— "Ortaksız ve yalnız olarak Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah 'in Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek -râvî dedi ki: Zannederim ki, burada rama­zân orucu da vardır-, ganimetlerden beşte birini vermenizdir" buyur­du.
Ve onları dört şeyden: Dubba'dan, hantem'den, muzeffet'ten ve nakîr (denilen kaplara hurma yâhud üzüm şırası koymak)dan neh­yetti. Bazen İbn Abbâs'm "Muzeffet" yerine "Mukayyer" dediği de vardır.
Rasûlullah:
— "Bunları ezberleyin ve bunları gerinizde bıraktığınız kavim ve kabilelerinize tebliğ ediniz!" buyurdu .Buhari,Ahbar:5
Not: (Dubbâ: Kap olarak kullanılan kurumuş kabak (kelek)tır. Hantem: Yağ sürülmüş yeşil renkli testi lerdir; müzeffet, zift ile kaplanmış kabın adıdır. Bunlar, içecekte çabuk değişmeye sebep teşkil et­mektedir. Nakîr: Tencere veya bardak şeklinde oyulan veya kazılan ve içinde nebîz yapılan ağaç kaptır) arasında bu yönden bir fark yoktur. Çünkübunlarda bulunan içecekte fazla neşve verici bir özellik yoktur.
Bu gibi kaplarda nebîz yapmanın yasaklığı ise Peygamber(a.s)'in şu buyruğu ile neshedilmiştir: "Ben sizlere tabaklanmış deri kaplar tulumlar dışındaki kaplarda yapılmış olan içecekleri kullanmaktan nehyetmiş idim. Artık her türlü kaptan içebilirsiniz. Şu ka­dar var ki, sarhoşluk verici bir şey içmeyiniz." (Bu hadisi Müslim, Ahmed, Ebû Dâvud ve Nescî, Büreyde'den rivayet etmişlerdir. Nasbu'r-Râye,IV, 308 vd.; Neylü'l-Evtâr, VIII, 183)


Müslümâna sövmek fısk, onunla kıtal et­mek küfürdür. Buhari,fitne:8





İLK MÜSLÜMANLAR:
Ammâr ibn Yâsir (R): Ben Rasûlullah(S)'ı (ilk) gördüğümde, O'nun beraberinde –ilk müslümân olarak- beş köle, iki kadın ve bir de Ebû Bekr'den başka kimse yoktu, demiştir.Buhari,ensarın menkıbeleri,29 Not: Ammâr'm haber verdiği beş köle de: Bilâl Habeşî, Zeyd ibn Harise, Amir ibn Fuheyre -ki Ebû Bekr'İn kölesidir ve efendisiyle beraber müslümân olmuştur-, Ubeyd ibn Zeyd, Ebû Fukeyhe ki, Safvân ibn Umeyye'nin kölesi idi.



Sa'd ibn Ebî Vakkaas(R)'tan işittim: Hiçbir kimse İslâm'a girmedi, ancak benim İslâm'a girdiğim günde İslâm'a girdiler. Yemin olsun ben İslâm'ın üçte biri olduğum hâlde yedi gün beklemişimdir, diyor­du.
Not: Sa'd'ın üçüncü müslümân olması sözü, erkek, hürr, baliğ olarak müslümân olan­ların üçüncüsüyüm ma'nâsma olabilir. Rasûlullah birinci, Ebû Bekr ikinci, Sa'd üçüncü olmuş olur. Müslümanlığın ilk günlerinde müslümânlarm gizli bir ce­miyet hâlinde yaşamış olmaları sebebiyle, Sa'd'ın kendisine delâlet eden Ebû Bekr ile Rasûlullah'tan başka kimseyi tanımamış olması ve kendi bilgisine göre böyle söylemesi de muhtemeldir. Diğer taraftan beş köle ile Ebû Bekr altı olur, Sa'd da yedinci gelir. Şu hâlde Sa'd İslâm'da en kıdemli birkaç kişiden biridir.



İSİM
.......Enes ibn Mâlik (R) şöyle dedi: Peygamber (S) çarşıda idi. Bir kimse:
— Yâ Eba'l-Kaasım! diye seslendi.
Peygamber hemen o zâta dönüp baktı. O zât (başka birine işaret ederek):
— Ben şunu çağırmıştım, dedi. ! Bunun üzerine Peygamber:
"Benim (öz) adımla ad koyunuz, fakat künyemle künyelenmeyiniz!" buyurdu .Buhari,Alım-Satım:49,edep:109







İYİLİK ETMEK
Her ma'rûf (yânî her iyilik) sadakadır.Buhari,edep:33

Merhamet et­meyen kimseye merhamet olunmaz.Buhari,edep:27

Allah insanla­ra merhamet etmeyene merhamet etmez.Buhari, Tevhid:2



"Ka­dın, kocasının kazancından, kocasının emri olmaksızın infâk ettiği za­man, kocası için de yarı ücret vardır"Buhari,Alım-Satım:18

"Kim rızkının kendisine genişletilmesi yâhud ömrünün bakıyyesi kendisine uzatılması kendini sevindirirse, o kimse hısımlarıyle ilgilensin (yânı onlara iyiliği, ihsanı ekleyip dur-sun)"Buhari,Alım-Satım:19

Kadın: Yâ Rasûlullah! Bu bürdeyi ken­di elimle dokudum, onu sana giydireceğim, dedi. Peygamber bürde­yi, ona bir ihtiyaclı olarak aldı. Sonra Peygamber bu bürdeyi izâr yapıp giymiş olduğu hâlde bizim yanımıza çıktı. Topluluktan bir kim­se: Ya Rasûlallah, onu bana giydir, dedi. Rasûlullah: Peki, diyerek mecliste oturdu. Sonra hücresine döndü ve o bürdeyi çıkarıp dürdükten sonra' istemiş olan zâta yolladı.Buhari Alışveriş:31


Rasûlullah, Benden satın aldığı deve karşılığı Bilâl'e bir ûkıyye (gümüş) tartıp bana vermesini emretti. Bilâl de, terâzî ağır basarak tartıp verdi. Ben arkamı çevirip eve giderken birden Rasûlullah:
— "Câbir'i bana çağır" buyurdu.
Ben Rasûlullah devemi beğenmedi de şimdi geri verecek sandım. Hâlbuki bana bu deve kadar sevimsiz birşey yoktu. Rasûlullah:
— "Deveni al, bedeli de senin olsun" buyurdu.Buhari Alışveriş:31



Sa'd ibn Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir: Veda Haccı yılında Mekke'de tutulduğum şiddetli bir hastalığımda Rasülullah bana hasta ziyareti yapıyordu. Ben:
— Yâ Rasûlallah! Bendeki hastalık şu şiddetli dereceye ulaşmış­tır. Ben mal sahibi bir kimseyim. Bana yalnız bir tek kızdan başkası mîrâsçı olmayacak. Buna göre malımın üçte ikisini sadaka yapayım mı? diye sordum.
Rasülullah:
— "Hayır, sadaka yapma" buyurdu.
— Yansını sadaka yapayım mı? dedim. ,M Rasûlullah yine:
— "Hayır, sadaka yapma" dedi. Sonra Rasûlullah şöyle buyurdu:
— "Üçte bir (sadaka yap). Üçte bir de büyüktür yâhud çoktur. Senin mirasçılarını zengin bırakman, muhtaç ve halka el açar halde fakır bırakmandan daha hayırlıdır. Ey Sa'd! Sen Allah rızâsını iste­yerek harcayacağın herbir nafakadan muhakkak ücret alacaksın. Hattâ yemek yerken eşinin ağzına koyacağın bir lokmadan dolayı da ecre nail olacaksın".Buhari,cenazeler:36

...Aç olanı doyurunuz, hastayı ziyaret edip hâl ve ihtiyâcını sorunuz"Buhari,Cihad;170

"Ben, yetim işine bakan kimse ile beraber cennette şöyle bulunacağız" buyurmuş da şehâdet parmağı ve orta parmağı ile işaret edip göstermiştir.Buhari,edep:24



Bir bedevî, Peygamber'e geldi de O'na hicretten (yânî çölden Medîne'ye hicret etmekten) sordu. Peygamber (S) ona:
— "Sakın hicrete kalkışma! Çünkü hicret işi çok çetindir. Senin develerin var mı?" buyurdu.
.Bedevî:
— Evet vardır, dedi. Peygamber:
— "Sen onların zekâtını veriyor musun?" dedi. Bedevî:
— Evet veriyorum, dedi. Peygamber:
— "Sen o develerin sütünden başkalarının da faydalanması için onları başka kimselere muvakkaten veriyor musun?" dedi.
Bedevi:
— Evet veririm, dedi. Peygamber:
— "Develerin su başına gelmeleri gününde oradaki fakirlere süt­lerinden sağıp içiriyor musun?" dedi.
Bedevi:
— Evet içiririm, dedi. Peygamber:
— "Öyle ise sen denizlerin (yânî şehirlerin) ötesinde çalış! Çün­kü Allah senin işinden hiçbirşey eksik bırakmaz (çölde de sana ve­rir)" buyurdu.Buhari, ensarın menkıbeleri:44

Dul kadınların ve bir günlük yiyeceği olmayan fakirlerin nafakalarını kazanmaya ko­şan müslümân, Allah yolunda harb eden mücâhid gibidir, yâhud gün­düz oruç tutan ve gece nafile namazı kılan kimse gibidir.Buhari,edep:25


Susuzluk kendisini öldürmeye yaklaştırmış bir köpek bir kuyunun etrafında dolaşıp durduğu sırada onu İsrâîl oğulları fa­hişelerinden birisi gördü, hemen ayakkabısını çıkardı da onunla kö­peğe su içirdi. İşte bu işi sebebiyle o fahişenin günâhları mağfiret olundu:Buhari,enbiya:56

Allah katında insanların en çok nefret edilmişi, hu­sûmeti şiddetli olan kimsedir.Buhari,Hükümler:34


Rasûlullah (S):
— "Sen müslümân kardeşine, ister zâlim olsun, ister mazlum olsun, yardım et!" buyurdu.
Bir adam:
— Yâ Rasûlallah! Müslümân kardeş mazlum olduğu zaman ona yardım ederim, fakat o zâlim olduğu zaman ben ona nasıl yardım ederim, bana haber ver! dedi.
Rasûlullah:
— "Onu zulümden ayırırsın -yâhud: Onu zulümden men' edersin-. İşte bu men'-etmek, ona yardımdır" buyurdu.Buhari,ikrah:7


Her müslümân, müslümânın (dîn) kardeşidir. Müslüman müsiümâna zulmetmez. Müslüman müslümânı (başına gelen musi­bette) terketmez. Her kim müslümân kardeşinin bir hacetinde bulu­nursa, Allah da onun hacetinde bulunur.Buhari,ikrah:7



İyiliğin sınırı var:
Ben:
— Yâ Rasûlallah! (Günâhlarımdan tevbe ettim.) Bütün malımı Allah rızâsı ve Rasûlü'nün sevgisi için sadaka yaparak, malımdan tamâmiyle sökülüp soyulmam da tevbemdendir (yânî tevbemin tamamlayıcısıdır), dedim.Rasûlullah (S):
— "Ya Ka'b! Sen malının bir kısmını kendi üzerinde alıkoy. Bu senin için hayırlı bir harekettir" buyurdu.
Ben de:
— Hayber'de bulunan hissemi üzerimde tutuyorum, dedim .Buhari, Vasiyyet:16




İnanmayanların yaptığı iyilik boşa:
Hakîm ibn Hızâm (R) Câhiliyet zamanında yüz tane köle âzâdfamış ve yüz tane (kurbanlık) deve sevketmişti. Müs­lüman olunca da (hacc mevsiminde) yüz tane kurbanlık deve sevket-miş ve yüz tane köle âzâd eylemiştir. Hakîm söyledi ki: Ben Rasûlullah'a sorup şöyle dedim:
— Yâ Rasûlallah! Birtakım şeyler hakkında re'yini bana söyler misin? Ben Câhiliyet devrinde (sadaka, köle âzâd etme gibi) birta­kım işler yapıyor ve bunlarla taabbüd ediyordum, yânı bunlarla in­sanlara hayır ve iyilik yapmayı, Allah'a da yakınlık kazanmayı istiyordum (Bunlarda benim için bir ecir vcsevâb var mıdır? dedim).
Hakîm dedi ki: Rasûlullah (S):
— "Sen, senin lehine geçmiş olan hayırlar üzerine müslümân "oldun" buyurdu .
Not: Kâfirin müslümân olması ve müslü­mân olarak ölmesi hâlinde küfür hâlinde işlediği hayırlı işlerden sevâb kazanıp faydalanmasıdır. Küfür üzerine ölürse: Kim îmânı tanımayıp kâfir olursa, herhalde bütün yaptığı boşa gitmiştir ve o âhirette en çok ziyana uğrayanlardandır" (el-Mâide: 5) âyeti hük­münce kâfirken işlediği hayır işleri bâtıl olur.Buhari,Köle azadı:12

KABE:  

Benim yanıma Ömer ibnu'l-Hattâb şu senin oturuşun gibi oturdu da:
— Şu Ka'be'nin içindeki sarı ve beyaz, yânî altın ve gümüş hiçbirşey bırakmayıp hepsini müslümânlar arasında (onların işleri için) taksim edeyim diye kasdettim, dedi.
Şeybe dedi ki: Ben Ömer'e:
— Sen bunu yapmıyorsun? dedim. Ömer:
— (Niçin yapmıyorum?) îki sahibin, yânî Rasûlullah ile Ebû Bekr de bunu yapmadıkları için dedim, dedi.Buhari,İltisam:2
Not : Hazine kabede miydi!?


Kabenin eski hali :
Âişe (R) şöyle demiştir: Ben Peygamber(S)'e îsmâîl'in duvarından:
— Bu duvar Beyt'ten midir? diye sordum.Rasûlullah:
— "Evet (duvar, Beyt'tendir)" buyurdu.Ben yine:
— Kureyş için ne mâni' vardı ki bu duvarı Beyt'e girdirmediler? dedim.Rasûlullah:
— "Senin kavmin Kureyş'in bu hicri Ka'be'ye girdirmeye büt­çeleri yetmedi (Beyt'i daralttılar)" diye cevâb verdi.Ben:
— Ka'be'nin kapısı niçin bu kadar yüksektir? diye sordum.Rasûlullah:
— "Senin kavmin dilediklerini Beyt'e koymak, dilediklerini de koymamak için" cevâbım verdi.
Sonra Rasûlullah:
— "Yâ Âişe! Eğer senin kavmin Kureyş, Câhiliyet devrine yakın olmasaydı ben duvarı Beyt'e katmak, Beyt'in kapısını da yer seviye­sine indirmek isterdim. Fakat böyle yapıldığında kavminin kalbleri-nin kırılmasından endîşe ederim" buyurdu. Buhari, Temenni:9


Tuvaletini yaparken Kabeyi karşına alma:
Biriniz hacetini yerine getirmeğe gittiği zaman Kıble'yi kar­şısına almasın, (Medine'nin) şarkına yâhud garbına doğru dönü­nüz.Buhari, Temizlik :11
Not:    Kişi Büyük Ve Küçük Hacetini Yaparken Kıble Cihetine Yönelmez, Ancak Duvar Yâhud Benzeri Bir Bina Yanında  ve içinde Olursa Müstesnadır

Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Bir ihtiyâcım sebebiyle (kızkardeşim) Hafsa'nın evinin damının üstüne çıkmıştım. Bu esnada Rasûlullah(S)'ı gördüm, arkasını Kıble'ye, önünü de Şam'a döndürerek hacetini def ediyordu .Buhari, Temizlik :14



KADINLAR:

Kadınlara Yumuşak Ve Güzel Muamele Etmeli:
Ka­dın, kaburga kemiği gibidir. Eğer sen onu doğrultup düzeltmeye kalkarsan kırarsın. Eğer ondaki eğrilikle beraber ondan faydalanmak istersen, ondan faydalanabilirsin.Buhari,Nikah:80




Bir kerre Ömer (R) Rasûlullah'ın huzuruna girmek için izin iste­di. O sırada Rasûlullah'ın yanında Kureyş'ten birtakım kadınlar vardı, bir kısmı yüksek sesle konuşuyor ve Rasûlullah'tan çokça dünyalık istiyorlardı. Ömer izin isteyince kadınlar hemen kalktılar ve perde ar­kasına koştular. Rasûlullah, Ömer'e izin verdi. Ömer huzuruna gir­diğinde Rasûlullah gülüyordu. Ömer:
— Yâ Rasûlallah! Allah senin dişini güldürsün (yânı seni devamlı mesrur eylesin), dedi.
Rasûlullah:
— "Yanımda görüşen şu kadınlar senin sesini işitince hemen ör­tünmeye davrandılar da ona hayret ettim" buyurdu.
Ömer:
— Yâ Rasûlallah, onların hürmetlerine ve saygılarına Sen daha haklısın, dedi.
Bundan sonra da kadınlara hitâb ederek:
— Ey nefislerinin düşmanları olan kadınlar! Sizler Rasûlullah'tan korkmaz da benden mi kaçınırsınız? dedi.
Kadınlar da:
— Evet, sen Rasûlullah'tan şiddetli ve katısın, dediler. Rasûlullah:
— "Nefsim elinde olan Allah'ayemîn ederim ki, şeytân sana hiç kavuşmaz: Sen bir sokağa girersen muhakkak o, senin bulunduğun so­kaktan başka bir sokağa girer (kaçar)" buyurdu.Buhari,bedulhak,edep:68


Kadınlarla neyi için evlenilir:

Kadın dört (hâl ve sıfatı) için nikâh olunur; Malı için, soyu için, güzelliği için, dîni için. (Ey mü'min, sen bunlardan) dîndâr olanı ele geçirme­ye bak. (Eğer dediğimi yapmazsan) iki elin fakîrleşir.Buhari,Nikah:16

Kadınların mescidde namaz kılması:
İbnu Umer (R) şöyle demiştir: Umer'in bir zevcesi vardı ki, sabah ve yatsı namazlarını her gün mescidde cemâatle kılardı. O kadına: Umer'in bunu istemez ve kıskanır olduğunu bilip dururken niye mescide çıkıyorsun? denildi. Kadın: Beni nehyetmesinden Umer'i men' eden şey nedir? dedi. Soran zât da: Rasûlullah'm "Allah'ın di­şi kullarını, Allah'ın mescidlerinden men' etmeyiniz" sözüdür, dedi.Buhari,cuma:12

Yemîn olsun Rasûlullah (S) fecr namazını kıldırdı da mü'minelerden bir takım kadınlar (mırt denilen) örtüleriyle kendilerini örterek, Rasûlullah'Ia beraber namazda hâzır bulunurlardı. Sonra evlerine dönerlerdi ki, onları kimse tanıyamazdı.Buhari,Namaz:13


Nihayet Ömer: (Buradaki) kadınlar, çocuklar uyuyakaldilar, dedi.(Yatsı namazı için peygamberi bekliyorlardı.)  Bunun üzerine Rasûlullah dışarı çıktı ve mescid ahâlîsine hitaben: "Şimdi yeryüzünde bu namazı sizden başka kimse beklemiyor" buyurdu .Buhari,Namaz:Namaz vakitleri:23


Kadınların cenaze ardından gitmesi:
Ümmü Atıyye de: Biz kadınlar cenaze ardından gitmekten nehy olunduk, fakat bu bize vâcib kılınmadı, demiştir .Buhari,İltisam:27



Adetli kadın ve mescide girer fakat namaz kılmaz:
Ümmü Atıyye (R) şöyle demiştir: Bize iki bayram gü­nünde hayızlı kadınları ve perde arkasında yaşayan kadınları çıkar­mamız emredildi de, kadınlar müslümânların cemaatında ve dualarında hâzır bulunurlar, hayızlılar ise kadınların namaz yerin­den ayrı dururlardı.Buhari,Namaz:2


Ümmü Atiyye (R) şöyle demiştir: Biz kadınlara, bay­ram günü namazgaha çıkmamız, hattâ bulundukları ev köşelerinden bakire kızlara ve hayızlı kadınlara varıncaya kadar namazgaha çıkar­mamız emredilirdi de, kadınlar erkeklerin arka tarafında olurlar, on­ların tekbîr getirmelerine uyup tekbîr getirirler ve onların duâlarıyle duâ ederlerdi. Onlar bu bayram gününün bereketini ve paklığını (yânî günâhlardan temizlenmeyi) umud ederlerdi. Buhari,Namaz:İki bayram:12
...yalnız hayızlı kadınlar namaz yerinden uzakça dursunlar.Buhari,Namaz:İki bayram:20
Not: Son kısımdan namaz kılmaz manası çıkıyor.


Adetli kadın ve namaz:
Ebû Saîd, Peygamber’den olmak üzere: Hayızlı kadın namazı terk eder, dediler.Buhari,hayz:21

Biz kadınlardan biri temiz olduktan sonra (hayz zamanındaki) namazını kaza etmeli mi? diye sordu. Âişe: Sen Harûriyye misin? Biz Peygamber (S) ile birlikte iken hayız olurduk da bize bunu emretmezdi; yâhud da biz bunu yapmazdık, diye cevâb verdi.Buhari,hayz:21

Not: bakınız: namaz:adetliyken namaz kılınmaz




Adetli kadın ve sosyal hayatta kadın:
Hafsa bintu Şîrîn şöyle demiştir: Biz taze kızlarımızı (ihtiyâçlar veya diğer işler hususunda) dışarı çıkmalarından men' eder­dik. Nihayet Basra'ya bir kadın gelip Halef oğulları kasrına indi. O kadın, kızkardeşinin Rasûlullah'm sahâbîlerinden birinin nikâhında olduğunu, kocasının Rasûlullah'm beraberinde oniki gazvede bulun­duğunu, kızkardeşinin de bizzat kocasının beraberinde altı gazaya iş­tirak ettiğini, kızkardeşinin: Biz yaralılara ilâç yapar, hastalara bakardık, dediğini tahdîs etti. Ve sonra: Kızkardeşim, Rasûlullah'a:
— Birimizin cilbâbı, yânı örtünecek bir şeyi bulunmazsa, böyle işler için dışarıya çıkmamasında üzerine bir günâh var mıdır? diye sormuş.
Rasülullah ona:
— "Arkadaşı kendi cilbâblarından birini ona giydirsin de, hayr (işlerin) da ve mü'minlerin da'vet ve dualarında hazır bulunsun" bu­yurmuştur.
Biz Ümmü Atıyye'ye:
— Sen Rasülullah'tan şunu şunu, yânîyukarıki hadîsi söylerken bizzat işittin mi? dedik.
Ümmü Atıyye yine:
— Babam O'na feda olsun, evet işittim. Rasülullah (S): "Koca­ya gitmemiş tazeler, perde sahihleri -yâhud da: Kocaya gitmemiş ta­ze kızlar, perde sahibesi olan kadınlar- ve hayızlı kadınlar dışarı çıksınlar da hayır -(meclislerin)- da ve müslümânların duasında hâzır bulunsunlar. Yalnız hayızlı kadınlar namaz yerinden ayrıca dururlar" buyurdu, dedi.
Ben:
— Hayızlı kadınlar da mı? diye tekrar sordum. Ümmü Atıyye:
— Bu hayızlı kadınlar Arafat'ta hazır bulunmuyorlar mı? Fulân yerde hazır bulunmuyorlar mı? Fulân yerde hazır bulunmuyor­lar mı? dedi.Buhari,Hac:81
Not :Son cümlede hacadaki ,mina,arafat ve say kasdedilmektedir.







Kadın ve örtünme:


Subhânallah! Bu gece ne hazîneler indirildi ve ne fitneler indirildi! Hücrelerin sahibelerini kim uyandırır -bununla zevcelerini kasdediyordu- ki, onlar da kalkıp gece namazı kılsalar! Dünyâda ni­ce giyinik kadınlar vardır ki, âhirette çıplaktırlar!" buyurdu.Buhari,edep:121

Ben Atâ'ya: Âişe'nin o günkü( hacda)  hicabı ne idi? diye sordum. Atâ: Âişe o gün keçeden yapıl­mış bir küçük Türk çadırı içinde idi. Çadırın bir perdesi vardı. Âişe ile bizim aramızda bundan başka birşey yoktu. Ben Âişe'nin üzerin­de gül rengi ile boyanmış bir gömlek gördüm, dedi.Buhari,Hac:64


Peygamber (S) Hayber(den dö­nüşte onun)la Medîne arasında üç gün ikaamet etti. Bu müddet için­de Peygamber'in Safiyye bintu Huyey ile evlenmesi vâki' oldu.... Bu sırada müslümânlar kendi aralarında:
— Safiyye, mü'minlerin analarından birisi (hürr bir kadın) mi­dir, yoksa Peygamber'in sağ elinin mâlik olduğu cariyelerden biri mi­dir? dediler.
Bâzıları da:
— Eğer Peygamber, Safiyye'yi örterse o, mü'minlerin analarındandır. Eğer örtmezse Safiyye, Peygamber'in sağ elinin mâlik oldu­ğu bir câriyedir! dediler.
Peygamber hareket etmeye karar verince bineğinin arkasına Sa­fiyye için bir yer hazırlattı. İnsanlarla Safiyye arasına da bir perde uzattı. (Böylece Safiyye, mü'minlerin analarından biri oldu.)Buhari,Nikah:61


Kadın ve çalışma hayatı:
Ebû Bekr'in kızı Esma (R) şöyle demiştir:
...Ben Zubeyr'in (kocası) hurmalığından (deveye yedirmek için) başımın üstünde hurma çekirdeği taşırdım. Bu hurmalık, meskenimden bir fer­sahın üçte ikisi kadar uzaklıkta idi. ...Ben, bu aile yükünü, sonra Ebû Bekr'in (babası) ba­na at seyisliği yapacak bir hizmetçi göndermesine kadar çektim. Ba­bam (hizmetçi göndermekle) sanki beni cariyelikten âzâdlamıştı. Buhari,Nikah:108



Biz, Peygamber'in beraberinde Tebük gazvesine gittik. Peygamber Vâdî'l-Kurâ'ya vardığı zaman, kendi bahçesinde çalışan bir kadına tesadüf etti. Pey­gamber (S) sahâbîlerine:
— "Şu bahçedeki hurmayı tahmin ediniz" buyurdu.....
....(Dönüşte) Peygamber Vâdî'l-Kurâ'ya gelince, hurmalık sahibe­si olan kadına:
— "Bahçen ne mıkdâr hurma getirdi?" diye sordu. O:...Buhari, Zekat:55




Örtünmenin sebebi için bknz: Giyim -kuşam

Örtünmenin şekli:
Bir kadın: Yâ Rasûlallah, birimizin cilbâbı (yânî örtünecek çarşafı) yoktur, dedi. Rasûlullah: "Kadın arkadaşı kendi cilbâblanndan birini ona giydirsin" buyurdu.Buhari,Namaz:2


Kadın ve yolculuk:
Yanında kocası yâhud nikâh geçmez bir hısımı bulunmaksı­zın bir kadın, iki günlük mesafeye yolculuk etmez.Buhari,Muhsar:37



îbn Abbâs (R) Peygamber(S)'den şöyle buyururken işitmiştir:
— "Hiçbir erkek (mahremi olmayan) bir kadınla yalnız kalma­sın. Hiçbir kadın da beraberinde (nikâh geçmez hısımı) bulunmaksı­zın sakın yolculuk etmesin".
Bu nehiy üzerine bir adam ayağa kalktı da:
— Yâ Rasûlallah! Ben şöyle şöyle bir gazveye yazılmıştım. Hâl­buki kadınım hacc etmek üzere yola çıkmıştır? diye sordu.
Rasûlullah:
— "Sen de git, kadınınla beraber hacc et" buyurdu.Buhari,cihad:139




Peygamber:
— "Eğer hayâtın uzun olursa muhakkak sen hevdeci içinde yol­culuk eden kadının el-Hîre'den hareket edip Allah'tan başka hiçkimseden korkmayarak tâ Ka'be'yi tavaf edeceğini göreceksin" buyurdu.
Ben buna taaccüb ederek kendi kendime: Beldelerde fitne ve fesâd ateşini tutuşturmuş olan o Tayy kabilesinin yol kesicileri nerede olacak ki (kadın tek başına yolculuk edecek)! dedim. Buhari,Menkıbeler:25






...Çünkü kadın eğe kemiğinden yaratılmıştır.Buhari,enbiya:2
..kadınlar hak­kında birbirinize hayır tavsiye ediniz! Çünkü onlar kaburga kemiğin­den yaratılmışlardır.Buhari,Nikah:81

Kadın ve yönetim:
Ebû Bekre (R) şöyle demiştir: Yemîn olsun, Allah be­ni Cemel vak'ası günlerinde (daha önce Peygamber'den işitmiş oldu­ğum) bir kelime ile menfaatlandırmıştır: Peygamber(S)'e Fars halkının Kisrâ Pervîz'in kızını kendilerine şehinşâh seçtikleri haberi ulaşınca:
— "Mukadderatını bir kadının eline veren kavim, asla felah bulmaz" buyurmuştu.Buhari,fitne:18
Not: Bekre bu nedenle Aişe taraflığından vazgeçip savaştan geri durmuştur.






KADIN -  ERKEK İLİŞKİSİ


Peygamber köle kadına  dokundu:
Bize Enes ibn Mâlik (R) tahdîs edip şöyle dedi: Medine'nin dişi kölelerinden bir dişi köle vardı ki, o ka­dın muhakkak Rasûlullah(S)'m elinden tutardı da O'nu kendi istediği yere doğru götürür giderdi. Buhari,edep:61


Peygamber kadınlara dokunmadı:
Âişe dedi ki: Allah'a yemînle söylerim ki, hayır, Rasûlullah'ın eli bu bey'atlaşmada kesin olarak hiçbir kadının eline dokunmadı. Rasûlullah kadınlarla sâdece sözle bey'at yapmıştır. Vallahi Rasûlullah kadınlar üzerine Allah'ın kendisine emrettiği taahhüdlerden başka bir taahhüd almadı. Kadınlardan bey'at ahdi aldığı zaman onlara hita­ben sâdece söz olarak: "Ben sizlerle bey'atlaştım" buyururdu.Buhari, Talak:19




Namahremle bulunmak:
...Peygamber (S), Âişe'nin yanında bir ka­dın varken yanlarına girdi.
- "Bu kadın kimdir?" diye sordu...Buhari,iman:32



Kadınla erkek baş başa kalmasın:
Yanında nikâh geçmez bir hısımı bulunmayan bir kadınla bir erkek yalnız kalmasın; kocası evde bulunmayan kadının yanına da girilmesin.Buhari,Nikah:112


Kadınlar rahatsız olmasın diye özel vaaz:
Bir defa kadınlar Peygamber'e:
- Senin sözünü dinlemekte erkekler bize galebe ediyorlar, bi­nâenaleyh kendiliğinden bize bir gün tahsîs et, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah, kadınlara kendileriyle buluşacağı bir gün va'd ve ta'yîn etti. Kadınlar o ta'yîn edilen günde Peygamber'in yanına geldiler. O da kendilerine va'z etti ve onlara bâzı şeyler 
em­retti.Buhari,ilim:36


Namahremle yemek yemek:
Bir kişi (Ebû Hureyre'nin kendisi) Peygamber'e geldi. Peygamber onu (doyurmak için) kadınlarına gönderdi. Kadınlar:
— Bizim yanımızda sudan başka birşey yoktur, dediler. Bunun üzerine Rasûlullah, yanında bulunan kimselere hitaben:
— "Şu aç insanı kim yemeğine ortak kılar yâhud bunu kim ko­nuk eder?" buyurdu.
Ensâr'dan biri:
— Ben konuklarım, dedi.
Ve o kimseyi eşinin yanma götürdü ve:
— Haydi Rasûlallah'ın konuğuna ikram et, dedi. Fakat kadın:
— Yanımızda çocuklarımın azığından başka birşey yoktur, de­di.
Kocası:
— O yemeğini hazırlayıp getir, ışığını yak, çocuklarını da uyut, dedi.
Kadın da akşam yemeğini yemek istedikleri zaman yemeğini ha­zırladı, ışığını yaktı, çocuklarını da uyuttu. Sonra kalktı, kandili dü­zeltir gibi oynayıp söndürdü. Bu suretle kan koca kendilerini konuğa yemek yiyorlar gibi göstermeye başladılar. İkisi de aç gecelediler. Sa­bah olunca ev sahibi, Rasûlullah'a gitti. Rasûlullah onu görünce şöyle buyurdu:
— "Bu gece Allah güldü, yâhud kan koca sizin güzel hareketi­nize hayret etti. Ve Allah şu âyeti indirdi:... Onlar kendilerinde fa­kirlik ve ihtiyâç olsa bile (onları) öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin (mala olan) hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte murâdlarına erenler onların tâ kendileridir" (ei-Haşr: 9)Buhari,Ensarın menkıbeleri:9



Ben Sehl ibn Sa'd'dan işit­tim: Ebû Useyd es-Sâidî, Peygamber(S)'i kendisinin düğün aşına da'vet etti. O gün henüz gelin bulunduğu hâlde, kansı onlara hizmet etmekte idi. Gelin yâhud Sehl: Rasûlullah için ne şırası yaptı bilir misiniz? Rasûlullah için geceden taştan bir kabın içinde bir mikdâr hurma ıs­lattı, demiştir. Buhari,Nikah:79
Not: Olayın hicab ayetlerinden önce mi sonra mı olduğu belli değil.


Savaşta kadın: 
Enes bin Malik:Yemîn olsun ben Uhud günü Ebû Bekr'in kızı Âişe ile annem Ümmü Suleym'i (mücâhidler arasında) görmüşümdür: Bu iki kadın, elbiselerini çemremişlerdi. Ben onların bacaklarının hamallarını gö­rüyordum. Bunlar arkalarında kırbalar naklediyorlar, çeviklikle su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına döküyorlardı. Kırbalar boşalınca süratle geri dönüp gelerek kırbaları dolduruyorlar, sonra gelip yaralı mücâhidlerin ağızlarına boşaltıyorlardı.Buhari,Ensarın menkıbeleri:17




Muavviz ibn Afrâ'nın kızı Rubeyyi' (R) şöyle demiştir:
Biz Rasûlullah(S)'ın beraberinde gazveye giderdik. Gazilere su taşı­yıp sulardık ve onların hizmetlerini görürdük. Bir de harb sahasın­daki şehîdleri ve yaralıları toplayıp Medine'ye naklederdik. Buhari, Tıp:2


Kafir olan koca sonradan müslüman olursa yeniden nikah yapılır.

Atâ ibn Ebî Rebâh'a: Ahd ehli olan zımmîlerden bir kadın İslâm'a girse, ondan sonra da kadın daha iddet içinde iken kocası İslâm'a girse, kadın o kocanın karısı mıdır? diye soruldu.
Atâ: Hayır, ancak kadının yeni bir nikâh ve yeni bir sadak istemesi vardır (Çünkü İslâm, aralarını ayırmıştır), diye cevâb verdi. Buhari, Talak:19


Kadın ve savaş hukuku:Bknz: Hukuk


KARI KOCA İLİŞKİSİ
Âişe (R) şöyle demiştir: Muâviye'nin anası Hind, Rasûlullah'a:
— Kocam Ebû Sufyân cimri, hırslı bir adamdır. Onun malın­dan gizlice almamda bana bir günâh var mıdır? diye sordu.Rasûlullah (S):
— "Örfe göre sen kendine ve oğullarına yetecek mikdâr al!" bu­yurdu.Buhari,Alım-Satım:95,ens.menkıbeleri:22

"Kadın, evinin yiyeceğinden, evinin geçimini bozucu olmayarak ik­ram ve infâk yaptığında, bu ikram ve infâkı sebebiyle kadın için bir ecr vardır. Bu malı kazanması sebebiyle kocasına, (bunu muhafaza etmesi sebebiyle) bekçisine de bir o kadar sevâb vardır. Bunların bâ­zısının sevabı, öbürlerinin sevabından hiçbirşey eksiltmez"Buhari Alışveriş:12




Peygamber (S) ben hayızlı iken tenini tenime dokundurur idi. Ve yine kendisi mescidde i'tikâf etmekte ve ben de hayızlı iken başını i'tikâf yerinden dışarı çıkarırdı da ben O'nun başım yıkar idim.Buhari,İtikaf:4


Herhangi birinizin karısı izin (mescide gitmek için) istediğinde sakın kadım men'etmesin. Buhari,Namaz:Namazın Sıfatları:84

Ka­dın, kocası yanında hazır iken, onun izni olmadıkça (nafile olarak) oruç tutmaz. Buhari,Nikah:85

Bir kadın, kocasının evine, onun izni olma­dıkça kimsenin girmesine izin veremez. Buhari,Nikah:87

Cinsel isteği reddetmek:"Kişi kadınım (cinsî yaklaşmak için) yatağına da'vet eder de kadın çekinir ve bu yüzden koca, kadına öfkeli, sinirli bir hâlde gecelerse melekler o kadına sabah oluncaya kadar la'net ederler". Buhari,Bedul Hak:7, Buhari,Nikah:86


İddet ve süslenme:
Kadın kocası ölünce yas için iddet müddeti süresince (4 ay 10 gün) bekler ve süslenmeyi ve koku sürmeyi terk eder.Buhari, Talak:45
Not: Cahiliye döneminde 1 yıl beklenirdi.

Yas ve süslenme: 
Allah'a ve son güne îmân eder müslim bir kadına, kocasın­dan başka bir ölü üzerine üç günden fazla matem tutup zînet ve sü­sünü terketmesi halâl olmaz. Kocasının ölümü üzerine dört ay on gün süslenmeyi terkeder.Buhari, Talak:46

Ümmü Atıyye (R) şöyle demiştir: Biz herhangi bir ölü üzerine üç günden fazla zînet ve süslenmeyi terketmemizden nehyolunurduk. Ancak kocanın ölümü üzerine dört ay on gün zînet ve süs­lenmeyi terkederdik. Bizler bu süre içinde gözlerimize sürme çekmek­ten, güzel koku sürünmekten ve Yemen'in asb elbisesi müstesna, süs için boyanmış elbise giymekten de nehyolunurduk. Buhari, Talak:47






Kadına dayak:
Siz­den herhangi biriniz karısını, köle döver gibi dövmesin. Sonra (belki de) o günün âhirinde o kadınla (boyun boyuna sarılıp) cinsî münâse­bet yapacaktır.Buhari,Nikah:94
Not: Bu hadis aşağıdaki ayeti açıklamaktadır:
Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. O sebeble ki, Allah onlardan kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de (erkekler onları) mallarından infâk etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendilerini nasıl koruduysa, onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır. Şerrlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince; Onlara öğüt verin, (vazgeçmezlerse) kendilerini yataklarda yalnız bırakın, (yine kâr etmezse) dövün. Size itaat ederlerse, aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür" (Nisâ: 34).



Sizin biriniz kadınım erkek deveyi döver gibi niçin döver, sonra da belki o kişi kadınıyle boyun boyuna sarmaşacaktır!"Buhari,edep:39





KOLAY OLANI TERCİH:
Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) dünyâ işlerin­de iki iş arasında muhayyer kılındığında, o iş günâh olmadığı müd­detçe, muhakkak onların en kolay olanım tercîh ederdi. Eğer o işler günâh nev'inden olurlarsa, Peygamber onların ikisinden de insanla­rın en uzak bulunanı olurdu. Allah'a yemîn ederim ki, O, kendisine getirilen hicbirşeyde kendi nefsi için asla intikaam almazdı. O ancak Allah'ın haramlarının parçalanıp hürmetsizlik edilmesinde Allah için (öfkelenir) intikaam alırdı.Buhari,cezalar:11





KÖLE / CARİYE: 


Ayet:
Ellerinizin mâlik olduğu (köle ve cariyelerden) mukâtebe isteyenleri, eğer onlarda bir hayır biliyorsanız, kitabete kesin, onlara Allah 'ı/ı size verdiği maldan Verin. (en-NÛr: 33)

Mukâtebe: efendisi tarafından kölesine "Derhâl yâhud şu kadar müddet zarfında bir defada veya taksitlendirilmiş olarak bana şu kadar bir mal ödersen seni âzâd ederim" denilmesi ve bunu kölesinin de kabul etmesidir.
İbn Umer de: Mukâteb, üzerinde kitabet malından birşey kaldığı sürece yaşasa da, ölse de, cinayet işlese de bir köledir, demiştir.Buhari,Muhsar:5



Köleyi azad edenin hakkı:
Not:Vela hakkı:Âzâd Edenin Âzâd Edilene Mîrâsçî Olma Hakkı

İbn Umer{R)'den işittim: Rasûlullah (S) velânın alınıp satılmasını ve hibe edilmesini nehyetti.Buhari,Köle azadı:10

Mü'minlerin anası Âişe bir câriye satın alıp, onu hürriyete kavuşturmak istedi. Ca­riyenin sâhibleri: Biz bu cariyeyi sana, onun velâ hakkı (yânî hükmî hısımlığı) bize âid olmak şartı üzere satarız, dediler. Âişe onların bu şartını Rasûlullah'a zikretti. Rasûlullah (S): Âişe'ye: "Onların bu (bâ­tıl) şartı, senin velâ (yânî hukukî hısımlık) hakkına mâni' olmaz. Çün­kü velâ hakkı ancak hürriyete kavuşturan.kimseye âiddir" buyurdu.Buhari,Alım-Satım:73



Ortak kölenin azadı: 
Herkim kölesinden olan hissesini âzâdetse, o kim­seye kendi malından (kalan kıymetini vererek) köleyi tamamen köle­likten kurtarması vâcib olur. Şayet âzâd edicinin malı yoksa, kölenin âdilâne kıymeti takdir olunur. Sonra köle (diğer ortağın payını ka­zanmak için) meşakkatsiz olarak çalıştırılır.Buhari,Ortaklık:5


Cariye ile cinsel ilişki var:
Ebû Saîd, Peygamber'in yanında otururken:
— Yâ Rasûlallah! Biz bir takım kadın esirlere nail oluyoruz (ve onlara cinsî yaklaşma yapıyoruz). Fakat biz bu esîr kadınları satıp paralara sâhib olmayı istiyoruz. Bunun için azletmek hususunda na­sıl düşünüyorsun? dedi.Rasûlullah (S):
— ''Sizler hakîkaten bunu yapıyor musunuz? Azli yapmamanız üzerinize vâcib değildir. Çünkü şu muhakkak ki, Allah'ın dünyâya çıkmasını yazmış olduğu herbir hayât sahibi insan, mutlak meydana çıkacaktır" buyurduBuhari,Alım-Satım:109



İmam Ahmed b. Hanbel, Abdürrezzak kanalı ile Ebu Said el-Hud-rî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Evtas muharebesinde evli bazı kadınları esir almıştık. Kocaları olduğu için onlarla cinsel ilişkide bulunmaktan hoşlanmadık. Bunun hükmünü Peygamber (s.a.v.)'e sormamız üzerine şu ayet-i kerime na­zil oldu.:
"Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Maliki bulunduğu­nuz cariyeler müstesna." (en-Nisâ, 124.)
Bu ayet-i kerimenin nüzulü üzerine biz o esir kadınların ferclerini kendimize helal kıldık. Yani onlarla cinsel ilişkide bulunduk."


Cariyeyi önce azad edip sonra mehrini vererek onunla evlenmek:
Herhangi bir adamın yanında bir câriye bulunur da kendisi ona ilim öğretir ve öğretimini güzel yapar, onu terbiye eder ve edeblendirmesini güzel yapar, sonra onu âzâd eder sonra da onun mehrini verirse ve onunla evlenirse, o kimse için iki ecir vardır. Buhari,Nikah:13

Cariye zina ederse cezası:
"Sizden biriniz dişi kölesi zina ettiği, aka­binde de zinası (beyyine, gebelik veya ikrar ile) meydana çıktığında, efendisi onu (hürrenin cezasının yarısı olan) hadd cezası olmak üze­re, deynekle kamçılasın. Ve onu deyneklemeden sonra zinayı başına kakmasın. Sonra üçüncü defa zina eder ve zinası delille meydana çı­karsa, artık efendisi onu kıldan bir ip karşılığında bile olsa satsın" Buhari,Alım-Satım:110

Köle azad etmenin sevabı:
Her kim bir müslümân kişiyi kölelikten âzâd ederse (hürriyetine kavuştu­rursa) Allah, o âzâd edilenin her uzvuna mukaabil âzâd eden ada­mın uzuvlarını ateşten âzâd eder.Buhari,Köle azadı:1


Her kim müstümân bir köleyi azâd edip hürriyete kavuşturursa, Allah o köleden her bir organa mukaabil azâd edenin bir organını, hattâ onun fercine(cinsel organ) mukaabil bunun fercini cehennem ateşinden azâd edip kurtarır.Buhari, Yemin Keffareti:5


Köleyi iyi yetiştirmek :
Üç kişinin ikişer ecri vardır: Bunlardan biri Kitâb ehlinden olup da hem kendi peygamberine, hem de Muhammed'e îmân eden kim­sedir. Diğeri köle edilmiş bir kuldur ki, hem Allah'ın hakkını, hem de efendilerinin hakkını eda ettiğinde (o da iki ecre nail olur). Üçün­cüsü öyle bir kimsedir ki, yanında tasarruf edeceği bir câriye bulu­nur da onu edeblendirir, amma (şiddetten uzak olarak) güzel güzel edeblendirir, ve onu iyice öğretir, lâkin (yine rıfk ile) güzel güzel öğ­retimini tamamlar, bundan sonra da onu hürriyete kavuşturup onunla evlenir. İşte boylesinin de iki ecri vardır".Buhari,ilim:32

Kendisi köle bir kıza mâlik olup da onun ihtiyâçlarına har­cama yapan -diğer bir rivayette: Ona ilim öğreten- ona ihsan edip güzelleştiren, sonra da onu hürriyete kavuşturan ve onunla evlenen kimsenin iki ecri vardır.Buhari,Köle azadı:14






Köleden imam olur:
Ebû Huzeyfe'nin kölesi Salim, Medine'ye ilk hicret etmiş olan Muhâcirler'e ve Peygamber'in sahâbîlerine Kubâ Mescidi'nde imamlık eder idi.Buhari,Hükümler:25


Giydiğinden ve yediğinden ver:

Şübhesiz sizin kardeşleriniz, sizin hizmetçilerinizdir, Allah onları sizin ellerinizin altına (yânî mülk ve kudretinizin altına) koy­muştur. Her kimin eli altında kardeşi bulunursa, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Ve onlara güçleri yetmeyecek (zahmetli) işler yüklemeyiniz. Şayet onlara zahmet verecek işler yüklerseniz, on­lara yardım ediniz.Buhari,Köle azadı:15
Not: Ebu Zer, bu hadis doğrultusunda kendi elbisesinden kölesine de giydirdiğini söylemiştir.


Sizden birinize, hizmetçisi yemeğini getirdiği zaman eğer hizmetçiyi beraberinde oturtmazsa, efendi hizmetçisine bir yâhud iki lokma veya bir yâhud iki çiğnem sunsun. Çünkü o yemeğin yapılıp hazırlanması işini bu hizmetçi üzerine almıştır.Buhari,Köle azadı:18

Köleye hitap şekli:

Sizin herhangi biriniz (kölesine): Rabb 'ini doyur, rabb 'ine abdest aldır, rabb 'ine su içir! diye hitâb etmesin. Köle de: Efendim, velî ni'metim! desin. Yine sizin her­hangi biriniz (kölesine): Kulum, cariyem! demesin. Fakat: Yiğidim, kızım, oğlum! diye hitâb etsin.Buhari,Köle azadı:18


Köle ve savaş hukuku:
Bknz :Hukuk



KURAN

En büyük sure:
Kur'ân'daki en büyük sûre fatiha'dır,o ki namazlarda tekrar olunan yedi âyet ve bana verilen azîm Kur'ân 'dır.Buhari,Kuranın faziletleri:9


Kuran öğrenmek ve öğretmenin fazileti:
Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir.Buhari,Kuranın faziletleri:21


Farklı lehçelerde okuyuş:
"Cibril bana Kur'ân'ı bir okunuş üzerine okut­tu. Ben de durmadan bunun artmasını isterdim. Tâ yedi türlü oku­nuşa erişinceye kadar bu dileğimde ısrar ettim" Buhari,Bedul Hak:7
Not:En son kureyş lehçesiyle okunmuştur.


...
— Ben bundan el-Furkaan Sûresi'ni Sen'in bana okuttuğun leh­çeden başka bir lehçe üzerine okurken işittim, dedim.
Rasûlullah bana:
— "Onu serbest bırak!" buyurdu; sonra ona hitaben:
— "Oku!" buyurdu.
O da okudu. Rasûlullah:
— "Bu sûre işte böyle indirildi" dedi; sonra bana: "Oku" bu­yurdu.
Ben de okudum. Rasûlullah yine:
— "Sûre işte böyle indirildi. Şübhesiz ki, Kur'ân yedi harf (lehçe) üze­re indirilmiştir. Bu yedi ile indirilmiş olandan, kolay geleni okuyunuz" buyurdu.Buhari,Husumetler:3,Buhari,İstitabe:8


İbn Mes'ûd (R) şöyle demiştir: Ben bir kimseden bir âyeti, benim Peygamber'i okurken işittiğim okuyuşun hilâfına oku­duğunu işittim. Hemen onu Peygamber'in yanına getirdim ve O'na okuyuşunu haber verdim. Bu esnada Peygamber'in yüzünde hoşlanmamazlık izini hissettim. Bununla beraber Peygamber: "İkiniz de gü­zel okudunuz. Kur'ân hakkında ihtilâf etmeyin. Çünkü sizden evvelki ümmetler (kitâblarında) ihtilâf ettiler de bu yüzden helak oldular" buyurdu.Buhari,Enbiya:56

Kuran  parayla okunmaz(öğretilmez) verilen bağış alınır:
Karşılığında ücret aldığınız işlerin en haklı olanı Allah'ın Kitabı'dır.Buhari,icare:16
Not:     Bu konuda ana görüş, Muallim Kur'ân öğretmek için ücret,şart kılmaz, ancak şartsız ve mukaavelesiz olarak kendisine birşey verilirse, onu kabul eder.Yukarıda bahsedilen ücret gönüllü olarak verilen bu paradır.Çünkü bu, ya hibe, ya sadaka­dır; fakat ücret değildir.

Kendilerini misafir etmeyen kişilerden hasta olan bir kişiyi iyileştirmek üzere koyun pazarlığı yapılması ve fatiha okunarak  iyileşmenin sağlanması üzerine alınan koyunları peygamberin onayladığı ve bu etlerden yediği detaylı olarak anlatılıyor.Buhari,icare:16

Not 2:  "Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet ediniz. Fakat karşılığında ücret alıp menfaat sağlamayınız. (yemeyiniz)" (Ahmed b. Hanbel, III, 428, İbn Ebî Şeybe, Musannef, II, 292).
Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki:
“Kim Kur’an okur da onun vesilesiyle insanların mallarını yerse, kıyamet günü yüzü etten soyulmuş bir kemik halinde gelir." (İbn Ebî Şeybe, Musannef, II, 292; Beyhakî, es-Sunenu’l-Kubrâ, II, 532; Ebû Nuaym, Hilyetu’l-Evliya, IV, 199)”

İhtilaf halinde tartışmayınız:
Kur'ân üzerinde kalbleriniz ülfet edip birleştiği müd­detçe Kur'ân'ı okuyunuz. Kur'ân üzerinde ihtilâf ettiğiniz zaman da artık kalkıp ondan dağılınız.Buhari,İltisam:26


Recm ayeti vardı:
Umer geldi, minbere oturdu, mü­ezzin susunca ayağa kalktı, Allah'a hamd ve senadan sonra) şöyle dedi:
— Şübhesiz Allah, Muhammed'i hakk peygamber olarak gön­derdi ve O'na Kitâb'ı indirdi. O'naindirilen şeyler içinde Recm Âye­ti de vardı!Buhari,İltisam:16


Hükmü kalkan ayetler:
Mucâşı' (ibnu Mes'ûd es-Sulemî-R) şöyle demiştir: (Mekke fethinden sonra) ben kardeşim Mucâlid ibnu Mes'ûd ile Peygamber(S)'in yanına geldim de:
— (Medîne'ye) hicret etmek üzere bize bey'at et (yânî muâhade ve müsâade eyle), dedim. Peygamber:'
— "Artık hicretin hükmü, (fetihten önce) hicret edenlere âid ola­rak geçmiştir" buyurdu.Buhari,Cihad:109




Eski kuranın yakılması:
Osman (kuran toplatılınca) Mushaf'ı da her tarafa gönderdi. Bu gönderdiği (resmî) Mushaflar'ın dışında kalan ve içinde Kur'ân yazılı bulunan her sahîfenin yâhud mushafın da yakılmasını emretti . Buhari,Kuranın faziletleri:3



Kuranı nağmeli okumak:
Ben Peygamber(S)'i dişi devesi -yâhud erkek devesi- üzerinde Kur'ân okurken gördüm; deve Peygamber'e yol aldırıyor, Peygamber de el-Feth Sûresi'ni -yâhud el-Feth Sûresi'n-den- yumuşak bir okuyuşla okuyordu. Peygamber tercî' yaparak ( okurken sesi titretmek, dalgalandırmak, nağme yapmaktır )   oku­yordu.Buhari,Kuranın faziletleri:30

Kuranı hatmetmek :
Her ayın üç gününde oruç tut, her ayda bir Kur'ân'ı oku­yup hatmeyle.Buhari,Kuranın faziletleri:34
Not: Bu, peygamberin Abdullah ibn Amr'a ilk tavsiyesidir.O ısrar edince süreleri dahada kısaltmıştır.



Kurandaki secde ayetleri:
Peygamber (S), Ve'n-Necmi Sûresi'ni oku­makla secde etti. Ve Peygamberle beraber müslümânlar da, müşrik­ler de, cinn de, ins de secde etti.Buhari, Secdeler:4

Not : Abdestsiz de secde ayetleri okununca secde edeilir diyenlerin delilidir.
Not: 2: İbn Cubeyr: îbn Ömer binek devesinden İner, su döker, sonra binerdi ve secdeyi okur, abdest almiyarak secde ederdi, demiştir (İbn Hacer).tam tersi rivayetler de vardır.Buhari, Secdeler:4
Not 3: Çelişkili  hadislere bak: peygamberler

Ömer (R), bir cumua günü minber üzerinde en-Nahl Sûresi'ni okumuş, nihayet secde âyetine geldiği zaman minber­den inip secde etmiş; insanlar da onunla beraber secde etmişler. Er­tesi cumua olduğu zaman Ömer, o sûreyi yine okumuş, nihayet secde âyetine geldiği zaman: Ey insanlar, biz sucuda uğrayıp geçiyoruz. Bi­nâenaleyh her kim secde ederse, muhakkak sünnete icabet etmiş; doğru yapmıştır. Her kim de secde etmezse, ona da günâh,yoktur, demiş­tir .Buhari, Secdeler:9





Surelerin faziletleri:
Fatiha:
Okununca Akreb sokulmasına iyi geldiği anlatılmıştır.Buhari,Kuranın faziletleri:9

Ayetel Kursi: 
Her kim bir gecede el-Bakara Sûresi'nin sonundan iki âyeti okursa, artık ona o gece (ibâdet etmek, o gece âfetlerden ve şeytân şerrlerinden emîn olmak üzere) kifayet eder.
Yatağına (uyumaya) girdiğinde "Âyete'l-Kursî"yi bitirince­ye kadar oku! (Sabaha kadar) seninle beraber Allah tarafından bir muhafız bulunmakta devam eder. Sabaha girinceye kadar sana şey­tân da yaklaşamaz.Buhari,Kuranın faziletleri:10

Kul Huve'llâhu Ahad :
Bir kişi, diğer bir kişi­nin bütün gece tekrar tekrar "Kul huvellâhu ahad" Sûresi'ni oku­duğunu işitti. Sabah olunca Rasûlullah'a geldi ve o diğer kişinin sâdece bu sûreyi okumasını azımsayarak, bunu Rasûlullah'a zikretti. Rasû­lullah (S) da cevaben:
— "Hayâtım elinde olan Allah 'a yemîn ederim ki" bu sûreyi oku­mak, elbette bütün Kur'ân'ın üçte birine denk olur" buyurdu.Buhari,Kuranın faziletleri:12

Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) her gece yata­ğına geldiği zaman iki elini birleştirir, sonra bunlara nefes ederdi. Şöyle ki: İki eline "Kul huve'llâhu ahad", "Kul eûzu bi-Rabbi'l-felâk" ve ' 'Kul eûzu bi Rabbi 'n-nâs'' sûrelerini okur (ellerine nefes eder), son­ra bunlarla vücûdundan yetişebildiği yerlere sıvazlardı. Elleriyle sı­vazlamaya başı ve yüzü üzerinden başlar, vücûdunun ön kısmım da sıvazlardı. Bu okuyup nefes ederek vücûdunu meshetmeyi üç defa tek­rarlardı .Buhari,Kuranın faziletleri:14

Kul eûzu bi-Rabbil-felâk, Kul eûzu bi-Rabbi'n-nâs':
Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) bir rahatsızlık duyduğu zaman kendi üzerine Muavvize (Sığındıncı) sûrelerini okur, nefes ederdi. Hastalığı şiddetlendiği zaman O'na ben okur ve O'nun elinin bereketini ümîd ederek, kendi eliyle O'na meshederdim. Buhari,Kuranın faziletleri:14


Kehf: 
İç huzuru (Sekinet)verir.Uzun bir suredir.Meleklerin bu sure okunurken dinlemek için indiği ve insanlar tarafından görülebileceği anlatılmaktadır.Buhari,Kuranın faziletleri:11,15


Kuran ve meyveler:
Kur'ân'ı okuyan ve onunla amel eden mü'min kişi, tadı güzel, kokusu da güzel portakal meyvesi gibidir. Kur 'ân 'ı okumayan, fakat onunla amel eden mü 'min kişi ise hurma .meyvesi gibidir; onun tadı güzel, fakat kokusu yoktur. Kur'ân'ı oku­yan münafık kişinin meseli, kokusu güzel, fakat tadı acı reyhâne bit­kisi gibidir. Kur'ân'ı okumayan münafık kişinin meseli de tadı acı yâhud kötü ve kokusu acı Ebû Cehil karpuzu gibidir.Buhari,Kuranın faziletleri:36


KOMŞULUK:
Âişe (R): Ben:
— Yâ Rasûlullah! Benim iki komşum vardır. (Hediye vermek is­tediğimde) hediyemi bunlardan hangisine evvelâ vereyim? diye sordum.Rasûlullah (S):
— "Kapısı sana en yakın olan komşuna ver" buyurdu.Buhari, Şufa:3


Komşu hakkı:
Bir komşu, (evinin) duvarına öbür komşusunu bir ağaç (başı) koymaktan men' edemez.Buhari, Zulümler: 20









MEKKE
Rasûlullah (S) şöy­le hitâb buyurdu: "Şübhesiz Mekke'yi Allah haram kılmıştır. Mek­ke benden evvel hiçbir kimse için halâl olmadı, benden sonra da hiçbir kimse için halâl olmayacaktır, O ancak.bir günün bir saatinde benim için halâl olmuştur. Mekke'nin otu koparılmaz, ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülmez, Mekke'nin yitiği yerden alınmaz, ancak sahibi­ni arayıcı alabilir".
Abdulmuttalib'in oğlu Abbâs: Kuyumcularımız ve evlerimizin tavanları için ızhır müstesna olsun, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah: "Izhır müstesna" buyurdu.
İkrime: Av hayvanı ürkütülmez nedir bilir misin? O, hayvanı göl­geden uzaklaştırman ve yerine konmandır, dedi.
Abdulvahhâb, Hâlid'den: Kuyumcularımız ve kabirlerimiz için, diye söylemiştir.Buhari Alışveriş:28



MEDİNE
El-Medîne şuradan şuraya kadar haremdir. Bu sahanın ağacı kesilmez, burada bid'at çıkarılmaz. Kim bu Medi­ne Haremi içinde (Kitâb ve sünnete aykırı) bir bid'at ortaya koyarsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti o kimse üzerine olsun.Buhari,Medine’nin fazileti.1

Me­dine'nin iki kara taşlığı arasındaki saha benim dilimle (Allah tara­fından) Harem kılındı. Medine’nin fazileti.1

Yı­lan kendi yuvasına toplandığı gibi, îmân (ehli de muhakkak) Medi­ne'ye toplanacaktır. Buhari, Medine’nin fazileti:6
Not:Hicret öncesi  durumu anlatıyor !?

Medine'yeDeccâlMesih'­in (değil kendisi;) korkusu (bile) giremiyecektir. O fitne günlerinde Medine'nin yedi kapısı olacak, her kapı önünde (koruyucu) iki me­lek bulunacaktır.Buhari,Medine’nin fazileti:9

Yâ Allah! Mekke'­ye bahşettiğin bereket ve hayrın iki mislini Medine şehrine müyesser kıl! Buhari,Medine’nin fazileti:11

Evimle minberim arasındaki saha, cennet bah­çelerinden bir bahçedir, minberim de havzimın üzerindedir.Buhari,Rikak:53





Medine'nin terkedilmesi:Bknz, kıyamet alametleri








MİSAFİR

Peygamber (S):
— "Allah'a ve son güne îmân etmekte olan, komşusuna ikram etsin; Allah'a ve son güne îmân etmekte olan kimse, konuğuna cai­zesini ikram etsin" buyurdu.
— Yâ Rasûlallah, konuğun caizesi (gelip geçicisi) nedir? dedi.
— "Onun caizesi bir gün ve bir gecedir. Ziyafet, yânı konukluk ise üç gündür. Üç günden sonraki ikram ise ona sadakadır. Her kim Allah'a ve son güne îmân etmekte ise ya hayır söylesin yâhud sussun!"Buhari,edep:31




Biz bir kere Peygamber'e:
— Sen bizi (seriyye hâlinde gazaya) gönderiyorsun. Biz de (ba­zen) bir kavmin yurduna iniyoruz ki, onlar bize misafirperverlik yap­mıyorlar. Bu hususta ne re'y edersiniz? diye sorduk.
Rasûlullah (S):
— "Siz bir kavmin menziline inmek istediniz de size misafire ya­kışacak şeyler emredilirse (yânî güzel kabul gösterilirse) bu ikramı ka­bul ediniz. Şayet ikram yapmayıp çekinirlerse, onlardan (yânî onların malından) misafir hakkını alınız'' buyurdu.Buhari, Zulümler:18
Not: Bu hadis tartışmalıdır. Ev sahibi, konuklarına karşı yemek yedirmek vazifesini yerine getirmezse, konuk bu hakkını kerhen ve cebren alır diyen vardır.Ahmed ibn Hanbel de bu mecburiyeti köy ve kasabalara teşmil etmeyerek, çöl halkına tahsis etmiştir.,Bazıalrı yalnız açlıktan bunalan kimseye kasr ve tahsîs etmişlerdir.Bazıalrı da parayla alınır demiştir.Bir kısmı da bu hadis nesh edilmiştir demektedir.



MAZERET VARSA KOLAYLIK DA VAR:
Enes: Peygamber(S)'in, Abdurrahmân ibn Avf ile ez-Zubeyr'e, kendilerinde meydana gelen kaşıntı hastalığından (bitten) dolayı ipekli gömlek giymelerine ruhsat ve müsâade verdiğini tahdîs etmiştir.Buhari,Cihad:90






NAZAR:
Ebû Hureyre (R): Rasûlullah (S): "Göz değmesi haktır (sabittir)" buyurdu. Buhari,Giyim-Kuşam:86


Eğer herhangi bir şeyde uğursuzluk hâsıl olsaydı evde, kadında ve atta olurdu.Buhari,Nikah:18
Not: Bknz çelişkili hadisler, Uğursuzluk kimlerde olur







ÖLÜ / CENAZE :

Ölüm anı nasıldır:
Peygamber (S) şöyle buyurmuştur:
— "Her kim Allah'a kavuşup görmeyi arzu eder severse, Allah da ona kavuşup görmeyi sever. Her kim de Allah 'a kavuşmaktan hoş­lanmazsa, Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
Âişe yâhud Peygamberdin kadınlarından biri:
— (Yâ Rasûlallah!) Bizler ölümden elbette hoşlanmayız! dedi­ler.
Peygamber, kadınlara:
— "Ölüm sizin bildiğiniz gibi değil, lâkin bu şöyledir: Mü 'mine ölüm hâli gelince, Allah'ın o kuldan hoşnûdluğu, Allah'ın ikram ve ihsanı ile müjdelenir. Bu müjde üzerine artık mü'mine (ölüm gibi) kendisini karşılayacak hâllerden daha sevimli birşey olamaz. O anda mü'min Allah 'a kavuşmayı arzu edip ister, Allah da mü'min kuluna kavuşmayı sever. Fakat kâfir öyle değildir: Ona ölüm hâli hazır ol­duğunda, Allah'ın azabı ve ukubeti müjdelenir. O anda kâfire, önün­deki ölüm gibi hâllerden daha çirkin bir hâl olamaz. Bu suretle kâfir, Allah'a kavuşmayı fena görür, Allah da onunla buluşmayı çirkin gö­rür."Buhari,Rikak:41


Müminin cesedi de temizdir:
"Mü'min necs olmaz"Buhari;Cenazeler:7
İbn Abbâs (R) da "Müslim diri iken de, ölü iken de necs olmaz" demiştir.Buhari;Cenazeler:7


Ebu Bekir'in peygamberi öpmesi:
Âişe  : Ebû Bekr (R), Peygamber (S) ölmüş hâldeyken (yüzü­nü açıp üzerine kapanarak) Peygamber'i öpmüştür.Buhari, Tıp:21




Cenazenin yıkanması ve diğer işlemler:
Bizler, kızını yıkamakta olduğumuz sırada Rasûlullah (S) yanımıza girdi de: "Onu su ve sidr ile üç, yâhud beş, yâhud da bun­dan daha fazla yıkayınız. Son yıkayışta kâfur kullanınız.Onu yıkamaya sağlarından başlayınız ve abdest uzuvlarından başlayınız."dedi.Buhari;Cenazeler:9

Cenazenin duyulmayan  feryadı:
"Cenaze tâbuta konulup da erkekler onu omuzlan üzerine yüklendikleri zaman, o cenaze iyi bir kişi ise: Beni (sevabıma) ulaştırınız, ulaştırınız der. Şayet iyi bir kimse değilse: Ya­zıklar olsun! Bu cenazeyi nereye götürüyorlar? diye seslenir. Cena­zenin bu sesini (gafil) insandan başka herşey (her varlık) işitir. Eğer insan bunu işitseydi, muhakkak düşer bayılırdı"Buhari;Cenazeler:88


Cenaze geçerken ayağa kalk:
 "Sizler cenaze gördüğü­nüzde, cenaze sizi geride bırakıncaya kadar ayağa kalkınız,yere konuluncaya kadar oturmayınız" Buhari;Cenazeler:46
Câbir ibn Abdillah şöyle demiştir: Bir kerre yanımız­dan bir yahudi cenazesi geçmişti. Peygamber (S) hemen o cenaze için ayağa kalktı. Biz de ona uyarak ayağa kalktık. Buhari;Cenazeler:49

Cenaze namazının kılınması:
Rasûlullah (S) geceleyin içine cenaze gömülmüş olan bir kabre uğradı. Orada bulunan cenaze sâhiblerine:
— "Bu cenaze ne zaman gömüldü?" diye sordu. Onlar da:
— Geçen gece (yânı dünkü günün gecesinde), diye cevâb verdi­ler.
(Peygamber bu ölüyü hastalığı sırasında ziyaret etmiş bulundu­ğundan) cenaze sâhiblerine:
— "Bana niçin haber vermediniz?" diye serzeniş etti. Onlar:
— Biz onu gecenin karanlığında gömdük; sizi o vakitte uyandır­mak istemedik, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah namaza dikeldi. Biz de arkasında saff bağladık. İbn Abbâs dedi ki: Ben de bu saffların içinde bulundum. Rasûlullah bu gömülü olan ölüye namaz kıldı.Buhari;Cenazeler:55


Hasani basriden:Bayram günü namazında abdesti bozulan yâhud cenaze namazı kılınacağı sırada abdesti olmayan kimse, su arar da teyemmüm etmez. Buhari;Cenazeler:56

Arafat'ta ölenin cenazesi:
Bir adam Arafat'ta vakfe ederken ansızın devesinden düştü. Düşer düş­mez deve onun boynunu kırdı. Peygamber (S): "Bu adamı su ve sidr ile yıkayınız ve iki ihram bezi içinde kefenleyiniz. Ona koku sürme­yiniz; başına bez de sarmayınız. Çünkü bu ihrâmlı hacı kıyamet gü­nünde Lebbeyk, Aîlâhumme lebbeyk... diyerek diriltilecektir" buyur­du.Buhari;Cenazeler:19


Cenazenin ardından nasıl ağlanır:
Kim avuç içi ile yanaklarını, yüzünü döver, yakalarını yırtar ve Câhiliyet âdeti üzere bağırır çağırırsa, o kimse bizden değildir.Buhari,Menkıbeler:11

Cenaze olunca sabretmenin mükafatı:
Yüce Allah şöyle buyurur; Mü'min kulumun dün­yâdaki ailesinden en sevdiği birisini elinden aldığımda, sonra o da ben­den ecrini istediğinde, benim katımda o kulumun mükâfatı ancak cennettir! Buhari,Rikak:6


Kadınların cenaze ardından gitmesi:
Ümmü Atıyye: Biz kadınlar cenazeler ardında gitmek­ten nehy olunduk. Cenazeler ardından gitmek bizim üzerimize vâcib kılınmadı, demiştir. Buhari;Cenazeler:29

Kadınların  cenazede yas tutması:
Ümmü Atıyye'nin bir oğlu ölmüştü. Vefatının üçüncü günü olunca, Ümmü Atıyye safranlı bir koku istedi. Akabinde bu kokuyu kendisine sürdü de: Biz kadınlar, kocadan başka ölüler için üç günden fazla yas tutmaktan nehyolunduk,zevcinin ölümü üzerine dört ay on gün yas tutar dedi.Buhari;Cenazeler:30

Yüksek sesle feryad ölüye zarar mı?
"Ölü, ailesinin ağlamasının bir kısmı sebebiyle azap görür."Buhari;Cenazeler:32
Not:Tam tersi ayet vardır.( Hiçbir günahkâr bir başkasının günahını yüklenmez!.Necm:38)
Not 2:Yüksek sesle ağlayıp mersiyeler dizmek ölen kişi tarafından vasiyyet edilmişse ölene azab olur.Kişiler kendileri yırtınarak ve mersiyelerle ağlarsa ölü bundan etkilenmez fakat bu tür ağlayış hoş değildir.


Umer ibnu'l-Hattâb da Ebû Bekr'in kız kardeşini ölü ardından feryâdla ağladığı zaman evinden çıkarmıştır. Buhari,Husumetler:4
Not: Ebû Bekr vefat ettiği zaman evine ağlayıcı kadın­lar toplanmış. Bu Umer'e ulaşınca, Umer onları bundan nehyetti, Kadınlar vazgeçmeyince Umer, Hişâm ibnu'I-Velîd'e: Ebû Kuhâfe'nin kızı Ümmü Fer-ve'ye git, dedi. O da deynekle onların üzerine yürüdü. Ağlayıcı kadınlar bunu işittiklerinde dağıldılar.




Cenazeden sevap:
"Ce­nazede, cenaze namazı kılınıncaya kadar hazır bulunan kimseye bir kîrât vardır. Cenaze gömülünceye kadar hazır bulunan kimse için ise iki kîrât sevâb olur" buyurdu. İki kîrât nedir? denildi. Rasûlullah: "İki büyük dağ gibidir"Buhari;Cenazeler:58

Ölü mezarından çıkarılır mı?
Rasû­lullah (S), Abdullah ibn Ubeyy ibn Selûl kendi çukuru içine konul­duktan sonra onun çukuruna geldi; onun dışarıya çıkarılmasını emretti. O da dışarıya çıkarıldı. Rasûlullah onun cesedini kendi iki dizi üzerine koydu da, onun cildi üzerine tükürüğünden üfledi, ve ona kendi gömleğini giydirdi. Rasûluilah'ın kendi gömleğini ona giydir­mesinin sebebini Allah en bilendir. Abdullah ibn Ubeyy ibn Selûl, Peygamber'in amucası Abbâs'a bir gömlek giydirmiş idi.Buhari;Cenazeler:77


Babam ilk şehîdlerden oldu. Ve bir tek kabir içinde diğer bir şehîdle beraber gömüldü. Sonra gönlüm, onu başka bir kimsenin beraberinde terk etmekten hoşlanmadı. Altı ay geçtikten sonra onu mezarından çıkardım ve tek başına bir kabir içine koydum .Buhari;Cenazeler:77


Mezarın üzerinde oturulur,üzerinden geçilir:
Nâfi de: İbn Umer (R), kabirler üzerine oturur idi, demiştir.Buhari;Cenazeler:81
Not:Başka hadisler de var.


Mezarın üzerine türbe yapılmaz:
Ümmü Habîbe ile Ümmü Seleme Habeşistan'da gördükleri ve içinde tasvîrler bulunan bir kilise zikrettiler. Sonra bunu Peygamber'e de söylediler. Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Onlar içlerinde iyi bir kimse çıkıp da vefat ettiğinde onun kabri üzerine bir mescid bina ederler ve onun içine de bu suret­leri yaparlardı. İşte onlar kıyamet gününde Allah katında mahlûkatın en serlileridirler."Buhari, Ensarın menkıbeleri:36
Not: Habeşistan'da gördükleri o kilise Mâriye, yânî Meryemana Kih'sesi'dir. Ra­sûlullah gitgide putperestlik ibâdetine götürür diye kabirler üzerine bina yap­mayı yasaklamıştır.


Ölüyü hayırla anmanın ölüye faydası veya zararı:
BenÖmer ibnu'l-Hattâb'in yanına oturdum. Bizim toplu­luğun yanından bir cenaze geçti. Bu cenazenin sahibi oradakiler ta­rafından hayırla anılıp övüldü. Bunun üzerine Ömer: Vâcib oldu, dedi. Sonra diğer bir cenaze daha geçirildi. Yine orada bulunanlar tarafın­dan bu cenazenin sahibi de hayırla anılıp övüldü.Ömer yine: Vâcib oldu, dedi. Daha sonra üçüncü bir cenaze geçirildi. Bu sefer orada bulunanlar tarafından bu cenaze şerr ile anılıp kötülüğü söylendi.
Ömer bu sefer de: Vâcib oldu, dedi. Ebu'l-Esved dedi ki: Ben:
— Ey Mü'minler'in Emîri! Ne vâcib oldu? dedim.Ömer:
— Ben, Peygamber'in söylediği gibi söyledim; Peygamber (S): "Herhangi bir müsiümân hakkında dört (mü'min) kişi hayr ile şehâdet ederse, Allah o müsiümân kişiyi cennete girdirir" buyurdu. Biz: Üç kişi şehâdet ederse de böyle mi? diye sorduk. Peygamber: "Üç kişi şehâdet ederse de böyledir" buyurdu. Sonra: İki kişi şehâdet ederse de böyle midir? dedik. Peygamber: "İki kişi şehâdet ederse de böyledir" buyurdu. Bundan sonra biz Peygamber'e bir şâhidden sor­madık.Buhari;Cenazeler:85


Ölümü temenni etmeyiniz:
Sizin hiçbiriniz sakın ölüm temennî etmesin! Eğer o, sâlih bir kimse ise (hayâtta oldukça) salâh ve faziletini artırması umulur. Eğer fena bir kimse ise onun da tevbe edip Allah'ın rızâsını kazanması umulur! Buhari, Temenni:6



Küçük çocuk cenazesi:
"Günâh işleme çağına ermemiş üç çocuğu ölen hiçbir müs-lümân (ana baba) müstesna olmamak üzere, Allah muhakkak onu, bu çocuklara ihsan eylediği geniş rahmeti ile cennete girdirir"Buhari;Cenazeler:91

Ölü adına yardım yapılır:
Bir kimse Peygamber'e geldi de: Annemin canı ansızın çıktı gitti. Öyle zannediyorum ki, annem söylenebilseydi tasadduk (edilmesini vasıyyet) ederdi. Şimdi ben onun adına sadaka versem, annem için bir sevâb olur mu? diye sordu. Peygamber (S): "Evet (olur)" buyurdu. Buhari;Cenazeler:95



Not :  İnsan öldüğü zaman ameli kesilir; ancak üç şeyden kesilmez; Akıp duran sadakadan, yâhud faydalanılan bir ilimden yâhud kendisi için duâ eden sâlih bir çocuktan " (Müslim, el-Vasıyye, Bâbu mâ yalhaku' İnşâna mine's-sevâb ba'de vefâtihi).




Ölüler bizi duymaz :


Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Peygamber (S), Bedir kuyusu üzerinde durdu da, içindeki ölülere hitaben:
— "Siz, Rabb'inizin va'dettiği ikaabı hakk buldunuz mu?" bu­yurdu.
Sonra da:
— "Şübhesiz şimdi onlar benim kendilerine söylemekte olduğum şeyi işitmektedirler" diye ekledi.
îbn Umer'in bu hadîsi Âişe'ye zikrolununca, Âişe:
— Peygamber (S) ancak "Onlar şimdi benim kendilerine öteden beri söylemekte olduğum (tevhîd, îmân ve bunların gayrı) şeylerin hakk olduğunu bilmektedirler" buyurmuştur, dedi.
Sonra: "Şübhesiz ki sen ölülere işittiremezsin. Arkalarına dön­müş kaçarlarken sağırlara da işittiremezsin " («ı-Nemi: 80) âye­tini ve: "Sen kabirlerde olanlara da işittirecek değilsin' (Fâtır: 22) âye­tini okudu.Buhari,Megazi:8

Not: 
Bknz Çelişkili hadisler


Toprağın kabul etmediği ölü:

(Neccâr oğulları'ndan) Hristiyan bir adam vardı. Sonra müslümân olmuştu. el-Bakara ve Âlu İmrân sûrelerini okumuştu. Peygamber'e vahiy kâtibliği de yapıyordu. Bu adam sonra Hristiyanlığa geri döndü....(Ölünce üç kez gömüldüğü yerin dışında bulunmuştur)Buhari,Menkıbeler:25


RÜYA VE UYKU :
Rüyadaki peygamber gerçektir:
(Şu da bilinsin ki) her kim beni ru'yâda görürse, hakikatte beni görmüş olur. Zîrâ şeytân benim suretime temessül edemez. Buhari,ilim:39

...Her kim beni ru'yâda görürse hakikatte beni görmüş olur. Çün­kü şeytân benim suretime giremez... .Buhari,edep:109

Rüyayı başkasına anlatmanın sınırı:
Sizden biriniz sevdiği bir ru'yâ görürse, bilsin ki o muhakkak Allah tarafmdandır. Ru 'yâ sahibi bu ru 'yası üzerine Allah'a hamdetsin ve başkasına da söylesin. Buna aykırı hoşlanmadığı bir ru'yâ gördüğünde de muhakkak ki bu ru'yâ da şeytândandır. Bu hâlde de ru 'yâ sahibi, ru 'yânın şerrinden Allah'a sığınsın ve ru 'yası­nı kimseye söylemesin. Bu suretle o ru'yâ, sahibine zarar vermez.Buhari,Rüya:3

Kötü bir rüya sonrası yapılması gereken:
Her kim ru'yâsında hoşuna gitmeyecek birşey görürse (uyanınca) sol ta­rafına üç defa (şeytânı kovmak ve horlamak için) 'Tuh' desin ve şey­tânın şerrinden A ilah 'a sığınsın (yânı Eûzu billahi mine 'ş-şeytâni 'r-ra-cîm desin). Buhari,Rüya:10


Gündüz uykusu saati:
Enes (R): Vaktiyle biz sahâbîler, cuma namazını er­ken kılar, gündüz uykusunu da cumadan sonraya bırakırdık.Buhari,cuma:15


Güzel ru'yâ Allah'tandır. Fena ru 'yâ da şeytândandır. Biri­niz korkacağı (yânî karışık) bir ru'yâ gördüğünde hemen sol tarafına tükürüp üfleşin ve o ru'yânın şerrinden Allah'a sığınsın (yânı Eûzu billahi mine'ş-şeytânir racîm desin). Bu suretle o, ru'yâ gören kim­seye zarar vermez.  Buhari,bedul hak:11



Rüya tabiri örnekleri:
Süt : İlim
Ben Rasûlullah(S)'tan işittim:
— "Uykuda iken bana bir kadeh süt getirildi. Ondan o kadar içtim ki, kanıklık eserlerinin tâ tırnaklarımdan sızdığını hâlâ duyu­yorum. İçtikten sonra artığımı (Umer ibnu'l-Hattâb'a) verdim" bu­yuruyordu.
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Bunu ne ile te'vîl ettin? diye sordular.
— "İlim ile" cevâbını verdi.Buhari,Rüya:15


Gömlek: Din
Ben Rasûlullah(S)'tan işittim:
— "Ben uyuduğum sırada insanlar bana arz olunuyorlardı. Üst­lerinde gömlekler vardı. Bu gömleklerin kimi memelere varıyor, ki­mi bundan daha kısa idi. Ömer ibnu'l-Hattâb da bana arzolundu. Onun üstünde (eteklerini yerde) sürüdüğü bir gömlek vardı" buyuruyordu.
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah, bunu ne ile te'vîl ettin? diye sordular. Rasûlullah:
— "Dîn ile (te'vîl ettim)" diye cevâb verdi. Buhari,Rüya:18




Yeşil bahçe : islam
Sırık : Tevhid
Kulp : İman
Abdullah ibn Selâm:
— Subhânallah! Onlara, hakkında kendileri için bir ilim mev-cûd olmayan bir sözü söylemeleri uygun olmaz. Ben sâdece şöyle bir ru'yâ görmüştüm: Sanki yemyeşil bir bahçenin içine konulmuş bir sırık vardı. Bu sırık orada dikilmişti. Bu sırığın başında da bir kulp vardı. Bu sırığın aşağısında da bir mınsaf vardı - "Mınsaf", "Vasîf" (yânî "Hizmetçi") demektir-. Bana: Bu sırığa çık! denildi. Ben çık­tım ve hattâ tepedeki kulpu elime aldım. Nihayet bu ru'yâmı Rasûlullah'a arzettim. Rasûlullah (S): "Abdullah, bu en sağlam kulpu tut­muş olarak vefat eder" buyurdu .Buhari,Rüya:19
...Peygamber:
— "Gördüğün bu bahçe, İslâm bahçesidir (yani İslâm Dîni'dir). O direk de İslâm direği olan Tevhîd'dir. O kulp da çok sağlam olan îmân kulpudur. Sen ölünceye kadar İslâm Dîni'ne yapışarak yaşaya­caksın" buyurdu... Buhari,Rüya:23


Ölmüş kişinin pınarını akar görmek  : amelinin devam etmesi
Ümmü'1-Alâ dedi ki: Ben ru'yâmda Usmân ibn Maz'ûn'­un akan bir pınarı olduğunu gördüm. Akabinde Rasûlullah'a gelip bu ru'yâmı kendisine zikrettim. Rasûlullah:
— "Bu senin gördüğün pınar, kendisinden sonra onun için ak­maya devam eden amelidir" buyurdu .Buhari,Rüya:27


İstenmeyen takılar : bela
Ben uyurken ru'yâmda ellerime altından iki bilezik ko­nulduğunu gördüm. (Bunlar kadın zîneti olduğu için) bunlardan kork­tum ve bunları çirkin gördüm. Bunun üzerine bana izin verildi de ben bunları üfledim. Bunların ikisi de uçtu. Ben bu iki bileziği benden sonra çıkacak olan iki yalancı (peygamber) ile te'vîl ettim.Buhari,Rüya:38
Not: Onlardan biri Feyrûz ed-Deylemî'nin Yemen'de öldürdüğü el-Esved el-Ansfdir, diğeri de Museylime'dir.


Mazlum hayvanlar : sevilen insanlar
Ben ru'yâda kendimi Mekke'den hurmalıkları olan bir arazîye hicret ediyorum gör­düm. Düşüncem, o hurmalık arazînin el-Yemâme yâhud da Hecer olduğuna gitti. Bir de gördüm ki, o, Câhiliyet'te Yesrîb denilen Medîne'dir. Ben orada birtakım sığırlar gördüm. Allah en hayırlıdır (Al­lah'ın onlar için yapacağı en hayırlıdır). Sonra gördüm ki, o sığırlar, Uhud günü şehîd edilen mü'minlerdir. O hayır da Allah'ın onunla getirmiş olduğu hayır ve Bedir gününden sonra Allah'ın bizlere onunla vermiş olduğu sıdkın sevabıdır.Buhari,Rüya:39


Bir yerden çıkıp başka bir yere giden çirkin kadın : hastalık
Ben ru'yâmda şöyle gördüm: Sanki (Sudanlı) siyah, ba­şının saçı dağınık bir kadın Medine'den çıktı da nihayet Mehye'ya -ki orası Cuhfe 'dir- varıp, orada durdu. Ben bu ru 'yâmı, Medîne ve­basının Mehye'ya naklolunmasıyle te'vîl ettim.Buhari,Rüya:41


Kılıcın kırılması  : işlerin ters gitmesi
Ben ru'yâm­da kendimi, bir kılıç salladığımı ve kılıcımın ortasının kırılıp bir ge­dik açıldığını gördüm. Bunun te'vîli Uhud günü mü'minlerden isabet alanlar imiş. Sonra bir kerre daha kılıç salladım. Kılıç bu sefer oldu­ğundan daha güzel hâle döndü. Bunun te'vîli de Allah 'in onunla ge­tirdiği fetih ve mü'minlerin birleşmeleridir.Buhari,Rüya:44





SAHABE HAYATINDAN KESİTLER


İnsanların en hayırlıları:
İnsanların hayırlısı benim asrımdır. Sonra onlara ya­kın olanlardır (yânî tâbiîler'dir). Sonra onlara yakın olanlardır. Sonra bir kavim gelir ki, onlardan birinin şehâdeti (ihtiras ile) yeminine; yemîni de şehâdetinin önüne geçer".
Hadîsin râvîlerinden İbrâhîm en-Nahaî: Bizler çocuk iken velî­lerimiz bizi "Eşhedü billahi..." gibi şehâdet sözlerimizden ve "Al­lah ile ahdim olsun" şeklindeki ahd sözlerimizden dolayı döverlerdi, demişti .Buhari,sahabelerin faziletleri:giriş




Ammar bin Yasir:
Mescid inşaa edilirken Ammâr kerpiçleri ikişer ikişer taşıyordu. Peygamber (S) onu (öyle) görünce üzerindeki toprağı silkerek: "Vah Ammâr! Vah Ammâr! Kendisini bağîler cemâati öldürecektir . Ammâr onları cennete da'vet eder, onlar ise onu cehenneme çağırırlar" demeğe başladı .Buhari,Namaz:63




Ali:
Bir gün Alî, Fâtıma'ya öfkelen­miş, bundan dolayı dışarıya çıkmış, mescidin duvarlarından birinin dibine uzanıp yatmıştı. Peygamber de Alî'yi ta'kîb ederek yâhud ara­yarak gelmişti. Birisi:
— İşte Alî duvarın dibinde yan üstü yatmış! dedi.(Ali mescidde uyuyor dedi)
Peygamber (S) Alî'nin yanına geldi ki, Alî, sırtı kum ve toprakla dolmuş hâlde yatıyordu. Peygamber onun sırtından toprakları eliyle silmeye ve:
- "Otur yâ Ebâ Turâb!" demeğe başladı.Buhari,edep:113,Buhari,İzin:40


Hayber fatihi Ali:
Hayber'in fetholunduğu geceye girdiğimizde Pey­gamber:
— "Yemin olsun yarın ben sancağı bir adama vereceğim ki -yâhud da: Yarın bayrağı öyle bir adam alacaktır ki- Allah ve Rasûlü onu sever. Hayber ona açılacaktır" buyurdu.
Bizler herbirimiz o sancağı alacak kişi olmamızı ümîd edip du­ruyorduk.
— İşte Alî! denildi.
Peygamber sancağı Alî'ye verdi ve Hayber'in fethi Alî'ye mü­yesser oldu.Buhari,Megazi:40



Ali'nin Ebubekir'e altı ay sonra biat emesi:
Alinin kendilerine danışılmadan halife seçilmesi üzerine Fatıma ölene kadar, yani altı ay boyunca biat etmeyişi, sonradan biat edişi...Buhari,Megazi:40


Ali ve cariyesi:
Peygamber (S) Alî'yi ga­nîmet mallarının beşte birini almak için Yemen'e, Hâlid ibnu'l-Velîd'in yanına göndermişti. Bu seferde ben Alî'ye öfkeleniyordum. Çünkü Alî (ganimetten hissesine bir câriye almış, sabahleyin de) yıkanmıştı. Ben de Hâlid ibnu'l-Velîd'e:
— Şu Alî'yi görmüyor musun? (Bak ne yaptı?) dedim.
En sonu Peygamber'in huzuruna geldiğimizde Alî'nin bu hare­ketini Peygamber'e zikrettim. Bunun üzerine Peygamber:
— "Yâ Bureyde! Alî'ye öfkeleniyor musun?" buyurdu. Ben:
— Evet (öfkeleniyorum), diye tasdîk ettim.
Peygamber:
— "Sen Alî'ye öfkelenme! Çünkü onun ganîmet malının beşte birindeki hissesi, aldığı cariyeden daha çoktur" buyurdu. Buhari,Megazi:63



Ali'ye Fatıma'dan başka eş için izin verilmedi:
Ben, Rasûlullah(S)'tan işittim, kendisi minber üzerinde şöyle buyuruyordu:
— "Hişâm ibnu'l-Mugîre oğullan kendi kızlarını Ebû Tâlib'in oğlu Alî'ye nikâh etmeleri hususunda benden izin istediler. Ben onlara buna izin vermem. Sonra yine izin vermem, sonra yine izin ver­mem. Ancak Ebû Tâlib'in oğlu benim kızımı boşamak isterse, o takdirde onların kızıyle evlenebilir. Çünkü kızım Fâtıma, ancak ben­den bir parçadır. Ona şübhe veren şey, beni de şübhelendirir; ona ezâ veren şey, beni de ezâlandırır.Buhari,Nikah:110


Mısver ibn Mahrame (R) şöyle demiştir: Alî bir ara Ebû Cehl'in kızı ile nişanlanmak istedi. Alî'nin bu arzusunu Fâtıma işit­ti ve akabinde Rasûlullah'a geldi ve:
— Kavmin senin kızların için öfkelenmez olduğunu söylüyorlar. Bak işte Alî, Ebû Cehl'in kızını nikâh edecek! dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah kalktı (bir hutbe yaptı). Mısver dedi ki: Ben Rasûlullah'tan bu hutbesinde şehâdet getir­dikten sonra şöyle derken işittim:
— "Amma ba'du(- Sözün bundan sonrasına gelince): Şübhesiz ben (kızım Zeyneb'i) Ebû'l-Âs ibn Rabî'a nikâh ettim. O bana söz verdi ve bana karşı verdiği sözde doğru hareket etti. Şübhesiz Fâtıma bendendir parçadır. Muhakkak ki, ben ona fenalık yapılmasını çirkin görürüm. Vallahi Allah Rasûlü'nün kızı, Allah düşmanının kızı ile bir erkeğin yanında bir araya gelmez".
(Râvî dedi ki:) Bunun üzerine Alî, Ebû Cehl'in kızı ile evlenme­yi bıraktı.Buhari,sahabelerin faziletleri:16


Mugire oğullan ben­den Alî'nin, onların kızı ile nikâh olması hususuna izin istediler. Ben buna izin vermem.Buhari, Talak:12



Ali'ye Halifelik vasiyet edilmedi:
Bir kerre Âişe'nin ya­nında Alî'nin Peygamber'in vasisi olduğunu (Peygamber'in ölüm has­talığında Alî'yi vasî ta'yîn ettiğini) zikrettiler. Bunun üzerine Âişe:
— Rasûlullah, Alî'ye ne zaman vasiyyet etmiş? Ben Rasûlullah'ı hayâtının son deminde göğsüme veya elbiseme dayamıştım. Bu sıra­da bir tas istedi. Akabinde kucağımda bütün azası sarkıverdi. (Meğer vefat etmişti.) Fakat ben O'nun öldüğünü hissetmedim, anlamadım.
Şu hâlde Rasûlullah, Alî'ye ne zaman vasiyyet etmiştir? diye onları reddetti .Buhari, Vasiyyet:1










Abbas:
Abbâs, Alî'nin elini tuttu da Alî'ye:
— Vallahi ben Rasûlullah'ın bu hastalığından yakında öleceğini kuvvetle sanıyorum. Çünkü ben Abdulmuttalib oğulları'nın yüzlerindeki ölüm alâmetini (tecrübemle) bilmekteyim. Şİmdi sen bizi Rasûlullah'ın yanına götür de biz (Hâşimîler adına ken­disinden sonra devlet başkanlığı) işinin kimde olacağını kendisinden soralım. Eğer bu iş bizde olacaksa, biz bunu (Rasûlullah'ın sağlığın­da) bilelim. Bizden başkasında olacaksa kendisine söyleyelim de bu işi bize vasiyet etsin! dedi.
Bunun üzerine Alî:
— Vallahi eğer biz bu işi Rasûlullah'a sorar, O da bizi bundan men' ederse, (O'nun vefatından) sonra insanlar bunu (delîl getirerek, halifeliği) bize ebediyyen vermezler. Bu sebeble ben bu halifelik mes'-elesini Rasûlullah'a ebediyyen sormam! diye yemîn etti .Buhari,İzin:29


Abdullah İbni Abbas: (İbnu Ümmi Abd )
Abdullah ibn Abbâs (R): Peygamber (S) beni bağrına bastı da: "Yâ Allah, buna hikmet öğret*' diye duâ etti, demiştir. Buhari,sahabelerin faziletleri:26




İbn Abbâs'a:
— Peygamber (S) vefat ettiği zaman sen kim gibi idin? diye so­ruldu.
İbn Abbâs:
— Ben Peygamber'in kabzolunduğu günlerde sünnet edilmiştim. İnsanlar çocuklarını bulûğ çağına erişmelerine kadar sünnet ettirmez­lerdi, dedi.Buhari,İzin:51
Not: 13' lü yaşlar.



Abdullah İbni Mesud:
Kur'ân okumayı dört kişiden isteyiniz: Abdullah ibn Mes'ûd'dan -Rasûlullah isim saymaya Abdullah ile başladı- Ebû Huzeyfe'nin âzâdlısı Salim'den, Ubeyy ibn Ka'b'dan ve Muâz ibn Cebel'den.Buhari,sahabelerin faziletleri:28


Ebû Mûsâ el-Eş'arî: Ben karde­şimle beraber Yemen'den Medîne'ye geldiğim zaman bir müddet bekledik. Peygamber'in hâllerini ve yakınlarını gözetledik. Bu esna­da bizim en çok öğrendiğimiz husus, Abdullah ibn Mes'üd'un Ehli Beyt'ten bir kişi olduğunu zannetmemizdir. Çünkü biz Peygamber(S)'in huzuruna dâima İbn Mes'ûd ile anasının girdiğini görüyor­duk .Buhari,sahabelerin faziletleri:29


Abdullah İbni Ömer:
Peygamber (S), Uhud gazvesi günü harbden önce orduyu teftiş ettiği zaman Abdullah ibn Umer'in karşısına gelmiş de ona harbe girmesine izin vermemiştir; o gün Abdullah ibn Umer on-dört yaşında idi. Peygamber Hendek gazvesi günü İbn Umer onbeş yaşında iken yine onun karşısına gelmiş ve bu sefer onun harbe girmesi izin vermiştir.Buhari,Megazi:31

Bilali Habeşi:

Kays ibn Hâzın'dan: (Bilâl, Peygamber'İn ölümünden sonra Medine'den çıkıp gitmek istedi. Fakat Ebû Bekr ona müsâade etmedi de, Mescid'de müezzinlik yapmasını istedi. Bilâl de: Ben Rasûlullah'sız Medine'yi istemem, Rasûlullah'ın makaamını O'ndan bo­şalmış hâlde görmeye dayanamam, dedikten sonra) Bilâl, Ebû Bekr'e hitaben:
— Eğer sen beni vaktiyle ancak nefsin için satın aldıysan, beni yanında tut, bir tarafa bırakma. Eğer beni ancak Allah için satın alıp hürriyete kavuşturdun ise, beni Allah'ın ameliyle bırak, dedi.Bunun üzerine Ebû Bekr, Bilâl'e: Ey Bilâl, hem Allah hakkı için, hem benim için Medine'de kal, dedi. Bilâl de Ebû Bekr zamanında Medine'de kaldı. Ebû Bekr'in ölümü üzerine Umer'den izin alarak Şâm taraf­larına gitmiştir.Buhari,sahabelerin faziletleri:25


Ebu Bekir'in fazileti:
Sohbeti (yânî arkadaşlığı) hususunda da, malı hususunda da insanların bana en çok vergisi olanı Ebû Bekr'dir. Bir halîl edine­cek olaydım elbette Ebû Bekr'i bir halîl edinirdim. Lâkin İslâm yö­nünden meydana gelen kardeşlik ve sevgi (şahsî dostluktan daha faziletlidir). Mescidde Ebû Bekr'in kapısından başka kapatılmadık hiçbir kapı kalmasın.Buhari,sahabelerin faziletleri:2




Bir kere Peygamber(S)'in yanına bir kadın geldi. (Giderken) Peygamber kadına tekrar kendisine müracaat etmesini emretti. Kadın sanki Peygamber'in ölümünü ta'rîz ederek:
— Ben gelir de seni bulamazsam? diye sordu. Peygamber:
— Şâyetbeni bulamazsan Ebû Bekr'e müracaat et buyurdu .Buhari,sahabelerin faziletleri:5



Ebu bekir, Ömer ,Osman :
Ebû Musa'dan şöyle tahdîs etti: Ebû Mûsâ (R) Medine bustânlarından bir bustân içinde Peygam-ber(S)'in beraberinde bulunmuştur. Oradaki kuyunun başında otu­rurlarken, Peygamber'in elinde bir deynek vardı. Peygamber bu deynekle su ile çamur arasına vurarak düşünüyordu. Bu sırada bus-tânın kapısına bir adam geldi de içeriye girmek için kapının açılması­nı istedi. Peygamber, Ebû Musa'ya:
— "Kapıyı aç ve o geleni cennetle müjdele!" buyurdu.
(Ebû Mûsâ dedi ki:) Ben gidip gördüm ki, o Ebû Bekr'dir. 'He­men ona kapıyı açtım ve kendisini cennetle müjdeledim.
Ondan sonra başka bir adam bustân kapısının açılmasını istedi. Peygamber yine:
— "Ona kapıyı aç ve kendisini cennetle müjdele!" buyurdu. Gidip baktım ki, o Umer'dir. Ona da kapıyı açtım ve cennetlemüjdeledim.
Bundan sonra başka bir adam kapının açılmasını istedi. Peygam­ber dayanmış vaziyette idi, oturdu da:
— "Ona da kapıyı aç ve kendisine isabet edecek -yâhud: Mey­dana gelecek- musibetlere, belâlara karşı cennetle müjdele!" buyurdu.
Ben gidip gördüm ki, o Usmân'dır. Ona da kapıyı açtım ve cen­netle müjdeledim de Peygamber'in söylemiş olduğu "İsabet edecek belâlara karşı" sözlerini kendisine haber verdim. Usmân:
— (Peygamber'in haber verdiği belâlara sabretmenin acılığına karşı) kendisinden yardım istenecek olan ancak Allah'tır! Dedi.Buhari,edep:119



Ebu Hureyre:
Ebû Hureyre (R) haber verip şöyle dedi: Sizler: "Ebû Hureyre, Rasûlullah üzerine çok hadîs rivayet ediyor" diye id­dia ediyorsunuz. Allah mev'ıddır -yânî kıyamet günü sizin inkârda yâhud benim çoğaltmakta hakk üzere olduğum meydana çıkacaktır-. Ben Suffa ehlinin miskinlerinden fakır bir kimse idim. Karnımın doy­ması karşılığında Rasûlullah'tan hiç ayrılmazdım. Muhacirler çarşı­larda alışveriş etmekle meşgul bulunurlar, Ensâr da malları, topraklan üzerindeki işlerinde çalışmalarıyle meşgul bulunurlardı. Ben bir gün Rasûlullah'tan şuna şâhid oldum. Rasûlullah:
— "Her kim ben sözümü bitirinceye kadar ridâsını yayar, sonra onu yumarsa, benden işitmiş olduğu hiçbir şeyi asla unutmayacaktır' buyurdu.
Bunun üzerine ben üzerimde bulunan bir bürdeyi yaydım. Rasûlullah'ı hakk ile gönderen Allah adına yemîn ediyorum ki, bundan sonra ben kendisinden işittiğim hiçbir şeyi unutmadım.Buhari,İltisam:22



Ebu Zer: 
Zeyd ibnu Vehb şöyle demiştir: Ben Rebeze'ye uğradım. Orada Ebû Zerr ile karşılaştım. Ona: Senİ bu men­ziline indiren nedir? dedim. Ebû Zerr (R) şöyle dedi: Ben Şam'da bulunuyordum. "... Altını, gümüşü biriktirip de onları Allah yolun­da harcamayanlar, işte onlara elemli bir azabı muştula... " (et-Tevbe: 34) âyetinin tefsiri hakkında Muâviye ile ihtilâf ettim. Muâviye: Bu âyet Kitâb ehli hakkında indi, dedi. Ben de: Bu âyet hem bizim hakkı­mızda, hem de Kitâb ehli hakkında indi, dedim. Bu konuda benimle onun arasında bir niza' oldu. Muâviye, Usmân'a bir mektûb yazıp beni şikâyet etti. Bunun üzerine Usmân da bana, Medine'ye gel diye mektûb yazdı. Medîne'ye geldim. İnsanlar beni bundan evvel hiç gör­memişler gibi, yanımda toplanıp çoğaldılar. Ben bu hâli Usmân'a söy­ledim. Usmân bana: İstersen bir kenara çekilirsin ve yakın bir yerde olursun, dedi. İşte beni bu menzile indiren hâdise budur. Eğer benim üzerime bir Habeşli'yi emîr ta'yîn etmiş olsaydılar, ben muhakkak onu dinler ve itaat ederdim.Buhari, Zekat:4
Not:
Ebû Zerr, zekâtı verilse bile fazla mal biriktirmenin aleyhinde idi. Hâlbuki Muâviye ve tarafdârlarına göre, azabı gerektiren kenz, zekâtı verilmeyen mal­dan ibaretti. Zekâtı verilen mal, kenz değildi. Bu suretle yânî zekâtını ve diğer Allah hakklarmı vermek suretiyle mal toplamak, artırma yapmak meşru idi.



(Köyünden gelir peygamberi bulur, müslüman olur,  ertesi gün)....
...Kureyş mescidde toplu bir hâlde iken Ebû Zerr mescide geldi de:
— Ey Kureyş cemâati! Eşhedu en lâ ilahe ille İlâh ve eşhedu enne Muhammeden rasûlallah , dedi.
Kureyş müşrikleri de:
— Saldırın şu Sâbiî'ye! dediler de kalktılar ve ölmem için sıra dayağına çekildim.
Bu sırada Abbâs bana yetişip üzerime kapandı. Sonra onlara dön­dü de:
— Veyl sizlere Gıfâr'dan bir adamı öldürüyorsunuz. Gıfâr ise si­zin ticâret yeriniz ve yolunuz Gıfâr üzerindedir, dedi.
Bunun üzerine Kureyşliler benden çekildiler. Ertesi gün sabah vakti ben yine Mescide gittim. Ve dünkü gibi yine İslâm şehâdetini i'lân ettim. Onlar da yine:
— Kalkın, şu Sâbiî'ye hücum edin! dediler.
Bana dün yapılanın benzeri öldüresiye bir dayak daha atıldı. Ab­bâs yine imdadıma yetişip üzerime kapandı. Kureyş'e dün söylediği makaalesinin benzerini söyledi.Buhari,Menkıbeler:9



Ebu Talha: (ZEYD İBN SEHL ) (Enes Bin Malik'in üvey babası)

Peygamber (S) Ebû Talha'ya hitaben: "Sen o Beyruhâ bûstânını kendi yakınlarının fakirlerine tahsîs et" buyurdu. Ebû Talha da o bûstânını Hassan ibn Sâbit'e ve Ubeyy ibn Kaba tahsîs etti ...Ve! Ebû Talha, Beyruhâ bustânını akrabaları ve amca oğullan arasında taksim etti.Buhari, Vasiyyet:10



Halid Bin Velid :
Abdullah İbni Ömer anlatıyor:
Peygamber (S) Hâlid ıbnu'I-Velîd'i Cezîme oğullan kabilesi üzerine bir askerî birlikle gön­derdi. (Hâlid onları İslâm'a çağırdı.) Fakat onlar ('Eslemnâ - Biz müs­lümân olduk" demeyi güzel yapamıyorlardı da onun yerine "Saba'nâ, saba'nâ - Şirkten çıktık, şirkten çıktık (yânî müslümân olduk)!" de­diler. Bunun üzerine Hâlid bunlardan bir kısmını öldürmeğe, bir kısmim da esîr etmeğe başladı. Ve bizden, seriyyede bulunan herbir askere kendi esirini verdi de, bizden herbir askere kendi elindeki esi­rini öldürmesini emretti. Bu emir üzerine ben:
— Vallahi ben esirimi öldürmem; arkadaşlarımdan hiçbirisi de esirini öldürmeyecektir! dedim.
(Suleym oğulları ise esirlerini öldürmüşlerdi.) Sefer sonunda Peygamber'in huzuruna vardığımızda bunu kendisine arzettik. Bunu du­yunca Rasûlullah iki kerre:
— "Allah'ım! Ben Hâlid'in işlediğibu işten Sana sığınıyorum!" diye duâ etti. Buhari,Hükümler:35
Not: İbn Sa'd, bu kuvvetin üçyüzelli kişilik olduğunu ve harbetmek üzere değil, İslâm'a da'vet için gönderildiğini bildirmiştir. "Saba"', bir dînden çıkıp baş­ka bir dîne girmek ma'nâsmadır. Kureyş müşrikleri de her müslümân hakkında da bu ta'bîri kullanırlardı. Yaygın olan bu kullanmadan dolayı İbn Umer Cezî­me oğullan'nın "Saba'nâ! Saba'nâ!" sözleri ile hakîkaten "Müslümân olduk" demek istediklerini anlamıştı..Hâlid ise bununla yetinmeyerek İslâm kelimesi­nin açıkça söylenmesinin lâzım olduğu içtihadında idi. Peygamber, Hâlid'i ace­le ettiği ve bu işin şer'î vaziyetini tesbît etmediği için duâ ederek şifahî ukubetle yetinmiştir.
İbn İshâk'ın beyânına göre Alî'yi bir mikdâr mat ile Cezîme oğulları'na gönderip onların can ve mal kayıplarının bedellerini, diyetlerini vermiş, zarar­larını karşılamıştır.








Hamza:
Alî (R) şöyle demiştir: (Hamza'nın sarhoşken benim develerimi öldürmesini Peygamber'e söyleyince) onun evine gitti.Buhari,giyim-kuşam:7
Not:Bu olay olduğu zaman içki ayetleri gelmemişti.Detaylı hikaye için bknz. Buhari,Humus:1



Hasan bin Ali:(Torunu)
Şübhesiz bu benim oğlumdur, bir sey-yiddir (şeref sahibi efendidir). Allah'ın bu oğlum sebebiyle müslü-mânlardan iki büyük fırkanın arasını düzeltmesini umarım.Buhari, Sulh: 9


Hasan ve Hüseyin:
Yâ Allah, ben bunları seviyorum, sen de bunları sev.Buhari,sahabelerin faziletleri:24

Onlar benim dünyâdan (öpüp kokladığım) iki reyhânımdır.Buhari,sahabelerin faziletleri:24


Enes ibn Mâlik (R): Hiçbir kimse Peygamber(S)'e, Ha­sen ibn Alî kadar çok benzer değildi, demiştir. Buhari,sahabelerin faziletleri:24



Ka'b ibn Mâlik :
(Şair,Akabede biata katılan 70 kişiden,Tebuk seferinden geri durup 50 gün konuşmama cezası alan)
Ka'b ibn Mâlik (R), Abdullah ibn Ebî Hadred el-Eslemî(R)'deki bir alacağını mescidde istemiş. Her ikisinin sesleri, evin­de bulunan Rasûlullah işitecek derecede yükselmiş. Rasûlullah onla­ra doğru çıkıp, hücrenin perdesini açmış da:
— "Yâ Ka'b!" diye nida etmiş. Ka'b:
— Lebbeyk yâ Rasûlallah! deyince, Rasûlullah elleriyle işaret ederek:
— "Alacağından şu kadarım, yânı yarısını bağışla!" buyurmuş. Ka'b hemen:
-Vallahi bağışladım yâ Rasûlallah! demiş.(Bunun üzerine İbnu Ebî Hadred'e)
- "(Şimdi) kalk o diğer yarıyı öde!" diye emretmiştir.Buhari,Husumetler:3



Muaviye:
...Bundan sinirlenen Muâviye (hey'et karşısında) ayağa kalkıp, Allah'ı şanına lâyık sıfatlarla sena etti. Sonra "Amma ba'du" (fasıl hitâbıyle söze başlayıp şöyle) dedi:
— Ey Kureyş hey'eti! Kesin olarak bildirildiğine göre, sizden bâzı kimseler Allah'ın Kitâbı'nda olmayan, Rasûrullah(S)'tan nakledilme­yen birtakım hadîsler tahdîs ve naklediyor oldukları bana ulaştı. Emîn olunuz ki, onlar, sizin câhillerinizdir. Ben, sahibini delâlete sürükle­yen bu bâtıl sözlerden sizleri sakındırırım.Buhari,Hükümler:



Saad bin Ebu Vakkas:
Sa'd ibn Ebî Vakkaas(R)'tan işittim: Peygamber (S) Uhud günü be­ni taltif ve tebcil için babası ile anasını birlikte zikretti (yânî: Babam anam sana feda olsun, buyurdu), diyordu .Buhari,sahabelerin faziletleri:15



Sa'd ibn Ebî Vakkaas (R) şöyle demiştir: Ben Mekke'de (Veda haccında yâhud fetih sırasında hasta) iken, Peygamber (S) ba­na hasta ziyaretine geldi. Sa'd, vaktiyle hicret ettiği bu toprakta öl­meyi istemiyordu. Peygamber:
— "Allah, Sa'd ibn Afrâ'ya ( Sa'd ibn Ebî Vakkaas'ın anasının adı bazen Havle, bazen Afra olarak geçmektedir. Bu iki rivayeti birleştirmek için sarihler, Sa'd ibn Ebî Vakkaas'ın anasının iki adı olduğunu, bunun birisinin öz adı, di­ğerinin de soy adı olduğunu kabul etmişlerdir. )  merhamet eylesin!" diye duâ etti. Ben de:
— Yâ Rasûlallah! Ben malımın hepsini vasiyyet etmek istiyorum, dedim.
O:
— "Hayır (öyle yapma)/" buyurdu : Ben:
— Yansım vasiyyet edeyim, dedim. Rasûlullah yine:
— "Hayır" diye men' etti. Bu defa ben:
— Malımın üçte birini vasiyyet edeyim, dedim Rasûlullah:
— "Evet, üçte bir kâfidir.Üçte bir de (aşağısına nisbetle) çok­tur. Çünkü ey Sa'd! Senin, mirasçılarını zengin bırakman, onları in­sanlara avuç açarak dilenir, fakirler hâlinde bırakmandan hayırlıdır. (Sen inşâallah yaşarsın.)O zaman senin yaptığın her harcama sada­kadır. Hattâ (gönlünü hoş etmek için) kadınının ağzının içine kaldı­rıp yedireceğin bir tek lokma da bir sadakadır. Ey Sa'd, Allah'tan ümid ederim ki, Allah seni bu hastalıktan kaldırır da, senin (fetihlerin)le bir çok insanlar faydalanır ve yine seninle diğer birçokları da zarar görür" buyurdu.
Rasülullah'ın böyle söylediği günlerde Sa'd ibn Ebî Vakkaas'ın mîrâsçı olarak yalnız bir tek kızı vardı.Buhari, Vasiyyet:2




Saad ibni Muaz :
Kurayza kabilesi muhâribleri Evs kabilesinin seyyidi Sa'd ibn Muâz'ın hük­müne razı olup kalelerinden indiler. Peygamber (S) Sa'd'a haber gön­derdi. Sa'd (bir merkeb üzerinde) geldi. Yanına yaklaşınca, Peygam­ber Ensâr'a:
— "Haydi ulunuza ayağa kalkınız -yâhud: Hayırlınıza ayağa kalkınız-!" buyurdu.
Sa'd, Peygamber'in yanına oturdu. Peygamber, Sa'd'a:
— "Şu Kurayza oğulları senin hükmüne razı olup indiler!" bu­yurdu.
Sa'd da:
— Ben bunların harb edenlerinin öldürülmelerine, kadınlar ve çocuklarının da esîr edilmelerine hükmediyorum, dedi.
Peygamber:
— "(Ey Sa'd!) Yemin ederim ki, sen Melik olan Allah'ın hük­mettiği ile hükmettin!" buyurdu. Buhari,İzin:26
Not: Sa'd ibn Muâz'm bu hükmünün Tevrat hükmüne göre karar vermiştir.




Talha bin Ubeydullah:
Kays ibnu Ebî Hazım: Ben Talha'nın (Uhud harbin­de) Peygamber'e siper edip koruduğu elini gördüm. O el (yaralanıp) çolak olmuştu, demiştir .Buhari,sahabelerin faziletleri:14



Ömer ve recm ayeti hadisesi:
Ömer (Recm Ayeti'ni sırf kendi bilgisiyle Mushaf a katmamasının illetini açıklayarak):
— Eğer insanların 'Umer, Allah'ın Kitâbı'nda artırma yaptı!' demeleri olmasaydı, ben muhakkak recm âyetini kendi elimle Mushaf a yazardım, dedi. Buhari,Hükümler:21



Ömer'in öfkesi:
Uyeyne huzura girdiğinde:
— Ey Hattâb oğlu! Vallahi sen bize ne bol dünyalık verirsin, ne de aramızda adaletle hükmedersin! dedi.
Bu sözü üzerine Umer öfkelendi, hattâ Uyeyne'yi dövmeye kas-dedip üzerine yürüdüğü sırada, kardeşi oğlu Hurr ibn Kays müdâha­le edip:
— Ey Mü'minlerin Emîri! Şübhesiz Yüce Allah, Peygamberi'-ne: "Sen affı -kolaylığı- tut. İyiliği emret. Câhillerden yüz çevir" (ei-A'râf: 199) buyurdu. Şübhesiz bu Uyeyne de o câhillerdendir, dedi.
İbn Abbâs dedi ki: Vallahi Hurr ibn Kays bu âyeti okuyunca, o haşmetli Umer olduğu yerde çakılmış gibi irkildi. Vallahi bir adım ileri gitmedi. Esasen Umer Allah Kitâbı'nın mukaddes huzurunda çok durucu bir kimse îdi (yânî onun hükmünü geçmezdi)Buhari,İltisam:2



Ömerin önceden hissetmesi: 
Muhakkak sizden önce gelip geçen ümmetler içinde (Al­lah tarafından) kendilerine haber ilham olunan kimseler bulunurdu. Eğer ümmetim içinde de bunlardan bir kimse bulunursa, şübhesiz o da Ömer'dir.Buhari,sahabelerin faziletleri:6

Osman:
Peygamber (S): Rûme Kuyusu'nu kim satın alır da müslümânlara karşılıksız hediye ederse, onun için cennet va'd edilmiştir' buyurdu.Bunun üzerine Osmân onu satın almış(ve vakıf yapmış)tır .Buhari,Musakaat:2



Osman ve Abdurrahman bin Avf:

Umer ibnu'l-Hattâb'ın kendisinden sonra halifelik işini kendilerine havale ettiği kimseler toplanıp aralarında halifeliği kendisine verip akdedecekleri kimse hakkında istişare ettiler. O zaman Abdurrahmân ibn Avf, o topluluğa şöyle dedi :
— Ben bu hilâfet işi üzerine sizlerle çekişecek değilim. (Çünkü benim buna rağbetim yoktur.) Lâkin eğer isterseniz, ben sizin içiniz­den size, birinizi seçeyim! dedi.
Bu teklif üzerine o topluluk bu tercîhi Abdurrahmân ibn Avf'a bıraktılar. Onlar kendilerinden birini tercîh etme işlerini Abdurrahmân'a havale edince insanlar Abdurrahmân üzerine meylettiler, hat­tâ ben insanlardan hiçbir kimseyi o topluluğa tâbi' olur ve onun izine basar görmüyordum (yânî insanları topluluktan yüz çevirip onların ar­dından yürümezler görüyordum). İnsanlar Abdurrahmân üzerine mey­lettiler. Çünkü onlar bu geceler içinde halifelik işi üzerine istişare yapıyorlardı. Nihayet sabahlayıp da Usmân ibn Affân'a bey'at yap­tığımız gece olunca, Misver ibn Mahrame şöyle dedi: Geceden bir ta­ife geçtikten sonra Abdurrahmân ibn Avf gelip benim kapımı çaldı. Bunun üzerine ben uykumdan uyandım. O bana:
— Ben seni uyumuş görüyorum. Allah'a yemîn ederim ki, benim bu üç geceden beri gözüme büyük bir uyku girmedi. Haydi yürü de ez-Zubeyr ibnu'l-Avvâm'ı,  Ebî Vakkas'ı çağır! dedi.
Bunun üzerine ben de onun için bu iki sahâbîyi çağırdım.
Abdurrahmân o ikisiyle gizli konuşup istişare etti. Sonra Abdur­rahmân ibn Avf beni tekrar çağırdı da:
— Bana Alî ibn Ebî Tâlib'i çağır! dedi.
Ben Alî'yi de onun yanına çağırdım. Alî geldi. Abdurrahmân ibn Avf, tâ gece yarısına kadar Alî ile gizli olarak konuştu. Sonra Alî ibn Ebî Tâlib, onun yanından kendisine tevliyet verilmesi arzusu ile kalkıp gitti. Abdurrahmân ibn Avf da Alî tarafından fitneye yönelik bir muhalefet işi meydana gelmesinden endîşe edip durmuştur.
Sonra Abdurrahmân:
— Bana Usmân'ı çağır! dedi.
Ben Usmân'ı da çağırdım. Abdurrahmân onunla da tâ müezzin sa­bah ezam ile aralarını ayırıncaya kadar gizli gizli konuştu. Nihayet insanlara sabah namazını kıldırdığı zaman, bu şûra topluluğu min­berin yanında toplandılar. Abdurrahmân Muhacirler'den ve Ensâr'dan hazır bulunan kimselere haber gönderip çağırttı. Ordu kuman­danlarına da haber gönderip çağırttı. Bunların hepsi o yıl Umer'le beraber Mekke'ye gelip buluşmuş ve beraber hacc yapmışlardı (ve Me­dine'ye de beraber dönmüşlerdi).
Bunlar toplandıkları zaman Abdurrahmân (minber üzerinde otu­rup) şehâdet kelimelerini söyledi. Bundan sonra "Amma ba'du" di­yerek, şunları söyledi:
— Yâ Alî! Ben insanların bu işteki tercihlerine iyice bakıp araş­tırdım da insanların Usmân'dan sapmalarım görmedim (yânı insan­lar Usmân'ı halifelik işinde başkaları üzerine tercih ediyorlar gördüm). Onun için sen (benim Usmân'ı tercih etmemden dolayı) sakın kendi nefsin üzerinde bir kötüleme yolu tutma! dedi.
Abdurrahmân, Usmân'a hitâb ederek de:
— Yâ Usmân! Ben sana Allah'ın sünneti, Rasûlü'nün sünneti ve Rasûlü'nden sonra geçen iki halîfesinin sünneti üzere bey'at edi­yorum! dedi.
Ve bu konuşmanın ardından Abdurrahmân, Usmân'a bey'at etti. Ardından bütün insanlar; Muhacirler, Ensâr, ordu kumandanları ve bütün müslümânlar da Usmân'a bey'at ettiler.Buhari,Hükümler:43






Ubeyde bin Cerrah:
Her peygamber ümmetinin güvendiği emin bir kimsesi vardır. Ey Muhammed Ümmeti, bizim eminimiz de hâsseten Ebû Ubeyde ibnu'l-Cerrâh'tır.Buhari,sahabelerin faziletleri:22



Necrânlı (hırıstiyanların) bu iki başkanı Rasûlullah'a gel­diler de:
— Biz (Hristiyan kalacağız). Senin bizden istediğin vergiyi sana vereceğiz. Sin bizim beraberimizde emniyetli bir kimseyi Necrân'a gön­der. Beraberimizde göndereceğin kimse, muhakkak emîn bir kimse olsun, dediler.
Rasûlullah da:
— "And olsun ki, ben sizin beraberinizde hakkıyle emniyetli olan bir kimse göndereceğim" buyurdu.
Rasûlullah'ın bu sözünden dolayı (bu emîn kişi kim olacak di­ye) dikkat edip beklediler. Rasûlullah:
— "Kalk yâ Ebâ Ubeydete'bne'l-Cerrâh!" buyurdu. Ebû Ubeyde ayağa kalkınca Rasûlullah:
— "İşte bu zât, bu ümmetin eminidir" buyurdu .Buhari,Megazi:74





Zubeyr ibnu'I Avvâm:   

Şübhesiz her peygambe­rin havarisi vardır. Ve şübhesiz benim havarim de ez-Zubeyr ibnu'l Avvâm'dır.Buhari,sahabelerin faziletleri:13


Zubeyr arkasında altın para ve gümüş para bırakmadı; o yalnız bâzı arazîler bıraktı. Gâbe mevki­indeki büyük arazî, Medine'de onbir ev, Basra'da iki ev, Kûfe'de bir ev, Mısır'da bir ev bunlardandır...
Zubeyr, Gâbe'deki arazîyi yüzyetmiş bine satın al­mış idi. Oğlu Abdullah ise bu arazîyi satmak için bir milyon altıyüz-bin kıymet ta'yîn etti...Bu parayla borçlarını ödedi.
Zubeyr öldüğü zaman arkasında dört karısı vardi. Abdullah'a vasiyet edilen üçte biri kaldı da her bir kadına (sekizde bir hisse olarak) bir milyon ikiyüzbin isabet etti. Buna göre Zubeyr'in (vasiyet, mîrâs ve borçlarını içine alan) malı elli milyon ikiyüzbindir Buhari,Humus:13




Zeyd bin harise ve oğlu Usama bin Zeyd:
Peygamber, bir fırka mücâhid hazırladı da başlarına Usâme ibn Zeyd'i emîr (yânî ku­mandan) ta'yîn edip sefere gönderdi. Bâzı kimseler Usâme'nin emîr-liği hakkında i'tirâz ve dedikodu ettiler. Bunun üzerine Peygamber:
— "Siz şimdi Usâme'nin kumandanlığını kötülüyorsunuz. Siz bundan önce onun babasının kumandanlığı hususunda da kötüleme yapmıştınız. Allah hakkı için Zeyd kumandanlığa nasıl tamâmiyle lâ-yıksa ve o, bana insanların en sevimlilerinden biriyse, hiç şübhesiz şu Usâme de babasından sonra bana insanların en sevimlilerindendir" buyurdu.Buhari,sahabelerin faziletleri:17


Ra­sûlullah son hastalık döneminde (S) Rumlar üzerine göndermek için bir ordu hazırladı ve ba­şına da Usâme ibn Zeyd'i emîr ta'yîn etti. İnsanlar, Usâme'nin emirliği hakkında kötüleme yaptılar. Bunun üzerine Rasûlullah ayağa kalkıp bir hutbe yaparak: "Eğer sizler şimdi Usâme'nin kumandanlığına kö­tüleme yapıyorsanız, sîz bundan önce onun babasının kumandanlı­ğına dil uzatmıştınız. Allah'a yemîn ederim ki, Zeyd kumandanlığa nasıl lâyık idiyse ve o bana insanların en sevimlilerinden biri idiyse, hiç şübhesiz şu Usâme da babasından sonra bana insanların en sevimlilerindendir" buyurdu .Buhari,Megazi:89




Mahzûmoğulları'nda (Fâtıma adlı) bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kureyş:
— Bu kadının affı hakkında Peygamber'le kim konuşabilir? de­diler.
Ve hiç kimse Peygamber'e söylemeye cesaret edemedi. Nihayet Usâme ibn Zeyd Peygamber'e söyledi. ....Buhari,sahabelerin faziletleri:18
Not: devamı için bknz: adalet



Diğer sahabeden:
Bir kimse Peygamber(S)'e, alış­verişlerde kendisinin dâima aldatıldığım zikretti. Bunun üzerine Pey­gamber de ona:
— "Sen de birşey almak istediğinde, (İslâm Dîni'nde) aldatmak yoktur, de!" buyurdu. Buhari,Hileler:7 Not: Hadisten peygamber döneminde bile müslümanların İslama tam olarak uymadıkları anlaşılıyor.



Beytul maldan pay isteyen sahabe:
Ben Peygamber(S)'in yanında idim. O sırada Temîm oğullan'ndan bir topluluk geldi. Peygamber onlara:
— "Müjdeyi kabul edin ey Temîm oğulları!" buyurdu. Onlar:


— Sen bizi (daha önce)müjdeledin. Şimdi bize (Beytu'I-mâl'den dünyalık da) ver! dediler.Buhari, Tevhid:22






KADIN SAHABE:




Fatıma:
Âişe (R) tahdîs edip şöyle dedi: Peygamber'in (vefatı hastalığında) bütün kadınları toplu olarak yanında bulunuyorduk. Bizden hiçbir kadın ayrı bırakılmış değildi. Fâtıma aleyhi's-selam yürüyerek bize doğru yönelip geldi: Allah'a yemîn ederim ki, Fâtıma'nın yürüyüşü Rasü-lullah'ın yürüyüşünden farklı olmazdı (tıpkı O'nun yürüyüşüne ben­zerdi). Rasûlullah, Fâtıma'nın gelişini görünce, onu:
— "Merhaba kızım" diye hoşgeldin sözüyle karşıladı. Sonra Fâtıma'yı sağ yanına yâhud sol tarafına oturttu. Sonra ona gizlice birşey söyledi. Bunun üzerine Fâtıma şiddetli bir ağlayış­la ağladı. Rasûlullah onun hüznünü görünce, ona ikinci defa gizlice birşey daha söyledi. Bunun üzerine Fâtıma gülmeye başladı. Kadın­ları arasından ben, Fâtıma'ya hitaben:
— Rasûlullah biz kadınlar arasından yalnız sana gizli birşey tahsis etti. Sonra sen ağlamağa başladın! dedim.Rasûlullah kalkınca ben Fâtıma'ya:
— Rasûlullah'm sana gizlice söylediği şey ne idi? diye sordum. Fâtıma:
— Ben, Rasûlullah'm karşısında O'nun gizlice söylediği sırrını ifşa edip yayacak değilim, dedi.Rasûlullah vefat ettiği zaman, yine ben Fâtıma'ya hitaben:
— Senin üzerinde bulunan analık hakkım sebebiyle senden ye­mîn ederek istiyorum ki, muhakkak bana o sırrı haber vereceksin! dedim.Fâtıma:
— Şimdi evet, dedi ve o sırrı haber verip şöyle söyledi:
— Rasûlullah, birinci defasında bana gizlice söylediği zaman: "Cibril her sene bir defa bütün Kur'ân 'ı kendisiyle mukaabele eder olduğunu" (söyleyip) "Bu sene Cibril Kur'ân 'ı benimle iki kerre mu­kaabele etti. Bunu da ecelin yaklaşmış olmasından başka birşey gör­müyorum. Sen Allah'a ittikaa et ve sabret. Çünkü ben senin için ne güzel bir öncüyüm!" diye haber verdi. Bunun üzerine ben o gördü­ğün ağlayışla ağladım, dedi.Fâtıma devamla dedi ki:
— Rasûlullah, bu sözü üzerine benim sabırsızlanıp üzüldüğümü görünce de ikinci defa bana gizlice birşey daha söyledi ve:
— "Yâ Fâtıma! Sen mü'min kadınlarının seyyidesi olmandan razı olmuyor musun -yâhud: Bu ümmetin kadınlarının seyyidesi ol­mandan razı olmaz mısın-?" buyurdu.Buhari,İzin:44


Fâtıma cennet ehli kadınlarının seyyidesidir. Buhari,sahabelerin faziletleri:12

Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) ölüm sebebi olan hastalığı sırasında Fâtıma aleyhâ's-selamı yanına çağırdı ve ona gizli bir şey söyledi. Fâtıma ağladı. Sonra bir daha çağırıp yine gizli birşey söyledi. Bu defa da Fâtıma güldü. Biz bu ağlamanın ve gül­menin sebebini sorduk. Fâtıma:
— Peygamber bana vefat sebebi olan bu hastalığı sonunda ru­hunun Allah canibine alınacağını söyledi. Bunun üzerine ağladım. Son­ra bana ev halkından kendisine ilk ulaşanı olacağımı gizlice söyleyip haber verdi. Buna da güldüm! dedi.Buhari,Megazi:85


Ummu Haram:
Rasûlullah (S) Kubâ'ya gittiği zamanlarda teyzem Ümmü Haram bintu Milhân'ın yanına girerdi, o da kendisine yemek ikram ederdi...(Peygamber Deniz savaşından bahsetti)...
— Beni de onlardan kılması için Allah'a duâ ediver! dedi.
Not: Savaş 28. yılda Hz. Usmân'm halifeliği zamanında, Muâviye'nin Şâm Vâlîliği sırasında, onun kumandasında yapıldı. Ümmü Haram deniz gazasına katılmak üzere gemiye bindi. Denizden karaya çıktığı zaman bindiği hayvanından düştü de şehîd oldu .orada defnedilmiş, türbesi hâlen güney Kıbrıs'ta, Larnaka'da mevcûd olup ziyaret edilmekte.







Ummu Eymen :( Usâme ibn Zeyd'in anası )
Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Ensâr'dan olan ki­şiler bâzı hurma ağaçların mahsûlünü Peygamber'e (ve Muhâcirler'e) tahsis ediyorlardı. Bu uygulama Kurayza ve en-Nadîr'i fethedinceye kadar sürdü. (Muhacirler oradan pay alıp ona ihtiyâçları kalmayın­ca, Peygamber âriyeten verdikleri hurma ağaçlarını sâhibleri olan En­sâr'a geri veriyordu.) Benim ailem de bana Peygamber'e gitmemi ve O'ndan vaktiyle Peygamber'e vermiş oldukları hurmaları yâhud bir kısmını geri istememi emrettiler. Peygamber ise bizim vaktiyle ken­disine âriyeten verdiğimiz hurma ağaçlarını Ümmü Eymen'e vermiş idi. Peygamber o hurma ağaçlarını bana verdi. Tam bu sırada Üm­mü Eymen elbiseyi boynuna dolayarak geldi de (hurmaların mülki­yetinin kendisine verilmiş olduğunu sanarak):
— Olmaz! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ede­rim ki, Peygamber onları bana vermişken size geri vermez! demeye başladı.
Yâhud Ümmü Eymen bunun gibi bir söz söylemeye başladı. Peygamber de ona:
— "Benim şu malım onun yerine senin olsun" diyordu. Ümmü Eymen de yine Enes'e:
— Olmaz vallahi (onu size vermeyiz)! diyordu.
Nihayet Peygamber, Ümmü Eymen'e -râvî Süleyman ibn Tar-hân: Enes'in şöyle dediğini sanıyorum demiştir:- onun on mislini verdi -yâhud Enes buna benzer söyledi-. (Bunun üzerine Ümmü Eymen razı oldu ve gönlü hoşlandı.). Buhari,Megazi:32


Esma binti Umeys:(Caferi Tayyar'ın eşi )
Habeşistan'a hicreti ve Hayber sonunda Medine'ye dönüşleri ve ganimetten pay alışları ve Habeşistan'a hicret edenlerin Medine'ye hicret edenlerden üstün oldukları.Buhari,Megazi:40
Not: Ca'­fer şehîd edilince onu Ebû Bekr zevce edindi. Esma ona Muhammed ibn Ebî Bekr'i doğurdu. Sonra Ebû Bekr ölünce, Esmâ'yı Alî ibn Ebî Tâlib zevceliğe aldı. Esma, Alî'ye de Yahya ibn Alî ibn Ebî Tâlib'i doğurdu.






SAĞLIK   ve TEMİZLİK

Sağlığın önemi:
Allah, indirdiği derde muhakkak şifâsını da indirmiştir.Buhari, Tıp:1

Şifâ üç şeydedir: Bal şerbeti içmekte, kan alma âleti vurmakta, ateşle dağlamakta. Fakat ben üm­metimi (son bir ihtiyâç olmadıkça) ateşle dağlamaktan nehyederim" demiştir.Buhari, Tıp:3

Sağlık ve boş vakit, insanlardan pekçoğunun bunlardan faydalanmak hususunda aldandıkları iki büyük ni'mettir.Buhari,Rikak:1


Nazar haktır:
Göz değmesi haktır, sabittir.Buhari, Tıp:36

Âişe (R): Rasülullah (S) bana, göz değ­mesine okunmasını emretti -yâhud (mutlak olarak) emretti-, demiş­tir.Buhari, Tıp:35

Peygamber (S), zevcesi Ümmü Seleme'nin evinde, yü­zünde sarılık eseri bulunan bir kız çocuğu gördü de: "Bu kız çocuğu­na rukye 8dua okuma) tedavisi yapınız! Çünkü bunda nazar değmesi vardır" bu­yurdu.Buhari, Tıp:35




Sünnet olmak (hıtan):

Fıtrat hasletleri beştir: Sünnet olmak, avret yerlerini tıraş için ustura kullanmak, koltuk altı kıllarını gidermek, bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek.Buhari,izin:51

İbrâhîm aleyhi's-selâm seksen ya­şından sonra keserle sünnet oldu.Buhari,izin:51


İbn Abbâs'a:
— Peygamber (S) vefat ettiği zaman sen kim gibi idin? diye so­ruldu.
İbn Abbâs:
— Ben Peygamber'in kabzolunduğu günlerde sünnet edilmiştim. İnsanlar çocuklarını bulûğ çağına erişmelerine kadar sünnet ettirmez­lerdi, dedi.Buhari,izin:51


Kan aldırmak:
Bknz: oruçluyken kan aldırmak

Cüzzam bulaşıcıdır:
Cüzamlıdan, arsiandan kaçar gibi kaç!Buhari, Tıp:19


Humma cehennemin kaynaması gibidir:
Humma hara­reti cehennemin kaynamasındandır. Sizler o harareti su ile serinleti­niz! Buhari, Tıp:28



Yara üzerini kül ile dağlama tedavisi :
Rasûlullah(S)'ın başı üzerindeki miğfer kırılıp da yüzü kanlandığı ve rabâiyye dişleri kırıldığı zaman Alî (R) kalkanı içinde su getiriyordu. Fâtima da gelip Rasûlullah'ın yüzündeki kanı yıkıyordu. Fâtıma aleyhi's-selâm, kanın suya gâlib gelmekte olduğunu görünce, bir hasır parça­sına gitti, ve onu yaktı da külünü Rasûlullah'ın yarası üzerine yapış­tırdı. Böylece kan kesildi. Buhari, Tıp:27


Yılan ve akrep sokmasında dua tavsiyesi:
Âişe (R): Peygamber (S) her zehirli hayvanın zehirinden rukye tedâvîsi yapmak hususunda ruhsat verdi.Buhari, Tıp:37
Not:     Bu tamamlayıcı tedavi olarak  alınabilir.Peygamberin diğer hastalıklar için öncelikle ilaç kullanmayı tavsiye etmesi ilaç ve dua birlikteliğini öne çıkarıyor.
Bknz: Yiyecek içecekler


Karantina uygulaması: 
Sizler bir yerde tâûn hastalığı çıktığını işittiğiniz zaman, o tâûnlu yere girmeyiniz. Tâûn sizin bulunduğunuz yerde meydana gelirse, sakın sizler oradan dışarı çıkmayınız.Buhari, Tıp:30




Vücud temizliği:
Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah'm sahâbîleri kendi işlerinin işçileri idiler (Bizzat çalışırlar, terlerler, namaza gelirlerdi). Bu sebeble vücûdlarında ağır kokular olur idi. (Rasûlullah tarafın­dan) kendilerine "Keski yıkansaydınız!" denilirdi .Alım-Satım:23


Dişlerini temizle:
Üm­metime -(diğer rivayete göre) yâhud insanlara- meşakkat vermem endîşesi olmayaydı, kendilerine her namaz kılarken misvak kullanma­larını emrederdim.Buhari,cuma:8

İdrar yaparken insanlardan ve pislikten sakın:
Rasûlullah (S) iki kabir üzerine uğradı da:
— "Bunlara azâb olunmaktadırlar. Hem de azâb olunmaları bü­yük bir şey için değildir. Şu kabrin sahibine gelince, o, sidiğim ya­parken insanlardan perdelenmezdi. Şunun sahibi ise koğuculuk ederdi" buyurdu.
Sonra yaş bir hurma çubuğu istedi, onu iki parçaya ayırdı, biri­ni şu kabrin üstüne, birini de şu kabrin üstüne dikti. Sonra:
— "Bunlar kurumayıp taze kaldıkça, onlardan azâbların ha­fifletilmesi ümid edilir" buyurdu.Buhari,edep:46

Haftada bir yıkan:
Her yedi günde bir gün(cuma günü) , her müslümân üzerine gusledip başını ve bedenini yıkamak vazifesi var­dır:Buhari,enbiya:56


Genel vücüt temizliği :Fıtrat beştir ; Hitan, yânı çocukları sünnet etmek, avret yerindeki kılları gi­dermek için ustura tutunmak, koltuk altlarının kıllarını gidermek, tırnakları kesmek ve bıyığı kırkmak.Buhari,giyim-kuşam:63


Etek altı temizliği:
(Gazve dönüşü askerlerine hitaben)Kocasından ayrı kalmış kadının ustura tutunup temizlenmesi ve dağınık saçlarını temizleyip taraması için yavaş hareket edin de, evlerinize geceleyin, yânı yatsı vaktinde girin.Buhari,Nikah:10

Sağ elini kullanma:
Biriniz işediği zaman sakın zekerini sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle temizlenmesin ve su kabının içine nefes hohlamasın.Buhari, Temizlik :20


Hayvan Dışkısı İle İstincâ Edilmez
Peygamber (S) halâya gitti ve bana kendisine üç taş getirmemi emreyledi. Ben iki taş buldum. Üçüncü taşı aradım, fakat onu bulamadım. Bunun için bir de hay­van dışkısı alıp bunları Peygamber'e getirdim. Peygamber iki taşı al­dı, hayvan dışkısını attı da: "Bu, pistir" buyurdu.Buhari, Temizlik :22


Temizlikte ve abdestte taş ve suyun kullanımı:
İçinizden biri abdest alacak olduğu zaman burnuna su versin, son­ra çıkarsın. Her kim taş ile silinirse, sayısını tek yapsın. İçinizden bi­ri uykusundan uyandığı zaman elini abdest suyu içine sokmadan evvel yıkasın. Çünkü hiçbiriniz (uykusunda) elinin geceyi nerede geçirdiği­ni bilemez.Buhari, Temizlik :27

Meninin temizliği:
Âişe (R) şöyle demiştir: Ben, Peygamber'in elbisesin­den cenabet izini yıkardım da O, elbisesinde yer yer su ıslakları oldu­ğu hâlde namaza çıkardı .Buhari, Temizlik 69




Mescide işeyen bedevi:
Ebû Hureyre şöyle demiştir: Bede­vinin biri dikilip mescidin içinde işedi. Oradaki insanlar bedevîye doğru bağırıştılar. Peygamber (S) onlara "Onu serbest bırakın... Sonra sidi­ğinin üzerine dolu bir kova yâhud büyük bir kova su dökünüz. Çün­kü sizler ancak kolaylaştırıcılar olarak göndehldiniz, güçlük yapıcılar olarak gönderilmediniz" buyurdu. Buhari, Temizlik :62


Peygamberin üzerine işeyen bebek:
Âişe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah'a küçük bir çocuk getirildi. Çocuk O'nun elbisesinin üzerine işedi. Rasûlullah hemen su istedi de onu sidiğin üzerine döktü.Buhari, Temizlik :63





Yiyeceklerin faydaları:
Not: Bazı yiyeceklerin sağlık için faydaları için bknz: yiyecek içecek





SANAT

Resim:
Mü'minlerin anası Âişe (R) şöyle haber vermiştir: Ken­disi, üstünde bir takım resimler bulunan küçük bir yastık, bir şilte satın almıştı. Rasûlullah (S) bunu görünce kapının önünde dikeldi de içeriye girmedi. (Âişe dedi ki:) Bu sırada ben O'nun yüzündeki istemezliği sezip tanıdım. Ve:
— Yâ Rasûlallah! Ben Allah'a ve Rasûlü'ne tevbe ederim. Ben ne günâhı işledim ki? dedim.
Rasûlullah:
— "Şu yastığın hâli nedir?" buyurdu. Ben:
— Ben onu Sen üzerinde oturasın ve yaslanasın diye, Senin için satın aldım, dedim.
Rasûlullah:
— "Bu suretlerin sahihleri kıyamet gününde muhakkak azab edi­lirler. Ve bu kimselere: Sûret verdiğiniz bu mahlûkları diriltiniz, de­nilir", Ve yine Rasûlullah: "İçinde suretler bulunan eve melekler girmez" buyurdu. Buhari,Alım-Satım:40
Not: Buhari,Nikah:77'de aynı hadis hayvan resimleri için söylenmiştir.


Âişe (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) yanıma girdi. Evde üzerinde suretler bulunan bir perde vardı. Peygamber onu gö­rünce yüzünün rengi değişti. Sonra o perdeyi uzanıp aldı ve onu yırt­tı.
Âişe: Peygamber:
— "Kıyamet günü azabın en şiddetli olanlarından bir nev'i işte bu resimleri yapan kimselerdir" buyurdu, dedi.Buhari,edep:75


İbn Abbâs (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) -Mekke fethi günü- Beyt'e, yânî Ka'be'ye girdi ve Ka'be'nin içinde İbrâhîm ile Meryem'in resimlerini buldu da: "Dikkat edin, bu Kureyş'e ne oluyor? Muhakkak ki onlar, içinde suret bulunan bir eve meleklerin girmeyeceğini işitmişlerdir. Şu İbrâhîm (elinde fal oklarıyle) sûretlendirilmiş! İbrâhîm 'in bunlarla kısmet araması nasıl olur (o bundan masûmdur)" buyurdu.Buhari,enbiya:11



Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir;
— Cibril, Peygamber'le buluşma va'detmiş de Peygamber'e gel­meyi geciktirmişti. Hattâ bu gecikme Peygamber'e ağır gelince evin­den dışarı çıkmıştı. Bu sırada Cibril'e kavuştu da gecikmesinden dolayı öfkelendiğini ona söyledi. Bunun üzerine Cibrîl de Peygamber'e: "Biz melekler, içinde suret ve köpek bulunan eve girmeyiz" dedi.Buhari,Giyim-Kuşam:94


Resim Yapmak:
Saîd ibnu Ebi'l-Hasen şöyle dedi: Ben İbn Abbâs'ın yanında idim. Ona bir kimse geldi ve:
— Yâ İbni Abbâs! Ben öyle bir insanım ki, benim, maişetim an­cak elimin san'atından ibarettir. Ben şu resimleri yaparım (bunların gelirleriyle geçinirim), dedi.
İbn Abbâs:
— Ben sana başka değil, yalnız Rasûlullah'tan işittiğim bir ha­dîsi söyleyeceğim: Rasûlullah (S) şöyle buyuruyordu: "Her kim bir suret yaparsa, şübhesiz Allah o kimseyi yaptığı surete can üfleyinceye kadar azâb edecektir. Hâlbuki sureti resmeden o kişi, yaptığı sûrete ebediyyen rûh üfleyip veremiyecektir".
ibn Abbâs'ın bu cevâbı üzerine o ressam kişi şiddetli bir hışıltı ile har har soludu, benzi sarardı. İbn Abbâs (ona acıyarak):
— Vayh sana yazıklar oldu. San'atım muhakkak işlemek zaru­retinde isen sana şu ağaç ve kendisinde rûh olmayan her şeyi tasvir etmeni tavsiye ederim, dedi Buhari,Alım-Satım:104


Biz Mesrûk'la beraber Yesâr ibn Numeyr'in evinde idik. Mesrûk evin sofasında birtakım tim­sâller (hayvan resimleri) gördü de: Ben Abdullah ibn Mes'ûd'dan işit­tim, şöyle dedi:
— Ben Peygamber (S)'den işittim: "Şübhesiz kıyamet gününde Allah katında insanların en şiddetli azâblıları suret yapanlardır.Onlara: Haydi, yaptığınız suretlere can veriniz! denir " buyuruyordu, .Buhari,Giyim-Kuşam:89


Şiir:
Şiirden bir kısmı, şübhesiz hikmettir.Buhari,edep:90

Peygamber (S) Hassan ibn Sâbit'e hitaben: "Sen de müşrikleri hicvedip kötüle! Yâhud onların hicivlerine karşılık ver, Cibril de seninle beraberdir" buyurmuştur. Buhari,edep:91

Mescidde şiir :
Hassan (mescidde şiir inşadının cevazı hususunda) Ebû Hureyre'yi şâhid tutarak:
— Allah aşkına söyle! Rasûlullah'ın "Yâ Hassan! Rasûlullah'-tan yana (Kureyş kâfirlerine) cevâb ver! Allah'ım! Onu (yânî Has-sân'ı) Rûhu'l-Kuds ile te'yîd et!" dediğini işittin mi? dedi.
Ebû Hureyre de:
— Evet işittim! diye cevâb verdi.Buhari,edep:91

Allahtan, ibadetten alıkoyan,boş şiir:
Birinizin içinin irinle dolması, muhak­kak ki şiirle dolmasından hayırlıdır.Buhari,edep:92


Şarkıcı kadın:
Âişe(R)'den şöyle tahdîs etmiştir: Bir ramazân bay­ramı yâhud kurbân bayramı günü Peygamber (S) Âişe'nin yanında iken ve Âişe'nin yanında da Ensâr'ın Buâs günü hiciv olarak, birbir­lerine karşı atışıp söyledikleri şiirlerini tegannî edip okuyan iki şarkı­cı kız varken, içeriye Ebû Bekr girmiş. Bu şarkıları için iki kerre:
— (Peygamber'in yanında) şeytân mızmârı mı? diye çıkıştı. Bunun üzerine Peygamber:
— "Yâ Ebâ Bekr, onlara ilişme! Her kavmin bir bayramı var­dır, şübhesiz bizim bayramımız da işte bu gündür" buyurdu.Buhari, ensarın menkıbeleri:45





SEVGİ:


Allah sevdiği kulu insanlara da sevdirir:

Allah Tebâreke ve Taâlâ bir kulu sevdiği zaman Cibril'e:
— Allah fulân kulu sevmiştir, onu sen de sev! diye nida eder. Cibril de o kulu sever. Sonra Cibril gök halkına:
— Allah fulân kulu sevmiştir, sizler de onu sevin! diye nida eder. Gök ahâlîsi de o kulu severler. Ve Yer ahâlîsi arasında da o kimse için (gönüllerine) bir kabul konulur"Buhari, Tevhid:34


SEFERİLİK :

Peygamber (S) Mekke'de ondokuz gün (dört rek'atli namazları) iki rek'at kılarak ikaamet etti... Biz (sefer ettiğimizde bir yerde) ondokuz gün kalırsak namazları kısaltır, daha ziyâde kalırsak namazları tam kılardık, demiştir. Buhari,Megazi:54



SİHİR - BÜYÜ
Âişe (R) şöyle demiştir: Birtakım insanlar Rasülullah'a kâhinlerden (onların gaybı bilme iddialarından) sordular. Rasûlullah (S), bu soranlara:
— "Onlar(m bu ğayb ilmi hakkındaki sözleri) hiçbirşey değildir" buyurdu.
Sahâbîler:
— Yâ Rasûlallah! Onlar bâzı vakitler gaybdan birşey söylüyor­lar da bu şey bir hakk oluyor? dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah:
— "Bu haktan bir kelimedir ki, cinnîler onu (melekler birbirle­rine söylerlerken kulak hırsızhğıyle) kaparlar da, artık onu tavuğun bağırıp çağırması gibi kendi kâhin dostlarının kulakları içine yüksek sesle söyler dururlar ve o (vahiyden çaldıkları) bir tek hakk kelime­nin içine yüzden fazla yalan karıştırırlar" buyurdu.Buhari,edep:117


Sabahleyin yedi tane acve hur­ması yiyen kimseye, bu gün içinde zehir de, sihir de zarar vermez.Buhari, Tıp:52




Bknz: Peygambere yapılan sihir

SİLAH:

Hasen Basrî : Müslümanlar, bir düşman saldırısından korkuları olmadıkça, bayram günü silâh taşımaktan nehyolunmuşlardır, demiştir. Buhari,Namaz:İki bayram:9






SORU SORMAK:

Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayınız. Eğer Kur'ân indirilirken onları sorarsanız, size açıklanır.Maide:101
Not:  Bu ayetin "benim babam kimdir" diye soran kişi için indirildiği Buhari,İltisam:3'te yazılıdır.


...Allah sizler için dedikoduyu, çok so­ru sormayı ve mal zayi' etmeyi kerîh gördü.Buhari,edep:6

Sizler, sizi bırakıp teklif etmediğim hususlarda beni kendi hâli­me bırakınız! Sizden evvelki ümmetler ancak çok suâl sormaları ve peygamberlerine karşı ihtilâfları sebebiyle helak olmuşlardır. Ben siz­leri birşeyden nehyettiğim zaman, ondan sakınınız. Sizlere birşey em­rettiğim zaman da emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiği kadar onu yerine getiriniz!.Buhari,İltisam:2



SORUMLULUK:
Her birerleriniz çobandır ve her birerleriniz elinin alttndakinden sorumludur. Devlet adamları birer çobandır ve elinin altındakileri lâyıkıyle muhafaza etmekten sorumludur. Erkek, aile­sinde bir çobandır ve o da eli alttndakilerden sorumludur. Kadın da, kocasının evinde bir çobandır ve eli altındakilerden sorumludur. Hizmetçi de efendisinin malında bir çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur.Buhari,cuma:11






ŞEHİD:
"Şehîdler beşdir .Tâûn'dan ölen; karın hastalığından(Hamile) ölen; suda boğulan; yıkık altında kalıp ölen; bir de Allah yolunda şehîd olan, yânı öldürülen"Buhari,cihad;30Namaz:Ezan:32



Ebû Mûsâ (R) şöyle demiştir: Bir adam Peygamber(S)'e geldi de:
— Kimi adam hanüyyet için (yânî şerefini korumak için) mukaatele eder, kimisi yiğitlik derecesi için mukaatele eder, kimisi de gös­teriş için mukaatele eder. Şu hâlde bunların hangisinin mukaatelesi Allah yolundadır? diye sordu.
Rasûlullah (S):
— "Her kim Allah'ın kelimesi (yânî Tevhîd kelimesi) daha yüce olsun diye kıtal ederse, işte onunkisi Allah yolundadır" buyurdu. Buhari, Tevhid:24


Şübhesiz Tâûn öyle bir azâbdır ki, Allah onu dileyeceği kimseler üzerine gönderir. Neticede Allah tâûnu mü'minler için bir rahmet (vesilesi, kâfirler için de bir azâb) kılmıştır. Bir yerde tâûn meydana çıkar da orada bulunan her­hangi bir kul -sabrederek, sevâb umarak ve bu tâûn yalnız Allah 'in takdir edip yazdığı kimselere isabet eder olduğunu bilir ve bu kanâa­ti besleyerek- bulunduğu beldede eğlenirse, muhakkak Allah ona şehîd ecrine benzer sevâb takdir buyurur.Buhari, Tıp:31


Malı(nı muhafaza) uğrunda öldürülen kimse şehîddir.Buhari, Zulümler:33





TAKİYYE:
Kalbi îmân üzere mutmain olduğu hâlde ikraha (İnsanın İstemediği Şeye Zorlanması ) uğratılanlar müstesna olmak üzere, kim îmânından sonra Allah'ı tanımaz, fakat küfre göğüs açarsa, işte Allah'ın gazabı o gibilerin basınadır. Onların hakkı, en büyük bir azâbdır" (en-Nahl: 106)

"Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişi bulunmuş­tur ki, müşrikler tarafından yakalanır, onun için yerde bir çukur ka­zılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere geti­rilir, onun başı üzerine konulurdu da başı iki kısma ayrılırdı. (Bir baş­kasına da) demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri tara­nırdı da, bu işkenceler o mü'mini dîninden çevirmezdi.Buhari,ikrah:1

el-Hasen el-Basrî: "Takıyye" (zarar korkusuyla i'tikaad etmekte olduğu şeyin zıddını açıklama) kıyamet gününe kadar sabittir, demiştir.Buhari,ikrah:giriş
Not: Bu konuda takiyyeye ruhsat verilmiştir,fakat bu hususta azîmet ile amel etmek ef-daldir.




TECRÜBE
 "(Akıllı ve kâmil) mü'min bir yılan deliğinden iki kerre ısırılıp sokulmaz.Buhari,edep:83





VESVESE
Kişi fiilen bir fenalığı yapmadıkça yâhud diliyle bir söz, söylemedikçe ümmetin ferdlerinin nefsinin konuşmalarından Allah vazgeçmiştir.(Umdetu'l-Kaarî).



YEMİN
Abdullah ibn Ebî Evfâ(R)'dan (şöyle demiştir): Bir adam çarşıda satış esnasında müslümânlardan bir kimseyi satılık mal hakkında satın almaya ikna etmek için "Bu malın bedeline, müşteri­nin vermediği bir bedel verdiğini" Allah'a yemîn ederek, malına re­vâc vermişti. Bu vak'a üzerine şu âyet(Ali İmran:77) indi:
"Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır."Buhari,Alım-Satım:40


Peygamber (S) şöyle dedi: "Allah şöyle buyurdu; Üç sınıf insan vardır ki, kıyamet gününde ben onların hasmıyımdır: Biri şu kimse ki, benim adıma ye­min edip (ahd eder de) sonra ahdini bozar. İkincisi hürr bir insanı köle diye satar da onun parasını yer. Üçüncüsü şu kimse ki, bir işçiyi ücretle tutar, onu çalıştırıp işi tam yaptırır da, onun ücretini vermez"Buhari,Alım-Satım:106

Vallahi ben eğer Allah isterse, birşeye yemîn eder de yemin ettiğim şeyden başkasını daha hayırlı görürsem, muhakkak o daha hayırlı olan işi yaparım ve yeminimi keffâretle çözerim.Buhari,Av:26
Not:
   Kendisinden deve isteyenlere Vallahi yok demesi ve ganimet develeri gelince yeminini keffaretle bozum develeri vermesi buna örnektir.Buhari,Humus:15


...Ebu bekir ,bu yemekten yemeyeceğim diye yemin ettikten sonra yeminini bozup:
— Bismillah, birinci halet (yânî öfkelenip bu gece yemeği yeme­yeceğim sözü) şeytândandır, dedi ve yemekten yedi, konuklar da ye­diler.Buhari,edep:87:88


Dikkat edin! Her kim yemîn etmek zorunda kalırsa yalnız Allah adiyle yemîn etsin (başka birşeye yemîn etmesin)" buyurdu.
Abdullah: Kureyş, babalan üstüne yemîn ederlerdi ve Peygam­ber onlara:
— "Babalarınızın üstüne yemîn etmeyiniz' buyurdu, demiş­tir.Buhari ,ensarın menkıbeleri:57


Yalan yere yemin:
Peygamber:
Bir kimse müslümân bir kimsenin malını koparmak için, yemi­ninde yalancı olarak habsedip bağlayıcı yalan bir yemîn ederse, kı­yamet gününde o kimse Allah kendisine gadablı olduğu hâlde kavuşa­caktır" buyurdu.
Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi: "Hakikat, Allah'a olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı satın alanlar; işte on­lar: Onlar için âhirette hiçbir nasîb yoktur. Allah kıyamet günü on­larla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azab vardır" (Âli imrân: 77).
Abdullah meclistekilere bu hadîsi tahdîs ederken, bu sırada mec­lise el-Eş'as ibn Kays gelmiş ve dinleyicilere:
— Bu âyet benim hakkımda ve bir kuyu hususunda kendisiyle da'vâlaştiğım bir kimse hakkında indi. Pegamber (S) bana:
— "Beyyinen var mı?" diye sordu. Ben:
— Beyyinem yoktur! dedim.' Peygamber:
— "Öyleyse o yemîn etsin!" buyurdu. Ben:
— Bu takdirde o adam (yalan yere) yemîn eder! dedim. Bunun üzerine "Hakikat Allah'a olan yeminlerine ve ahidleri­ne..." âyeti indi. Buhari,Hükümler:30,Husumetler:2



Yahudi'nin yemini kabul edildi:
(Hayberdeki kaseme olayından)
...Onlar da:
— Bizler buna yemîn edemeyiz, dediler. Rasûlullah:
— "Öyleyse Yahudiler onu öldürmediklerine dâir size yemin ederler" buyurdu.
Da'vâcılar:
— (Yâ Rasûlallah!) Onlar müslümân değillerdir (onların yemînlerine nasıl inanalım)? diye söylediler.
Bunun üzerine Rasûlullah, öldürülenin diyetini kendi yanından yüz deve olarak ödedi . Buhari,Hükümler:38