AİLE VE BİREYSEL HUKUK BUHARİ


EVLİLİK VE BOŞANMA:

ERGENLİK ÇAĞI BAŞLANGICI 15 YAŞ:

Rasûlullâh (S) Uhud günü (3. hicret yılı­nın Şevvâl'inde) ondört yaşında bulunan Abdullah ibn Umer'i göz­den geçirdi de (ben İbn Umer'e küçüktür diye harbe katılmaya) izin vermedi. Sonra Hendek günü beni gözden geçirdi. O sırada ben onbeş yaşında idim. Bu defa bana izin verdi.
Nâfi' şöyle demiştir: Ben bir kerre Halifeliği zamanında Umer ibn Abdilazîz'in yanına geldim. Bu İbn Umer hadîsini kendisine tah­dîs ettim. O bana: "Bu onbeş yaş büyükle küçük arasında bir sınır­dır. Küçük yaşın nihayeti, bulûğun başlangıcıdır" dedi. Ve bütün vilâyetlerdeki vâlîlerine onbeş yaşma ulaşanlara vazife ve maaş tahsîs etmeleri emrini yazdı.Buhari, Şahitler:29

EVLENİN:
Ey gençler züm­resi! Sizden her kim evlenmek külfetine gücü yeterse, evlensin. Nikâh külfetine gücü yetmeyen kimse de oruç tutsun. Çünkü oruç, oruç tu­tan kimse için şehveti kıran birşeydir.Buhari,Nikah:2





KARISININ KIZ KARDEŞİYLE EVLENİLMEZ:

Ümmü Habîbe şöyle demiştir: Ben:
— Yâ Rasûlallah! Ebû Sufyân'ın kızı olan kızkardeşimi kendi­ne nikâh et, dedim.
— "İyi bil ki, kızkardeşin bana halâl olmaz" buyurdu. Buhari,Nafakalar:15 




Hala ve teyzesi ile aynı anda kız ile evlenilmez:

Bir kadınla onun halası, yine böyle bir kadınla onun teyzesi birlikte ni­kâh olunmaz.Buhari,Nikah:28



EVLİLİKTE KIZIN RIZASI GEREKLİ:

Er görmedik bakire kız, kendisinden izin alınmadıkça nikâh olunmaz, dul kadın da ken­disinin açıkça emri ( izni)  alınmadıkça nikâh olunmaz" buyurmuştur.
Bunun üzerine:
— Yâ Rasûlallah! Bakire kızın izni nasıl olur? diye soruldu.
Rasûlullah:
— "Onun izni, sustuğu zamandır" buyurdu.Buhari,Hileler:11


Ca'fer oğlu'ndan olan bir kadın, velîsinin kendisini istemediği hâlde evlendireceğinden korktu da Ensâr'dan iki şeyhe; cariyenin iki oğlu Abdurrahmân ile Mucemmi' adındaki iki şeyhe, haberci gön­derip sordu. Bu iki şeyh de ona:
— Sakın (istemeden evlendirilmekten) korkma! Çünkü Ensâr'­dan Hansa bintu Hizâm'i, babası, kendisi istemediği hâlde evlendirmişti de (Hansâ'nın müracaatı üzerine) Peygamber (S) bu nikâhı redd ve ibtâl etti, dediler .Buhari,Hileler:11



Vekaleten Evliliğin geçerlilik şartları:
Buhari yorumu: Kadını İsteyen Kişi Velîye Hitaben "Beni Fulâne Kadınla Evlendir" Dediği, Velînin De "Ben Seni Şuna Ve Şuna Mukaabil O Kadınla Evlendirdim' Dediğinde; Velî, Kocaya: "Razı Oldun Mu?" Yâhud "Kabul Ettin Mi?" Diye Sormasa Da Bu Nikâh Caiz Olmuştur.Buhari,Nikah:45




BOŞANMA

Kadın hayızlı iken veya temiz olduğu halde cinsel birleşme yapıp boşama olmaz:
Abdullah ibn Umer (R) Rasûlullah zamanında karısını hayızlı hâlinde iken boşamıştı. Umer ibnu'l-Hattâb, oğlunun bu hareketinin hükmünü Rasûlullah(S)'a sorduğunda şöyle cevâb vermiştir: "Oğlun Abdullah'a em­ret de karısına geri dönsün. Sonra kadın o hayzından temizlenip tekrar hayız görünceye, sonra tekrar temizleninceye kadar onu yanında tut­sun (yânî onunla birlikte yaşasın). İkinci hayzından temizlendikten sonra dilerse o kadını yanında tutup aile hayâtını devam ettirsin ve dilerse -cinsi münâsebet yapmadan- onu boşasın. İşte kadının bu iki kirlenmesi ve temizlenmesi zamanı, kadınların boşanmaları için Al­lah'ın emrettiği iddet müddetidir.Buhari, Talak:giriş


Hayız Görmekte Olan Kadın Hayız Hâlinde Boşanırsa, Kadın Meşru' Olmayan Bu Talâk Üzerine İddet Bekletilir

İbn Umer:
— Bu (hayızlı iken boşama), benim üzerime (Peygamber tarafından) bir boşama hesâb edildi, demiştir .(Çünkü hayız hâlinde talâk, haram ve günâh olmakla beraber, muteberdir.)Buhari, Talak:1
Not:   Hayız hâlinde talâk haram ve günâh olmakla beraber mu'teberdir" hük­münde birçok âlimlerin görüş birliği vardır, buna yalnız Zahirîler, Haricîler ve Râfızîler muhalefet etmişlerdir.




Boşanan kişi başkasıyla evlenip cinsel ilişki yaşamadan eski eşine dönemez:
Peygamber'in zevcesi Âişe (R) şöyle demiştir: Rifâa el-Kurazî'nin karısı  Vehb kızı Temîme Rasûlullah'a geldi. Ben oturmakta idim. Rasûlullah'ın yanında Ebû Bekr de vardı. Kadın:
— Yâ Rasûlallah! Ben Rifâa'nın nikâhı altında idim. Rifâa beni boşamış ve boşanmamı kesinleştirmişti. Ondan sonra ben Abdurrahmân ibnu'z-Zubeyr ile evlenmiştim. Fakat hakikat şu ki, vallahi yâ Rasûlallah, Abdurrahmân'daki erkeklik âleti şu elbise saçağı gibi gev­şektir, dedi.
Kadın bunu söylerken kendi üst örtüsünden bir saçak tuttu (da gevşekliği onunla ta'rîf etti).
Âişe dedi ki: Bu sırada kapının önünde duran ve kendisine he­nüz içeriye girme izni verilmemiş olan Hâlid ibn Sa'd da kadının bu sözünü işitti.
Âişe dedi ki: İşte bu Hâlid:
— Yâ Ebâ Bekr! Rasûlullah'm huzurunda açık saçık söylemek­te olan bu kadını böyle söylemekten nehyetmelisin! dedi.
Vallahi Rasûlullah, gülümseme üzerine birşey artırmadı ve kadına:
— "Sanırım ki, sen eski kocan Rifâa'ya dönmek istiyorsun. İkinci kocan Abdurrahmân senin balcığından tatmadıkça, sen de onun bal­çığından tatmadıkça bu olamaz (ona varamazsın)" buyurdu. 
Rasûlullah'm bu kıssada söylediği hüküm, bundan sonra değiş­mez bir sünnet (yânî kaanûn) oldu.Buhari, giyim kuşam:6,edep:69; Talak:36







Boşanma adetten temizlendikten sonra:
Ken­disi hayız hâlinde bulunan karısını Peygamber zamanında boşamıştı. Babası Umer ibnu'l-Hattâb, oğlunun bu hareketini Peygamber'e zikretmiş, bundan dolayı Rasûlullah (S), İbn Umer'in bu hareketi hak­kında öfkelenmiş, sonra:
— "Abdullah karısına dönsün! Sonra temizleninceye, sonra tek­rar hayız oluncaya, sonra tekrar temizleninceye kadar onu kendi ya­nında tutsun (yânî onunla birlikte yaşasın)/ Kadın ikinci âdetinden temizlendikten sonra, kadını boşamak fikri kendisine zahir olursa, o takdirde -kadını ile cinsî münâsebet yapmaksızın- kadınını boşasın" buyurmuştur. Buhari,Hükümler:13


Şaka kelimeler ile boşanma olmaz:

Bâb: Erkek Karısına "Senden Ayrıldım" Yâhud "Seni Salıverdim" Yâhud "Sen Kocandan Boşsun" Yâhud "Uzaklaştırılansın" Yâhud Kendisiyle Talâk Kasdedilen Bir Söz Söylediği Zamân,Bu Kocanın İşi, Niyetine Göredir (Bu Sözlerle Boşamaya Niyet Etmişse Boşama Vâki' Olur, Değilse Vâki' Olmaz).Buhari, Talak:5





Zina isnadıyla boşanma:  (lanetleşme = lian)

Âsim ibn Adiyy'e geldi de:
— Bana re'yini haber ver: Bir adam karısı ile beraber bir adamı bulsa, kadının kocası o adamı öldürmeli, siz de öldürdüğü adama mukaabil onu öldürmeli misiniz?(Yoksa bu koca nasıl yapar?) Yâ Âsim, sen bu mes'eleyi benim için Rasûlullah'a soruver! dedi.
Bunun üzerine Âsim bunu Peygamber'e sordu. Peygamber de böyle soruları, hoşlanmayıp, ayıpladı. Akabinde Âsim ailesi yanına döndü, Uveymir de geldi. Âsim, Uveymir'e Peygamber'in böyle so­rulardan hoşlanmayıp ayıpladığını haber verdi. Bunun üzerine Uvey­mir:
— Vallahi ben bizzat kendim Peygamber'e gideceğim de bunu soracağım! dedi ve Peygamber'e geldi.
O sırada Yüce Allah, Âsım'm ardından- "Zevcelerine zina isnâd eden, kendilerinin kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayan kimselere gelince, onlardan herbirinin yapacağı şâhidlik, kendisinin hakîkaten sâdıklardan olduğunu Allah 'a yemin ile dört kerre tekrar edeceği şâhidliktir. Beşinci şehâdet de eğer yalancılardan ise Allah 'in laneti muhakkak kendisinin üstünedir ..." (en-Nûr: 6-9) âyetleri olan - Kur'ân indirmişti. Peygamber, Uveymir'e:
— "Allah senin ve karın hakkında Kur'ân âyeti indirdi" dedi ve onların ikisini çağırdı.
Bu karı-koca, Peygamber'in önüne geçip birbiriyle la'netleşme yemîni yaptılar. Uveymir:
— Yâ Rasûlallah! Eğer ben bu kadını yanımda tutarsam, ben bunun aleyhine yalan söylemiş olurum! dedi de Peygamber ona ka­dınından ayrılmasını emretmeden o kadını boşayıp ayrıldı.
Artık, la'netleşme yapanlar hakkında onların birbirlerinden ay­rılmaları sünnet yânî kaanûn oldu. Buhari,İltisam:5
Not: 
Karı kocanın boşanma anı hususunda fakîhler arasında görüş ayrılığı vardır. Bâzıları bu ayrılığın sırf li'ân ile, bâzıları kocanın boşaması ile, bâzıları hâkimin hükmü ile kesinleş­tiğini; bâzıları da li'ân ile beraber kocanın boşamasiyle kesinleştiğini söylemiş­lerdir.

Abdullah ibn Umer: Ensâr'dan bir adam karısına zina isnadı yapmıştı da, Peygamber (S) onların ikisine de la'netleşme yemini yaptırmış, sonra da aralarını ayırmıştır .Buhari, Talak:26



Erkek, La'netleşmeye Kadından Önce Başlar:
Abbâs(R): Hilâl ibn Umeyye kendi karısını zina etmekle ittihâm etti. Akabinde Peygamber(S)'e geldi de (ittihâmmda doğru söyleyenlerden olduğuna Allah adiyle) dört kerre şehâdet etti. Peygamber:
— "Şübhesiz ki, Allah ikinizden birinizin yalancı olduğunu bil­mektedir. İkinizden tevbe edecek var mı?" buyuruyordu.Sonra zevcesi ayağa kalkıp o da (kocasının yalancılardan oldu­ğuna Allah adiyle dört kerre) şehâdet etti .Buhari, Talak:27


Lanetleşen erkek verdiği mehri geri alamaz:
...La'netleşen erkek:
— Benim (bu kadına vermiş olduğum) malım ne olacak? dedi.
Ona:
— "O mal sana âid değildir. Eğer sen zina isnadında doğru ol­san bile sen o kadınla o mal mukaabilinde cima etmiştin (böylece ka­dın onun hepsini hakk etmiş oldu). Eğer sen zina isnadında yalancı isen, o mal senden daha uzaktır" denildi.Buhari, Talak:31
Not: Cumhurun ittifakı, zifaf olmuş kadının mehrin hepsini hakk edeceği üze­rinedir. İhtilâf ise, zifaf olmamış kadın hakkındadır. Cumhur onun da duhûlden evvel boşanmış diğer kadınlar gibi, mehrin yarısını alacağı görüşü üzerindedir...


Kadının boşanma hakkı :
Umer ibnu'l-Hattâb: Şübhesiz ki hakların kesilme yerleri şartların yanındadır ve senin için şart kıldığın şey vardır, demiştir .Buhari, Şartlar:6
Not: Umer bunu kendisine yükseltilen bir karı koca da'vâsmda, kadının nikâhta nikâhı feshetme şartını koyduğunu ve bunun için nikâhın feshini istediğini bildirdiği zaman, kocasına karşı söylemiştir: Umer:
— "Kadının şartı, kazanılmış hakkıdır" diye hükmetmiştir. Kocası İ'tirâz ederek:
— O takdîrde kadınlar, biz kocaları boşarlar, demiş. Bunun üzerine Umer:
— Hukukun durak yerleri, hiç şübhesiz şartların yanındadır, demiştir. Bu "Hakların durak yerleri, şübhesiz şartların yanındadır" şeklinde de terceme edilir.



Sabit ibn Kays'ın karısı, Peygamber(S)'e geldi de:
— Yâ Rasûlallah! (Kocam) Sabit ibn Kays; ben ona ne ahlâk, ne de dîn hususunda darılınıyorum. Lâkin ben (kocamı çirkin gör­düğümden) müslümânlık hayâtımda küfrü çirkin buluyorum (bu sebeble kocamdan ayrılmak istiyorum), dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (S):
— "Sen Sâbit'in vaktiyle mehr verdiği bostânını kendisine geri verir misin?" diye sordu.
Kadın:
— Evet (geri veririm)» dedi. Rasûlullah, Sabit ibn Kays'a:
— "Bahçeyi kabul et ve bu kadını bir talâk ile boşa!" buyurdu.Buhari, Talak:11



Boşanma üzere olan kadının miras hakkı :
Abdullah ibnu'z-Zubeyr de karısını kesin olarak boşamış olan hasta bir kimse hakkında: Ben bu adamın kesin olarak, yânı üç talâk ile boşamış olduğu kadınının, bunun malına mîrâsçı olmasını düşünmem, demiştir.Buhari, Talak:3

Not:   Ric’î talâk ile boşanmadan (Geri dönüş olabilen ilk iki talak)  dolayı iddet bekleyen bir kadın, eğer iddet süreci içinde kocası ölürse ona mirasçı olur. Koca, eşini ister ölüm hastalığında isterse sağlıklı iken boşamış olsun hüküm aynıdır. Bu konuda mezhep imamları arasında ihtilaf yoktur çünkü ric’î talâkta evlilik bağı tamamen kopmamakta, hükmen devam etmektedir.
Eğer koca, eşini sağlıklı iken bâin talâkla (Geri dönüş olmayan  üçüncü  talak)  boşamış ve kadın iddet beklerken de vefat etmişse, fukahanın ittifakıyla kadın ona mirasçı olamaz. Aynı şekilde kocanın ölüm hastalığında (maraz-ı mevtte) gerçekleşen boşamada kadının rızası varsa, yine aralarında miras cereyan etmez.


İDDET SÜRESİ:

Kocası ölen (bakara:234) ve aynı zamanda da çocuk doğuran kadın, ayetteki "çocuk doğuran kadının iddeti (talak:4)" süresince iddet bekler (yani çocuk doğunca iddet biter):
ibn Mahrame: Subey'a el-Eslemiyye, kocasının ölümünün ardından birkaç geceler sonra çocuk doğur­du. Akabinde Peygamber(S)'e geldi ve ondan nikâh olmak üzere izin istedi. Peygamber de ona izin verdi, o da nikâh oldu .Buhari, Talak:38


YASAKLANAN NİKAH TÜRÜ:
Şigar:
Rasûlullah (S) şiğâr(sûretiyle nikâh)dan nehyetti, diye tahdîs etti.
(Ubeydullah dedi ki:) Ben Nâfi'e:
— Şiğâr nedir? diye sordum. O da:
— Bir adam diğer bir adamın kızını nikâh eder, diğeri de ona kendi kızını mehr olmaksızın nikâh eder; ve keza bir adamın kızkardeşini nikâhla alır ve kendi kızkardeşini de mehirsiz olarak o adama nikâh eder, dedi.Buhari,Hileler:4


Muta:
Alî ibn Ebî Tâlib(R)'den şöyle tahdîs etti: Rasûlullah (S) Hayber günü mut'a suretiyle kadın­ları nikâh etmekten ve evcil eşeklerin etlerini yemekten nehyetti. Buhari,Megazi:40
Not:    İslâm'ın ilk de­virlerinde bir zaruret üzerine bâzı gazvelerde Mut'a nikâhına ruhsat verilmişti. Fakat Hayber'de müsâade edilmeyip yasak edildi. Mekke'nin fethi seferinde bir daha ruhsat verilip, Veda Haccı'nda kesin şekilde yasaklandı.



Ebû Mûsâ (R) şöyle demiştir: Ben (Yemen'den Mek­ke'ye), Peygamber'in yanına geldim. Peygamber Mekke'nin Bathâ'sında devesini çökertmiş (yânî burada konaklamış) hâldeydi. Peygamber bana:
— "Hacca niyet ettin mi?" diye sordu.
Ben:
— Evet (niyet ettim), dedim. Peygamber:
— "Hangi nevi' hacc ile ihrama girip telbiye ettin?" dedi.
— Peygamber'in ihrâmlanması gibi ihrama girmekle Lebbeyk okudum, dedim.
Peygamber:
— "Güzel yaptın! Sen Bey t'i tavaf et, Safa ile Merve arasını da sa'y et, sonra da ihramından çık!" buyurdu.
(Benim beraberimde kurbanlığım yoktu.)
Ben Beyt'i tavaf ve Safa ile Merve arasını sa'y ettim. Sonra (ih­ramdan çıkıp) Kays'tan bir kadına geldim. Kadın başımı tarayıp ayık­ladı. Sonra terviye günü niyetiyle ihrama girip telbiye ettim.Buhari, Umre:11
Not:   Bu kadın kim?





SÜT KARDEŞLİĞİ ,SÜT HAKKI


Süt kardeşle evlenilmez:
Derken ya­nına bir kadın geldi ve: Ukbe'yi de, evlendiği kadını da ben emzirdim, dedi. Ukbe o kadına: Ne senin beni emzirdiğinden haberim var, ne de evvelce bunu bana söylediğinden, cevâbını verdi. Müteakiben hayvanına binip Medîne'ye Rasûlullah'a gitti ve mes'elenin hükmü­nü ondan sordu. Rasûlullah (R): "Bir kerre (senin onun kardeşi ol­duğun) söylenmiş bulunduğu hâlde (o kadınla evlilik) nasıl olur?" buyurdu. Bunun üzerine Ukbe o kadından ayrıldı, o da başka bir ko­caya vardı.Buhari,ilim:27

Süt akarabalığı gerçek akarabalık gibidir.
(Âişe dedi ki:) Ben:
— Yâ Rasûlallah, şu adam evinize girmek için izin istiyor, de­dim.
Bunun üzerine Rasûlullah:
— "Sanıyorum ki o, Hafsa'nın süt amcası fulan kimsedir!" buyurdu.
(Âişe dedi ki: Süt amcam fulân hayâtta olsaydı benim yanıma girebilecek miydi? diye sordum.) Rasûlullah:
— "(Evet girebilirdi, çünkü) süt, velâdet ve nesebin haram kıl­dığı herşeyi haram kılar" buyurdu. Buhari,Humus:4 

Âişe (R) şöyle demiştir: Ebû'l-Kuays'm erkek karde­şi olan Eflah, Hicâb emrinin inmesinden sonra benim yanıma gel­mek için izin istedi. Ben de ona:
— Bu hususta Rasûlullah'tan izin isteyinceye kadar vallahi ben ona izin veremem. Çünkü beni Eflah'ın kardeşi Ebû Kuays emzirmedi, lâkin beni Ebû'l-Kuays'm karısı emzirdi! dedim.
Bu sırada Rasûlullah benim yanıma girdi. Ben:
- Yâ Rasûlallah! Beni erkek emzirmedi, lâkin beni Ebû'l-Kuays'm karısı emzirdi! dedi. Rasûlullah (S):
— "Sen ona (yanına gelmesi için) izin ver. Çünkü o senin (süt) amcandır. Teribet yemînuki (= Sağ eli toprak olası)/" buyurdu.
Urve ibnu'z-Zubeyr: Bu hadîste zikredilen şey sebebiyle Âişe:
— Nesebden haram olanı, sütten de haram kılın! derdi, demiştir.Buhari,edep:93

Süt kardeşliği ile ilgili çelişkiler için bknz :
http://hadislerden.blogspot.com.tr/p/celiskili-hadisler_8.html